Karar ve kader anı!

Forum Haberleri —

  • Türkiye’deki askeri kafa Garê kayalıklarına toslamıştır. Kürt sorununa askeri yöntemlerle çözmek isteyen mantığın iflasıdır. Çılgınlık derecesinde, ne yapacağını bilmez bir saldırganlıkla, tam bir Amok koşucusu gibi sağa sola saldırarak kendisini tüketecektir.

ŞÜKRÜ GEDİK

Türk devletinin Güney Kürdistan’da sürdürdüğü askeri operasyonlar yeni bir taktik aşamaya vardırılarak Garê’ye saldırdı. Her ne kadar yeni bir taktik olsa da ölü bir taktiktir. Operasyonun sonuçlarına bakıldığında hem siyasi ve hem de askeri açıdan birçok değerlendirme yapmak mümkündür. Operasyonun bir numaralı sorumlusu savunma bakanı ve aynı zamanda eski genelkurmay başkanı olan Hulusi Akar’ın açıklamalarında da başarısızlığı görmek mümkündür. Arazinin genişliği, sarplığı ve derinliğinde yapılan bu ‘özel’ askeri operasyondan beklentiler istenen türden sonuçlar yaratmamış olacak ki; Diktatör Erdoğan’dan, Savunma Bakanı Akar’dan, Psikolojik savaş aygıtı havuz medyasından, işbirlikçi yerel despotik PDK (KDP) yönetiminden zafer naraları duyulmadı.

Faşist diktatör Erdoğan’ın ulusa sesleniş için hazırlık yaptığı Garê operasyonu tam bir fiyasko ile sonuçlandığı için ulusa seslenemedi. Garê’de toplanan asker cenazeleri ile geri çekilen operasyonun sonuçlarını, yani ölen asker kimliklerini açıklamak da Malatya valisine kaldı. Başarı olunca mangaldan kül bırakmazcasına atıp tutmayı şov yapmayı iyi bilirler, başarısızlık olunca valilere havale ederler. Daha önce İdlib’de ölen 34 asker olayında olduğu gibi kameraların karşısına valiyi çıkarırlar.

Operasyonun Türkiye’den değil de Güney’den yapılmış olması da üzerinde durulması gereken bir durumdur. Düşmanla iş birliği içinde olan PDK’nin de bu operasyondan beklentileri muhakkaktır. Operasyonun ilk günü Mesrur Barzani’nin açıklamaları yenilir yutulur türden değildir. Türk Devletinin PKK’yi vurmasından adeta haz alırcasına bir açıklama yaptı ve PKK’yi suçladı. Garê operasyonu ile faşist Türk devleti her türlü çılgınlığı yapacağını kanıtlarken, PDK’de ihanette sınır tanımayacağını ortaya koymuştur. Hesaplar tutmadı. HPG Komutanlığı, Garê operasyonu sonrasında yaptığı açıklamanın özeti düşmanın bozguna uğramış olmasıdır. Garê operasyonu ölüm sendromuna dönüşmüştür.

Türkiye’deki askeri kafa Garê kayalıklarına toslamıştır. Kürt sorununa askeri yöntemlerle çözmek isteyen mantığın iflasıdır. Çılgınlık derecesinde, ne yapacağını bilmez bir saldırganlıkla, tam bir Amok koşucusu gibi sağa sola saldırarak kendisini tüketecektir. Sadece askeri kafa değil siyasi kafa da tükenmiştir. Garê operasyonu, faşist iktidarın stepne görevini gören Devlet Bahçeli’nin yüreğine tam oturmuş oldu. 13 askerin ölümünü gerekçelendirerek ‘yol ayırımı, karar ve kader anı’ olarak incilerini dökmüş oldu. Dağa gücü yetmeyince hıncını ovadakilerden alma yöntemine başvurmayı salık veriyor. Tutuklular için darağaçlarımı kurulacak, Kürtlere siyaset zeminini kapatarak, tümüne fare zehrini mi içirecek? Ne karar verirlerse versinler çökmekte olan kaderlerini değiştiremezler. Kaderleri Kürtlerin varlığına bağlı olduğunu bilmek istemiyorlar. Çünkü iktidardaki diktatör Erdoğan’ın ve ortağının gözü de ruhu da kararmıştır.

Faşist iktidarın hedefinde şimdi ne var? sorusuna verilecek tek bir adres yoktur. Sırada Şengal, Mexmûr, Rojava’nın ve Başûr’un geri kalanı, Musul ve Kerkük yani aklı ve gücü nereye yettiyse orası hedeftir. Tabi ki iç muhalefette hedeftir. Türkiye’nin parlak geleceği olan Boğaziçi Üniversitesinin öğrencileri ve öğretim görevlileri de dahil her kesimden insan, AKP ve MHP’li olmayan her kes hedeftir. Diktatörün gözünde en hafif tanımıyla tüm muhalifler teröristtir! ‘Yol ayrımı, karar ve kader anı’ dedikleri an işte bu andır. İktidardan hiçbir şekilde gitmeyerek, engel olabilecek her türden muhalif yapıyı ortadan kaldırmaktır. Kendileri için belledikleri kader anını neye mal olursa olsun gerçekleştirmek için her yola baş vuracaklardır. Elde edecekleri zafer Pirus zaferi olsa da bundan vazgeçmeyeceklerdir.

Faşizm ayakta kalmak için bu süreci kendisi için ‘kader anı’ olarak belirlemişse, halkların yaşamı için de bir kader anıdır. Faşizmden zarar gören her kesin yaşam hakkının tehlikede olduğunu çıkarsamak gerekir. Bölük pörçük durumuna gelen siyasi partilerin hepsi Türkiye’nin mevcut sorunlarına yeni siyasi perspektifler üretmekten yoksundur. En azından Kürt meselesine yaklaşımlarında iktidardaki faşist klikten farklı bakış açıları yoktur. Siyasi sefalet, ekonomik felaket, ufku kararmış gelecek ile Türkiye halkları hiçte hak etmedikleri bir durumla karşı karşıyadır. Tek adam diktatörlüğü ve parti devleti, Türkiye’yi orta çağ karanlığına doğru sürüklerken karşısında duran tek engel Kürt özgürlük hareketidir. Kürt direnişi Türkiye halkları açısından büyük bir fırsattır. Kürtler, halkların kader anı için en büyük dayanışma gücüdür.

Türkiye bir kader anı ile karşı karşıya olduğu kesin ama, bunalımlı ve buhranlı süreçten nasıl çıkılacağını halkların kararı belirleyecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.