Kürt edebiyatını canlı tutmak istiyoruz

Kültür/Sanat Haberleri —

RONI BULUT

RONI BULUT

  • Yeni Sinema Kolektifi, “Yazıdan Beyaz Perdeye” başlığıyla yürüteceği atölyede, Kürt Edebiyatı ile sinemacıları buluşturacak. Proje Koordinatörü Roni Bulut, Kürt edebiyatını sinema aracılığıyla canlı tutmak istediklerini belirterek, “Kürt dili, kültürü, edebiyatı, sineması baskı ve sansür politikalarına rağmen kendisini yaşatmayı sürdürüyor” dedi.

MASİS HESKİF

 

Şehrin tek bağımsız sineması olan Yılmaz Güney Sinema Salonu’nun şaibeli bir şekilde yanmasının ardından şehirde alternatif sinema imkânı sunmak amacıyla Yeni Sahne ve Batman Kültür ve Sanat Derneği (BART) tarafından Yeni Sinema Kolektifi kuruldu. Salgın öncesine kadar çok sayıda uzun ve kısa metraj film gösterimiyle sinemaseverleri buluşturan Yeni Sinema Kolektifi, şu günlerde “Yazıdan Beyaz Perdeye” başlığıyla atölye hazırlıklarını sürdürmekte.

Kürt Edebiyatı ve sinemanın buluşacağı senaryo atölyesi, “Kültür İçin Alan” desteğiyle hayata geçirilecek. Proje 30 Nisan tarihinde çağrılarını açarken, Kürt edebiyatından kısa öyküler seçecek olan sinemacılar, seçtikleri öykü ile atölyeye başvuruda bulunacak ve bu öyküler eğitmenlerin de yardımıyla bir senaryo formuna dönüştürülecek. Atölye sonunda sadece bir senaryo değil, aynı zamanda çekilmeye hazır bir proje dosyası olarak hazırlanacak. Geriye kalan 9 senaryo için de film dosyası oluşturulacak ve bu film dosyalarının çekilmesi için fon arayışı için yapımcılar ile buluşturma ayarlanacak. Katılımcı sayısı en fazla 10 kişi ile sınırlı olacağı atölyede, Şêxo Filik, Recep İçen, Yılmaz Özdil, Mizgin Müjde Arslan gibi isimler de jüri olarak yer alacak.

 

Kürtçe sinema yapan yönetmenler

Proje Koordinatörü Roni Bulut ile atölyenin detayların ve projenin hangi ihtiyaçlardan doğru ortaya çıktığı üzerine konuştuk.

İlk olarak Yeni Sinema İnisiyatifi’nin çıkış noktasından bahseden Roni Bulut, hayata geçirmek istedikleri proje ile hem şehrin sinema ile olan bağını sürdürmek hem de Kürt edebiyatı sinema aracılığıyla canlı tutmak istediklerini söyledi. Bu vesile ile Kürtçe sinema yapan yönetmenleri bir araya getirerek bir ağ kurmayı da hedeflediklerine dikkat çeken Bulut, “Edebiyat-Sinema Uyarlama atölyesiyle kurulacak bir atölyede Kürt edebiyatından kısa öyküler seçen sinemacılarla, seçtikleri öykü ile başvuru yapacaklar ve bu öyküleri eğitmenlerin yardımıyla bir senaryo formuna dönüştürmeyi planlıyoruz. Sadece bir senaryo değil, aynı zamanda çekilmeye hazır bir proje dosyası olarak hazırlanacak. Bu projeyle Kürtçe sinema yapan arkadaşlarımızla birlikte alanında tecrübeli eğitmenlerden oluşan bir sinema eğitimi atölyesi süreci oluşturmayı düşünüyoruz. Böylelikle sinemacı arkadaşlarımızın bir sinema atölye eğitimi ile yeni senaryolar geliştirmelerine katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.

 

Sinemacılar Kürt edebiyatından uzak kalmamalı

Kürt edebiyatının, yıllarca kendi anavatanının dışında yaşam bulmaya ve okuyucuya ulaşmaya çalıştığını kaydeden Bulut, 2000’li yıllar sonrasında açılan yayınevleri, fuarlar ve festivaller ile edebiyatın kendi ülkesine büyük ölçüde geri döndüğünü belirtti. Kürtçe’nin eğitim dili olmamasının okuma-yazma oranlarını epey düşmesine neden olduğunun altını çizen Bulut, “Yeni sinemacılar, bu ortamda sanatsal yolculuklarına başladılar ve bunu sürdürüyorlar. Sinemacıların edebiyattan uzak kalması sinema-edebiyat ilişkisinin yeteri kadar kurulmamasına sebep olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle Kürt edebiyatı ve sinemanın yolculuğunda sinemacılara bu metinlerin eşlik etmesi, yaptıkları sinemayı daha kültürel bir zemine oturtacak ve bu metinlerin dünyasına bir yolculuğa çıkaracaktır. Böylelikle Kürt sineması, çok az rastlanan edebiyat uyarlamaları filmlerin mihenk taşları döşenmeye devam edecek” şeklinde konuştu.

 

Kürtçe kendisini yaşatmayı sürdürüyor

Kürt dili, kültürü, edebiyatı, sineması üzerindeki baskı ve sansür politikalarına da değinen Bulut, baskılara rağmen Kürtçenin hem yazılı hem de sözlü olarak kendisini yaşatmayı sürdürdüğünü dile getirdi. Bulut şunları söyledi: “Tabi bu konuda emek vermiş arkadaşlarımıza ve edebiyatçılarımıza minnet borcunu hep hissediyor olacağız. Sözlü edebiyat ve dengbêjlik geleneği, aslında dilin yaşam mücadelesinde oldukça olumlu etkiler yaratmıştır. Tüm bunların dışında artık günümüzde bir olayı, görüntüyü, sesi kaydetmek geçmiş tarihe göre biraz daha kolay. Yani günümüz dijital çağ olarak değerlendiriliyor. Doğru da sayılır. Çünkü artık yaşamlarımız çevrimiçi devam ediyor. Yoğunluklu olarak 20 yıl gibi kısa bir sürede dijital yaşama geçmemizin bir diğer sebebi de kapitalin artık internete taşınmış olmasıdır. Söz konusu dijital dönemle ilgili söylenecek eleştirilecek çok başlık var ama konuya dönecek olursak dijital teknolojilerin insan yaşamına hem artıları hem eksileri olmuştur.

 

Kürtçe’nin kayıt altına alınması önemi

Konuyla ilgili olarak dijital olanaklar Kürt dilinin kayıt altına alınması noktasında bir avantaj olarak değerlendirilmelidir. Bugün geleneksel medya yayınları yapmak için çok imkânı bulunmayan sosyal kesimler ve kişiler kendi medyalarını oluşturma olanağı buldular. Özellikle ezilen, ötekileştirilen, sosyal hayattan soyutlanan ve gizlenen kitlelerin ve bireylerin medya temsiliyeti konusunda alternatifler oluşturabilecekleri ve kendilerini görünür kılabilecekleri olanaklar da bu çağda mevcuttur. Sosyal medya olarak adlandırılan çevrimiçi mecralarda, örneğin Youtube’da, bugün Kürtçe gramer kursları, konuşma pratik kursları online olarak yapılabiliyor. Bunların dışında daha uç bir örnek olacak ama Kürt fenomenler paylaştıkları bir videoda kullandıkları Kürtçe deyim ve replikler, çocukların bile kendi aralarında şakalaşırken kullandıklarını görebiliyoruz. Aslında bu mevzular için şimdi büyük teorik tartışmalar yapmak biraz havada kalabilir. Dijital dönem ile ilgili biraz da nostaljik duyarlılıklarımızla ilgili olarak hep çevrimiçi dünyayı zararlı bir cemiyet olarak gördük fakat bu konularda gündelik hayattaki karşılığına bakmak gerekir diye düşünüyorum.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.