Halkının öncü militanı oldu

Dosya Haberleri —

Nûreddin Sofî

Nûreddin Sofî

HPG komutanlarından Murat Karayılan Nûreddîn Sofî’nin 32 yıllık mücadelesini anlattı:

  • Heval Nûreddîn Sofî gibi arkadaşlar, emekleriyle, kahramanca pratikleriyle, fedakarlıkları ve cesaretleriyle kendilerini ölümsüzleştirdiler, öncü yaptılar. Her zaman ölümsüz öncülerimiz olacaklardır. 
  • Yoldaşları olarak söz veriyoruz; hayallerini hakikate dönüştüreceğiz. O'nunla uzun bir süre çalışma yürütmüş, O'nu yakından tanımış biri olarak, O'nun gibi arkadaşlara karşı borçlu görüyorum kendimi.

Kürdistan’ın her karış toprağında 32 yıl boyunca soluksuzca mücadele eden, HPG Ana Karargah Komutanlığı’ndan PKK Merkez Komitesi, KCK Yürütme Konseyi’ne kadar önemli noktalarda da görev alan Nûreddîn Sofî, 2021 yılında Türk devletinin hava saldırısı sonucu şehit düştü. Kürdistan dağlarında 24 yıl boyunca savaşan, ardından geçtiği Rojava’da DAİŞ’e karşı savaşta komutanlık eden Sofî, devrime öncülük etti. HPG Komutanlarından Murat Karayılan, askeri ve siyasi alanlarda üst düzeylerde sorumluluklar üstlenen Nûreddîn Sofî’nin 32 yıllık mücadelesini anlattı. Karayılan’ın, Gerîla TV’de yayınlanan konuşmasının bir bölümünü paylaşıyoruz:

Halep’te kararını verdi

Heval Nûreddîn Sofî’nin evdeki ismi, Nureddîn Xelef Muhammed’dir, fakat babasına “Sofî” diyorlar; o yüzden evdeki ismi de Nûreddîn Sofî olmuştu. Bizde de öyle tanınıyordu. Yani farklı bir isim kullanmadı. Qamişlo’da Mişerfa köyünde dünyaya geliyor. Halep’te fizik-matematik bölümünü okuyor. Orada gençlik hareketine katılıyor. O dönem Halep’te hareketimizin gençler arasında çalışmaları vardı. 1990 yılında Ağustos ayında harekete katılma ve Bakurê Kurdistan’a gidip savaşma kararını alıyor. Elbette ilk başta Mahsum Korkmaz Akademisi’ne; Önderlik Sahası’na gidiyor. Orada Önder Apo’dan eğitim alıyor. Önder Apo’yu yakından tanıyor. Bu da Hareket’e daha fazla bağlanmasını sağlıyor. Daha güçlü bir şekilde kararlaşıyor. Sadece duygusal olarak değil, ideolojik olarak da bir katılım sağlıyor. Çünkü bunun temelini oluşturuyor.

 

 

Hızla komutanlığa yükseldi

Okumuş, bilinçli ve kararlı bir gençtir; böyle bir duruşu vardı. Daha sonra ülkeye geçiyor. Önce Heftanîn’de daha sonra Qileban’da (Uludere) çalışma yürütmeye başlıyor. Bildiğim kadarıyla, Mahsum Korkmaz Akademisi’nden geldiği için, Rêber Apo’dan eğitim gördüğü için hemen manga komutanı olarak göreve başlıyor. Kısa bir sürede takım komutanı oluyor. 1991 yılında Qileban’da takım komutanıydı. Yani gerilla ve Kürdistan dağlarıyla böyle hızlı bir şekilde bütünleşiyor. Daha sonra Zagros’a geçiyor. Özellikle de Avaşîn, Kelareş hattında çalışma yürütüyor. Birlik komutanlığına kadar yükseliyor. 1994 yılında Kelareş, Başkale, Gürpınar hatlarında komutan olarak görevlendiriliyor. İki yıl boyunca o hatlarda komutanlık yapıyor, birçok eyleme katılıyor. Tabii ki savaşta uzmanlaşıyor. Henüz Zagros’tayken bu gelişmeyi sağlıyor. Savaş tarzını önce Botan’da, sonra Zagros’ta ediniyor. Zagros’ta daha fazla tecrübe kazanıyor ve tecrübeli bir komutan oluyor.

‘Önderliğin dikkatini çekmişti’

Ardından konumlanması Önderlik Sahası’na yapılıyor. Sanırım 1996 yılının sonunda Önderlik sahasına, Şam’a gidiyor. Önderlik sahasında iki devre kalıyor. Önder Apo, O'nun üzerinde duruyor. Heval Sofî, entelektüel bir arkadaştı; okuyordu, araştırıyordu, tartışıyordu. Sanırım bu yönleri Önderliğin dikkatini çekmişti. Yani sadece askeri yönü değil, ideolojik, felsefi, örgütsel olarak da kendisini geliştirmişti. Askeri olarak ne kadar tecrübeliyse, bir o kadar da bilinçli ve derinliği olan bir arkadaştı.

Başarıya kilitlenen bir komutan

Daha sonra tekrar Zagros eyaletine geçiyor. Zagros’ta bölge komutanı olarak görevlendiriliyor. Zagros, Serhat’ın bir kısmı ve Wan bölgesini tanıyor, araziye hakim oluyordu, savaşın yol-yöntemlerini biliyordu. Böyle bir komutandı. Güney Savaşı başladığında -bildiğimiz kadarıyla- taburuyla birlikte savaşa katılıyor. Xakurkê hattında kalıyor.

Komplo sürecinde o da birçok arkadaş gibi geri çekiliyor. Qendîl sahasına geliyor. Qendîl savaşında önemli bir rol oynadı. Duruşuyla, cesaretiyle örnek bir arkadaştı, tüm saldırılara rağmen bir grup arkadaşıyla direnmekten vazgeçmediler, alanlarını bırakmadılar ve saldırıları kırdılar. Zaten cesaretli bir arkadaş olduğu belliydi, savaş yöntemlerini biliyordu. Öyle silahıyla geri çekilmesi mümkün değildi, başarıya kilitlenen bir komutandı.

Moral, motivasyon kaynağıydı

Çevresindeki arkadaşların heval Nûreddîn Sofî’ye güveni vardı. Bu yüzden güçlü bir birliktelik sağlıyorlardı. Yukarıdan bakan, ilişki kurmayan biri değildi; bir bakıyordunuz gençlerle oyun oynuyor, aralarına giriyordu. Hatta bazen bundan dolayı eleştiri de alıyordu. Her zaman bir disiplin, bir ciddiyet olması ve bunun muhafaza edilmesi gerekir diye eleştiriliyordu. Ama O'nun bir tarzı vardı. Belki bazı noktalarda eleştiriliyordu ama bu tarzıyla da sonuç alıyordu. Bulunduğu alanda yoldaşlarına moral veriyordu, motivasyon oluşturuyordu. Bu yüzden heval Sofî nerede ise orada moral, motivasyon, yoldaşlar arasında bir sıcaklık vardı. Böyle bir komutandı.

Amed Eyaleti’nde emeği büyük

Hareketimiz, 2003 yılında yeniden Bakur’a güç göndermeye karar verdi. Neden? Çünkü biz Önder Apo’nun çağrısı üzerine, çözüm için 1999 yılında güçlerimizi Başûr’a çektik. Ancak bizi yavaş yavaş tasfiye etmek istedikleri anlaşıldı. Bu anlaşıldığında gerilla güçleri gizli bir şekilde adım adım Bakurê Kurdistan’a aktı. O dönem Bakur’a dönen güçlere öncülük edenlerden biri de heval Nûreddîn Sofî’ydi. Amed Eyalet Komutanı olarak görevlendirildi ve bir grup arkadaşla birlikte Amed’e gittiler. Amed eyaletinde, hem halk çalışmalarında hem de askeri görevlerde heval Sofî’nin emeği var. 

1 Haziran Hamlesi’nin neferi

Tasfiyeciliğin ortaya çıktığı süreçte heval Sofî, net bir duruş sergiledi. Önder Apo çizgisini tereddütsüz bir şekilde temsil etti ve yürüttü. Zaten o tartışmaların başladığı süreçte kararlı bir şekilde yönünü Bakur’a verdi. Bilindiği gibi Bakur’da 2004 yılında 1 Haziran Hamlesi başlatıldı. Amed Eyaleti de bu hamlede rol oynadı. Heval Sofî, 1 Haziran Hamlesi’ne güçlü bir şekilde katılım sağlamıştı. Tasfiyeciliğe karşı net bir duruş sergiledi. O dönem bir yandan 1 Haziran Hamlesi gelişti, diğer yandan ise PKK’nin yeniden oluşma çalışmaları vardı. Çünkü 2002 yılında PKK feshedilmişti.

PKK Merkez Komite’sine seçildi

PKK 2005’te yeniden kongre yaptı. 9. Kongre PKK’yi yeniden inşa etme kongresiydi. O süreçte parti yönetim üyeleri meclis gibiydi, daha sonra adı Merkez Komite oldu ve üyeleri seçildi. Bunlardan biri de heval Nûreddîn Sofî’ydi. Kendisi kongrede hazır değildi ama öneri yapılmıştı ve yüksek bir oyla PKK Merkez Komite Üyesi seçildi. Heval Nûreddîn Sofî bunu hak etmişti, çünkü hem önemli bir rol oynuyordu, mücadele yürütüyordu hem de ideolojik, örgütlülük düzeyi onu Hareket’in bir öncüsü yapmıştı. Artık öncü biri olarak yönetimde yer alması resmileşti. Bu kararın ardından aldığı her rolü daha güçlü bir şekilde yerine getirdi. 

Bağdat’ta tutuklandı

Amed’den döndükten sonra akademilerdeki bazı tartışmalara katıldı. O dönem Avrupa’da sorumlu bir arkadaşın görevlendirilmesine ihtiyaç vardı. Heval Sofî de itiraz etmedi ama gönüllü değildi. Askeri çalışmalarına devam etmek istiyordu. Bazı hazırlıklar yapıldıktan sonra heval Sofî gitti. Bağdat’ta tam uçağa bineceği sırada tutuklandı, zindana girdi. O'nunla ilişki de kurulamıyordu. Irak’ta devlet yeniden oluşturulmuştu, karışıklık vardı, alt üst olmuşlardı, hiçbir yere ulaşamıyorduk. İki ya da üç tutuklu kaldı, kendi imkanlarıyla birilerini tanıdı ve kendisini kurtardı. Özgürleşti ve geri geldi. 

 

 

KCK Yürütme Konseyi’ne seçildi

O arada KONGRA-GEL’in yıllık toplantısı yapıldı. “Madem Nûreddîn Sofî arkadaş Avrupa çalışmalarında yer alacak, o zaman KCK Yürütme Konseyi Üyesi olsun” denildi. O toplantıda KCK Yürütme Konseyi Üyesi oldu. Zaten Avrupa’ya gitmeye gönlü yoktu. O zaman “Tamam Avrupa’ya gitmiyorsun ama artık askeri çalışmalardan çıkarıldın, siyasi çalışma yürüteceksin, ihtiyaç var” denildi. O dönem sanırım 2007, 2008 yılına kadar Rojhilat’taki çalışmalar üzerinde durdu.

Tekrar askeri alana döndü

Görevlerin hakkını veriyordu fakat gönülsüzdü. Gözü askeri çalışmalardaydı. Doğrusu, Hareketimizde de birçok arkadaş askeri çalışmalara katılmasını istiyordu. Çünkü askeri çalışmaları çok güçlendiriyordu. Daha sonra PKK’nin 10. Kongresi’ne katıldı. Kongrede -ki daha önce öneride bulunmuştu-, öneride bulundu. Tartışmalar yürütüldü. Kısacası Kongre’den önce karar alınmıştı ama Kongre ile heval Nûreddîn Sofî’nin tekrar askeri çalışmalara gitmesi resmileştirildi. Bu şekilde askeri çalışmalara katıldı. 2008 yılının sonlarıydı.

HPG Ana Karargah Komutanı oldu

2009 yılının Şubat ayında HPG konferansı oldu. Konferansta HPG Genel Komutanı seçildi. HPG’de genel komutan dört yılda bir değiştiriliyor. Yeni birinin seçilmesi gerekiyordu, arkadaşlar da heval Nûreddîn Sofî’yi HPG Genel Komutanı seçti. 2009 yılının başında bu görevi aldı, 2013 yılına kadar devam ettirdi. Dört yılını tamamladı. O dönem Ana Karargah Komutanı oldu. Bu dört yıllık süreçte zaman zaman ateşkes de oluyordu, zaman zaman savaş yürütülüyordu. Oslo görüşmelerinin olduğu süreçti. Hareketimizde siyasi, toplumsal gelişmeler yaşanıyordu. Örneğin 2009 yılının Mart ayında yerel seçimler olmuştu Bakur’da. O dönem birçok belediye kazanılmıştı. Sanırım 96 belediye kazanılmıştı. Böyle bir dönemdi. O süreçte ateşkes ilan edildi, daha sonra 1 Haziran 2004 Hamlesi’nin ikinci atılımı yapıldı. Yeni bir strateji geliştirildi. Yeni bir perspektifle 1 Haziran 2010 yılında yeni bir atılım başladı. 1 Haziran’dan 13 Ağustos’a kadar Bakur’da çok büyük bir savaş yürütüldü. Birçok eylem yapıldı. O sürecin komutanlığını yapan da heval Nûreddîn Sofî’ydi.

Hem Bakur hem Qendîl’de savaştı

Daha sonra Önder Apo’nun isteği üzerine Ağustos’ta ateşkes ilan edildi. 2011 yılında AKP çevreleri, PKK’yi Tamil taktiği ile tasfiye edeceklerini söylüyorlardı. 14 Temmuz 2011 yılında bir grup gerilla arazide dolaşırken askerlerle çatışma yaşanıyor galiba; 13 asker ölüyor. Bunu gerekçe yaparak Oslo görüşmelerini ve ateşkes sürecini tamamen bitirdiler. Bir kez daha süreç bozuldu ve savaş başladı. Çok çetin bir savaştı. 2011 yılında birçok yere saldırı başlatıldı. O dönem aynı zamanda İran da Qendîl’e saldırdı. Nûreddîn Sofî de Qendîl’e geldi. Bir dönem Qendîl’de kaldı. Aktif bir arkadaştı. O dönem hem Bakur’da hem de Qendîl’de savaş vardı. Daha sonra hem KCK hem de PKK yönetimi olarak askeri çalışmalara daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini gördük.

 

 

Fedaice rolünü oynadı

O dönem KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’ndan iki arkadaş karargaha gittik. Zaten Savunma Komitesi de vardı; heval Sofî ve birkaç komutan arkadaş vardı. Devlete karşı yeni bir hamle geliştirmek için yedi arkadaştan oluşan Komuta Yönetimi kuruldu. 2012 yılında en fazla öne çıkan hamle, Reşîd Serdar öncülüğünde gerçekleşen Şemzînan hamlesiydi. Ama birçok yerde hamleler gelişti. Heval Sofî de bu hamlelerde çok aktif bir şekilde rol oynadı. Hatta daha sonra Botan’a geçti. Zaten Botan’ı çok seviyordu, Botan’a gitmek istiyordu. Çünkü ilk katılım sağladığında bir sene Qileban’da kalıyor, o yüzden Botan’ı çok seviyordu. 2012 yılında birkaç ay Botan’da kaldı. Daha sonra planlamaya göre geri döndü. Zaten Botan’da komutanlar vardı; o HPG Ana Karargah Komutanı olarak gitmişti. Heval Sofî rolünü oynamak için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Her zaman fedaice nerede bir çalışma varsa hazırdı.

Yönünü Rojava’ya çevirdi

2013 yılının başında yeni bir süreç başladı. Daha sonra 2013 Newroz’unda resmi olarak ateşkes ilan edildi. O dönem Türk devleti de ateşkesi uyguladı. Çift taraflı bir ateşkesti, çatışma olmuyordu. Bir kez daha Bakur güçlerinin bir kısmı geri çekildi. Aynı zamanda Rojava’da devrim olmuştu 19 Temmuz 2012 yılında. 2013 yılında da orada savaş durumu vardı. El Nusra başlangıçta savaştı, başarılı olamayınca DAİŞ’i devreye soktular. DAİŞ saldırıları başlamıştı. O dönem heval Nûreddîn Sofî’nin kendi önerisi de öyleydi, durum da bunu gerektiriyordu. Kendisi de Rojavalıydı ve Rojava’da ihtiyaç vardı. Öncesinde, 2011 yılında bazı arkadaşlar gitmişti. Heval Nûreddîn Sofî de gitmek istedi. Hareket de genel olarak uygun gördü ve Rojava’da görevlendirildi. Yönünü Rojava’ya verdi.

 

 

Kanton sistemine öncülük etti

Kanton sistemi O'nun döneminde gelişti. Kanton sisteminin kurulmasında çok büyük emekleri vardı. Şüphesiz birçok arkadaşımız, halkımız Rojava sisteminin kurulmasında yer aldı ama heval Nûreddîn Sofî genel sorumluydu. Özellikle de kanton sisteminin kurulmasında önemli bir rol sahibiydi.

Bir tarafta saldırılar vardı, bir tarafta Suriye’nin genelinde bir tıkanma vardı, savaş vardı, açlık vardı, her şey durmuştu. Ekonomi, kooperatif, bir yol bulma, imkan yaratma konusunda bir performans sergilendi. Ardından herhalde 2017 yılında askeri çalışmalara da geçiyor. Askeri çalışmalara zaten yabancı değildi, geçmiş tecrübesi vardı. Fakat Nûreddîn Sofî arkadaşın genel hareketimizle bir ilişkisi kalmamıştı; Rojava kadrosu olmuştu. Onlar orada askeri çalışmaya uygun görmüşlerdi. Bildiğimiz kadarıyla bir dönem askeri sorumlu olarak da çalışma yürüttü. 

Hava saldırısında şehit düştü

Heval Sofî dağlarla da ilişkisini kesmiyordu. 2016 yılında gelmişti, daha sonra 2021 yılında bizi ziyaret etmeye geldi. Bir süre yanımızda kaldı, birlikte kaldık. 5 Nisan 2021 yılında Garê’de bir aradaydık. Birkaç yeri ziyaret etmek istiyordu, HPG BİM’i ziyaret etmek istiyordu. Bizim yanımızdan gitti. Ertesi gün 6 Nisan 2021 yılında HPG BİM’den Şehîd Mahir Akademisi’ne araba ile gidiyor. Keşif olduğu bilgisini alıyorlar. Bu yüzden Bahtiyar isimli genç bir arkadaşla arabadan iniyorlar. Bir bölgede kendilerini koruyorlar. Araba gidiyor, onlar orada kalıyor fakat belli ki düşman birilerinin orada indiğini tespit ediyor. İndiği yere hava saldırısı yapılıyor ve heval Nûreddîn Sofî ile Wanlı genç bir arkadaş olan heval Bahtiyar, bu şekilde şehadete ulaşıyor. 

Tüm Kürdistan için büyük kayıp

Şüphesiz bizim için çok ağır bir şehadet oldu. Böyle bir şehadet, beklenen bir durum değildi. Öyle bir bölgede, Yekvanê köyü var; oraya yakın iniyor arkadaşlar ve hava saldırısı sonucu şehit düşüyorlar. Heval Nûreddîn Sofî’nin şehadeti sadece Rojava için değil Kürdistan’ın tamamı için büyük bir kayıp oldu. Kürt halkının fedai bir militanıydı.

Ailesinden şehitleri var

Tek amacı bu halka hizmet etmekti, bir fedai gibi. Ne kendisi ne de çevresi için bir şeylerden fayda sağlamak istedi. Bu anlamda da örnek bir arkadaştır. Tüm ailesini Hareket’e katmak istiyordu. Mesela yeğenlerinden, dayısının çocuklarından beş kişi Hareket’te şehit düştü. Belki QSD’de, YPG’de de şehit düşenler vardır, onu bilmiyorum ama HPG’de, heval Nûreddîn Sofî’den etkilenip gelen ve şehit düşen yeğeni, kuzeni var. Belki QSD’de de vardır, hala aramızda olan kadrolar da var. Kadro olup görev aldılar.

 

 

24 yıl aralıksız savaştı

Heval Nûreddîn’in örnek alınacak birçok yönü vardı. Toplamda 32 yıl boyunca halkına hizmet etti. Bu 32 yıl içerisinde 8 yıllık Rojava sürecini saymazsak, 24 yıl boyunca aralıksız bir şekilde Bakur’da, Başûr’da silahlı savaşta yer aldı. Çok büyük emek verdi, çok büyük çalışmalar yürüttü. Kürdistan özgürlük mücadelesinin öncüsüydü, ulusal bağları güçlüydü. Hem Bakur’da hem Rojhilat’ta çalışma yürüttü hem de en son Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’de çalışma yürüttü. Ulusal olduğu kadar enternasyonal yönü de vardı. Suriye’nin geneli için de emek verdi. 

Ölümsüz öncülerimiz olacaklar

Bize düşen, onların oluşturduğu temel üzerinden anılarını yaşatmak. Onları ölümsüz kılmak. Heval Nûreddîn Sofî gibi arkadaşlar, emekleriyle, kahramanca pratikleriyle, fedakarlıkları ve cesaretleriyle kendilerini ölümsüzleştirdiler, öncü yaptılar. Her zaman ölümsüz öncülerimiz olacaklar. Yoldaşları olarak söz veriyoruz; hayallerini hakikate dönüştüreceğiz. O'nunla uzun bir süre çalışma yürütmüş, onu yakından tanımış biri olarak, O'nun gibi arkadaşlara karşı borçlu görüyorum kendimi. Hareketimizin tamamı böyle yaklaşıyor. Apocu Hareket olarak bu yoldaşları yaşatmalıyız. Bu da mücadeleyi büyütmekle olur. Bu şekilde anıları özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşayacak, ölümsüzleşeceklerdir. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.