KDP yanlışta ısrar etmemeli

Forum Haberleri —

.

.

  • KDP işgali sadece PKK’yle izah ederse hem gerçekleri çarpıtmış hem de Kürdistan’daki bütün kazanımları tehlikeye atmış olur. KDP ve yöneticileri bu girişimlerden vazgeçmelidirler. Türklerin ipiyle kuyuya inenler gün yüzü görmezler. 

ZEKİ AKIL

KDP bütün çağrı ve çabalara rağmen PKK’yi suçlamaya ve gerilla bölgelerine güç yığmaya devam ediyor. PKK ve gerilla komutanları, Kürtler arası çatışma istemediklerini, sorunları diyalogla çözmek istediklerini sürekli açıklıyorlar. Ayrıca Kürtler arası çatışmanın bir felaket olacağını ve bütün taraflara zarar vereceğini vurguluyorlar. Kürdistan’ın dört bir yanından halk, partiler, aydınlar ve sanatçılar aynı çağrıları tekrarlıyorlar. Dünyadaki Kürt halkının dostları, demokratik çevreler de bu çağrılara katılıyorlar.

Bütün çağrı ve çabalara rağmen KDP yetkililerinden olumlu bir ses çıkmadı. PKK KDP’den bir şey istemiyor! Bir dayatması yok, “Sadece onlarca yıldır bulunduğumuz dağlık bölgelere güç yığmayın, güçlerimizi kuşatmayın”, diyor. PKK, KDP dahil bütün Kürdistanî güçlerden yardım ve dayanışma beklediğini hep söyledi. KDP, Türk devletiyle savaşmak istemeyebilir, gücüm yetmez, diyebilir. Ancak saldıran ve bölgeyi boşaltan, stratejik yerlerde üs kuran Türk devletidir. Bu bütün Başûr (Güney) için bir tehlikedir. Kürtler çok iyi biliyor ki, Türk devletinin Kerkük ve Musul üzerinde de hesapları var. Ayrıca referandum döneminde KDP’nin başına neler getirdikleri ve geniş bir bölgenin Kürtlerin denetiminden çıkarıldığı hafızlarda tazeliğini koruyor.

KDP sürekli kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. ‘PKK, Güney yönetimini tanımıyor, onun yüzünden köyler boşaltılıyor vb.’ diyor. PKK hiçbir zaman Başûr’daki parlamentoya, hükümete ve çıkardıkları yasalara vb. taraf olmadı, karışmadı. Şimdi de herhangi bir şehre veya peşmergenin olduğu alanlara inmiş veya onlara müdahale etmiş değildir. Hiçbir yerde de hükümeti veya otoritesini tanımıyoruz, dememiştir. Sorun KDP’nin Türk devletiyle içine girdiği ilişkiler ve angajmanlarıdır. Dediğimiz gibi KDP, Türk devletine gücüm yetmez, işgalini durduramıyorum vb. diyebilir. Ancak Türk devletinin saldırılarını da meşrulaştırmamalı. Saldırılar ve işgalden sadece PKK’yi sorumlu tutmak ve Türk devletini temize çıkarmak açık ki, düşmanca bir tutum olur. KDP, Bağdat’la ortaklaşarak Türk devletinin işgaline karşı tutum alabilir. Birçok devletle ve uluslararası kurumla ilişkileri var. Onlara sorunları yansıtabilir, köylerimiz boşaltılıyor, halkın yaşamı olumsuz etkileniyor. İşgal Güney’in içlerine kaydırılıyor deyip girişimlerde bulunmalarını isteyebilir. Bunu istemesi en doğal hakkıdır.

KDP işgali sadece PKK’yle izah ederse hem gerçekleri çarpıtmış hem de Kürdistan’daki bütün kazanımları tehlikeye atmış olur. Türk devleti Başûr’la da sınırlı kalmaz. Kuzey’de görüldü, şehirler yıkıldı. HDP’nin yüze yakın belediyesine el konuldu. HDP’nin yöneticilerinin çoğu hapishanelerde. HDP’nin kapısına kilit vurmak için çalışmaları başlatmışlar. Bu saldırılara maruz kalanların tümü PKK’li midir? KDP, Kuzey’de Kürtler üzerinde estirilen terörü bir gün kınadı mı? Hayır. Peki KDP, Türk devletiyle nereye varmak istiyor? 

KDP, Türk devleti uçaklarla saldırıyor. Köyler zarar görüyor, PKK Güney’i terk etsin vb. diyor. Bilindiği gibi Türk devleti Bakur’da 1990’larda şimdikine benzer bir imha konsepti devreye koymuştu. 17 bine varan faili meçhul cinayet işlendi. Dört bine yakın köy yakılıp yıkıldı. Aynı tarz operasyonu Saddam da Enfal döneminde uyguladı. Başûr’da da binlerce köy boşaltıldı, yakıldı. Kürt halkına ağır bedel ödetiyorlar. Bu Kürt halkının tercihi değildir. Sömürgecilerin Kürtleri teslim alma veya imha politikalarının bir sonucudur. Kürt halkının dört parçada kaderi ortaktır ve gelecekleri birbirine bağlıdır. Parçalar birbirlerine yardım etmek ve fedakarlık yapmak zorundalar. Bir zamanlar Başûr’dan milyonlarca insan Bakur ve Rojhilat’a geçmek zorunda kalmıştı. Bugün Bakur’un yükü ağır ve bir katliamla yüz yüze ise Başûr’un da elini biraz taşın altına sokması ve kardeşliğe yaraşır biçimde davranması gerekir. Senden bana bela geliyor, git yok ol, demek erdem veya kardeşlik değildir.

PKK şimdiye kadar Başûr hükümetini veya otoritesini tanımıyorum, demedi. En azından KDP böyle bir iddiayı şimdiki gibi gündeme getirmedi. Sürekli bir biçimde ilişkideydiler ve çıkan sorunlarını diyalogla çözüyordular. Şimdi PKK neden KDP’yi veya hükümetin otoritesini tanımıyorum, desin? PKK daha rahat ortamda söylemediğini, ağır bir saldırı altında neden söylesin? Bir yandan Tür devleti bütün imha araçlarıyla saldırıyor, stratejik alanları işgal etmeye çalışıyor bir yandan da PKK, KDP’ye ve hükümete meydan okuyor! Bu akıl karı mıdır? Bunun inandırıcılığı var mı? Savaştan azıcık anlayan biri bu suçlamalara inanmaz ve ciddiye almaz. KDP ve yöneticileri bu girişimlerden vazgeçmelidirler. Türklerin ipiyle kuyuya inenler gün yüzü görmezler. Hem tarihte hem de günümüzde Kürt halkına en büyük düşmanlığı yapanlar Türk ırkçılarıdırlar. Kürt halkını tarihten silmek istiyorlar.

Bu tarihi gerçekler ışığında hem Kürt halkı hem de bütün partiler ve aydınlar, sanatçılar daha aktif bir biçimde sürece müdahil olmalıdırlar. Kürt halkının kaderi ve geleceği söz konusudur. Kazanırsak hep birlikte kazanırız kaybetsek de hep birlikte kaybederiz. Zaman değerlidir ve süreç kritiktir. Kim ne yapacaksa yapmalı ve harekete geçmelidir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.