Hassasiyetler sizin sorununuz

Demokratik Toplum ve Özgürlük mitingi
- DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, her adımın önüne çıkarılan 'Türk halkının hassasiyetleri' engelinin devletin ve iktidarın sorunu olduğunu söyledi.
- Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Arkasına saklandığınız hassasiyetin sebebi sizsiniz. Yüzyıldır Kürtçeyi yasaklayan sizlerdiniz. Kürtlerin haklarını gasp eden sizlersiniz. O hassasiyeti siz düzelteceksiniz" dedi.
Demokratik Kurumlar Platformu tarafından Êlih’te düzenlenen miting için Dörtyol Kavşağı’ndaki alanı dolduran halka konuşan HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, Komisyon'un yakın zamanda İmralı'ya gideceğini söyledi. DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise şunun altını çizdi: "İmralı'nın kapıları açılmadıkça, bu tarihi sürecin kesin bir çözümle yaşam bulması mümkün değil."
Demokratik Kurumlar Platformu tarafından Êlih’te 'Demokratik Toplum ve Özgürlük' şiarıyla miting düzenlendi. Mitinge saatler kala 7’den 70’e binlerce kişi, Dörtyol Kavşağı’ndaki alana akın etti. Çevre kentlerden de yoğun katılımın olduğu mitingde, “Me hebûna xwe bidest xist em ê ji bo azadiyê têbikoşin” pankartı asıldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının taşındığı mitinge, kadın ve gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti. Miting Tertip Komitesi adına konuşan Semra Güneş, “Zaman barış zamanı, zaman Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün zamanı. Bu süreci mimarı Sayın Öcalan özgür olmadıkça barış olmaz, barış Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne bağlı. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, halkın özgürlüğüdür” dediği sırada hep bir ağızdan “Bijî Serok Apo” sloganı atıldı. Ardından halk, kemençeyle uzun süre halaya durdu.
Mücadele hiçbir zaman bitmedi
Sonrasından sahneye çıkarak halkı selamlayan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, Kürt halkının yıllardır ayakta olduğunu belirtti. Meral Danış Beştaş, “Çok zulüm gördük. Son 40 yılda öldürme, işkence, göçertme ve her açıdan halkımıza zulüm gerçekleştirildi. Ancak direniş ve mücadele de hiçbir zaman bitmedi. Bu sürece kadar geldik. Sayın Öcalan 1990’lardan bu yana barış için duruşunu, isteğini gösteriyor. İmralı’da tarihi bir duruş gösteriyor. Biliyoruz ki o duruşu, talepleri, ideolojisi, konuşmaları bütün Ortadoğu’ya güçlü bir perspektif oluyor. Sayın Öcalan, 27 Şubat’ta tarihi bir duruş sergiledi. ‘Bundan sonra yürüyüşümüzü barış ve demokratik toplum yürüyüşü olacak. Demokratik siyaseti büyüteceğiz’ dedi. Onun bu duruşu ve isteği Ortadoğu ve dünyada büyük bir ses çıkardı. Devlet ve iktidar ise somut bir adım atmadı. Bugüne kadar bunu dile getiriyoruz ve çalışmalar yürütüyoruz ama hala bir adım atılmadı” dedi.
Komisyon yakın zamanda gidiyor
Meclis’te kurulan Komisyon'a işaret eden Meral Danış Beştaş, Rêber Apo ile görüşmesi gerektiğini vurguladı. Meral Danış Beştaş, şöyle devam etti: “Bugüne kadar gidilmedi ama yakın zamanda yanına gideceğiz ve söylemlerini aktaracağız. İki aydır dinlemeler yapıyoruz, Türkiye ve Kürdistan’dan kesimleri dinliyoruz. Değerlendirmeler alıyoruz. Biliyoruz ki barışın temeli Sayın Öcalan’a bağlı. O birinci aktör ve muhatap. Hukuksuz, iradesiz bu süreç doğru yürümez. Onun için de iki hafta içinde yargısal çalışmalara başlamalıyız. Bu süreci başarıya ulaştırmak bizlerin elinde. Barıştan, kardeşlikten, eşitlikten, özgürlükten yana olduk. Şu an cezaevlerinde binlerce tutsak var, yüzlerce siyasetçi , sadece siyaset yaptıkları için cezaevlerinde tutuluyor. Kayyumlar hala var. Belediye eşbaşkanlarımız cezaevinde. Sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş cezaevinde. Neden? Çünkü Sayın Öcalan’ın cezaevinde yürütmüş olduğu çalışmaları, direnişi destekliyorlar. Kürt halkının haklı mücadelesini destekliyorlar. Bu nedenle bu süreçte hak ve özgürlüklerin yasal olarak güvenceye alınması hayati önemdedir. Mücadelemiz buna yöneliktir. Kürt meselesi aynı zamanda bir hukuk meselesidir. En önemli boyutu hukuktur. Hukuku tanıyacak, başka yolu yok. Kürt Halk Önderi Öcalan ilk açıklamasında, ‘Hukuki ve siyasi zemin oluşturulacak’ dedi. Bu meselenin baş aktörünü hala cezaevinde tutarak, hala sınırlı görüşmelerle, ziyaretlerle konuşursanız bu meselenin çözümünü yıllara sarkıtırsınız. Bu nedenle İmralı Adası’nın kapılarının açılması gerekiyor.
Kürtlerin hassasiyeti ne olacak?
Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, milyonlarca insanın talebidir. Kürt halkıyla Türk halkının kardeş olduğunu söyleyenlere açıkça Êlih’ten şu çağrıyı yapıyoruz: Kürtlerle Türkleri siz ayrıştırıyorsunuz. Kürtlerin değerlerine hakaret ederek, yok sayarak kardeşliği sağlayamazsınız. Kardeşlik eşitlikle sağlanır. Türk halkının hassasiyeti, kaygıları diye konuşanlar bugün Êlih’e baksın. Kürtlerin hassasiyetini kim dinleyecek? Bu halk tanınmak için büyük bedellerle mücadele yürütüyor, direnişi ortaya koyuyor. Bu Sayın Öcalan’a özgürlük mitingidir. Onun özgürlüğünü istiyoruz. Onun özgür yaşayacağı, özgürce çalışacağı bir mekan istiyoruz. Bu sorunu artık gelecek 10 yıllara bırakılmasını istemiyoruz. Bunun için gayet kararlıyız. Düşüncelerimiz ve hassasiyetlerimiz, tıpkı Kayseri, Antalya, İstanbul gibi dikkate alınmalı. Biz onların hassasiyetini dikkate alıyoruz. Bir arada yaşamanın kodları burada. Irkçılığa, faşizan yaklaşımlara rağmen bu halkı bir birine düşman edemediler. Bundan sonra da düşman edemeyeceklerini gayet iyi anlasınlar. Çözüm demokratik entegrasyondadır, Kürtlerin diliyle kültürüyle tanınmasıdır. Başka çözüm yolu yok. Olsaydı zaten bugüne kadar olurdu. 11 Temmuz’da silah yakanların toplumsal ve siyasal yaşama katılımı gerekiyor. Onların iradesinin hukuki zemini yaratacağız, yaratmak zorundayız. Bu konuda hep birlikte çalışırsak başaracağız.”
İmralı'nın kapıları açılmadıkça
Mitingde konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürdistan'da katledilen çocuklar ve kadınlara işaret etti. Sokağa çıkma yasakları sırasında Sûr'da Helin Hasret Şen ve kaybolduktan sonra cenazesi bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'i hatırlatan Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Kürdistan'da çocuklar, gençler, aynı tehlikelerle yüz yüze bırakıldı. Kürdistan'daki hiçbir kadının ölümü tesadüf değildir ve kadın katliamları politiktir. Adalet yerini buluncaya kadar sesiniz sözünüz olmaya devam edeceğiz" dedi
Terazi çok dengesiz
Uçar, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu yeni döneme karakterini verecek olan şey Kürt halkının hafızası olmalı, bizim mücadelemiz olmalı. Cumhur İttifakı'ndan diğer siyasi partilerden yeni döneme dair sözler kuruluyor. Devlet Bahçeli, 'Kuş tek kanatlı uçmaz' diyor. Numan Kurtulmuş, 'Bisiklet tek tekerle sürülmez' diyor. Terazinin bir tarafına birlikte bakalım. 27 Şubat'ta Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan çağrıda bulundu. Çağrının ardından bir fesih gerçekleşti, Temmuz'da 30 PKK'li silahlarını yaktı. Yetmedi, Sayın Öcalan, Komisyon'un önünü açacak yol sundu. Bu, Kürtlerin terazisi. Diğer tarafa bakıyoruz ne var? Hiçbir şey yok. Terazideki bu dengesizliği düzeltmek zorundayız. Komisyon var, herkes biliyor. Sayın Öcalan'ın ısrarı ve iradesiyle kurulan ama siyasi partilerin de hayır demediği bir mekanizma, önemsiyoruz. Peki, ne eksik? Komisyon'da cesaret eksik. Cesaret için Kürdistan'daki Kürt halkına bakın. Komisyon'da çözüm rotası eksik. Gelip bakın bunca acıya, zulme rağmen Kürtler barış için ayakta. Komisyon'un en büyük eksikliği haftalardır her kesim dinlenildi. Dinlenilmeyen tek kişi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan. Neden dinlemiyorsunuz? 'Toplumsal hassasiyetler' deniliyor. Türk halkının da Kürt halkının da toplumsal hassasiyetlerini yaklaştırmakla ve birbirine karşı saygılı hale getirmekle sorumlusunuz. Arkasına saklandığınız toplumsal hassasiyetin sebebi sizsiniz. Yüzyıldır bu coğrafyanın dili olan Kürtçeyi yasaklayan sizlerdiniz. Kürtlerin haklarını yargı eliyle mezarlığa dönüştüren sizlersiniz. O hassasiyeti sizler düzelteceksiniz. Az cesaret; Kürt Halk Önderi kadar cesaret, cezaevindeki arkadaşlarımız kadar cesaret."
Kürt halkı ve Önderliği net
Süreç bağlamında karşı karşıya kalınan asıl meselenin, sürecin çözüme ve barışa evrilmesi olduğunu kaydeden Çiğdem Kılıçgün Uçar, şunları söyledi: "Kürt halkı, Sayın Öcalan çok net. Fesihten sonra Kürt halkının evlatları kendi coğrafyasına gelmek istiyor. TMK'yı kaldırmalısınız. Kürt halkı kendi iradesiyle kendi kendini yönetebileceğini gösterdi. Ana diliyle eğitim görmesi gerekiyor. Mücadelesiyle kazandığı bütün değerleriyle birlikte yaşaması gerekiyor. Ama hala daha korku iklimiyle Türkiye halklarının barış, çözüm etrafında bir araya gelmesi engelleniyor. Bu ülkede Kürtlere hakaret ederek para kazananlar var. Kurulacak söz barış, çözüm olmalı. Bu ülkede Türk'ün yaşadığı yerde Kürt'e yer olmadığını kim söylüyor? Türkçenin konuşulduğu yerde Kürtçenin konuşulamayacağını kim söylüyor? Türk halkı Kürt halkına düşman hale getirildi. Dillerimiz, kültürlerimiz bu kardeşliği başarmışken hiç kimsenin iktidarına heba etmeyeceğimiz geleceğimiz var. Bu geleceği birlikte kuralım. Kürt halkının siyasetçileri karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Kürtlerle, diğer halklarla bu ülkede ortak yaşamı istemeyenler, bizim rotamızı belirleyemez."
Kürtler bir bütündür
"Sayın Öcalan, Kürt halkının önderidir, bu sürecin baş müzakerecisidir" diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, şöyl ekonuştu: "İmralı'da tecrit kalkmadan, umut hakkı uygulanmadan hukukla mücadele etmemiz zayıf kalacak. Kürtler Sayın Öcalan'ın paradigması etrafında kenetleniyor. Kadınlar olarak 'Umutla özgürlüğe yürüyoruz' dedik. Çünkü biliyoruz ki İmralı'nın kapıları açılmadıkça, bu tarihi sürecin kesin bir çözümle yaşam bulması mümkün değil. İmralı Adası'nı savaş adası yapmak istediler, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün merkezi yapmak istediler. Ama ne oldu? İmralı'dan devletin cesaret edemediği barış çıktı, devletin ağzına alamadığı özgürlükler çıktı. Şimdi bu barışa ve özgürlüğe kimin sahip çıkacağı aşamasındayız. Var mıyız sahip çıkmaya? Kadınıyla, genciyle, Êlih'iyle Amedi'yle, Kobanê'siyle Rojava'sıyla Kürtler bir bütündür parçalayamazsınız. Bugün Kürtler demokrasiyi, özgürlüğü temsil ediyor. Demokratik cumhuriyeti, ulusu temsil ediyor. Ne mutlu bize."
Çiğdem Kılıçgün'ün konuşması sık sık, "Bijî Serok Apo" sloganlarıyla kesildi. Miting, sanatçı Xêro Abbas'ın konseriyle sürüyor. ÊLIH








