Heftanîn direnişinin merkeziliği

Sara AKTAŞ yazdı —

  • Heftanîn’de yaşanan direniş devrimin çeperinde duran, onunla birlikte gelen bir yan direniş değil, mücadelenin ana merkezi haline gelmiştir. İşte bu nedenle Heftanîn direnişini büyük bir irade ve kararlılıkla büyüten özgürlük savaşçıları sadece kardeşlerimiz, yoldaşlarımız değil aynı zamanda özgürlüğümüzün ve varlığımızın teminatıdırlar. İşte bu nedenle Heftanîn’de yaşanan direnişin sadece destekçisi değil her nerede bulunursak bulunalım öznesi olmak zorundayız.

Bilindiği gibi Rojava Kürdistanı ile Kuzey Suriye’deki gelişmeleri engellemek ve halkların ortak yaşam iradesiyle yaşanan demokratik değişimleri yıkmak isteyen Türk devleti arkasına emperyalist ve gerici bölge güçlerini de alarak bir konsept dahilinde Kürdistan’a dönük işgal planlarını sürdürmektedir. Bu konseptin parçaları olarak hem Kuzey Kürdistan’da hem Güney Kürdistan’da aynı işgal ve imha operasyonlarına çok yönlü olarak devam etmektedir. Dolayısıyla bu süreçte yaşanan savaş ve direnişlerin merkez üssünün yeni versiyonu Heftanîn olarak sembolleşmektedir. Bu bakımdan Ortadoğu ve Kürdistan coğrafyasında nasıl ki emperyalistlerin ve faşist Türk devletinin bir planı varsa, ezilen halkların ve özgürlük savaşçılarının da bir planının olduğunu Heftanîn’de direnişin sürekliliği tüm dünyaya göstermektedir.

Geldiğimiz aşamada 14-15 Haziran gecesi TC ordusunun Medya Savunma Alanlarına yönelttiği kapsamlı hava saldırısı ardından giriştiği karadan işgal saldırıları sonucunda Heftanîn’de merkezileşen ve giderek büyüyen savaş aynı zamanda bir direniş merkezi haline gelmiştir. Bu direniş kuşkusuz Güney Kürdistan’a yapılan saldırılarda şimdiye kadarki senaryolarda öngörülmeyen bir durum olarak bütün dengeleri alt üst ettiği gibi bölgede yaşanan yeni gelişmelerin dozajını da yükseltmektedir. Heftanîn’de büyüyen direniş sadece Heftanîn savunması değil, bugün Kürdistan’ın ve Kürt halkının tüm kazanımlarının savunulması gibi bir anlam taşımaktadır. Bu bakımdan Heftanîn direnişi bağlamında bir kaç temel vurguyu yeniden hatırlatmakta fayda var.

Birincisi; Heftanîn’de yaşanan saldırılar Kürt inkarına dayalı olarak geliştirilen Ortadoğu statükocu ulus-devlet iktidarlarının ve emperyalist planlarıdan kopuk değildir. AKP faşizmi, söz konusu güçlerden edindiği siyasi motivasyonla Kürt kazanımlarına saldırırken, bu direniş Ortadoğu politikalarının çetrefilli karekterini, ilkesiz ittifaklarını, insanlık suçlarını bir kez daha deşifre etmiştir. Bu direniş sadece faşist Türk devletine karşı değil tüm gerici ve işbirlikçi güçlere karşı sergilenmekte, planlarını boşa çıkarılmakta, Kürt hareketinin bölgenin temel aktörlerinden biri olduğunu bir kez daha tüm işgalci güçlere göstermektedir. İkincisi; teknik ve askeri gücü ne kadar büyük olursa olsun Kürdistan’a ve Kürt halkının kazanımlarına hiç bir gücün öyle kolaylıkla saldıramayacağı, saldırsa dahi kolaylıkla ele geçiremeyeceği büyük bir irade ve zengin taktikler ile tüm işgalci güçlere gösterilmektedir.

Üçüncüsü; Kürt halkına dönük iç ve dış imha operasyonları ve katliamlar devletin beka sorunları eşliğinde kamuoyuna sunulurken, bu katliam politikaları yalan ve manipülasyon yağmuru altında topluma yansıtılmakta ve kamufle edilmektedir. Heftanîn direnişi faşist Türk devletinin totaliter yalanlarının harcıyla karılmış algı operasyonlarını ve manipülasyonlarını büyük fedai direnişler ve işgalci ordusuna vurulan darbeler ile iflas ettirmektedir.

Dördüncü olarak; Türk faşizminin yaşadığı derin yapısal krizler bu saldırılarda tetikleyici rol oynarken gündem saptırmak geleneksel olarak temel yöntem olarak kullanılmaktadır. Faşist AKP iktidarı için yaşadığı derin ekonomik krizi ve iç siyasette geldiği çıkmazları görünmez kılmak, Rojava cephesinde yaşadığı başarısızlıkları gündemden düşürmek ve yayılmacılık bir strateji halini almıştır. Bu bakımdan bu saldırılara karşı direniş faşist Türk devletinin stratejilerinin çöküşü anlamına gelmektedir.

Sonuç olarak Kürt düşmanlığını yapısal bir karaktere bürümüş olan faşist Türk devletinin öncülük ettiği bu saldırılar sıradan olmadığı gibi, hem ideolojik hem de siyasal birçok anlam taşımaktadır. Tüm bu nedenlerle, Heftanîn’de yaşanan direnişi Heftanîn’le sınırlı görmek eksik olacaktır. Zira Heftanîn’de yaşanan direniş devrimin çeperinde duran, onunla birlikte gelen bir yan direniş değil, mücadelenin ana merkezi haline gelmiştir. İşte bu nedenle Heftanîn direnişini büyük bir irade ve kararlılıkla büyüten özgürlük savaşçıları sadece kardeşlerimiz, yoldaşlarımız değil aynı zamanda özgürlüğümüzün ve varlığımızın teminatıdırlar. İşte bu nedenle Heftanîn’de yaşanan direnişin sadece destekçisi değil her nerede bulunursak bulunalım öznesi olmak zorundayız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.