Karanlığa karşı ışık kazandı

  •  Kobanê'de YPG ve YPJ güçlerinin öncülüğünde DAİŞ’e karşı 134 gün süren direniş sonucunda zaferin elde edildiğini hatırlatan YPG Genel Komutanlığı, kölelik ve esarete karşı özgürlük savaşçılarının tarihin sayfalarına girdiğini kaydetti. 
  •  Komutanlık, “Sadece Kobanê kurtarılmadı, insanlık yaşama umudunu bir kez daha canlandırdı, karanlığa karşı ışık kazandı. Kobanê, DAİŞ'in karanlık zihniyetine mezar oldu ve Baxoz'da mezarına son taş yerleştirildi” dedi.

YPG Genel Komutanlığı, Rojava Devrimi’ni savunma ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltme sözü verdi.

Irak'ta Musul ve Suriye'de Reqa'yı işgal eden DAİŞ, 15 Eylül 2014’te Kuzey-Doğu Suriye'nin Kobanê kantonunu üç taraftan kuşattı. DAİŞ, ağır silahlarla saldırdığı yerleşim yerlerinde binlerce kişiyi katlederek, geriye kalanları da göç etmeye zorladı. Kobanê’nin köylerini bir bir işgal eden DAİŞ, Ekim’de gelindiğinde şehir merkezine ulaşarak, büyük bir kısmını işgal etti. Buna rağmen Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) kenti teslim etmedi.  

YPJ savaşçısı Arîn Mîrkan’ın 5 Ekim’de Miştenûr Tepesi’nde gerçekleştirdiği fedai eylem çatışmaların seyrini değiştirdi. Eylem sonrası Kobanê bir direniş kalesi haline geldi ve direniş tüm dünyada yankı uyandırdı. Kuzey-Doğu Suriye’nin küçük bir kenti olan Kobanê’nin adı, verilen direnişle dünyanın 7 kıtasına yayıldı. Direnişi sahiplenmek amacıyla dünyanın önde gelen entelektüelleri, insan hakları kurumları 1 Kasım tarihini Dünya Kobanê Günü ilan etti. Dünyanın 57 ülkesinden yüz binlerce kişi Kobanê direnişini sahiplenmek için ilk olarak saldırılan yoğun olduğu 1 Kasım 2014 tarihinde alanlara çıktı. Dayanışma ile karanlığa teslim olmayan Kobanê, 135 günlük tarihi direniş sonucu 26 Ocak 2015’te özgürleştirildi. 

Kobanê’den başlayan direniş, daha sonra tüm Kuzey-Doğu Suriye’ye yayıldı ve inşa edilen yeni yaşam ile dünya halklarına umut oldu. Türk devleti ise DAİŞ yenilgisinin ardından Kuzey-Doğu Suriye kentlerini hedef aldı. Cerablus, Ezaz ve Bab’ı işgal eden Türk devleti, 20 Ocak 2018’de Efrîn’i, 9 Ekim 2019’da ise Serêkaniye ve Girê Spî kentlerine saldırdı. Saldırılara karşı Kuzey-Doğu Suriye ile dayanışmak amacıyla 2019’da 2 Kasım tarihi de “Rojava bizimdir” şiarıyla Dünya Rojava Günü ilan edildi. Her yıl Kuzey-Doğu Suriye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında 2 Kasım günü alanlarda “Rojava bizimdir” sesi yükseliyor. 

134 gün süren direniş

YPG Genel Komutanlığı, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü münasebetiyle dün resmi internet sitesinde yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, 9 yıl önce Kobanê'de YPG ve YPJ güçlerinin öncülüğünde DAİŞ’e karşı 134 gün süren direniş sonucunda zaferin elde edildiği hatırlatıldı. Baskı, kölelik ve esarete karşı özgürlük savaşçılarının tarihin sayfalarına girdiği kaydedilen açıklamada, "YPG ve YPJ'nin direnişine tanık olan insanlık, DAİŞ barbarlığına karşı özgürlük ve onur savaşçılarının yanında yer aldı. Halkın birliği ve Kobanê'ye sahip çıkılmasıyla sadece Kobanê kurtarılmadı, insanlık yaşama umudunu bir kez daha canlandırdı, karanlığa karşı ışık kazandı. Kobanê, DAIŞ'in karanlık zihniyetine mezar oldu ve Baxoz'da mezarına son taş yerleştirildi” denildi. 

Türk devleti dünya için tehdittir

İşgalci Türk devletinin bölgedeki saldırılarına yer verilen açıklamada şunlar belirtildi: "Bugün işgalci Türk devleti, tüm imkanlarını kullanarak, insanlığın ortak mirası olan Rojava Devrimi’ni yok etmek ve DAİŞ'ı canlandırmak için harekete geçmiştir. Henüz DAİŞ tehlikesi sona ermemiş olmasına rağmen Türk devletinin saldırıları sadece bölgemiz için değil, dünya için de tehlikelidir. Uluslararası güçler, Türk devletinin vahşi saldırılarına çıkarları nedeniyle sessiz kalıyor. 9 yıl önce Kobanê'de insani değerler için seferber olan halkımızın, Türk devletinin karanlık zihniyetine karşı, kendi mirası olan Rojava Devrimi’ne sahip çıkmak için seferber olacağına inancımız tamdır. YPG ve YPJ güçleri olarak, şehitlerimize ve halkımıza, faşizmin ve gericiliğin her türlü saldırısına karşı Rojava Devrimi'ni savunma ve Rojava'nın kazanımlarını koruma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.”

İnsanlık mirasına dönüştü

Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü vesilesiyle dün yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Kobanê’nin tarihi direnişi ve YPG/YPJ savaşçılarının sayesinde Kurdistan halkı için bir kahramanlık, tüm dünya halkları için ise bir insanlık mirasına dönüştüğü; DAIŞ yenilgiye uğratılırken, Türk devletinin doğrudan desteğini aldığı Şam ve Irak'ta sözde İslam devleti kurma hedefini gerçekleştirmediği hatırlatıldı. Kobanê'nin özgürleştirilmesinin 9. yıl dönümünde ve Dünya Kobanê Günü'nde, tarihi bir duruş sergileyen halka bir kez daha minnetle teşekkür edilen açıklamada, “Kobanê'ye gelen tüm Suriye ve Kurdistan halkımızın yanı sıra özgür bir ruh taşıyan ve bunun için mücadele eden dünya enternasyonalistlerine de sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” denildi. 

Soykırım saldırıları sürüyor

DAİŞ’in intikamını almak amacıyla Kobanê başta olmak üzere tüm bölgenin halen imha ve soykırım saldırılarıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar ifade edildi: “Türk devleti topraklarımıza saldırıyor, savaş suçu işliyor, bölgemizin temel yaşamsal kaynaklarını sağlayan altyapısını yok ediyor, huzur ve güvenliğini tehdit ediyor. Aynı zamanda DAİŞ çetesine ve teröre karşı verilen tarihi direnişte elde edilen kazanımları da tehdit ediyor.

Dünya genelinde Kobanê'ye verilen desteği çok değerli buluyoruz. Türk devletine karşı durmak, politikalarını ve teröre verdiği desteği teşhir etmek, halkımıza karşı yürütülen imha ve soykırım konsepti hakkında soruşturma açarak halkın devrim kazanımları ve teröre karşı mücadelesinde elde ettiği kazanımların korunması mümkündür.

İşgalin sona erdirilmesi

Halkımıza, Kobanê direnişinin yarattığı devrimci direnişçi miras, Kobanê şehitlerinin yürüyüşü, tüm Kuzey ve Doğu Suriye’de halkımızın taleplerini gerçekleştirme ve halk bileşenlerini savunma kararlılığımızın ve güçlü irademizin ışığı olacağının sözünü veriyoruz. Bu, işgal altındaki topraklarımızın özgürleştirilmesinin imkanlarını yaratacağı gibi, teröre ve fitneye karşı mücadelenin başarıyla devam etmesini sağlayacaktır. Halkımızın bu kararlılık ve iradesiyle zafere ulaşacağına, işgal altındaki topraklarını tümüyle özgürleştireceğine ve birleşik bir Suriye inşa edeceğine eminiz.”

Ateş çemberindeki devrim

Rojavayê Kurdistan’daki direniş ve sonrasında gelişen inşa süreci, Tunus’ta 2010’un sonlarında başlayan ve kısa bir sürede birçok Ortadoğu ülkesine yayılan halk isyanlarıyla başladı. Halk isyanları, 15 Mart 2011’de Suriye'ye sıçradı. Tarihe "Arap Baharı" olarak geçen isyan, aynı yılın Nisan ayına gelindiğinde ülkenin her tarafına yayıldı. Esad rejimine karşı başlayan isyan iç çatışmaya dönüşürken, “3. Yol'u" tercih eden Kürtler ve beraberindeki halklar, ne çetelerin yanında ne de statükoda ısrar eden Esad rejiminin tarafında yer aldı.

İç savaşın patlak verdiği ilk dönemlerde Esad rejimi ve muhalif olarak pazarlanan yapılar, Kürtlerin yanlarında mücadele vermesi için yoğun çaba gösterdi. İki taraf da Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerine "çözümden sonra" yanıtı verdi. Buna karşı tarafsız kalan Kürtler, Demokratik Toplum Hareketi’ni (TEV-DEM) ve Batı Kurdistan Halk Meclisi'ni (MGRK) kurdu. 

Birlik arayışına Türkiye engeli

Kürtlerin birlik arayışları zamanla daha da güçlendi. Demokratik Birlik Partisi (PYD), Suriye Kürtleri Ulusal Cephesi (ENKS) ve 16 siyasi partinin yer aldığı Rojavayê Kurdistan Halk Meclisi, 26 Ekim 2011’de Federe Kurdistan’ın Hewlêr kentinde toplandı. Toplantı sonucunda her iki meclis de birlikte hareket edecekleri ve 25 Temmuz 2012’de Kürt Yüksek Konseyi'nin ilanı konularında karar aldı. Yüz binlerce kişinin 29 Temmuz’daki görkemli yürüyüşünden sonra Kürt Yüksek Konseyi, Kürt halkının ortak iradesi olarak kabul edildi. ENKS, zamanla Türkiye ile birlikte hareket etmeye başlayarak, Kürt kazanımlarına karşı durdu. Buna rağmen Yüksek Konsey, “Diplomasi”, “Toplumsal Hizmet” ve “Savunma” adıyla üç komite oluşturdu.

19 Temmuz ve devrim

Suriye’nin başkenti Şam’da 18 Temmuz 2012’de, rejimin etkili tüm kurumlarından başkanların katıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantı sırasında büyük bir patlama gerçekleşti ve patlamada rejimin yüksek yetkililerinin büyük çoğunluğu hayatını kaybetti. Aynı günün akşamı adı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olan ve daha sonra tamamen Türk devletinin çeteler koalisyonun dönüşen yapı, Minbic, Cerablus, Kobanê ve Halep etrafındaki alanları ele geçirdi. TEV-DEM öncülüğünde 19 Temmuz’da Kobanê’de rejim güçleri şehirden çıkarıldı. Kobanê’nin ardından Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amûdê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbêspiyê ve Til Temîr’de halk yönetimlere el koydu. Yine aynı gün Kürtler, “Demokratik Suriye, Özerk Rojava” şiarı ile Kobanê'de ilk kantonu ilan etti. 19 Temmuz devrimin başlangıç günü kabul edildi. Kobanê’den sonra Efrîn ve Qamişlo'da yeni kantoların ilanları yapıldı. Kanton ilanlarına paralel olarak yerel savunma birlikleri oluşturuldu. Ardından, 12 Mart 2004’te BAAS rejiminin toplu katliam gerçekleştirdiği Qamişlo kentinde Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri'nin (YPJ) kuruluşları ilan edildi. 

Özerk Yönetim’in temelleri

Aynı yıl içerisinde şehir, belde ve köylerde halk evleri kuruldu. Halk evleri, özerkliğe dair toplantı ve eğitimlerin verildiği merkezlerin yanı sıra toplumsal değişim ve dönüşümün de merkezleri oldu. Yine olası tehditlere karşı küçük savunma grupları oluşturuldu. Halk evlerinin gelişmesi Özerk Yönetim sistemine de büyük bir katkı sundu. Halk evleri bir süre sonra geniş örgütlenmiş komünler haline geldi. Bu evler üzerinden köy ve mahallelerde binlerce komün kuruldu. Gençlik ve kadın komünleri özgün bir şekilde örgütlendi. Adalet, eğitim, savunma, sağlık, ekonomi ve diğer alanlardaki hizmetler bu evler üzerinden sağlandı. Komünler de zamanla ilçe ve illerde kurulan meclislerin altyapısı oldu. Özerk sistem adım adım inşa edilmeye devam ederken, Kürtler öncülüğünde tüm halklar ve inançtan kesimlerin askeri güçleri Demokratik Suriye Güçleri (QSD) çatısı altında bir araya geldi. 

Eğitim ve kültür

Sistem inşasının eğitim ayağı kapsamında birçok kentte “Nuri Dersimî İzleme Kurumu” kurularak, eğitim devreleri ve anadilde eğitimde çalışmalar yürütüldü. Devrim sürecinin başlarında kurulan Kürt Dil Kurumu (SZK), Kürtçe eğitim çalışmalarına hız verdi ve 100’e yakın okul açtı. Okullarda eğitim verebilmeleri için ilk etapta bine yakın kişi yetiştirildi. Qamişlo, Dêrik, Amûdê, Efrîn, Kobanê’de ve birçok kentte kültür ve sanat merkezleri halkın hizmetine açıldı. Bu merkezlerde birçok alanda faaliyetler yürütüldü.  

Yüksek Konsey’e bağlı Toplumsal Hizmet Komitesi ile her mecliste “Hizmet ve Barış Komiteleri” oluşturuldu. Ayrıca “Adalet Komitesi” kuruldu. Toplumsal birçok sorunun çözümü için kurulan komiteler, halen çalışmalarını sürdürüyor. Kürt Yüksek Konseyi’yle bağlantılı Barış ve Adalet Komitesi oluşturuldu. Bunun dışında hukuk sisteminin oturtulması için 4 Nisan 2013 tarihinden itibaren Mezopotamya Toplumsal Bilim Akademisi’ne bağlı olarak “Toplumsal Adalet Şubesi” kuruldu. 

Kadınların tam katılımı

Devrim sürecinin başından bu yana kadın ve gençlik alanlarında önemli çalışmalar yapıldı. Devrime öncülük eden kadınların da içerisinde yer aldığı Yekîtiya Star, kadın meclisleri ve kadın evleri oluşturdu. Halk meclislerinde de kadının temsiliyetine öncelik verildi ve birçok şehirde kadın bilim-eğitim merkezleri ve kadın akademileri kuruldu. Tüm yönetimler eşbaşkanlık sistemi üzerinden oluşturulurken, kadın kurumları eğitim, aile, siyaset, ekonomi ve asayiş konularında da aktif rol aldı. 

Sağlık ve ekonomi

Kürt Yüksek Konseyi, ambargo sebebiyle sorunların yaşandığı sağlık alanında da komiteler kuruldu. Kürt Kızılay’ı (Heyvâ Sor) da kurulan bir başka kuruluş oldu. Ambargonun kırılması, sistemin inşası ve sorunların çözümü için 2013’te Kuzey-Doğu Suriye Ekonomik Gelişim Kurumu oluşturuldu. Ekonomisini halka dayalı olarak ilerletmek isteyen bu kurum, Kobanê ve Dêrik’ten başlayarak kooperatifleşme çalışmalarına ağırlık verdi. 

Yönetim ve toplumsal sözleşme

Özerk Yönetim sistemi 2013’ün sonunda kuruldu ve Toplumsal Sözleşme hazırlandı. Toplumsal Sözleşmede, Kürtçe, Arapça ve Süryanice resmi dil olarak kabul edildi. Anlaşmaya göre, kadınların kurumlarda temsil oranı en az yüzde 40 olarak belirlendi ve bölgenin farklı bileşenlerinin Özerk Yönetim sisteminde yerlerini alması gerektiği belirtildi. Özerk Yönetim sistemi; Yasama Meclisi, Yürütme Meclisi ve Yüksek Mahkeme olmak üzere üç temel üzerine kuruldu.

Sözleşme sonrası bölge kantonlara bölündü ve Cizîrê Kantonu Yasama Meclisi kuruldu. Ayrıca Cizêrê Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi, 21 Ocak 2014’te resmi bir şekilde kurulduğunu duyurdu. Ekrem Hiso, Yürütme Meclisi’nin ilk başkanı olarak seçildi. Kobanê ve Efrîn kantonlarında 27 ve 29 Ocak'ta aynı adımlar atıldı. Üç kanton arasındaki coğrafi bölünme nedeniyle, üç kantonun özerk yönetimleri arasında doğrudan bir ilişki bulunmamakla birlikte, her üç yönetim için koordinasyon mevcuttu. Ayrıca Özerk Yönetimler bünyesinde her kantonun ihtiyacına göre yapılar oluşturuldu. Bu kurumlar aracılığıyla eğitim, sağlık, ekonomi, savunma, kültür, kadın, gençlik ve hizmet sistemleri kuruldu. 

Üç kantonun Özerk Yönetim Koordinasyonu, 2016’da Kuzey Suriye Demokratik Federalizmi’ne dönüştü. Cizîrê Kantonu Yasama Meclisi, Mart 2016’da Özerk Yönetim’e bağlı daire ve kurumlarda eşbaşkanlık sistemini onayladı. Parlamento, kadınların temsil oranının yüzde 40'tan yüzde 50'ye çıkarılmasını da onayladı. 2015'ten sonra Özerk Yönetim'in alanlarının genişletilmesi, Reqa, Girê Spî ve Minbiç alanlarının kurtarılması, yönetimin bir adım daha atmasını sağladı. 6 Eylül 2018'de Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi.

Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi, üç bölgeden (Cizîrê, Firat ve Efrîn) oluşuyor. Her kantonun yürütme ve yasama meclisleri var. Her yasama organı, bölgesiyle ilgili yasalar çıkarıyor. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Meclisi'nin çıkardığı yasalar ise Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm bölgelerinde uygulanıyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.