İşgalci pişkinliğin de Hakan'ı

Hakan Fidan

Hakan Fidan

  • Türk Dışişleri Bakanlığı koltuğundaki devşirme Hakan Fidan, bir kez daha Kürtlerin statüsüz ve savunmasız bırakılması mesaisi kapsamında konuştu.
  • Irak, Suriye, Kıbrıs ve Kürdistan'da işgalci konumunda olan Türk devletinin bakanı, pişkinlikte de sınırları aşarak YPG'yi işgalci ve sömürgeci olarak tanımladı.

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam'daki geçici yönetimi her alanda nasıl modere ettiklerini balandıra balandıra anlatarak, tertemiz bir Türk devleti profili çizdi, İsrail ve Kürt güçlerini suçladı.

Bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu ve damadıyla halef krizi yaşandığı iddia edilen Fidan, AKP'nin yayın organlarından Ülke TV'ye konuk olarak sorularını yanıtladı. Suriye meselesini çok ciddi yönettiklerini belirten Fidan, şöyle izah etti:

* Birincisi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Bey başkanlığında yürüyen ilgili bakanlıkların katılımıyla kurulu bir üst strateji kurulu var. Suriye'ye yönelik mevzuların bir an önce götürülmesi. Bu mültecilerle ilgili konu, alanda konu, enerji konusu, ticaret konusu, gümrük kapıları konusu, yardımlar konusu, çok detay isteyen konu var.

* İkincisi Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz'ın koordinatörlüğünde teknik koordinasyon komitesi.

Fidan, Suriye'de devlet kurumlarının ve kurumsal kapasitelerin inşa edilmesindeki rollerine de işaret ederek,  "Türkiye-Suriye ilişkileri, Türkiye'nin Suriye merkezli konularda başka ülkelerle ilişkileri çok planlı ve sistemli şekilde gidiyor" dedi.

Katliamlar olmamış gibi

Suriye'deki merkezi idarenin otorite tesisiyle çok yakından ilgilendiklerini belirten Fidan, birinci büyük projenin, silahlı grupların tek bir silahlı kuvvetlerin yapısı altında toplanmasının büyük ölçüde sağlandığını söyledi. Lazkiye ve Süveyda'daki katliamları görmezden gelen Fidan, Suriye'de işlerin iyi yönde gittiğini iddia ettiği sırada Lazkiye'de, Süveyda'da olaylar çıktığını, YPG'nin 10 Mart anlaşmasından geri adım atan bir frene basma ameliyesine girdiğini öne sürdü. Fidan, kurumsal kapasite inşasının, normalleşme faaliyetlerinin bir an için inkıtaya uğrayıp sistemin bütün ağırlığını ve dikkatini bu ortaya çıkan kriz alanlarına odaklandırdığını savundu.

Kendi yayılmacılığını unutunca

Türkiye'nin Suriye'deki işgalciliğini ve rejimi domine eden baskısını unutan Fidan, "En büyük risk, İsrail yayılmacılığının Suriye üzerinden devam etme riski; en fazla konuştuğumuz, istişare ettiğimiz, Amerikalılarla da görüştüğümüz konu, bu konu" dedi. Suriye meselesinin Türkiye için birinci dereceden 'milli güvenlik' meselesi, fiziksel bir sorun olduğunu öne süren Fidan, yine üst perdeden şunları söyledi: "Orada olan biten her şey benim buradaki toprak bütünlüğümle, vatandaşımın malıyla, canıyla, kanıyla alakalı bir konu. Devlet olarak bu sorumluluğu üstüme alıp ona göre davranmak zorundayım. Şimdi bunu bu şekilde sistematize ettiğiniz zaman ortaya koyduğunuz tavırlar da ona göre ister istemez gelişiyor. Bizim buradaki mesajımız çok net: Suriye, İsrail'de dahil kimseye tehdit olmasın ama hiç kimse de Suriye'ye tehdit olmasın. Herkes otursun, kendi sınırları neredeyse o sınırlar üzerinden kimse kimsenin sınırına, toprağına, işine gücüne karışmasın, hayatına devam etsin. Bizim istediğimiz bu ama sen, 'Bunlar Sünni Arap Müslümanlar, biz bunların niyetini okuyoruz, 50 yıl geçtikten sonra bunlar güçlenirlerse, bana bilmem bir şey yapacaklar, onun için ben şimdiden bunları böleyim, parçalayayım, yutayım, kaos içerisinde bırakayım, sıkıntı üreteyim' diye bir güvenlik politikası geliştiriyorsan bu çok tehlikeli politika."

Üçlü toplantı olacakmış

Fidan, gerekli görüşmelerin ve planlamaların yapıldığını aktararak, yakın zamanda ABD, Türkiye ve Suriye'nin üçlü toplantı yapmasının planlandığı bilgisini paylaştı.

YPG sömürgeciymiş

Bakan Fidan, 10 Mart mutabakatına ilişkin soruya, tereddütsüz pişkinlikle şu yanıtı verdi: "Nüfusu Arap olan yerlerden YPG'nin behemehal çekilmesi birinci öncelik, birinci aşamada olması gereken konu ama bu henüz hala hazırda uygulamaya başlanmış bir konu değil. Burada Arap aşiretlerinde de belli miktar zaten baştan beri bir rahatsızlık hep var. Herkes şu anda bu çözülecek diye bekliyor, çözülmemesi durumunda çok ciddi çatışmaların çıkacağını ön görmek aslında mümkün. Şu anda Arapların olduğu bölgeden YPG'nin çekilmesi birinci öncelik."

Fidan da 'maksimalist' dedi

Mevcut devam eden birtakım görüşmeler olduğunu ancak halihazırda bir içerik olmadığını ifade eden Fidan, AKP ve MHP cenahının bir süredir Kürtlerin en asgari talepleri için kullandığı 'maksimalist' ibaresine başvurarak, şunları dile getirdi: "Şimdi özellikle silahlı unsurların entegrasyonu konusundaki keyfiyet ne olacak konusu, kendi aralarında tartışılan bir konu. Deyrizor'un (Dêrazor) devri söz konusu vardı. Deyrizor'u biliyorsunuz, Arapların çoğunlukla yaşadığı bir yer. Deyrizor ve o vilayet etrafındaki diğer nahiyeler. Deyrizor'un da o konuda henüz bir kağıt üzerinde mutabık kalınmış değil. Burada YPG'nin maksimalist bir tutum içerisinde olduğunu görüyoruz. Bu işgalci tavrının, bu sömürgeci tavrının bir an önce ortadan kalkması gerekiyor."

YPG hala tehditmiş

Mutabakatın olumsuz çıkması sonucunda Türkiye'nin olası tutumuna ilişkin soruyu yanıtlayan Fidan, Türkiye'nin Suriye ile bu konuda bir iş birliği içerisinde olduğunu hatırlattı. Fidan, "Amerikalı dostlarımızla da konuşuyoruz. Onlar biliyorsunuz YPG ile de konuşuyorlar. Her üç tarafla da konuştukça kim ne kadar rasyonel, kim ne kadar gayri rasyonel ve neyi ne kadar makul istiyor, ortaya çıkıyor. Biz bunu defaatle söyledik, bizim için sorun kendi milli güvenliğimizle alakalı bir sorun. YPG, henüz halihazırda Türkiye'nin milli güvenliği için tehdit olan unsurlardan vazgeçtiğine ilişkin bir deklarasyonda veya eylemde bulunmuş değil. Bunun da nasıl olacağına ilişkin bir şey yok" dedi. ANKARA

 

* * *

Koalisyon, El-Baggara ile görüştü

ABD öncülüğündeki DAİŞ'le Mücadele Küresel Koalisyonu'ndan bir heyet, Dêrazor kırsalında, el-Baggara aşiretinin lideri Şeyh Emir Hacem el-Beşir ve aşiret konseyi üyeleriyle bir araya geldi.

Toplantıya katılan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, North Press'e yaptığı açıklamada, her iki tarafın QSD ile ortaklık kurarak bölgedeki yaşam ve hizmet koşullarını iyileştirmek için iş birliği ve koordinasyonu artırma yollarını görüştüğünü söyledi. Kaynak, 17 Ekim'de gerçekleşen toplantının, istikrarı destekleme ve yerel topluluklarla diyaloğu güçlendirme yönündeki devam eden çabalar kapsamında gerçekleştiğini belirterek, Dêrazor'da güvenlik ve istikrarın sağlanmasında aşiret liderlerinin hayati rolünün vurgulandığını kaydetti.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.