HEP’ten HDP’ye parti kapatmalar

Forum Haberleri —

.

.

  • HDP’ye yönelik bu saldırı, sadece bir parti kapatma davası değildir ve öyle de görülmemelidir; Güney Kürdistan, Rojava, Kandil ve Kuzey Kürdistan’da süren imha politikasının bir parçasıdır ve Kürt siyasi hareketi şahsında Kürt halkını ve tüm ezilenleri; kadınları, yoksulları, çocukları, işçi-emekçileri, tüm muhalif kesimleri demokratik siyasetten tasfiye etme planının bir parçasıdır.

Veysel KESER

HDP’ye yönelik kapatma davasının bir arada yaşam zeminlerini tahrip etmeye ve toplumu etnik temelde bölmeye hizmet edeceğini herkes bilmektedir. Peki, herkesin bildiği bu gerçeğe rağmen, HDP’ye yönelik kapatma davası neden açılmıştır ve bununla ne yapılmak istenmektedir?

Soykırım siyasetinde ısrar

90’lı yıllarda hız verilen soykırım politikası gereğince, Türk devleti ve çeteleri tarafından binlerce “faili meçhul” cinayet işlendi, binlerce köy boşaltıldı ve yakıldı.

1993 yılı başlarında Demirel-Çiller-Ağar ve Güreş tarafından devreye konulan soykırım planı, dağ, şehir, köy ve kasaba dinlemeden Kürdistan coğrafyasının her alanında en vahşi biçimde yürütüldü.

Bu dönem; demokratik siyasete büyük ve kapsamlı silahlı saldırıların yaşandığı dönem olmuştur.
Bu dönemde milletvekili, parti yöneticisi ve parti üyesi olmak üzere 400 kişi kontrgerillanın saldırıları sonucu yaşamını yitirdi.

1991’de HEP’in Amed İl Başkanı Vedat Aydın, devlet güçlerince kaçırılıp katledildi. Antep İl Başkanı, Erzincan İl Başkanı kontrgerilla tarafından katledildi. DEP milletvekili Mehmet Sincar 1993 yılında “faili meçhul” cinayetleri soruşturmak üzere gittiği Batman'da, uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

HEP bu imha konseptinin sonucu olarak 14 Temmuz 1993’te kapatıldı.

Bir konsept olarak yürütülen bu planın bir uzantısı da 2 Mart 1994 yılında Kürt milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılarak polis zoruyla meclisten çıkarılıp cezaevine atılmaları oldu ve 13 yıl herhangi bir Kürdün Meclis’e girmesine izin verilmedi.

Her kapatmadan daha güçlü bir parti çıktı

Ancak Kürt hareketi tüm bu saldırılara rağmen, her defasında bu süreçlerden güçlenerek çıktı. Somut örnekler vermek gerekirse 1995 genel seçimlerinde HADEP, emek, barış ve özgürlük bloku olarak seçime girdi. Yüzde 4 oy alabildi. Daha sonra 1999’da 4 yıl sonra oy oranı yüzde 6’ya yükseldi. Bağımsız adaylarla girdiğimiz için 2007 seçimlerinde bir oran veremiyoruz ama, DTP Meclis’te 20 milletvekilinden oluşan bir grup kurdu.

HDP’de yüzde 13’lere varan bir artış söz konusu oldu. 37 belediye başkanlığı ile başlayan 99’daki süreç 103 belediyenin kazanılmasına vardı. Özcesi HDP ve öncülü Partiler sürekli bir yükselme trendinde oldu.

Bugün HDP üzerindeki bütün baskılara rağmen, hükümete yakın olan araştırma şirketleri dahi HDP’yi barajın üstünde gösteriyorlar.

Aslında bunu anlamak için araştırma şirketlerine başvurmaya da gerek yoktur; kapatma davasının açılmasının ardından, Kürt halkı ve dostları partisine ve siyasi iradesine çok güçlü ve kararlı bir şekilde sahip çıkmıştır.

Görkemli Newroz kutlamalarında alanlara çıkan milyonlar, demokrasi, adalet, barış ve özgürlük taleplerini; İmralı’da sayın Öcalan’a yönelik sürdürülen ağır tecridin sonlandırılması isteklerini büyük bir inançla haykırarak, Kürt halkının kararlılığını ortaya koymuş, iktidara ve muhalefete açık ve net mesajlar vermişlerdir.

Amaç Kürt’ü tasfiyedir

HDP’ye yönelik bu saldırı, sadece bir parti kapatma davası değildir ve öyle de görülmemelidir; Güney Kürdistan, Rojava, Kandil ve Kuzey Kürdistan’da süren imha politikasının bir parçasıdır ve Kürt siyasi hareketi şahsında Kürt halkını ve tüm ezilenleri; kadınları, yoksulları, çocukları, işçi-emekçileri, tüm muhalif kesimleri demokratik siyasetten tasfiye etme planının bir parçasıdır.

Öte taraftan, kapatma davası ile geleneksel Kürt inkarının devamını sağlamanın yanında, saray rejiminin kurumsallaşmasının son adımları atılmaktadır ve AKP-MHP iktidarının kayyım siyasetinin tüm alanlara yaydırılmasıdır.
Bu anlamda “hukuk” davası değil, zerre kadar kalmış olan “hukuk’un” katledilmesi davasıdır.

Sadece Kürtler değil, kapatılmak istenen

Kapatma davası aynı zamanda HDP’de somutlaşan Kürt siyasi hareketi ile Türkiye emek, barış ve demokrasi güçlerinin oluşturduğu, ülkenin demokrasi, emek, ekoloji ve inanç özgürlüğü alanlarındaki ortak mücadelesine yöneltilen ağır bir saldırıdır. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine, kazanımlarına ve iradesine yöneltilmiş bir darbedir.

Kürt halkı bu oyunu bozacak güçtedir

HDP, tarihsel direniş ve mücadele geleneğinden aldığı güçle ve milyonlarca insandan aldığı destekle, yoluna kararlılıkla devam edecek, bu kirli oyunu bozacak ve onurlu mücadele mirasını geleceğe aktaracaktır.

Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, tarihi yapan ve yazan halklardır; onların eşitlik, özgürlük ve adalet için yürüttükleri mücadeledir.

HDP, yoluna kararlılıkla devam edecektir. HDP, binalardan ve şahıslardan ibaret değildir. HDP, bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek gelmiş, bu topraklarda mayası tutmuş demokrasi ve özgürlük mücadelesidir.

Kuşkusuz ki, halkımız bu partilere çok emek vermiş, çok bedel ödemiştir; ancak unutulmamalıdır ki, HDP’ye sahip çıkmak ve kapatılmasını önlemek dün ve bugün verilen bedelleri unutmamakla; Kürdistan’da sürdürülen vahşi soykırım siyasetini durdurmaktan geçmektedir.

Bu ise özgürlük hareketinin yürüttüğü direnişin bir parçası olmakla mümkündür. Aksi durum, bizleri yanılgıya götürecektir…

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.