Hepimizin yolculuğu Güneşe

Dosya Haberleri —

Özgürlük Yürüyüşü

Özgürlük Yürüyüşü

  • Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü için 1 Şubat'ta Kars ve Van'dan başlatılan "Büyük Özgürlük Yürüyüşü" 15 Şubat'ta Amara'da son buldu. Biz de yürüyüşte yer alan siyasetçi ve demokratik kitle örgütü temsilcileriyle konuştuk.

GÜLCAN DERELİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü için 1 Şubat'ta Kars ve Van'dan başlatılan "Büyük Özgürlük Yürüyüşü" 15 Şubat'ta Amara'da son buldu. 15 gün süren yürüyüş, 1979'da Kurdistan seferini başlatan Abdullah Öcalan'ın ayak izlerini takip etti. İki koldan başlatılan yürüyüşün uğrak noktaları, son yüzyılın direniş simgeleri oldu. Biz de yürüyüşte yer alan siyasetçi ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinden DEM Parti Milletvekilleri Onur Düşünmez, Kezban Konukçu,  Özgül Saki, Ferit Şenyaşar, Ömer Öcalan ve MED TUHAD FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat'la bu yolculuklarını konuştuk.

Gücümüzü halkımızdan alıyoruz

DEM Parti Hakkari Milletvekili Onur Düşünmez: Biz yürüyüşe iki koldan başladık Kars ve Van kollarından, ben de ilk günden itibaren Van kolundan yürüdüm. Aslında ilk başladığımızda kitlenin bu kadar coşkulu olacağını düşünmüyorduk ama şu an geldiğimiz yer itibariyle günden güne daha büyüyen bir kitle gördük. Halkın sahiplenmesi bize daha çok moral verdi ve bu da coşkuya yansıdı. 15 Şubat yürüyüşümüzü Sayın Abdullah Öcalan’ın doğduğu Amara topraklarında sonra erdirdik. 

15 Şubat’ta sadece yürüyüş sona ermiş olacak, hakikat arayışı ve taleplerimiz yerine getirilinceye kadar çeşitli eylemsellikler ve etkinliklere devam edeceğiz, bu sesi daha da büyüteceğiz. Beklentimiz şu yönde; bütün halklar sesimize ses olmalı, zindan direnişlerini ve Özgürlük Yürüyüşü'yle beraber Adalet Nöbetleri'ni sahiplenmeli ve bu sesin zirveye çıkmasına katkı sunmalı. Hepimizin ortak amacı ve talebi var. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması ve Kürt sorunu dediğimiz yüz yıldır süren bu sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi. Bu talebimiz de yerine gelinceye kadar ve aynı zamanda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü sağlanıncaya kadar çeşitli eylemselliklerimize devam edeceğiz. Bu konuda halkımızın bize destek olmasını istiyoruz.

Bu yürüyüş devam edecek

Bize verdikleri moral ve motivasyon bizim bu yürüyüşteki direncimiz oldu. Bu direnci ve bu gücü halkımızdan alıyoruz. Eminim ki bu halk hakikatin ortaya çıkması için üzerine düşeni yapacaktır. Hepimiz yolculuğu hakikatedir. Güneşe yürüyoruz. Ve emin ki Güneşe de kavuşacağız. Bu konuda çok moralleyiz hedefimiz belli, amacımız belli ve bu amaç gerçekleşinceye kadar da biz çeşitli eylemselliklerle bu yürüyüşü devam ettireceğiz.

Güneşimizi karartamayacaklar

Biz yürüyüşe başlayınca Kurdistan’da kent kent, kasaba kasaba, köy köy dolaşacağımızı söylemiştik ve öyle de oldu. Biz bu yürüyüşlerde demokrasi şehitlerini, bu yolda mücadele vermiş, bedel vermiş canlarıyla bize bu aydınlığı getirmiş insanların mezarlarını da ziyaret ettik. Bu yönüyle duygusal yoğunluğu çok fazla olan bir yürüyüş oldu. Evet zaman zaman çok duygusal anlar yaşadık. Mesela Cizre’de Cizre Bodrumlarıyla ilgili bir sinevizyon hazırlanmıştı. Bu bizim aslında ortaya çıkarmamız gereken hakikatin nerelerde söndürülmeye çalışıldığı, Güneşimizin nerelerde karartılmaya çalışıldığını bize gösteren çok önemli bir sinevizyondu. Bizler bu mücadeleye başlarken bu kadar duygusal yoğunluğunun fazla olacağını bilincindeydik evet ama Cizre’deki karşılama ve halktaki o öfke, birikmişlik bizlere daha fazla motivasyon verdi.

Başaracağımıza inancımız tam

Ülkede hukukun rafa kalktığını biliyorduk ama bu kadar pervasızca yaklaşımları da yürüyüş boyunca gözlemlemiş olduk. Yakından gözlemlemek biraz olsun o hukuka olan inancımızın da bitmesine neden oldu. Ama halkın sahiplenişi halkın bunu yürüyüşü benimsemiş olması bütün barikatları yıktığı gibi bu barikatın da önüne geçti ve büyük bir sahiplenmeyle yolumuza devam ettik. Dirençliyiz, moralliyiz, coşkuluyuz ve başaracağımıza da inancımız tam.

***

Şenyaşar: Bu sese kulak verilmeli

DEM Parti Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar: Yürüyüş boyunca uğradığımız her durakta çocuğundan yaşlısına barış talebini ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebini duyduk. Bu halk Sayın Öcalan’ın bırakılmasını ve barışın sağlanmasını istiyor. Bu sese kulak verilmeli. Temel talep budur. Sayın Öcalan’a yönelik öncelikli tecridin kaldırılması ve kamuoyunun rahatlatılması gerekir. Bu ülkeye barış gelecekse beyaz tülbentleriyle mücadele yürüten onurlu annelerin sayesinde gelecek. Komployu kınıyoruz, bir an önce tecrit sona ermeli, açlık grevleri bitmeli ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalı. Halkın bizden en çok talep ettiği şey, tecridin derhal son bulması, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin bitmesi, hasta tutsakların derhal serbest bırakılmasıdır. Biz de şunu diyoruz; Türkiye Cumhuriyeti kendi hukukuna uysun ve gereken yapılsın.

***

Konukçu: Türkiye’nin gündemi yapılmalı

Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü Kezban Konukçu: 25 yıldan bu tarafa baktığımızda Kürt sorunu çözülmüş mü, diye kesinlikle Kürt sorunu çözülmedi. Özellikle Sayın Öcalan’ın tutsak edilmesi hele son birkaç yıldır tamamen tecrit edilmesi Kürt sorununda çözümsüzlüğün dayatılması anlamına geliyor. Bu ülkede Kürt sorunu çözülemediği zaman maalesef pek çok sorun çözülemiyor. Çünkü Kürt sorunu üzerinden milliyetçi hamaset söylemleriyle emekçiler de daha fazla sömürülüyor. Kadın katliamları da devam ediyor. Mesele geliyor Kürt sorununun çözümünde tıkanıyor. Bir iktidar eğer Kürt sorununu çözmek istiyorsa sadece Kürt halkının Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması değil fiziken de özgür olması gerekiyor. Bu anlamda biz de bir yürüyüş için yola çıktık. Bu yürüyüşümüzde pek çok noktada büyük karşılamalar gerçekleşti. Ben de DEM Parti’nin bileşeni Sosyalist Dayanışma Platformu'nun sözcüsü olarak bu yürüyüşte yer aldım ve özellikle Türkiyeli emekçi halkların Kürt sorununu daha fazla görebilmesi ve milliyetçi söylemlerden daha uzak olabilmesi ve şovenizmin etkisinden uzaklaşa bilmesi gerekiyor. Bizim derdimiz de budur. Çünkü Türkiyeli emekçiler Kürt sorununu görmediğinde milliyetçi hamaset altında hegemonyasında kaldığında sorun tek başına çözülemiyor. Halkların kardeşliği mücadelesi büyütülebildiğinde ancak bu sorun çözülebiliyor. O yüzden mutlaka ama mutlaka bu gündemi tüm Türkiye’nin gündemi yapmak gerekiyor.

***

Ömer Öcalan: Kör düğümden çıkmalı

Tarihsel ve derin bir mesele olan Kurdistan meselesi 100 yıldır ağır bir şekilde devam ediyor. 50 yıldır zaman zaman orta yoğunluklu zaman zaman düşük yoğunluklu bir savaşın sonucunda binlerce insan yaşamını yitirdi, milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi. Biz bu sürecin artık onurlu bir barışla sonuçlanmasını istiyoruz. Ve Sayın Öcalan’ın Kürt sorunun çözümüne büyük katkıları olacağına inanıyoruz.

1999 yılında Uluslararası Komplo'yla Sayın Öcalan tutsak edildi. Uluslararası güçlerin bunda büyük bir rolü vardı. Kürt meselesi ulusal düzeyde bir mesele olduğu kadar artık uluslararası bir mesele olduğunu da kabul etmemiz lazım. Türkiye’yi ilgilendiren noktaları vardır işte bizim yaptığımız yürüyüşün amacı iktidara çağrıdır. Muhalefetin buna katkı vermesini istiyoruz. Kürt meselesinin artık bu kör düğümden çıkması gerekiyor. Bu savaş kirlendi, devlet tarafından bu savaşın içerisinde birçok yanlış politikalar izlendi. Artık bu meselenin kendi sınırları içinde çözülmesi gerekiyor.

CPT, BM, AİHM prestijini kaybediyor

Tabi ki 15 Şubat Uluslararası Komplo bir amacı da Kürt halkı ile diğer halklar arasında tarihsel bir savaş, çatışma ve büyük derin bir sürecin başlangıcı olarak biz değerlendiriyoruz. Uluslararası güçler bunu hesapladılar. Kürt meselesini olan krizden daha derin krize sürüklemeye çalıştılar bundan dolayı biz Kürt meselesini artık uluslararası bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Bunun tabi ki dört parça Kurdistan’la ilgisi vardır. Uluslararası kurumların, demokratik kurumların, Avrupa’nın Birleşmiş Milletler’in, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ve birçok bileşkenin bu noktada yapıcı, pozitif olması gerekiyor. Uluslararası Komplo'da nasıl dünya güçleri bir araya gelerek Sayın Öcalan’ı Türkiye’ye teslim ettilerse bu meselenin çözümünde de onlar muhatap olmalıdır. Biz bunu niye söylüyoruz; bakın CPT prestiji olan bir kurumdu, AİHM prestiji olan bir kurumdu, BM de prestiji olan bir kurumdu ama 20 yıldır artık bu kurumların bir önemi kalmamıştır. Bu kurumların yeniden demokratik şekilde canlanması için Ortadoğu’daki tarihsel meseleye en azından bir gözlemci sıfatıyla iki tarafın diyalog zemininde meseleyi çözmesi için katkı yapması gerekiyor.

Taraflar artık bir araya gelmeli

Eğer Kürt meselesi demokratik yol ve yöntemlerle çözülürse Ortadoğu’da Türkiye devleti de bir model ülke olur. Zaten Kürtler Ortadoğu’da demokrasi gücüdür. Tabi ki Sayın Öcalan 25 yıl içerisinde uluslararası güçlerin ve Türkiye’nin hayal ettiği politikaların içerisine çomak soktu. Komplocular kaybetti. Bize düşen de 3 yıldır haber alamama durumunu ortadan kaldırıp Ortadoğu’yu yaşanılabilir bir bölge, Kurdistanı yaşanabilir bir ülke, bu coğrafyayı yaşanılabilir alan yapmaktır. Büyük Kürt barışının sağlanması için tüm taraflar artık bir araya gelmelidir.

***

Saki: Emperyalist politikaların sonu gelecek

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki: 15 Şubat Uluslararası Komplo'yu anlamak için bugün Ortadoğu’da emperyalist güçlerin savaş politikalarına bakmak gerekir. Ortadoğu’da eşit ve özgür bir yaşam için mücadelede eden Kürt halkının liderinin 15 Şubat komplosuyla mutlak tecrit altına alınmasının sebebi biraz da bölgede eşit özgür bir yaşamın ve halkların barış için yaşadığı bir yaşamın onların politikalarına karşı olmasıydı. Ancak bugün Özgürlük Yürüyüşü'yle Ortadoğu halklarının eşit, özgür bir yaşam talebiyle mücadelesinin ana motoru olan Kürt halkının mücadelesi yeni bir eşiğe evriliyor. Dolasıyla Kürt halkının bugün Kurdistan’ın dört parçasında süren mücadelesinin bir eşiği olan bu yürüyüş aynı zamanda bu mutlak tecridin ve Ortadoğu da emperyalist politikaların da sonunu da getirecektir.

***

Canpolat: Halk bu yürüyüşü bekliyordu

MED TUHAD FED Eşbaşkanı: Kerem Canpolat: Yürüyüşe başladığımızda önümüzde ne olacağını kestiremiyorduk. Halkımız tarafından nasıl bir tepkiyle karşılanacağını bilmiyorduk. Bu yürüyüşte ilgimizi çeken birçok şey oldu. Bu yürüyüşte gördüğümüz her insanın bir hikayesi her evin ve her köyün bir öyküsü vardı. Bu yürüyüşte karşılaştığımız herkes derdini anlattı. Yıkılan köyünü anlatı köyüne olan hasretini anlattı. Ailesinden yitirdiklerini anlattı. Çok ilginç hikayelerle karşılaştık. Şunu söyleyebiliriz halk bu yürüyüşü bekliyordu. Halk bize neden daha önce başlamadınız diye eleştirilerde bulundu. Beklediğimizin ötesinde bir sahiplenme gördük. Coşku çok büyüktü, heyecan ve moralleri yüksekti. Bu coşku bizi bugüne kadar yürüten güç oldu.

Bu yürüyüşte başka bir öz çıktı ortaya değerlerini sahiplenme çocuklarının sahiplenme mücadelesini gücünü görüp bir sahiplenme ortaya çıktı. Bu da şu anlama geliyor bu halkın siyasi öncülüğünün değerlerine sahip çıkışını halk gördü. Halk görüyor kişisel değil toplumsal değerlerin savunulmasında yalnız kalmadığımızı gördük. Bu yürüyüşte şunu gördük ne kadar devletin baskı tehdidi olsa da şehirlerin etrafı sarılsa da halk bu yürüyüşe sahip çıkarak bizi yalnız bırakmadı. Gençler bu yürüyüşü tüm baskılara rağmen kararlı sahiplendi, polis geri adım atmak zorunda kaldı. Şunu net söyleyebiliriz ne kadar değerlerine sahip çıkarsan ve kendi özünü yaşatırsan o kadar çok sahipleniyorsun bu da bu yürüyüşte açığa çıkan bir gerçek oldu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.