İmralı'da zorbalık var

İbrahim Bilmez

İbrahim Bilmez

  • Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarından İbrahim Bilmez, İmralı'daki zorbalığa işaret ederek, tecridin tüm toplumun sorunu olduğunu söyledi. 

 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan Öcalan’dan 17 aydır haber alınamıyor. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, İmralı’da yaşanan hukuksuzluğu “İmralı, nasıl ki karadan kopuk bir yer ise aynı zamanda hukukun da dışında bir yer” olarak değerlendirdi. Bilmez, 17 aydır müvekkilleriyle hiçbir şekilde temas sağlayamadıklarını, tüm başvuruların Bursa İnfaz Hakimliği tarafından engellendiğini söyledi. 

OHAL sonrası yasal kılıf

Bilmez, 1999'dan devlet içi çatışmanın olduğu 2016Ya kadar Bursa İnfaz Hakimliğinin “Gemi bozuk”  gibi gerekçelerini hatırlatarak, fakat 2016"da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile görüş engellerinin artık “yasal bir hal” aldığını kaydetti. Bilmez, ilan edilen OHAL sonrası görüş engellemelerini şu sözlerle anlattı: “OHAL’den kısa bir süre sonra, Bursa İnfaz Hakimliğine İmralı’yla ilgili ilk iş olarak bir karar aldırıldı. Hiçbir gerekçe gösterilmeden, hiçbir yasal dayanağı olmadan Sayın Öcalan’la ve İmralı’daki diğer üç müvekkillerimizin avukatlarıyla görüşme hakkı kısıtlandı, yasaklandı. Bu ilk defa oluyordu. Yasal bir dayanağı yoktu fakat daha sonraki süreçte OHAL kararnameleriyle bunlara bir yasal kılıf uydurmaya çalıştılar ve Ceza infaz Kanunu’na bir madde koydurdular. Bu maddeye dayanarak, artık bir kişinin avukatla görüşme hakkı kısıtlanabiliyor. Şu anda da yürürlükte.”

OHAL sonrası görüşlerin yasa hazırlanarak engellenmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, anayasaya ve hukukun temel ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini dile getiren Bilmez, “Bu durum savunma hakkının ortadan kaldırılması anlamına gelir” dedi. 

Kararlar otomatiğe bağlandı

Bilmez o sürece ilişkin ise şöyle izah etti: “Öcalan ve diğer müvekkillerimizin avukatla görüş hakkının yasaklanması için bahsettiğim bu yasal kılıfta bulunan bazı maddeler var. Bunların hiçbiri yerine getirilmiş değil. 2019'da ki avukat görüşünden bu yana bir görüş sağlanmalıydı. İkincisi bu avukat görüşmesinde suç teşkil eden fiillere dair emareler olmalıydı. Üçüncü olarak ise buna dair ilgili mahkeme, bir tedbir kararı almalıydı ve resmi yetkililer buna dair bir tutanak tutarak mahkemeye göndermeliydi. Şimdi İmralı’da bunların hiçbiri olmadı. Ne bir görüş oldu, ne bir görüşmede suç teşkil edecek bir fiil oldu, ne de bir tutanak tutuldu. Bunların hiçbiri olmadan Bursa İnfaz Hakimliği, otomatiğe bağlamış bir şekilde, 6 ayda bir avukat görüş yasağı ve üç ayda bir aile görüş yasağı veriyor. 2015’ten önce durum böyle değildi. En azından o zaman daha dürüst bir şekilde yalan söylüyorlardı. Her hafta bize ya 'gemi bozuk’ ya da ‘hava muhalefetini’ bahane gösteriyorlardı.” 

Cezalar tebliğ bile edilmiyor

Müvekkilleri için verilen görüş yasak kararlarının hukuksal olarak içeriğine erişemediklerini belirten Bilmez, şunları dile getirdi: “Biz bu disiplin cezalarının verildiğini bile öğrenemiyoruz. Bize tebliğ edilmiyor. Çok sonradan öğreniyoruz. Öğrendikten sonra müdahil olmaya çalışıyoruz. ‘Bize bu kararın bir içeriğini, dosyayı gönderin, görelim. Ona göre müvekkilimizin hakkını arayalım. İlgili yasal, yargısal mecralara başvurular yapalım’ diyoruz ama o dosyalarda bizden gizleniyor. Hukuksuz olduğunu müvekkiller de bildiği için itiraz etmiyorlar artık. İmralı’da hukuk yok, zorbalık var.” 

Sadece avukatların meselesi değil

29 baroya bağlı 775 hukukçunun, yaşanan hukuksuzluğa karşı harekete geçerek derhal görüşme talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurusunun çok önemli olduğuna dikkat çeken Bilmez, 12 Haziran’da gerçekleşen “Gemlik Yürüyüşü”nü de hatırlatarak, şunları ekledi: “Bu mesele, herkesi ilgilendiriyor. İmralı’daki hukuksuzluklar sadece Sayın Öcalan’ın ya da biz avukatların meselesi değil. Türkiye toplumunun sorunudur. Bu sorun bir şekilde herkese değiyor. Önemli olan bunun farkında olmak ve bunun için çaba sarf etmek. İmralı’daki tecridin Kürt sorunundan bağımsız olduğunu kimse iddia edebilir mi? Tüm Türkiye’de hukuksuzluk almış başını gidiyor. Yargıya güven yerlerde sürünüyor. Ekonomik anlamda insanlar zaten perişan. İktidarını korumak, yaklaşan seçimler nedeniyle en azından kendi tabanını konselide edebilmek için savaş, güvenlik politikalarından medet umuyor. Bu da bütün topluma kaybettiriyor ve bunun direkt Sayın Öcalan’a uygulanan tecritle bağı var. İşte bunu görmek gerekiyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.