Masada ve sahada faşizm!

Nubar OZANYAN yazdı —

  • “AKP-MHP-CHP-İYİ-VATAN Partisi başta olmak üzere bilumum Türk solcusu, aydını, yazarı, gazeteci ve sanatçısı TC devletinin ve Azerbaycan’ın yanında saf tuttu.“Vurun Ermeni’ye” naraları, bir kez daha ırkçılığın ve şovenizmin en kirli örneğini gösterdi.”

 

Türk Saray faşistleri yaklaşık birkaç yıldır hazırlıklarını başlattıkları, son iki ay içinde hızlandırıp tamamlayarak Suriye’nin farklı bölgelerinden toplayıp eğittikleri, dört bine yakın çeteyi Dağlık Karabağ’a ve Ermenistan’a saldırmak için Azerbaycan sınırına gönderdi. Otuz yıllık bir süre içinde Azerbaycan’ın içişlerine karışmak, darbe yaptırmaya kalkışmak, istihbaratçılarını, faşist MHP’lileri Azeri toprakları ve ordusu içinde konumlandırarak sayısız suçlar işleyen TC devleti, hiçbir zaman Azeri halkının dostu olmamıştır. Bir anda AKP-MHP faşist yönetimi Azeri dostu oldu. “İki devlet tek millet” oldular. Mafya babasıyla Saray babası kan kardeş oldu. Bu dostluğun çıkarsız ve hesapsız olmadığı bir gerçektir. Bu dostluğun halkların kardeşliğine ve tam hak eşitliğine hizmet etmediği bir gerçektir.   

Türk devletinin tarihte olduğu gibi tek övünç kaynağı asker ihracıdır. Tek istikrarlı faaliyeti kendi çıkarları uğruna Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’ın dört bir yanına işgalci soykırımcı asker yollamak, tehdit, işgal ve provokasyon yaparak katliamlar gerçekleştirmektir. Üniformalı-üniformasız generaller, eli kanlı savaş uzmanları, talancı çeteler ellerindeki en gelişkin silah ve teknolojiyi kullanarak, el ve söz birliği yaparak, soykırım yaşamış mazlum Ermeni halkına saldırarak yok etmek istiyor.  Barbar TC ordusu Azerbaycan’a uçak, İHA ve SİHA’larla beraber askeri uzman, teknik personel ve sayısız çete yollayarak yalnız masada değil sahada da Azerbaycan’ın yanında olduğunu göstermiştir. Bir haftadan fazladır Dağlık Karabağ ve Ermenistan’a yönelik başlatılan saldırıda, sadece savaş uçakları ile Türk pilotları yer almamakta, aynı zamanda karargah hizmeti de yapmakta, saldırıları organize etmekte ve yönetmektedirler. Savaş uçakları, İHA ve SİHA’larla elde ettikleri istihbaratla çeteler ve Azerbaycan ordusuna koordinat vermektedirler.

Türk ordusu, Rojava ve Suriye işgalinde edindiği pratik saha deneyimini, burada da kullanmaktadır. Kırk yıldır Kürt özgürlük hareketine ve halkına karşı yürüttüğü haksız savaşta elde ettiği tecrübe ve birikimi, bu kez Ermeni halkına karşı kullanmaya çalışan soykırımcı ordu, yürüttüğü saldırgan ve yayılmacı savaşında üstünlük sağlamaya çalışmaktadır. Dağlık Karabağ topraklarına, sivil yerleşim alanlarına okul ve hastanelere saldıran TC destekli çeteler hesaplayamadıkları bir direnişle ve dirençle karşılaştılar.       

AKP-MHP-CHP-İYİ-VATAN Partisi başta olmak üzere bilumum Türk solcusu, aydını, yazarı, gazeteci ve sanatçısı TC devletinin ve Azerbaycan’ın yanında saf tuttu. “Vurun Ermeni’ye” naralarını yere göğe sığdıramayanlar, bir kez daha ırkçılığın ve şovenizmin en kirli örneklerini gösterdiler. Sandılar ki saldırganlıkla Ermeni halkını ikinci kez Dere-Zor yollarında ölüm yolculuğuna çıkaracaklar. Ancak nafile! Dünyanın dört bir yanına nar tanesi gibi dağılmış Ermeni halkı, akıl ve yürekleriyle ayaktadırlar.

ABD ve NATO desteğini arkasına alan TC devleti, Rusya’yı Kafkasya’da sıkıştırmak, Azeri petrol ve gazından nemalanmak istemektedir. Azerbaycan yönetimi ve bölge üzerinde daha fazla etki gücünü arttırmak istemektedir. Rejim, içerde yaşadığı derin ekonomik ve yönetememe krizini gidermek için dikkatleri tarihsel ve güncel düşmanı olan Ermeni halkı üzerine çekmeye çalışmak istemektedir. Türk ırkçılığı ve şovenizmiyle halkını zehirlemekte Ermeni ve Kürt halkına korku ve göz dağı vermeye çalışmaktadır. AKP-MHP diktatörlüğünün yayılmacı, işgalci ve soykırımcı politikalarını, Ermeni ve Kürt düşmanlığı yapmadan gerçekleştiremeyeceğini, savaş kışkırtıcılığı yapmadan ülkeyi yönetemeyeceğini bir kez daha görüyor ve tanık oluyoruz. 

Rojava’yı, Başur’u, işgal etmekten çekinmeyen AKP-MHP faşist iktidarı, şimdi de Dağlık Karabağ’ı işgal etmeye ikinci bir Ermeni soykırımı gerçekleştirmeye çalışıyor. Görünürde Azeri-Ermeni çatışması olarak yansıtılmaya çalışsa da ABD, İsrail, İngiltere destekli TC ordusu ve devşirilmiş çeteleriyle Ermeni halkı arasında yürüyen ve süren bir savaştır.  Bölgede yüz elli rütbeli Türk subayı Karabağ’ı işgal ve imha etmek için görev yapmaktadır. Türk devlet ve ordu yetkilileri, bu gerçekliği büyük bir hiddetle inkar etse de Ermeni basınına yansıyan ses kayıtları bu iddiayı doğrulamaktadır.   

Herkesin gözü önünde cereyan eden savaşta saldıran taraf, TC destekli Azeri güçleri ve çetelerdir. Topraklarını savunmak, özgürlüğünü ve değerlerini korumak isteyen taraf ise Dağlık Karabağ’dır. Türk Faşist yönetimi ve onun emrinde hareke eden Mehmetçik basını, en utanç dolu yalan ve iftiralarla halkların ve dünya kamuoyunun algısı işgal etmekte, bilinç ve ruhları ise ırkçılık ve şovenizmle kirletmeye çalışmaktadır. Yapılan her saldırıyla birlikte daha büyük yalan manipülasyon dolaşıma giriyor.

Amaç işgal ve Türkleştirmektir. Amaç ikinci bir soykırım gerçekleştirmektir. Dağlık Karabağ Ermenileri vatanlarına sahip olmayla olmama savaşımını veriyor. Onlar ikinci bir soykırımı değil ikinci SARDARABAD’ın zaferini yaşamak istiyor.

Nasıl ki Kürt özgürlük savaşçıları “BURASI HEFTANİN” diyor kendi topraklarını savunuyorsa, Dağlık Karabağ Ermeni özgürlük savaşçıları da “BURASI KARABAĞ’DIR” diye haykırarak topraklarını ve halkını savunuyor. Ne pahasına olursa olsun Dağlık Karabağ halkı kazanacaktır. Mutlaka kazanacaktır. Faşizm kaybedecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.