Franco’nun izleri

Dünya Haberleri —

Kayıplar Vadisi (Valle de los Caídos)/foto:AFP

Kayıplar Vadisi (Valle de los Caídos)/foto:AFP

  • Diktatör Francisco Franco’nun ölümünün üzerinden 50 yıl geçti ancak, İspanya’da faşist rejim döneminden kalma 4 bin sembol bulunurken, 4 vakıf ise aktif çalışma yürütüyor.  Franco ailesinin elinde 30 binden fazla devlet belgesi var.
  • Hükümet Kayıplar Vadisi’ni (Valle de los Caídos) hafıza mekanına dönüştürmeyi planlarken, diğer yandan toplu mezarlardaki binlerce kişinin kimliği tespit edilmedi. Şu ana kadar toplu mezarlardan 8.941 cenaze çıkarıldı ama sadece 70’inin kimliği tespit edildi.

TİJDA YAĞMUR

İspanya, diktatör Francisco Franco’nun ölümünün 50. yıldönümünün kutladığı bir haftayı geride bırakırken, PSOE ve Sumar’dan oluşan koalisyon hükümeti,  2020 tarihli Demokratik Hafıza Yasası’na (Ley de Memoria Democrática) farklı biçimlerde güçlendirmeyi planlıyor.  

Madrid’deki “Kayıplar Vadisi” (Valle de los Caídos) gibi alanlar yeniden anlamlandırılarak bir hafıza mekânına dönüştürülmek isteniyor. Geçtiğimiz hafta başında açıklama yapan İspanya Toprak Politikası ve Demokratik Hafıza Bakanı Ángel Víctor Torres "demokratik hafızaya aykırı sembol ve unsurların kataloğunun hazırlanmasına” ilişkin kararnameyi de duyurdu. Ayrıca 1939-1978 döneminde darbe ve baskıya karışan faillerin anısını koruyan vakıfların kapatılmasına yönelik idari işlem süresi de doluyor.

Semboller kataloğunun amacı, on beş kişiden oluşan bir Teknik Komisyon kurmak; bu komisyon kamu yollarında ve binalarında bulunan armalar, nişanlar veya plaketlerin kaldırılmasını, aynı şekilde sokak ve cadde isimlerinde yapılan atıfların ortadan kaldırılmasını önerecek.

Sokaklarda rejimin izleri

Şu anda Llanos del Caudillo (Ciudad Real) ve San Leonardo de Yagüe (Soria) dahil yedi belediye, darbecilere yapılan atıfların kaldırılması yükümlülüğünü yerine getirmemek için direniyor; ancak sokak, arma ve plaketlerin varlığı neredeyse tüm ülkede yaygın. Torres'e göre, şu anda çoğu kamu ve dini binalarda olmak üzere 4.000 adet bu tür kalıntı bulunuyor. Bu sembollerin kaldırılması José Luis Rodríguez Zapatero hükümeti döneminde çıkarılan Hafıza Yasası’nın (Ley de Memoria) 15. maddesinde öngörülmüştü.

Tarihsel Hafızanın Kurtarılması Derneği (Asociación para la Recuperación de la Memoria Histórica – ARMH) başkanı ve gazeteci Emilio Silva bunu şöyle hatırlatıyor: “27 Aralık 2007’de, yani Hafıza Yasası’nın Resmî Gazete’de yayımlanmasından bir gün sonra, 11 yıl PSOE hükümeti, 7 yıl PP hükümeti oldu ve hâlâ Moncloa Sarayı’nın çok yakınındaki Zafer Takı (Arco de la Victoria) duruyor.”  Silva’ya göre hükümet bu sembolleri rahatça kaldırabilirdi.

Hükümete karşı tarihsel hafızayla ilgili davalarda yer alan eski Compromís senatörü Carles Mulet de hafıza politikalarının hükümet tarafından araçsallaştırıldığını düşünerek PSOE’ye çok sert eleştiriler yöneltiyor. Mulet, 2007 tarihli yasayla bu sembollerin kaldırılmasını talep etmek için zaten yasal bir dayanak olduğunu ve Franco'nun Madrid dağlarındaki anıt mezar veya Gonzalo Queipo de Llano'nun mezarının kaldırılması gibi önlemlerin seçim dönemlerinde iktidar partisinin özel ihtiyaçlarına denk geldiğini ancak “titizlik ve özenle” gerçekleştirilmediğini söylüyor. 

Vakıfları hala aktif

Ernest Urtasun ise diktatörün adını taşıyan vakfa (Francisco Franco Ulusal Vakfı-FNFF) karşı yürütülen davalara ek olarak, Kültür Bakanlığı tarafından dört vakfın daha inceleme altında olduğunu belirtti. Bunlar: Serrano Suñer, José Antonio Primo de Rivera,  Blas Piñar ve Proinfancia Gonzalo Queipo de Llano. Bu dört vakfın kamu ve sosyal hayatı sınırlı, mali kayıtları çok az ve bazılarının güncel internet sitesi bile yok.

Valensiya Parlamentosu'nun Senato temsilcisi Carles Mulet, bu vakıfların mali bilgilerini talep etmiş ve hükümetin direncine rağmen bunu başarmıştı; böylece çoğu vakfın (diktatörünkiler hariç) Vakıflar Yasası’nın temel bir hükmü olan hesap sunma yükümlülüğünü yerine getirmediğini tespit etmişti. Mulet’e göre sadece bu bile kapatma işlemlerinin başlatılması için yeterliydi. Compromís 2017 ve 2018 yıllarına ait bilgileri alabildi, ancak 2020’den beri hükümet bilgi akışını kesti ve grup bu vakıfların sunması gereken kamuya açık bilgilere ulaşamıyor.

Franco, Queipo ya da Piñar ailelerine bu vakıflar aracılığıyla bağış yapanlar devletten dolaylı sübvansiyon alıyor. Gazeteci Emilio Silva’ya göre, insan hakları ihlallerini yücelten kişi veya olayları öven vakıfları kapatmanın aracı hafıza yasası değil, Vakıflar Yasası’nda yapılacak bir reform olmalı. El Salto’ya konuşan Silva, “Yarın Yagüe’ler, Franco’lar ve Queipo’lar bir araya gelip yeni bir vakıf kursalar yine çalışabilir” diyor.

Öte yandan, sembolik boyutun ötesinde, ekonomik bir motivasyon da var. Bireylerin bağışlarının ilk 150 eurosu için yüzde 75, 150 euroyu aşan bağışlar için ise yüzde 30 vergi indirimi alınıyor. Böylece Franco, Queipo ya da Piñar ailelerine bu vakıflar aracılığıyla bağış yapanlar, devletin topladığı vergiden yüzde 75’e varan kısmından vazgeçmesi sayesinde dolaylı bir devlet sübvansiyonu elde ediyor.  Silva’nın “ayrıcalıklı muamele” dediği bu durum, yedi yıllık sosyalist ve koalisyon hükümeti döneminde düzeltilmedi. Mulet de bu vakıflara tanınan vergi indirimlerinin “kamuya hiç girmeyecek ama açıkça mağdurları aşağılayan ve onlara saldıran bu tür kuruluşları finanse etmeye yaradığını” eleştiriyor.

2017’de PSOE adalet sekreteri Andrés Perelló “Franco ve faşizmi öven tüm vakıfların yasaklanacağını” açıklamış, bu 2018’de başbakanın basına sunduğu yol haritasında yer almıştı. Pedro Sánchez hükümetinde Avrupa Parlamentosu faşizmi yücelten vakıfların yasaklanmasını isteyen bir karar tasarısı oylamış, ancak işlemler ancak 2024’te, ikinci yasama döneminde başlatılmıştı. Geçtiğimiz 14 Kasım Cuma günü Ernest Urtasun, Franco vakfına kapatılma sürecinin başlatılması öncesinde savunma için 5 gün süre tanındığını açıkladı. Bugün süre doldu ve vakıfların kapatılması için yargı sürecinin başlaması bekleniyor. Son kararı mahkeme verecek olsa da Silva, “Hükümet Vakıflar Yasası’nı değiştirmek istemedi” diyor. 

Arşivlere el koydular

Hâlihazırda Franco ailesinin elinde arşivler de mevcut. Serrano Suñer Vakfı’nın internet sitesinde yayımladığı yaklaşık 1.400 sayfalık katalogda 30.000’e yakın belgenin İspanya tarihiyle ilgili, büyük kısmının Franco’nun devlet başkanlığı dönemine ait olduğu açıkça belirtiliyor. Tarihsel Miras Yasası gereği bu belgeler kamu malıdır, ancak şimdiye kadar iade edildiğine dair bir duyuru yapılmadı. 2018’de Carles Mulet’in sorusu üzerine hükümet FNFF’den bu arşivlerin iadesini talep edeceğini açıklamıştı ancak 7 yıl geçmesine rağmen herhangi bir adım atılmadı.

 Hafıza örgütleri açıkça “belgelerin çalınması ve yağmalanması”ndan söz ediyor; tarihçiler ve araştırmacılar yıllardır bu belgelerin kamuya açılmasını talep ediyor. Mulet, “Zamanın geçmesine izin verdiler ve vakfa kamu fonlarına iade etmesi için hiçbir zaman resmi talepte bulunulduğuna dair bir bilgi verilmedi” derken, Silva şu bilgileri veriyor: “Franco Vakfı’ndaki arşivlerin yüzde 99’unda gönderici ve alıcı devlettir, dolayısıyla devletin malıdır. Bu durumu Savcılığa taşıdık. Savcılık dosyayı Kültür Bakanlığı’na gönderdi, biz de Savcılığa şikâyette bulunduk çünkü posta memuru olmak için savcılığa gitmiyoruz, savcıların yapması gerekeni yapması için gidiyoruz.” 

Kimliksiz ölüler 

Emilio Silva’ya göre hükümetin Franco rejimi mağduru ailelere bir başka borcu daha var. 2020 Demokratik Hafıza Yasası sonrası hükümet binlerce kişinin mezarının açılmasına mali destek verdi ve toplu mezarların açılması sürecini başlattı; ancak kimlik tespiti sayısı çok düşük. Ángel Víctor Torres bu çalışmalarla 8.941 cenaze çıkarıldığını, ancak sadece 70’inin kimliğinin tespit edildiğini kabul etti. Kamu desteği olmadan ARMH ve diğer dernekler son yıllarda 700’den fazla mağduru kimliklendirmeyi başardı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.