- Açıklamalar, tepkiler, protesto gösterileri fayda etmedi, iktidar bir hışımla, alelacele gözaltına aldırdığı Fincancı’yı tutuklattı. Bu faşist saldırılar karşısında, Türkiye ile askeri ve ticari ilişkilerini devam ettirip, sadece endişe duymak, kınamak yetmiyor.
AKP iktidarı kaybettiğini anladıkça savaş politikalarına sığınmaya devam ediyor. Çıkardığı yasalarla da muhalifleri sindirmeye çalışıyor. Ne yaparsa yapsın, her adımı ayaklarına dolanıyor.
Geçtiğimiz hafta cumartesi günü Köln’de Türkiye’de tutuklu ya da çıkış yasağı nedeniyle mağdur olan Alman vatandaşları ile dayanışmak amacıyla bir konferans düzenlendi.
Konferansta Türkiye’deki insan hakları sorunu ve buna rağmen Türkiye ile ilişkiler ele alındı. Konferansın katılımcıları arasında TTB Merkez Konsey Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da bulunuyordu.
Ben konferansı izleme fırsatı bulamadım, aynı saatlerde ANF’de yayınlanan ve kimyasal silaha maruz kalan gerillaların görüntülerine yönelik yürüyüş de vardı. Zira Fincancı’nın Almanya’da bulunduğu sırada hakkında tam da bu nedenle soruşturma açılmıştı.
ANF’de yayınlanan ve kimyasal silaha maruz kalan gerillaların görüntülerini adli tıp uzmanı olarak yorumlayan Fincancı’nın sözlerine tahammül edemeyen iktidar hareke geçti, ki uzun bir süredir kendisi hakkında zaten bir linç kampanyası yürütülüyordu.
Fincancı Almanya’da bulunduğu etkinlikte yaptığı bir söyleşide döndükten sonra “Gözaltına da alınabilirim, tutuklayabilirler de elbette. Ama söylemek istediklerimizi engelleyecek bir durum olmamalı bu. Çünkü bu hepimizin haklarını savunmak adına sessiz kalmamız için herhangi bir şekilde eleştiri yöneltmek, talepte bulunmak, yurttaş haklarımızı talep etmemizi engellemeye dönük bir takım çabalar olabilir. Biz tam da bunun için konuşmak zorundayız. Ben hepsini kabul ediyorum, alıyorum, başımın üstüne koyuyorum “ demişti.
“Ben bir arada, barış içerisinde yaşayabileceğim, şiddetin olmadığı, insanların ölmediği, zarar görmediği, işkence görmediği bir dünya ve Türkiye istiyorum. Onun için de mücadeleye devam edeceğim ”diyerek mücadele gerekçelerini özetleyen Fincancı, nitekim döner dönmez gözaltına alınarak, tutuklandı.
Medya Haber’de görüntüleri yorumlayan Fincancı ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, BM'nin Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bunun bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.
Almanya’nın OPCW’deki temsilcisiliğine mektup gönderen Federal Meclis Üyesi Gökay Akbulut da kimyasal silah kullandığına dair birçok bilgi ve bulgunun varlığına dikkat çekerek bu konuda bağımsız bir soruşturma talep etmişti.
Fincancı’nın tutuklanmasına yönelik Almanya’dan da resmi bir açıklama geldi. Almanya Dışişleri Bakanlığı sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı mesajda, “ Türkiye'de insan hakları için cesur ve dik duran bir ses olan Şebnem Korur Fincancı'nın tutuklanmasından endişe duyuyoruz" dedi.
Alman Tabipler Birliği de Fincancı’nın tutuklanmasına yönelik sayfasında yayımladığı bilgide, Alman Tabipler Birliği Başkanı Dr. Klaus Reinhardt tarafından Erdoğan'a Fincancı'nın derhal serbest bırakılmasını talep eden bir mektup gönderildiğini belirtti. Açıklamada, Fincancı’nın tutuklanmasının ifade özgürlüğüne ters düştüğü, tıbbi müdahalenin insan hakları savunuculuğunun bir parçası olduğu kaydedildi.Dünya Tabipler Birliği’nden de benzer bir açıklama geldi.
Nitekim Fincancı 2018 yılında Almanya'nın Hessen eyaletinde Albert Osswald Vakfı tarafından verilen Hessen Barış Ödülü’nü almıştı.Ödülün gerekçesi ise Fincancı’nın işkence mağdurlarının rehabilitasyonu için gösterdiği çabanın yanı sıra, işkencenin araştırılması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları olarak belirtildi.
Açıklamalar, tepkiler, protesto gösterileri fayda etmedi, iktidar bir hışımla, alelacele gözaltına aldırdığı Fincancı’yı tutuklanttı. Bu faşist saldırılar karşısında, Türkiye ile askeri ve ticari ilişkilerini devam ettirip, sadece endişe duymak, kınamak yetmiyor. Bunu iktidarın her hamlesinde görmek mümkün. Harekete geçmek, talepleri yerine getirmek için adımlar atmak gerekiyor.
paylaş
Elif SONZAMANCI yazıları
Deprem ve zalimin zulmü
18 Şubat
İstanbul Sözleşmesi…
4 Şubat
Çocukların gülüşü artık solmasın...
10 Aralık
Savaşta orantılı güç
3 Aralık
OPCW’yi göreve davet yürüşü...
12 Kasım
Avrupa’nın enerji arayışı
22 Ekim
Sansürün taklidi…
8 Ekim
Almanya’nın enerji arayışı
1 Ekim
Kış şimdiden başladı
3 Eylül
Barış ödülü...
27 Ağustos
Korona tedbirleri yine yeniden
6 Ağustos
Baerbock’un Türkiye ziyareti
30 Temmuz
Kriz artık evlerde
16 Temmuz
9 euro biletin getirdikleri…
9 Temmuz