Kur artışı yoksullaştırıyor

  • Dolar kuru 9 lirayı aşarak tarihi rekorunu tazeledi. Kur artışı doğrudan enflasyonu etkilerken milyonların alım gücü her geçen gün eriyor. Asgari ücret yılbaşından bu yana 71 dolar, emekli aylığı ise bir ayda 37 dolar eridi.

BirGün’den Havva Gümüşkaya’nın haberine göre; yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve faiz üçgenine sıkışan ekonomide, iktidar sorumluluk almaktan uzak durmaya devam ediyor. Yüzde 19’dan yüzde 18’e düşürülen politika faizi kararının döviz kuru üzerindeki etkileri sürüyor. Türk Lirası, Eylül başından bu yana yaklaşık bir buçuk aylık süreçte dolar karşısında yüzde 8’lik değer kaybı yaşadı. Dolar/TL, dün itibarıyla tarihi zirvesini 9,04 liranın üzerine taşıdı.

TL’deki değer kaybının sonuçları ise birçok üründe fiyat artışları ve tüketicinin alım gücünün biraz daha düşmesi olarak yansıyor. Kur artışının tüketicilere en doğrudan etkisi enflasyon üzerinden oluyor. Eylül itibarıyla yüzde 19,58 olarak açıklanan tüketici fiyatlarındaki artış karşısında milyonlarca ücretlinin ve emeklinin geliri azalıyor. Geniş kesimler yoksullaşıyor.

Yılbaşında 2 bin 825 olarak açıklanan asgari ücretle bugün yalnızca 313 dolar alınabiliyor. 10 milyondan fazla çalışanın asgari ücret ve civarında bir gelirle geçinmeye çalıştığı düşünüldüğünde artan kur karşısında alım gücü giderek yok oluyor. Eylül başında 8,30 seviyesinde olan döviz kuru ile 340 dolar alınabiliyordu. Sadece bir ayda yaşanan erime 27 dolara denk gelirken bunun Türk Lirası karşılığı 244 lira.

Türkiye’nin bu yılın ikinci çeyrek verilerine göre 450 milyar dolar civarı dış borç var. Döviz kurundaki her rekor, her 1 kuruşluk artış, TL cinsinden borcun daha da büyümesi anlamına geliyor.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifterm, evcut durumda TL’nin hem faiz indirimleri hem de iç ve dış politik şoklarla değer kaybetme olasılığının daha fazla olduğunu söyledi. Çifter, “Bu durum uzun sürmeyecek bir gecikme ile enflasyona da yansıyacak. ÜFE-TÜFE farkı hala yüksek ve bunun üstüne döviz kurundan gelen enflasyon baskısı TÜFE’nin artış eğilimine hız verecektir. Merkez Bankası’nın 23 Eylül’de faiz indirdiği tarihten itibaren 10 ve 1 yıllık tahvil faizi arasındaki fark pozitife döndü, risk primi göstergesi olan 5 yıllık CDS 440 üzerine çıktı. Ülke borçlanma maliyeti her geçen gün daha fazla yukarı çıkarıyor. Tüm bunlar önümüzdeki dönemde değersiz TL, artan enflasyon, artan uzun dönemli faiz oranları ve yüksek ülke risk priminden çıkılmasının kolay olmayacağını gösteriyor” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.