KDP neden Ömer Bartan’ı Türkiye’ye teslim etti?

Forum Haberleri —

  • KDP yönetimi bir yandan Bakurlu siyasetçi Ömer Bartan’ı eli gözü bağlı TC devletine teslim ederken, diğer yandan Kürt halkının katili Nasır El Heriri’yi Hewlêr’de ağırlıyor. Özgürleşme iddiası olan her Kürt’ün KDP’nin bu uygulamalarına karşı net bir tutumun sahibi olması gerektedir. 

RENAS AMED

Son süreçlerde basında Bakurlu bir siyasetçi olan Ömer Bartan’ın KDP tarafından Türk faşist devletine temsil edildiği yansıdı. KDP bu haberi yalanlasa da Mezopotamya Haber Ajansı Örmer Bartan’ın ailesiyle yaptığı görüşmeyi ve Bartan’ın Şırnak Cezaevinden ailesine ilettiği konuları tekrar gündemleşmiş oldu. Bu olaya ilişkin Başûrlu halk, parti ve yapılardan gelen tepkilerle birlikte KCK’den de konuya ilişkin bir açıklama geldi. Bu olay, KDP gerçekliğini yeniden değerlendirmeyi gerekli kılıyor.

Siyasetçi Ömer Bartan’ın KDP tarafından TC faşist devletine teslim edilmesi için kimi noktalara dikkat çekmekte fayda vardır. Son süreçlerde sosyal medyada bir haber dolaşmaktadır. 21.09.2017 tarihinde Hulusi Turgut adındaki Hürriyet gazetesi yazarı “Molla Mustafa Barzani'den evlatlarına vasiyet: Tek güvenebileceğimiz millet Türklerdir” başlıklı yazısında ilginç konular dile gelmektedir. Yazının başlığını Google’den arattığınızda hemen karşısınıza ilgili yazı çıkar. Bu yazıda Mesud Barzani’nin Ankara’ya yaptığı ziyaret ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Bu yazıda ele alınan konular Özgür Basın geleneği tarafından farklı boyutlar ve ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu yazıda farklı olan PKK’yi ve Özgür Kürtlüğü bitirmeye yemin etmiş cenahın kalemşörlerinden biri tarafından yaşanan komploculuğun, imha ve inkarcılığın nasıl geliştirildiğinin açıkça itiraf edilmesidir.

Hulusi Turgut’un bu yazısına göre ilgili görüşmeye katılan dönemin bakanlarından Cavit Çağlar’ın ağzından yaşananlar anlatılmaktadır. 20 Şubat 1992’de Mesud Barzani Silopi’den Diyarbakır’a askeri helikopterle getirilmektedir. Oradan THY uçağıyla Ankara’ya geçmektedir. Ankara’da dönemin MİT müsteşarı olan Teoman Koman tarafından MİT’in Yenimahalle’deki tesislerinde karşılanmaktadır. Görüşmenin gizli kalması istense de bir şekilde basına sızmaktadır. 21 Şubat 1992’de Süleyman Demirel’in Başbakanlık ofisinde görüşme gerçekleşmektedir. Demirel, Barzani ile görüşürken dönemin bakanlarından Cavit Çağlar ve bir dışilişkileri görevlisi de hazır bulunuyor. Bu görüşmede Barzani, Demirel’e babasının son vasiyetini anlatıyor. Son vasiyet şu cümlelerle ifade ediliyor:

“Evlatlarım, bu Saddam belası, Irak’taki Kürt neslini yok etmek istiyor. Biliyorsunuz, İran da bizi ortada bıraktı. Bölgemizde tek güvenebileceğimiz millet, Türkler’dir. Ben bugün varım, yarın yokum. Başınız derde düşse de düşmese de Türklerle temas kurun. Onlara güvenin ve dayanışma içerisinde olun!..” Tabi görüşmede ele alınan tek konu PKK’nin Başûr’daki faaliyetlerinin önlenmesidir. Barzani, bu konuda TC devletine yardımcı olacağını söylüyor ve bir anlaşma sağlanıyor. Bunun karşılığında KDP’ye para, silah ve tonlarca tahıl yardımı yapılıyor. Daha sonra TC devleti kendi politikaları çerçevesinde Mesut Barzani’ye diplomatik kırmızı pasaport veriyor.

Bu sürecin öncesinde ve sonrasında KDP, Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi için söz verdiği gibi her türlü yardımda bulunuyor. TC devleti siyasetinde yumuşayınca KDP’de yumuşuyor. Askeri saldırılarını yoğunlaştırdığında da KDP aynı şekilde bir tutum içerisine giriyor. Soykırımcı faşist AKP-MHP hükümetinin Kürdistan özgürlük gerillasına ve Başûrlu sivillere yönelttiği her sadırının esas sorumlusunu PKK olarak gösteriyor. Saldırıyı yapan TC devleti olmasına rağmen KDP yöneticileri  PKK’yi suçluyor. 1992’lerde yaşanan görüşmeler günümüzde yaşanan olayları daha iyi anlamamızı sağlamaktadır.

Bir yandan Bakurlu bir Kürt siyasetçi ve aktivist olan Ömer Bartan, Başûr yönetimine karşı hiç bir faaliyet yapmamasına, aldığı cezalardan kaynaklı Avrupa’ya gitmeyi tercih etmeyip kendi ülkesi olan Başûrê Kurdistan’a gelmeyi tercih etmesine rağmen; KDP asayiş güçleri tarafından Hewlêr’de gözaltına alınıyor, mahkemesiz 19 ay tutulduktan sonra elleri kelepçeli, gözleri bağlı bir şekilde İbrahim Halil Sınır Kapısı’ndan Türk devlet yetkililerine teslim ediliyor.

Aynı KDP, Kürt halkının katili, Efrîn’de Kürt çocuklarını katleden Nasır El Heriri’yi Hewlêr’de ağırlıyor. Aynı zaman diliminde Behdinanlı kimi aydın ve kişiliğe yönelik düzmece ifadeler oluşturarak PKK’ye yardım ettikleri gerekçesiyle 6 yıl boyunca ceza vermektedirler.

Bu uygulamlarıyla KDP ve Mesrur Barzani Başbakanlığındaki son hükümet kendi gerçekliğini bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Özgürleşme iddiası olan her Kürt’ün KDP’nin bu uygulamalarına karşı net bir tutumun sahibi olması gerektedir. Bu teslimiyetçi tutumlar sorgulanıp mahkum edilip aşılmadan Kürtlüğün özgürleşme yolunda ilerlemesi ve toplumsal sorunlarını çözmesi de beklenemez.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.