Kürt-Aleviler göçe zorlanıyor

  • Madenlerin yoğun yapıldığı alanların rastgele seçilmediğini söyleyen MAL-ÇEP kurucusu Hüseyin Çıplak, şunlara dikkat çekti: “Madenciliğin en fazla olduğu Malatya, Sivas, Erzincan, Dersim hattında Kürt ve Aleviler var. Bu şu soru işaretini de akıllara getiriyor; acaba buradaki insanlar göçe mi zorlanıyor?Ekonomik, sosyal ve kültürel alanda bir yok oluşla karşıyayız.”

MAL-ÇEP kurucusu Hüseyin Çıplak, doğa talanına karşı birleşik mücadelenin tarihi sorumluluk olduğunun altını çizdi. 

Yüzlerce endemik bitki türü ve zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapan Malatya, mevcutta işletilenlerin yanı sıra yeni yapılacak maden ocaklarının tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Kentin birçok ilçesinde eski madenlere ek olarak yeni maden arama ruhsatları verildi. Son dört yıl içinde yapılan 891 yeni Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusuyla alınan yeni ruhsatlarla altın, demir, bakır, kurşun başta olmak üzere çeşitli madenler için aramalar yapılacak. Kentte hali hazırda ise 496 madencilik faaliyeti bulunurken, ÇED başvurularının bölgelere dağılımı şöyle: Malatya merkez 10, Akçadağ 112, Arapgir 39, Arguvan 31, Battalgazi 68, Darende 39, Doğanyol 5, Doğanşehir 130, Hekimhan 73, Kale 8, Kuluncak 56, Pütürge 43, Yazıhan 43, Yeşilyurt 234. 

Açıklanmadığı için resmi verileri bilinmeyen taş, kum, mermer, demir, kuvars, bakır, kurşun, altın, kömür ocakları ve Hidroelektrik Enerji Santrali (HES) dahil olmak üzere bir kısım başvuru için “ÇED gerekli değil” raporu verildiği öğrenildi. 

Malatya’da son üç yılda artan madenciliğe karşı 29 Eylül 2020’de Malatya Çevre ve Kültür Platformu (MAL-ÇEP) kuruldu. Çevre tahribatı ve özel şirketlerin maden aramalarına karşı bölgede yaşayan yurttaşları bilgilendiren platform, 120 kurum tarafından destekleniyor. MAL-ÇEP kurucusu Hüseyin Çıplak, Malatya ve çevresinde artan maden faaliyetlerinin yaşam alanlarında oluşturduğu tehditleri, MA’dan Emrullah Acar’a anlattı.

Malatya’nın 354'ü endemik olmak üzere toplam bin 890 bitki türüne ev sahipliği yaptığını vurgulayan Çıplak, “Bu endemik bitkiler risk altında. Malatya'da üretilen kayısı, dünya yaş kayısı ihtiyacının yüzde 25’ini, kuru kayısı ihtiyacının ise yüzde 85’ini karşılıyor. Madenler yüzünden kayısı gözenekleri tozla kapanıyor, ağaçlara zarar veren böcekler artıyor. Ağaçlar kuruyor, üreticiler her yıl kuruyan ağaçları kesiyor. Birkaç yıla oranla Malatya'da su kaynakları kurudu, su seviyesi barajlarda yarıya indi. Kış aylarında bile yağmur yağmıyor. Tarihi yerlerin olduğu alanlarda madenler yapılıyor. Tarih tahrip ediliyor. İnanç merkezleri yok ediliyor. İtirazlarımıza rağmen sit alanlarında çalışmalar yapılıyor” şeklinde konuştu.

Kürt ve Alevi yerleşimleri

 Madenlerin yoğun yapıldığı alanların rastgele seçilmediğini söyleyen Çıplak, şu çarpıcı bilgileri paylaştı: “Madenciliğin en fazla olduğu Malatya, Sivas, Erzincan, Dersim hattında muhalif demokrat olan bir kesim var: Kürt ve Aleviler. Bu şu soru işaretini de akıllara getiriyor: Acaba buradaki insanlar göçe mi zorlanıyor? İnsanlar peyderpey Malatya’yı terk ediyor. Buna karşı bir önlem alınmazsa daha fazla terk etmek zorunda kalacaklar. Malatya’nın çok güzel bir doğası var. İnsanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bu kaynaklarını ellerinden alırsanız insanlar buralarda barınamayacak. Ekonomik, sosyal ve kültürel alanda bir yok oluş ile karşıyayız.”

Ekoloji örgütlerinin ortak bir çatı altında mücadele etmesinin kaçınılmazlığına işaret eden Çıplak, ortak mücadelenin tarihi bir sorumluluk olduğunu vurguladı. Çıplak, sözlerini şöyle tamamladı: “Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz, kaçmamalı. Yangınlar, madenler, HES’ler ne olursa olsun, bütün doğa tahribatına karşı bütün çevre örgütleri bir arada mücadele etmeli. Görüşmelerimiz devam ediyor, umuyorum ki kısa bir sürede görüşmeler olumlu sonuçlanır. Yan yana gelmekten korkmamalıyız. Doğa hepimizin, her yere sahip çıkabilmeliyiz.”   MALATYA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.