Medeniyetler beşiği: Gêl

Kültür/Sanat Haberleri —

Amed'in Gêl (Eğil) ilçesi

Amed'in Gêl (Eğil) ilçesi

  • Birçok medeniyet ve dine beşiklik etmiş Amed'in Gêl (Eğil) ilçesi, Asur ve Ermeni kralları ile Kur'an'da ismi geçen 2 peygamber ve nebilerin mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Gêl, uzun zaman Episkoposluk merkezi görevini de yürüttü. 

YILMAZ KAYA / AMED

 

Amed'in 52 kilometre kuzey batısında bulunan Gêl ilçesi, Dicle Nehri'ne hâkim bir tepede kurulu tarihi ve dini geçmişe sahip bir yerleşim yeri. Asur kayıtlarında "Aşişpalis", Grek ve Roma kayıtlarında "Angl" ve "Inglene" diye geçen ilçenin Kürtçe ismi Gêl'dir. 17. yüzyılda yaşamış olan ve ilçeyi ziyaret eden ünlü seyyah Evliya Çalebi de, "Seyahatname" adlı eserinde, ilçenin ismini "Gêl" olarak belirtir. 

Mittanilerden, Medlere

M.Ö. 3500-1260 yılları arasında Subarrular, Hurriler, Mittaniler egemenliğinde kalan ilçede, M.Ö. 1260 - 606 yılları arasında ise Asurlular ve Urartular egemenlik kurdu. Gêl kalesi, bu tarihlerde Asurlular tarafından yapıldı. Kalenin batısında, Asur krallarından IV.Tiglatpileser'e ya da III.Salmanassar'a ait olduğu tahmin edilen stel ve kitabe bulunuyor. Med'lerin Asur imparatorluğunu yıkması ardından, Gêl önce Med'lerin, ardından da Perslerin egemenliğine geçti. 

1946'de bölgede yabancı arkeologlarca yapılan kazılarda, insanların mağaralarda kaldıkları ve  birçok alet kullandıkları tespit edildi. İlçe ve çevresinde sayıları bini bulan doğal ve yapay mağara bulunmakta. Birçoğu Orta Taş Çağı'ndan kalma bu mağaraların bir kısmı barınak, bir kısmı da anıt mezar olarak kullanıldı. Ancak buradaki anıt mezarlara ilişkin yeterince bir araştırma yapılmadığı için hangi dönemlerden kaldığı bilinmiyor.

Gêl'de M.S.297 yılında Romalılar, 661-750 yılları arasında Ermeniler, 750 - 869 yılları arasında Abbasiler, 908'de Bizanslılar, 1085 -1093 yılları arasında Büyük Selçuklular, 1157-1169 arasında Nisanoğulları, 1394-1401 arasında Timur, 1401-1507 arasında Akkoyunlular, 1507-1515 arasında Safeviler ve 1515'te de Osmanlılar hakimiyet kurdular.

Gêl'de Zerdüştler

Dini inançlar bakımından Gêl, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık bakımından kutsal sayılır. İlçede bu üç dini inancın yanında, bölgede Mitra ve Zerdüştlüğün kalıntıları da bulunuyor. Nitekim 1982 yılında Gêl ilçe merkezinde devlet lojmanlarının yapımı için temel açma faaliyeti sırasında Cirit tepelerinde Zerdüştilere ait mezarlar ve kalıntılar bulundu. Bugün bile Zürdüştilere ait mezarları Nebi Harun tepesi olarak bilinen tepe ve mezarlıkları çevresinde görmek mümkün. 

Hıristiyanlık inancı açısından da Gêl kutsal bir bölge. İlk Hıristiyan azizlerine ev sahipliği yapan ilçe aynı zamanda bir Episkopluk merkeziydi.

Tarihi kaynaklarda, Gêl'in Hristiyanlık açısından inanç merkezi olması, Hz. İsa'nın öğrencilerinden olan Adey'in Miladi 1. yüzyıl ortalarında buraya gelmesiyle başlamıştır. Bölgede yetişen Hıristiyan bilim ve sanat adamlarından, Gêl'li Rahip Musa (M.S. 5. Yüzyıl), Gêl'li (Efesoslo) Yuhanna (M.S. 507-586) ve Theodoto (Ölümü: 698) Mar Yeşua en çok bilinenler arasında yer almaktadırlar. Amed'in 3. Ekiskoposu Mar Aday'ın mezarı da Gêl’dedir.

Gêl Beyliği

Yazılı ilk Kürt tarih kitabı diye bilinen "Şerefhaneme"de, Mirdasi beyliğinin kurucusu Pir Mansur'un 950 yılında Hakkari'den Gêl'e geldiği ve o dönem ilçeye bağlı Dêrey  köyüne yerleşerek aşiretini buraya yerleştirdiği yazılır. 1030 yılında Kürtlerin kaleye saldırarak ele geçirmesi sonrasında aşiret üyeleri kaleye taşınmış ve burada Mirdasi Beyliği kurulur. 

İdris-i Bidlisi vasıtasıyla 16. yüzyılda Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim ile Kürt beyleri arasında yapılan egemenlik paylaşımı anlaşması sonucu Gêl beyliği; yönetimi babadan oğula geçen bir beylik haline getirildi. Bu anlaşmaya göre Osmanlı merkezi yönetimi Gêl beylerinin ilçeyi yönetme işlerine karışmayacaktı. Gêl Beyliğinin bu yarı bağımsız statüsü ve asker vermeme ayrıcalığı Osmanlı'nın savaşlarda toprak kaybetmesi sonrasında yapılan yeni düzenlemeyle 1864 yılında çıkarılan "Vilayet Nizamnamesi" kanunu ile kaldırıldı. 

 

 

İlçenin yüzde 65'i dağlık

Topraklarının yüzde 65'i dağlık olan Gêl’in kırsal alanları palamut, menengiç, yabani ceviz, badem, incir ve sumak ağaçları ile kaplıdır. Doğal bitki örtüsü zenginliği ile ilçede ve köylerde hayvancılık yapılırken, badem, ceviz ve üzüm bağları da önemli bir geçim kaynağıdır. 

Yeraltı kaynakları açısından da zengin olan Gêl ilçesinde halen 6 köyde yerli ve yabancı petrol arama şirketlerinin açtığı petrol kuyuları işlemekte. 

163 kuş türü saptandı

Bitki örtüsü ve doğasıyla Gêl ilçesi, Dicle Nehri'nden sonra en çok kuş türüne de ev sahipliği de yapıyor. Araştırmalarda Kralkızı ve Eğil baraj kuş çalışmalarında 163 kuş türü saptandı. 35'i yerli, 58'i yaz göçmeni, 66'sı da geçiş dönemlerinde yöreyi kullanan kuşlar olduğu belirlendi

 

*****

 

Hz. Elyesa ve Hz. Zülkifl mezarları

Yahudi olan Hz. Elyesa'nın 1898 tarihli Diyarbakır Salnâmeleri'nde mezarının Gêl'de bulunduğu belirtilmektedir.  Hz. Elyesa'nın, Hz. Musa'ya vahyedilen Tevrat'ın emir ve yasaklarını insanlara bildirdiği Tevrat’ta yazar. Hz. Elyesa, Kur'an-ı Kerimde ismi geçen 25 peygamberden biri olup En'âm Suresi 86. Ayette ve Sa'd Suresi 48. Ayette  ismi zikredilmektedir.

Yine Hz. Zülkifl’nin de mezarı burada bulunuyor. Hz. Zülkif, M.Ö. 666'da İsrail'in Samiriyye şehrinde doğmuştur. O da, Hz. Elyesa gibi Tevrat'ı emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek için bölgeye gelmiş. Amed Salnâmeleri'nde 'peygamber' olarak kabul edilen Nebî Hârûn-ı Âsafî, Nebî Harut ve Hz. Zülkifl'in oğlu olduğuna inanılan Danyal peygamberin mezarının da Gêl ilçesinde olduğu kayıtlarda geçer. Ancak Zülkif peygamberin mezarının Kudüs, Şam, Bitlis ve Ergani'de olduğu biçiminde rivayetler de bulunmaktadır. 

 

*****

 

.
Kral Mezarı

 

Kaleler, kral mezarları ve harabeler

Gêl ilçesi, Amed'in en çok tarihi eser bulunduran ilçelerinin başında gelmekte. Asur Kalesi olarak adlandırılan kale ve Asur hükümdarlarına ait mezarlar önemli eserler arasında yer almakta. Her yıl türbelerin yanı sıra, Asur Kalesi ve yer altı tünelleri, Asur hükümdarlarına ait kaya mezarlar ve mağara mezarlar ziyaret edilmektedir. 

Gêl Kalesi

M.Ö. 13. yüzyılda yapıldığı bilinen Gêl kalesi, içinde bulunan gizli geçitler ve yapı tarzından dolayı önem taşımaktadır. Asur hükümdarlarından kalma kitabeli stelleri üzerinde bulundurması da, kaleyi önemli kılmaktadır. Kaledeki stelli kitabe yaklaşık 10 metre yüksekliğinde kalenin büyük bölümünü oluşturan sarp kayaya işlenmişti. Yapılan tahribatlar sonucu stel görünmez haldedir. 

Kale civarında bulunan ve Asur krallarına ait olduğu tahmin edilen mağara mezarlar ve kaya mezarlar da, tarihi eserler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Kale, Dicle Nehri kıyısında, dik, yüksek, kayalık bir dağ üzerinde inşa edilmiştir. Doğusunda heybetli, eski, çift duvarlı bir kalenin kalıntıları vardır. Kale kayalardan oyulmuş 177 basamaktan oluşan gizli merdivenle Dicle Nehri’ne bağlanır. 

Kral mezarları

Kalenin doğu tarafında 4 tane kral mezarı bulunmakta. Bu mezarlar, doğal kayanın yontulmasıyla inşa edilmiştir Kral mezarlarının iç kısmı normal kaya mezarı şeklinde tasarlanmıştır. Bu kral mezarlarının en büyük özellikleri, formları ve örtüleriyle kümbetlere benzemeleridir. Yine Bizans döneminde inşa edildiği tahmin edilen kaya mezarların bir kısmı da kalenin güneydoğu tarafındadır. 

Yamani Kalesi

Bu kale, ilçe merkezine 5 kilometre uzaklıkta Dicle Nehri'nin iki kolunun birleştiği noktada yüksekçe bir kayanın üzerinde inşa edilmiş bir kaledir. Kalenin üç tarafı yüksek ve aşılması güç kayadır. Gêl'li tarihçi Yuşea, M.S. 502 yılında bu kalenin İran Hükümdarı II. Şapur tarafından alınıp ahalisinin kılıçtan geçirildiğini, kalenin yıktırıldığını ve bir daha insanla meskûn olmadığını yazmaktadır.

Cibeb Kalesi

Kale, ilçenin 10 kilometre güneyinde Dicle Nehri'nin kenarında nehre hakim bir tepede kurulmuştur. Kalenin bir tarafı ana dağdan kayalar kesilmek suretiyle ayrılmıştır. Kale civarındaki insan eli ile kazılmış yüzlerce mağara kalenin ve çevresindeki yerleşimlerin daha eski tarih öncesi çağlara dayandığını göstermektedir. 

Kelâ Kûnda

Gêl kalesinin 1.5 kilometre güneyinde Dicle Nehri’nin kenarında yüksekçe bir tepe üzerinde bulunan bir kaledir. Halk arasında "Kelâ Kûnda” olarak bilinmektedir. Kale üzerindeki yıkık binaları temeli seçilebilmektedir. 

Kerrebiri Kalesi

Gêl kalesinin 5 kilometre kuzeyinde, Dicle Nehri'ne hakim yüksek bir kayanın üzerine kuruludur. Kalenin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığına bir bilgi mevcut değil. Ancak halk arasında kale ve yakınındaki iki su kuyusunun Acemler (İranlılar) tarafından yapıldığına dair bir inanç vardır.

Kuçek Harabeleri

İlçe merkezinde, kalenin batısında "Dîyarê Koşk" olarak anılan bir tepe ile bu tepenin devamında batıdaki Amed-Erzurum kervan yolunun üzerindeki "Quçek" olarak anılan su kuyusu ve Han'a kadar devam eden ve yaklaşık 5 bin dönümlük bir alana yayılan eski bir şehre ait harabeler bulunuyor.  

Mınar Harabeleri

İlçe merkezinin 5 kilometre batısında aynı adla anılan köyün bulunduğu alanda eski bir yerleşim yerinin kalıntıları var. Bu yerleşim yerinin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı, ne zaman terk edildiğine yeterince bilgi yok.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.