Kimliğini Kürdistan’da tanıyan bir Basklı: Lucile

Forum Haberleri —

  • Kürdistan’a yaptığım yolculuk aslında kendi kimiliğime yaptığım bir yolculuk oldu. Basklı oluşumu bundan itibaren sorgulamaya ve anlamaya başladım. Kimlik, ülke, ulus üzerine düşünmemi sağladı bu yolculuk. 

Mauléon-Lichar’da dört günlük festivalin emekçilerinden Lucile ile birlikteyim. Dil ve sanat Kuramları ve Uygulamaları- İmgeler ve görsel kültürler (EHESS, Paris) programında Yüksek Lisansını Rojava Film Komünü araştırması ile yaptı. Temel olarak Suriye'de Kürt filmlerinin ortaya çıkış ve yapım koşulları üzerinde çalışmasını yaptı. Bu konuda çalışmalarına devam ediyor.

Kendisi ile festival, Kürtler, Kürdistan üzerine yaptığım söyleşiden kısa bir pasajı olduğu gibi aktarıyorum:

***

“Yıllarıdır bu festival devam ediyor. Daha çok ‘Mauléon - Lichar Tiyatro Festivali’ olarak bilinirdi. Bu yıl ise programın içeriği biraz daha da politikleşti.

Bu yılki festivalin ana teması Hirondelle/Ainerek/Kırlangıç kuşundan hareketle ‘Exil’ yani ‘sürgün’ oldu.

Günümüzde politik nedenlerden dolayı çok fazla insan yaşadığı ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Ve bizlerde Türkiye ve Kürdistan’ı, Ermenistan’ı yakından izliyoruz.

Sergi için iki ay önce Zehra Doğan sergisi için, Kedistan ailesi ile iletişime geçtim. En başından bu yılki festivalin biraz değişmesi için çalışmaya başladım. Bu şekilde Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmeleri de konuşabilecektik.

Zirek’in çalışması da bu konsept için bana oldukça uygun geldi. Zirek de bir sürgün ve de vatansız. Bu şekilde bizler ‘Exil’/Sürgün üzerine daha etkili konuşabilecektik.

Duvarın bir tarafında Zehra Doğan’ın cezaevinde yaptığı, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki cezaevlerindeki işkence, şiddet, asimilasyon çalışmalarını anlatan resimler, diğer duvarda Zirek’in bir exil/sürgün olarak kaleme aldığı şiir/kolaj sergisi insanlara çok şey anlattı.

Salonda bulunan onlarca insan bu çalışmayı/oturumu izledi. İnsanlar bir kez daha gerek sergiler, gerekse de konuşulanlar ile exil/sürgün üzerine düşündü ve konuştular.

Biz Pyrénées dağlarının eteklerinde, sınırda bir şehirde yaşıyoruz. Eskiden Portekiz’in diktatörü Salazar’dan kaçanlar, İspanya’nın diktatörü Franko’dan kaçanlar, bugün ise Türkiye ve Suriye, Irak, Afganistan’dan kaçanlar…

Çünkü burası Bask Ülkesi ve her zaman sürgünlere kapısını açık tutmuştur. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde yaptığımız iş beni çok mutlu etti.

Rojava’yı ziyaret ettim bir çok defa. Tezime 2016 tarihinde başladım. Aslında benimde kişisel hikayem oldu bu çalışma. 

Toulose’da bombalı bir saldırı olmuştu, Sarkozy dönemiydi. Bu beni çok etkiledi, şok etti adeta. Bu saldırıdan sonra medyada müslüman karşıtı, ırkçı yayınlar çoğalmaya başladı.

O zaman İstanbul’a gitmeye karar verdim. Tabi öncesinden bir şey bilmiyorum. Öyle sanıyorum ki Arap bir ülkeye gidiyorum, babam da öyle biliyordu. Türkleri de arap biliyordum.

İşte o zaman birileri bana Kedistan’dan bahsetti. Ve tam da Türkiye’de en kötü zamanlar. 2015’in başları. Kedistan sitesi üzerinden biraz anlamaya çalıştım, baktım bana çok tehlikeli gibi geldi Türkiye.

Yılmaz Güney’in “Yol “filmi ile hayatım değişti

Her yerde Türk bayrakları, Atatürk posterleri, Erdoğan posterleri. Anlamıyorum. O zaman bir Türk’le aynı evde yaşamak istedim. Orada sinema öğrencisi olarak eğitimime de devam ediyordum. Türk arkadaşım ile ilk izlediğim Türk filmi Yılmaz Güney’in Yol filmi oldu.

Ev arkadaşım ile ilk gecemde Yol’u izledim. Aslında daha kendi çalışma alanıma çok da girmemiştim. Yol’u izledim ve adeta ezildim.

Biraz biraz anlamaya başladım; Yılmaz Güney bir Kürt, cezaevinde bu filmin senaryosunu yazmış.

Sabah ev arkadaşım ile konuşuyorum, kendisi bana bu bir Türk filmidir diyor. O da bu filmde kendi anne annesinin hikayesinin peşinde. Ama ben filmde Kürdistan tabelası gördüm, Kürtçe sesler duyuyorum.

“Yol” filmini izledikten sonra Kürt sineması üzerine çalışma kararı aldım. Tabi böylelikle politik durumları da çalışmak durumda kaldım.

Sonra bir arkadaşım Amed için bir yolculuk planladı. Benim için iyi bir fırsat oldu, tabi bir turist gibi gezmeye gitmiyorum, peşinde olduğum sorularım var.

Amed’e ilk adımlarımı atmam ile şaşkınlığım daha da büyüdü. Çünkü sürekli televizyonlar Amed deyince şiddet görüntüleri, bombaları gösteriyor.

Tabi Med tv de sürekli askeri görüntüler, yani ben Amed’in ve de Kürtlerin gündelik hayatlarına dair hiç bir şey bilmeden bu yolculuğu yaptım.

Tabi bir gerçek de var, bir yandan savaş uçakları havalanıyor, sen kafede oturmuş çayını içerek televizyon izliyorsun. Bunlar beni çok zorluyordu.

Kürt sineması çalışan ve hakkında yazan bir arkadaşımın bana aktardığı çok şey oldu. Bana Rojava’yı çalışmayı da o önerdi.

Kendi kimliğime yolculuk

Kürdistan’a yaptığım yolculuk aslında kendi kimiliğime yaptığım bir yolculuk oldu. Basklı oluşumu bundan itibaren sorgulamaya ve anlamaya başladım. Kimlik, ülke, ulus üzerine düşünmemi sağladı bu yolculuk.

Evet ben basklıyım, ama Baksça konuşamıyorum. Basklı olmak için dil çok önemlidir, ama ben dilimi bilmiyorum. İşte o zaman bir çok soru sormaya, cevaplarını aramaya başladım.

Hayalim Rojava’da film yapmak

Öncelikle şunu ifade edeyim, Kürt sineması için çok büyük şeyler söyleyemem. Evet Rojava Sinema Komününde bulundum, film festivalleri yaptık dünyanın bir çok şehrinde. Rojava ile dayanışma için, Kürt filmleri izledim. Ama gene de büyük şeyler söylemek istemiyorum. Ancak şunu gördüm, çok büyük imkansızlıklar içinde çok enteresan ve güzel filmler çıkmış.

Tabi öte yandan dünya sinemasından konuşmak istersen, sinema endüstrisinde konuşman gerekiyor. Bu Türkiye içinde, İran, Almanya, Fransa içinde böyledir.

Çok para lazım sinema yapmak için. Sinema çalışmak çok zor bir çalışma alanıdır. Bir film için yıllarca ön çalışma yapman gerekebilir. Bunun için zaman gerekiyor, teknik gerekiyor, malzeme gerekiyor ve elbette bunun bir de bütçesi olmalıdır.

Şimdi de Rojava Sinema Komünü ile iletişim içindeyim, orası için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Uzaktan çalışmak zor oluyor. Ancak genede motivasyonumu korumak istiyorum.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.