Híɫzaqv’ın son kelimeleri

Toplum/Yaşam Haberleri —

Heiltsuk halkı/ foto:Wikimedia

Heiltsuk halkı/ foto:Wikimedia

  • Heiltsuk halkı, dillerinin yok oluşuna tanıklık ederken derin ve karmaşık bir yas süreciyle başa çıkmaya çalışıyor. Ancak dağların eteklerine kurulu kıyı topluluğunda, umut da hala canlı.

TİJDA YAĞMUR

Kanada’nın batısında Yerli Heiltsuk Ulusu’nun genç nesilleri kaybolmakla karşı karşıya olan dillerini yeniden canlandırmak için sosyal medyayı kullanıyor.

Yüzlerce yıl önce, Híɫzaqv dilinin ezgileri, derin fiyortlar, engebeli adalar, rüzgârlı sahiller ve sık ormanlardan yankılanıyordu. Ve sonra bu topraklar sessizliğe gömüldü. Komşu uluslarla yapılan savaşlar, hastalıklar ve sömürgeci yönetimlerin zorla asimilasyon politikaları, halkı ve dillerini yok olmanın eşiğine getirdi. Bir zamanlar gelişen nüfus, 40.000’in üzerindeyken şimdi 200’ün altına düştü.

Bugün bölgede yaklaşık 4.000 kişi yaşıyor. Ancak, yalnızca yedi kişi bu dili akıcı bir şekilde konuşabiliyor.

“Híɫzaqv, derin ilişkiler kuran ve ince anlamlar barındıran bir dil. Bize birbirimizle nasıl ilişki kuracağımızı öğretir. Toprakla nasıl bağ kuracağımızı gösterir. Kendi topraklarımızda nasıl var olacağımıza dair bir bağlam sunar” diyor şair ve Heiltsuk Ulusu üyesi Jess áusi. “Bunu kaybedersek, yönümüzü bulmamızı sağlayan işaretimizi de kaybetmiş oluruz. Bu kayıp çok derin olur.”

Heiltsuk halkı, dillerinin yok oluşuna tanıklık ederken derin ve karmaşık bir yas süreciyle başa çıkmaya çalışıyor. Ancak dağların eteklerine kurulu kıyı topluluğunda, umut da hala canlı.

Sadece iki kişi kaldı

Bugünkü Kanada’nın oluşumundan önce, Kuzey Amerika’nın 3,8 milyon mil karelik geniş topraklarında 58 farklı Yerli dili konuşuluyordu.

Onlarca yıl boyunca sürdürülen düşmanca hükümet politikaları -Yerli çocukların zorla ailelerinden koparılması ve Yerli halkların kültürünü yok etmeyi amaçlayan yatılı okul sistemi de dâhil olmak üzere- birçok toplumu ana dillerinden mahrum bıraktı.

Günümüzde Cree, Anishinaabemowin ve Inuktitut dillerini hâlâ görece geniş bir kitle konuşmakta. Ancak diğer birçok dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Örneğin, Sechelt dilini anadili olarak konuşan yalnızca iki kişi kaldı. Haida Gwaii takımadalarında ise aat Kíl dilini anadili olarak konuşan en genç kişi yetmişli yaşlarında.

Mamakwa’nın konuşunca…

Guardian Gazetesi’nden Leyland Cecco’na konuşan Ontario Eyalet Meclisi üyesi Sol Mamakwa, çocukluğunda yatılı okula gitmiş ve burada anadilini konuştuğu için cezalandırılmış. 

Mamakwa, “Dili öğrenmenin yeri orasıdır: Nehir kıyılarında, ebeveynlerinin balıkların, bitkilerin isimlerini öğretirken o isimlerin tarihini anlattığı yerler. Dört duvar arasında, bir sınıfın içinde öğrenemezsiniz” diyor.

Geçen yıl, Toronto’da eyalet meclisinde Anishininiimowin dilinde konuşma yapan ilk milletvekili oldu. Konuşmasına 100’den fazla davetli katıldı; çoğu, temsil ettiği ve coğrafi olarak birbirinden uzak topluluklardan özel olarak getirilmişti.

“Orada bulunan topluluk liderleri için bu an çok duygusaldı. Gözleri doldu; söylediklerimden değil, kendi dillerini, asla konuşulmaması gereken bir yerde duydukları için” dedi Mamakwa.

Çocukları ailelerinden koparan, kültürü ve dili yok etmeye çalışan sömürgeci sistem, yıllar içinde yavaş yavaş çözülmeye başladı. Ancak Toronto’da yaşarken kendi anadilini akıcılıkla konuşma yetisini giderek kaybettiğini hisseden Mamakwa, bugün hala varlığını sürdüren ve yerli dillerin konuşulmasını engelleyen sistemlere odaklanıyor.

Temsil ettiği 31 belediyeden 24’ü yalnızca hava yoluyla ulaşılabilen topluluklardan oluşuyor. Bu yerleşimlerin hepsinde lise bulunmadığı için öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak amacıyla yüzlerce kilometre uzaktaki büyük şehirlere gönderiliyor.

“Ailelerinden, topraklarından, avcılık ve balıkçılıkla iç içe oldukları yaşamlarından koparılıyorlar” diyor Mamakwa. “Ve böylece kayıplar devam ediyor. Farklı biçimlere bürünse de sürüyor.”

Heiltsuk topraklarındaki en büyük yerleşim olan Bella Bella’da, anadilini akıcı konuşabilenlerin giderek azalmasına karşı verilen mücadele yeni bir ivme kazandı. Bu çabanın ardındaki itici güç, yalnızca anadilini konuşan neslin giderek yok olması değil, aynı zamanda kültürün derin ve dönüştürücü bir yeniden doğuş sürecinden geçmesi.

Hep bu dil vardı

“Tekneyle açıldığımızda, hasat yaparken, meyve toplarken, deniz yosunu toplarken ve tüm bunları ailecek işleyip hazırlarken arkaplanda hep bu dil vardı” diyor áusi ve ekliyor: “Henüz kendi dil yolculuğumun çok başındayım, ama hala o ezgiyi duyabiliyorum, onların sözlerini, hissettikleri derinliği hissedebiliyorum.

Şu anda kültür, çocuklar için her zamankinden çok daha derin bir şekilde günlük yaşamın doğal bir parçası hâline geliyor.

Şimdi çocuklar, potlaç töreninin yalnızca Büyük Ev’imizde yapıldığını biliyor. Bu, bana büyük bir sevinç ve umut veriyor. Çünkü büyüyen yeni nesil, kültürümüzün bir zamanlar dışlanmış olduğunu bilmiyor. Onlar için kültürümüz her zaman merkezde.”

10 kişiden 100 kişiye

Sosyal medya, bu süreçte dönüştürücü bir rol oynuyor; dil kaybını yavaşlatmanın ötesinde, bazı durumlarda tersine çevirmeyi bile başarıyor. Walrus dergisinde yayımlanan bir yazı, Squamish halkının Swwú7mesh sníchim dilini koruma konusundaki başarısına dikkat çekiyor. 2010 yılında bu dili akıcı şekilde konuşan yalnızca 10 kişi varken, yetişkinler, bebekler ve küçük çocuklar için düzenlenen yoğun dil eğitim programları ve çevrimiçi dersler sayesinde bugün bu sayı 100’ün üstüne çıkmış durumda.

“Bir halk olarak sahip olduğunuz bilgi birikimini ve dili asla kaybetmek istemezsiniz. Ama dilimiz aynı zamanda büyüyor da. Yeni kelimeler, yeni kavramlar ortaya çıkıyor ve bunlar dilimize dahil ediliyor. Bu, içinde yaşadığımız yeni gerçekliği, birlikte yaşama ve çalışma biçimlerimizi yansıtıyor” diyor áusi ve şöyle devam ediyor: “Dil, sabit ve değişmez bir şey değil. Sürekli evrilen, gelişen bir şey. Dilimizi akıcı şekilde konuşanları kaybetmek zor ve korkutucu bir şey. Ama aynı zamanda büyük bir umut duyuyorum, çünkü dili öğrenmeye kendini adayan, bu mirası gerçekten derin ve anlamlı bir şekilde sahiplenen yeni insanlar var. Bunu hayatlarının amacı hâline getiriyorlar. Dil değişecek. Şu anda da değişiyor. Ama onu taşımaya devam eden insanlar her zaman olacak. Topluluğun çabaları sayesinde, bugün ilk kelimeleri, duydukları ilk sesler Híɫzaqv dilinde olan bebekler var. Bu, gerçekten güzel bir şey, ve uğruna mücadele etmeye değer.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.