Koronavirüs kısıtlamaları

• Koronavirüs hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Resmi verilere göre 1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve bütün dünyayı saran yeni tip koronavirüse yönelik hala soru işaretleri mevcut.

Hastalığın belirtileri, tedavisi hala araştırılıyor. Virüse karşı şimdiye kadar keşfedilen en etkili yöntem aşı olmak. Aşı ise insanları ikiye bölmüş durumda. Aşı karşıtlığı siyasi arenada yeni bir akımı doğurdu, aşırı sağcılar bu akımda başı çekiyor.
Siyasetten, sanata bütün alanlar hastalığın seyrine göre programlanıyor. Özellikle aşıların bulunmasının ardından ve toplumun büyük bir kesiminin aşı olması sonrasında büyük bir rehavet hakimdi. Doğal olarak insanlar artık hayatı kangrene çeviren bu virüsün varlığından kurtulmak istiyor. Fakat bu şimdilik mümkün görünmüyor. Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede kışın gelmesi ile birlikte yeni bir dalga hakim. Almanya’da dördüncü dalga yaşanıyor ve şimdiye kadar görülen en yüksek rakamlar söz konusu.
Robert Koch Enstitüsü’nün Cuma sabahı güncellediği verilere göre toplam vaka sayısı 5 milyon 248 bin 291, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 98 bin 739’a yükseldi. Yedi günlük insidans değeri ise 340,7. İnsidans değeri bir haftalık dönemde 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı olarak adlandırılıyor ve bu veri korona önlemlerinde belirleyici rol oynuyor, bugüne kadar ise insidans değeri 340’lara çıkmamıştı. Uzmanlar ve siyasetçilerden tedirgin eden açıklamalar yapılıyor. Robert Koch Enstitüsü Başkanı Lothar H. Wieler “şu an zor durumdayız” diyerek durumun ciddiyetini yorumladı. Son olarak Merkel herkese aşı olma çağrısı yapmıştı. Nitekim Almanya’da aşı oranı henüz yüzde 70’e varmadı. Birçok ülkede 3. Doz aşı tartışılmaya devam ederken Almanya Daimi Aşı Komisyonu 18 yaşından büyük herkese üçüncü doz aşı yaptırma tavsiyesinde bulundu. Önerilen süre ise aşı olduktan 6 ay sonrası.
En büyük zorluk hastanelerde yaşanıyor. Yoğun bakımlar dolmuş durumda, ameliyatların büyük bir kısmı ertelendi. Bazı raporlara dayandırılan haberlerde, yaşanan sıkıntıları çözmek amacıyla hastaneler arası karşılıklı nakillerin yapıldığı belirtiliyor.
Bir taraftan çağrılar devam ederken, diğer taraftan rutin günlük yaşam da sürüyor. Toplu taşıma araçları ile insanlar tıkış tıkış yolculuk yapıyor. Çalışma hayatı devam ediyor. Bu sürecin kazananı ise kapitalizm. Bireyin sırtına vurulan sorumluluk, büyük işletmeleri bağlamıyor. Büyük kapanma döneminde de durum farklı değildi. Nitekim Almanya’nın gündeminde geçen seferki gibi büyük bir kapanma yok.
Koronavirüs önlemleri artık hayatımızın akışında aşina olduğumuz bir yöntem, fakat bireysel olarak alınan önlemler salgın durumunda yeterli değil. Nitekim Almanya’da mecliste son dönemlerin en hararetli tartışmaları koronavirüs önlemleri konusunda yaşandı.
Virüs yaşamımıza girdiğinde Almanya’nın aldığı kısıtlama yöntemleri vakti zamanında Merkel’e yönelik yeni bir güven kazandırmıştı. Zira giderek oy oranı düşen, güven sorunu yaşayan Merkel hükümeti attığı adımlarla güven tazelemişti. Almanya önlemler konusunda örnek gösterilen ülkeler arasındaydı. Fakat şimdilerde önlemler konusundaki yetersizlikler tartışılıyor. Merkel’in partisi CDU ise bu sorumluluğu üstlenmekten uzak.
Seçimlerin ardından hükümet kurmaya hazırlanan trafik lambası koalisyonu salgınla birlikte ilk ortak kararlarını yaşama geçiriyor. SPD, FDP ve Yeşiller tarafından hazırlanan yeni enfeksiyon koruma yasası Federal Meclis’te oy çokluğu ile kabul edildi. Bu yeni kurulucak hükümetin de ilk deneyimi oldu. Yeni düzenlemeler 3G kuralını esas alıyor. Bu da toplu taşımalarda, işyerlerinde hastalığın atlatıldığını, aşı olunduğunu ya da negatif test sonucunu göstermek zorunluluğu getiriliyor. Yine birçok alan için kısıtlalamar söz konusu. Bu önlemlerde en çok tartışılan alan toplu taşımalar, zira bunun nasıl hayata geçirileceği muğlak. 
Her açıdan zor bir dönemden geçiyoruz, pandemi ise hayatımızı çok daha zorlaştırıyor. 
Eşitsizlik derinleşiyor, çelişkiler derinleşiyor.