İstanbul'da hedef 2,5 milyon oy

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol

  • HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol, 2018’de İstanbul’da 1 milyon 204 bin civarında bir oy aldıklarını belirtti ve ekledi: “2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak gençlerin katılımı ile bu sayı artacak. Biz en az iki katı oy hedefiyle çalışıyoruz.”

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim sonucunda belirleyici olacak kentlerin başında İstanbul geliyor. 24 Haziran 2018 seçimlerinde seçmen sayısı 59 milyon 367 bini aşarken, İstanbul’un seçmen sayısı ise o dönem 10 milyon 560 bin civarındaydı. Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklamasına göre Türkiye’de 60 milyon 904 bin 499 kişi, yurt dışında 3 milyon 286 bin 786 kişi oy verebilecek. 2023 yılında yapılacak seçimlerde ilk kez sandığa gidecek genç geçmen sayısının ise 4 milyon 930 ila 6 milyon arasında olacağı yönünde açıklamalar var.

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol 2018’de İstanbul’da 1 milyon 204 bin civarında bir oy aldıklarını hatırlatarak, “2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak gençlerin katılımı ile bu sayı artacak. Biz en az iki katı oy hedefiyle çalışıyoruz” dedi. Birol ile yaklaşan seçimleri, Newroz alanlarından halkın verdiği mesaj, ittifaklar ve HDP’nin seçimlerde izleyeceği stratejiyi konuştuk.

İlk olarak İstanbul’da seçim çalışmalarınızı sormak istiyorum. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’da AKP-MHP iktidar blokuna kaybettiren bir strateji izlediniz ve bu strateji başarılı oldu. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde partiniz İstanbul’da nasıl bir strateji izleyecek?

İstanbul il yönetimimiz ve ilçe örgütlerimizin tamamıyla bir yıldır 2023 seçimleri için tartışmalarımızı yürüttük. En son seçimlerde İstanbul’da 1 milyon 200 bin civarında bir oy almıştık. 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak gençlerin katılımı ile bu sayı artacak. Seçmen topluluğundaki tercih değişimleri de partimizin oy oranına ciddi şekilde yansıyacak. İttifakımızın duruşu ittifak lehine önemli bir oy artısı sağlayacak. Biz en az iki katı oy hedefiyle çalışıyoruz. Yani çıtayı ülke genelinde yüzde 15-16 oy oranına ve İstanbul’da 2 milyonun üstüne çıkarmış durumdayız. Bütün saha çalışmalarımızda görüyoruz ki İstanbul’da yaşayan ve bir zaman AKP ile bir şekilde temas etmiş veya kafası karışık olan Kürt seçmenlerin parti çizgimize daha yüksek bir teveccüh gösterecektir. Kimi siyasi partilerin de dış çeperindeki seçmenden de oy alacağımızı düşünüyoruz. Bu bakış açısı doğrudan strateji olarak görülmeyebilir. Ama daha önce çeşitli siyasi partilere oy kullanmış olan seçmen topluluğunun HDP’nin hak ve hukuk savunusuna verdikleri desteğin oya dönüşmesi için de çalışma yürüttüğümüzü söyleyebiliriz.

Seçime giderken son dönemeçte Newroz meydanlarında halkın verdiği mesajı nasıl okumak gerek?

Eşitlikçi, adil ve özgür bir sisteme çok acil olarak ihtiyacımız var. Metodu müzakere olan yeni bir sürecin inşa edilmesi lazım. Bu sadece HDP’nin değil, Newroz meydanlarında görüldüğü üzere milyonların talebi. Seçim sürecinde yeniden inşa ve kuruculuk misyonunun anlaşılması çok önemli. Seçimden sonra A ya da B partisinin iktidarı aldığı bir şablondan söz edemeyiz. Zora dayalı tüm iktidar alanlarının esnemesi, katılımcılığa açılması ve sosyal bir projeksiyon ile topluma açılarak yeniden dizayn edilmesi ihtiyacı var.

Bu noktada en önemli başlıklardan birini adalet oluşturuyor. Zedelenmiş adalet duygusunun onarılmasına ve cezaevlerinin kapısının açılmasına ihtiyaç var. Kadın özgürlükçü, eşitlikçi, adaletli, inançların araç sallaşmadığı yeni, sosyal, demokratik bir cumhuriyete ihtiyacımız var. Ders alarak öğrenmemiz gereken başlıklardan biri de kapitalizmin kar birikim rejimi ile doğaya savaş açması denkleminin kesinlikle bozulması lazım. Depremler, sel afetleri, iklim değişikliği, tarımsal üretimin yapılamaz hale gelmesi yeniden bir ekolojik değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bir direniş bayramı olan Newroz ile meydanlara inen milyonlar da bunu gösteriyor. 2023 Newroz’u sandığa bir değişim olarak yansıyacaktır. İdeolojik bir enkaz altında kalan bu sistemi değiştirme şansını bu toplumun değerlendireceğine inanıyorum.

Türkiye ağır ekonomik ve siyasi krizler ve tüm bu krizlerin yanında 6 Şubat’ta gerçekleşen depremlerin gölgesinde seçime gidiyor. Depremlerle birlikte iktidarın 21 yılda propaganda ettiği tüm projeleri yerle bir oldu. Seçimlere iki aydan kısa bir süre kalırken, depremin bu sürece etkisi ne olacaktır?

Deprem öncesi Türkiye zaten çoklu kriz ortamındaydı. Esasen çökmüş olan bir sistemi devam ettirmeye çalışan ve bunu yapmanın baskı yol ve yöntemleri dışında hiçbir yol ve yöntemini bilmeyen bir iktidar bloğu tarafından yönetilmeye çalışılan bir süreç vardı. Dünyada bir kapitalist kriz ve yoksullaşma var. Uzun vadede etkisini tokat gibi hissedeceğimiz bir gıda krizi var. Tüm bu cenderede Türkiye bu başlıkları çok derin yaşıyor. AKP-MHP iktidarının bu krizlerin hiçbirine yanıt vermesinin mümkün olmadığı açık.

Kendi hak ve özgürlükleri için hiçbir geri adım atmadan toplumsal dinamikler de bir değişimin zorunlu olduğunu sürekli ifade ettiler. Bizler de 14 Mayıs seçimlerinin demokratik bir değişimin aracısı haline gelmesi için koşulları değerlendirmeye çalıştık. Ama 6 Şubat depremi yarattığı büyük can kaybı ile bir sistemin fiziken çöküşünü simgeleyen bir fotoğrafı ortaya çıkardı. Deprem felaketi üzerinden kolay atlanacak bir sorun değil. 20 milyona yakın insanı doğrudan yoksullaşma girdabına atan depremin sonuçlarını iktidar hala kavrayabilmiş değil.

HDP olarak Türkiye’nin temel sorun başlıklarını ortaya koyan ve buna ilişkin geniş bir toplumsal muhalefetin üzerinde mutabık kalmasına olanak sunan bir mutabakat belgesi açıkladık. Seçimleri de demokratik bir cumhuriyete giden yolun bir basamağı olarak gördüğümüzü ifade ettik. Emek ve Özgürlük İttifakı ile yan yana gelerek mücadele ortaklığımızı büyüttük.

Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu partinizi ziyaret etti. Ziyarete Türkiye’de 100 yıllık bir sorun olan Kürt sorununun çözüm adresinin meclis olduğuna işaret etti. Bugüne kadar tüm iktidarlar her seçim döneminde Kürt sorununu dile getiriyor. Bir çözüm mümkün mü?

Türkiye’de Kürt sorununu savaş yöntemiyle çözdüğü yanılgısına düşen iktidar gücünün ve devlet blokunun cumhuriyetin temel bir kolonu haline gelen bu dışlayıcılıktan vazgeçmesine ihtiyacımız var. Cumhuriyetin, yurttaşın bütün etnik, inanç ve cinsiyet kimliğiyle katılımıyla yeni bir evreye geçmesine ihtiyaç var. Bugüne kadar kendi yanındaki sınıf ve zümrelerin statükolarını koruyan iktidar güçlerinin bu durumlarını değiştirmemek için yapmayacakları hiçbir şey yok. Bunlar arasında Kürt sorununu çözümsüz bırakmak, müzakereden kaçmak, inkarcılığı had safhaya getirmek, demokratik her değişim talebini bastırmak, kadın özgürlüğünü yok ederek çok daha gerici bir toplumu inşa etmek var.

Bu seçim Türkiye’deki cehennemin kapısını kapatma seçimidir. Seçimden sonra da kurucu akılla halk ittifakı ve demokratik ittifakı güçlendirerek bir yol yürümemiz gerekiyor. Bizim halk gerçekliğimiz örgütlü bir halk gerçekliği. Şimdi bunu tüm topluma yayma zamanı. Buna direnişçi bir süreç de eşlik etmeli.

Emek ve demokrasi güçleri bir çatı altında seçime girmeye hazırlanıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı ile üçüncü bir cephe de oluşturuldu. Ancak hala belli başlı konularda tam bir uzlaşı sağlanamadı. Bu anlamda neler demek istesiniz?

Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri ittifak çatısı altında seçime giriyor. En yüksek milletvekili sayısıyla meclise girmek çok önemli. 2023 parlamento seçimlerinde hem kilit hem anahtar pozisyonda kalabilmek için bir eşiğin aşılmasına ihtiyacımız var. Bunun tek liste ile aşılabileceği konusunda bir yaklaşımımız var. TİP ve EMEP’den arkadaşlarımızın öne sürdüğü ve ittifak çatısı altında ayrı listelerde karşılıklı mutabakata dayalı seçime girme arayışının kaybettireceğini öngördük. Böyle bir yaklaşımın arzu ettiğimiz eşiğin altında bir sayıda milletvekili çıkarma anlamına geldiği için ilk tercih olmaması gerektiği yaklaşımını sunduk. TİP ittifak çatısı altında ama kendi logosuyla seçime girme stratejisi deklare edilmiş durumda. Bu, bir iki gün içinde yeniden değerlendirme konusu olacak. Bir ortak listenin kazandıran yöntem olduğu kanaatimizi koruyoruz. Tabii ki ittifak aynılaşmak değildir, bazen farklılıklarımız olabilir, bu tartışmaları yapıcı şekilde aşacağımıza inanıyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.