Karayılan: Tehlikeli oyundan vazgeçin

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan

  • Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, İmralı'dan 21 aydır haber alınamamasına, CPT'nin açıklamalarının muğlaklığının eklenmesiyle olağanüstü bir durumun yaşandığının görüldüğünü belirterek, şüphelerinin arttığını söyledi.
  • Kürt Özgürlük Hareketi ve halkı için Kürt Halk Önderi'nin durumunun stratejik öneminin altını çizen Karayılan, Türk devlet yetkililerinin her şeyden önce şu gerçeği göz önünde bulundurması ve ona göre daha ciddi yaklaşması gerektiğini vurguladı:
  • Eğer Kürt halkının Türkiye ile ortak bir yaşamı olacaksa bunun tek köprüsü Önder Apo’dur. Bu konuda küçük hesaplar temelinde oynamamalı, politika yapmamalı; bu büyük bir tehlikedir. Bu, uyarımızdır. Kimse bunu tehdit olarak ele almamalı.
  • Herkes de biliyor ki; en üst düzeyde, ölümüne yöntemlerle Önder Apo’ya ve onun felsefesine bağlı olan binlerce insan vardır. Herkes dikkatli yaklaşmalıdır ve kimse bu konuda yanlış yapmamalıdır. Halk ve Hareket olarak 21 aydır İmralı Adası’nda ne yaşandığını bilmemeyi kabullenemeyiz.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 'bireysel haklarla yetinin' dayatmasına karşı direndiğini belirten Halka Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, "Türk hükümeti, sanki sahipsizmiş gibi kendine göre tecrit oluşturmuş, tüm basın da AKP’nin elindedir, hangi bilgiyi isterse kendisi dağıtıyor, heyetlerini gönderiyor ve kimsenin haberi olmadan baskı yapıyor. Belli ki orada tehlikeli bir şeyler var" diyerek, halka seslendi: "Önderliğimize, kendimize, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Sorumluluk ve risk almalı, yük kaldırmalıyız. Halkımız sokaklara çıkmalı ve gücünü göstermeli. Biz halkın gücüne inanıyoruz. Halkımız sokaklara çıksa çok şey yapabilir."

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Stêrk TV'ye konuştu. Bu bir haftadır gelen bilgiler, yapılan açıklamalar ve açığa çıkan konuların, İmralı’da normal sıradan olmayan bir durum olduğuna işaret ettiğini belirten Karayılan, zaten tecrit ve psikolojik işkencenin 24 yıldır devam ettiğini fakat son 21 ayda bunlar çok daha vahim bir hal aldığını söyledi. Hiçbir haber alınamadığını, yansıyan bilgilerin ise doyurucu ve resmi olmayan bilgiler olduğunu kaydeden Karayılan, "Bizden taraf hiç kimse Önderliğe ve oradaki diğer üç arkadaşa ulaşmadı. Bunun için de yayılan bilgiler inanabileceğimiz nitelikte değil. Zaten çok resmi olmadıkları gibi muğlaktırlar. Bu durum şüphelerimizi arttırmaktadır" dedi.

Türk devletinin bilmesi gereken

CPT'nin, programını aniden değiştirip İmralı'yı dahil etmesinin ve görüşüp görüşmediğini muğlak bırakmasının, şüphelerini arttırdığını belirten Karayılan, durumun ağırlığının belli olduğunu söyledi. Kürt Özgürlük Hareketi ve halkı için Kürt Halk Önderi'nin durumunun stratejik öneminin altını çizen Karayılan, Türk devlet yetkililerinin her şeyden önce şu gerçeği göz önünde bulundurması ve ona göre daha ciddi yaklaşması gerektiğini vurguladı: "Eğer Kürt halkının Türkiye ile ortak bir yaşamı olacaksa bunun tek köprüsü Önder Apo’dur. Türkiye sınırları içerisinde ortak, eşit, özgür ve barışçıl bir yaşamın nasıl olacağının mimarı da yine Önder Apo’dur. Bu konuda küçük hesaplar temelinde oynamamalı, politika yapmamalı; bu büyük bir tehlikedir. Bu, uyarımızdır. Kimse bunu tehdit olarak ele almamalı. Herkes de biliyor ki; en üst düzeyde, ölümüne yöntemlerle Önder Apo’ya ve onun felsefesine bağlı olan binlerce insan vardır. Herkes dikkatli yaklaşmalıdır ve kimse bu konuda yanlış yapmamalıdır."

Yasal haklarını bile uygulasa

Halk ve Hareket olarak 21 aydır İmralı Adası’nda ne yaşandığını bilmemeyi kabullenmeyeceklerini söyleyen Karayılan, Türkiye'nin kanunlarının ve evrensel hükümlerin uygulanmamasının yarattığı kaygıya dikkat çekti. Karayılan, "Her şeyin bir ölçüsü, hukuku ve ahlakı olmalı. Böyle ölçüsüz, hukuksuz, kanunsuz ve ahlaksız yaklaşım kabul edilemez" dedi.

Uluslararası yanı da var

Uluslararası Komplo, İmralı'nın oluşturulması ve Avrupa Konseyi ile CPT'nin aklayıcı tutumunu hatırlatarak, tecridin uluslararası yanına dikkat çeken Karayılan, "Uluslararası güçlerin, artık soykırım siyasetine ortak olmaması gerekir. Artık yeter! Bu vicdansızlığı, merhametsizliği ve hukuksuzluğu yapmayın. Avrupa Konseyi’ne, ABD’ye çağrımızdır; Kürtler üzerinde olan komplo siyasetinizi değiştirin. Artık sınır aşılmıştır. Geçen 24 yılda da Kürt halkının ve Önder Apo’nun hakikati ispatlanmıştır. Kurdistan Özgürlük Hareketi haklıdır ve bu da bir hakikattir. Ne kadar üzerine gelseniz de tasfiye edemediniz. Bu hakikati kabul edin" diye seslendi.

Neden olağanüstü dönem?

Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, neden olağan olmayan önemli bir dönemden geçtiklerini şöyle izah etti: "İmralı’da böyle olağanüstü bir durum var; artık ciddi kuşku taşıyoruz. Gerillalarımıza karşı her gün kimyasal silah kullanıyorlar. Rojava’ya dönük 21 gündür sınırsız bir saldırı var; alt yapıyı vuruyor, fırını ve suyu vuruyor."

Risk almalı, yük kaldırılmalı

Hareket ve halk olarak bir imtihanla yüz yüze olduklarını; daha fazla örgütlülük, irade ve çalışmanın zorunluluğunu vurgulayan Karayılan, halka şöyle seslendi: "Önderliğimize, kendimize, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Sorumluluk ve risk almalı, yük kaldırmalıyız. Madem ‘sen bizim başkanımızsın’ diyoruz ve ‘Bijî Serok Apo’ diye slogan atıyoruz, o zaman görevlerimize de sahip çıkmalıyız. Bu konuda yetersiz kaldık.

Bireysel haklar dayatılıyor

Mesela şimdi Önder Apo’ya dönük olan baskılar ne içindir? Kürtler içindir. Orada bire bir Önder Apo’dan ne istiyorlar? Geri adım atmasını istiyorlar. Mesela herhalde bireysel haklar çerçevesinde bir çözümü kabul etmesini istiyorlar, ancak biz bir kişi değiliz; kişisel haklar çerçevesindeki bir çözüm, inkardır. Toplumsal-kolektif haklarımız; eğitim hakkı, kimliğimizin tanınması hakkı, kendi kendini yönetme hakkı vardır. İşte Önder Apo bunu savunuyor ve bunu savunduğu için üzerine gidiyorlar. Bunu kabul etmesini dayatıyorlar. ‘Bireysel haklar sizin için yeterlidir; kabul et ve bizi destekle’ diyorlar. Biz bunu kabul edersek AKP de ‘ben zaten sorunu çözdüm’ der. İşte bunun için Hareketimiz ve Önderliğimiz direniyor. Bunun için bu kadar işkence, saldırı yapılıyor ve kimyasal bile kullanılıyor.

Belli ki tehlikeli şeyler var

Önder Apo’ya sahip çıkmak kendine sahip çıkmaktır; mücadelene ve  kimliğine sahip çıkmaktır. Biz kendimize sahip çıkmalıyız. Halkımız kendisine sahip çıkmalıdır. Türk hükümeti, sanki sahipsizmiş gibi kendine göre tecrit oluşturmuş, tüm basın da AKP’nin elindedir, hangi bilgiyi isterse kendisi dağıtıyor, heyetlerini gönderiyor ve kimsenin haberi olmadan baskı yapıyor. Belli ki orada tehlikeli bir şeyler var. Bunun için halkımız gerçekten sorumluluğu üstlenmeli, sokaklara çıkmalı ve gücünü göstermeli. Biz halkın gücüne inanıyoruz. Halkımız sokaklara çıksa çok şey yapabilir.

Avrupa'daki Kürtlere çağrı

Başta Avrupa halkımız olmak üzere tüm halkımızı çağırıyoruz. Avrupa’da yaşayan halkımız gerçekten çok emek veriyor. Her gün sokaklardadır. Yalnız halkımız bilmeli ki biz olağanüstü şartlardayız. İşte bu 8 aydır birçok gerilla arkadaş daha banyo yapmamış, yüzünü yıkamamış, gece gündüz kimyasal saldırı ve bombardıman altındadır, yani böyle bir dönemdeyiz. Eğer buna kanaat getirmezsek, inanmazsak ve bu temelde fedakarlık yapmazsak kimse buna dayanamaz. Kolay değildir. Avrupa kitlesi her ne kadar şimdiye kadar belli düzeyde fedakarlık yapıyorsa bu dönemde daha fazla yapmalıdır. Her Kürt bu davaya sahip çıkmalı.

 

*****

Rojava'yı Kürtsüzleştirmek istiyor

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Türk devletinin konseptinin, Kürt halkının tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak ve Kurdistan’da soykırım siyasetini hakim kılmak olduğunu; bu çerçevede Rojava Kürtlerinin özerk bir idareye kavuşmasını istemediğini hatırlattı. AKP-MHP hükümeti bir yandan bu konsepti sürdürürken diğer yandan da seçimlerde oy alabilmek için faşizmi, milliyetçiliği gürleştirmeyi hesapladığını söyleyen Karayılan, bunun için öncelikle Medya Savunma Alanları’na gelerek sonuç almak istediğini, ancak Zap’ta bir başarı hikayesi yazamayacağı belli olunca Rojavayê Kurdistan ve Kuzey-Doğu Suriye'ye döndüğünü kaydetti. Karayılan, şunların altını çizdi: "Türk devleti sadece Özerk Yönetim'i ortadan kaldırmak istemiyor, Rojava’yı tümden Kürtlerin elinden almak istiyor. Mesela şu an Efrîn’de Kürt var mıdır? Yüzde 20 civarında vardır ama onları da köleleştirmişler. Hakeza Serêkaniyê ve Girê Spî de öyledir. Aynı zamanda Arap ve Asuri-Süryaniler de hedeftir, çünkü ajanları olan Arapları oralara yerleştirmek istiyorlar. Buralara El Nusra, DAİŞ gibi örgütler ve ailelerini yerleştiriyorlar. Mesela şimdi Girê Spî’den demokratik ve yurtsever Arapları da çıkardılar. Mesela Erdoğan 30 km’lik bir alanda tampon bölge oluşturmak istediklerini belirtiyor. 30 km’ye kadar girerlerse zaten Rojava ortadan kalkıyor. Yani Rojava’nın sınırı ancak oraya kadardır. Bu, soykırım politikasıdır."

Her yöntemle Rojava'ya destek

Rojavayê Kurdistan'a dönük olan saldırıların, tüm Kurdistan gerçekliğine karşı olduğunun bilinmesini isteyen Karayılan, tüm Kürtlerin her yöntemle Rojava’ya destek olması gerektiğini vurguladı. Karayılan, şöyle devam etti: "Kurdistan’ın her parçasının birbiriyle ilişkisi olmalıdır ve vardır da. Biz sonuna kadar da destekleyeceğiz. Ulus olarak ele alıyoruz. Kendimize, ulusumuza sahip çıkmalıyız. Eğer bugün Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgal edilmişse sadece oranın Kürtleri değil, tüm Kürtler incinmeli ve buraların tekrardan kurtarılması için ellerinden ne geliyorsa yapmalı. Tek örgüt değiller ama bir ulusturlar. Bunun için herkes Türk devletinin bu saldırılarına karşı durmalı. Hiçbir Kürt, bu durumu kabul etmemeli. Kim elinden ne geliyorsa yapmalı.

Kuzey-Doğu Suriye başarabilir

Karayılan, Türk devletinin ve ordusunu bildiklerini, iki yıldır Medya Savunma Alanları'nda durdurabildiklerini hatırlatarak, Kuzey-Doğu Suriye için de özetle şu hususların altını çizdi:

* Gerilla şunu gösterdi; küçük bir güç, elinde ağır silah olmadan da doğru taktiklerle özgür bir toprağı savunabilir. Son iki yıldır bu sonuç netleşmiş durumdadır. Rojava da bundan istifade edebilir. Kuzey-Doğu Suriye halkımız ve tüm bölge halkları yer altı ve yer üstü savaşında kararlı bir biçimde örgütlerse kazanabilir. Serêkaniyê ve Efrîn’de olanlar tekrar etmeyecektir. Halkın savaş alanındaki varlığı çok önemlidir. Sonrasında da örgütüne güvenmelidir. Şüphesiz örgüt kendini iyi hazırlamalıdır. Özellikle de öncüler kararlı olmalı, taktiğe inanmalıdır. Bunda derinleşirlerse kazanabilirler.

* Saldırılar zaten 19 Kasım’da başladı.Uçakla vuruyor, topla vuruyor, alt yapıyı vuruyor, fırınları vuruyor, suyu vuruyor, petrolü vuruyor, hastaneleri vuruyor, okulları vuruyor, her şeyi vuruyor. Halkı kaçırtmak, oralarda yaşam bırakmamak istiyor. Daha gelmeden soykırım siyasetinin temelini hazırlıyor. Halkımız buna rağmen yerinde duruyor. Onların bu kadar kopardıkları kıyamete ve saldırılara karşın göç etmedi. Bu iyi bir şeydir; kuşkusuz halkımızı takdir ediyoruz. Eğer karadan da saldırı gelişirse aynı tutumun gösterilmesi halinde düşmanın sonuç alamayacağına inanıyoruz.

* Bir de güçlü bir diplomasi olmalıdır. Devletlerle de ilişki geliştirmek iyidir; ne kadar destek sağlansa o kadar iyi olur ama kimseye yaslanma olmamalıdır. Kendi kendine yaslanmalısın. Öz gücüne inanmalı ve halkların dostluğuna güvenmelisin. Özerk Yönetim kendini savunamazsa Suriye ile de çözüme gidemez. Eğer kendilerini irade haline getirirlerse mecburen Suriye, ABD ve Rusya da onları kabul edecektir; tüm devletler onları kabul edecektir. Bunun yolu ise direniştir." BEHDİNAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.