Kadına yönelik şiddet durmuyor

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Almanya’da 2019 istatistiklerine yansıdığı kadarıyla her gün bir erkek bir kadını öldürmeye çalıştı. 'Gelişmiş' bir ülke olan Almanya’da bu oldukça ciddi bir rakam. Kadın örgütleri kadın cinayetlerinin cins kırımı olarak ele alınmasını istiyor, zira artık gelinen düzeyde yaşananları tanımlamaya cinayet kavramı yeterli gelmiyor.

 

Kadın mücadelesine destek veren basın kuruluşlarının internet ve gazete sayfalarında ayrıca kadına ayrılmış bir kategori vardır. O kategoriye tıkladığımızda peşi sıra kadına yönelik şiddet haberleri ile karşılaşırız.

Kadına yönelik şiddet…

Dünyanın neresine giderseniz gidin, değişmeyen bir olgu. Zira dünya çapında sistematik olarak artış eğiliminde.

Günlük yaşam içerisinde sıradanlaşan bir hal alan kadına şiddet olgusu kadın düşmanı politikaların da etkisiyle maalesef artıyor, artmaya da devam edecek gibi.

İnsalığı kırıp geçiren pandemi sürecindeyiz. Pandemi sürecinde kısıtlamalardan dolayı birçok alanda sıkıntılar yaşandı, gelişim geriledi. Yaşam alışkanlıklarımız ciddi bir şekilde değişti.

Oysa bu dönemde kadına yönelik şiddet hızından birşey kaybetmeden arttı. Hatta pandemi döneminde kapanmalardan dolayı bu artış biraz daha hızlı yaşandı.

Eyaletlerde özellikle kadın sığınma evlerinin doluluk oranının arttığı belirtiliyor. Çoğu ise bildirilmediği için istatistiklere yansımıyor.

Bildirimlerin bir kısmı da kadına şiddet olarak yansımıyor, zira yasalarda bu boşluk mevcut. Bu durum yargılamaları da etkiliyor.

Mesela 2013 yılından bu yana tespit edilen 19.775 suçtan sadece 236’sı bu yönlü cezalandırıldı. Kadına yönelik işlenen suçlar yasalardaki boşluklara takıldığı için gerçek anlamda yargılanmıyor.

Geçtiğimiz günlerde Almanya Adalet Bakanı Christine Lambrecht, kadına yönelik işlenmiş suçlarla daha etkin mücadele edebilmek için kadın düşmanlığının ceza yasasına alınmasını destekleyen açıklamalar yaptı. Nitekim bu konu bir süredir tartışılıyor.

Almanya’da 2019 istatistiklerine yansıdığı kadarıyla her gün bir erkek bir kadını öldürmeye çalıştı. 'Gelişmiş' bir ülke olan Almanya’da bu oldukça ciddi bir rakam.

Kadın örgütleri kadın cinayetlerinin cins kırımı olarak ele alınmasını istiyor, zira artık gelinen düzeyde yaşananları tanımlamaya cinayet kavramı yeterli gelmiyor.

Sistemin eğittiği, yön verdiği erkek aklı kadını rahat bir şekilde öldürüyor, yaptığı katliama da çok rahat gerekçeler uyduruyor. Zira toplumda bunun zemini var.  

Kadın cinayetlerine dünyada hergün binlerce yenileri ekleniyor.

Amed’de 15 Şubat günü, erkek kardeşi tarafından katledilen Gülistan Şaylemez bu kadınlardan yalnızca biri.

Hiçbir gerekçe kadın cinayetlerini meşru kılmaz. Nitekim başta Almanya olmak üzere, Avrupa’da faaliyet yürüten kadın kurumları Gülistan Şaylemez için açıklama yaparak “Kadın katliamı hangi toplumda yaşanırsa yaşansın bu gericiliktir, vahşettir, cinayettir. Hele katliamları normalleştiren, basit yaklaşımlar asla kabul edilemez, edilmemeli” açıklamasında bulundu.

Kadın cinayetlerini sıradanlaştıran, normalleştiren, gerekçelendirilen bir anlayış kabul edilmemeli.

Yine Hamburg’ta 1 Mayıs 2020’de Kalender Erdoğan’ın, çocuklarının gözü önünde katletmek istediği Meryem Şahin’in davası hala devam ediyor.

Kadına yönelik artan şiddet yanlış devlet politikalarının ürünüdür. Gelişmiş ülkelerde de durum bu anlayıştan azade değil.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.