Milli Beka ve Fedaiyin Birlikleri

Ferda ÇETİN yazdı —

  • İstanbul’da geçen hafta, 500 polisin görev aldığı "İstanbul Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü" kuruldu. Haber basında yer aldı ve Türk parlamentosunda gündem oldu.

 

Gündeme girmeyen bir haber de vardı. AKP eski milletvekili Metin Külünk’ün adamları “Milli Beka Hareketi Derneği”ni bastı. Saldırganlar, dernektekileri darp etti ve derneği dağıttı. Baskına dair görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Hükümet medyası olayı olmamış farz etti ve haberi görmedi. Çünkü olayın failleri Erdoğan’ın yakınları, mağduru Süleyman Soylu ve adamlarıydı.

“İstanbul Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü” Tayyip Erdoğan’a bağlı yeni bir “kurum.” 2018 yılında, Bakanlar Kurulu Kararı ile 500 polisin görevlendirildiği, "Ankara Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü" kurulmuştu. İki yıl aradan sonra İstanbul’da “şubesi” kuruldu.

İktidarın; “Takviye Hazır Kuvvetler Birimi’ne bağlı polislerin, miting, basın açıklaması, spor müsabakaları gibi etkinliklerde görevlendirilmesi öngörülüyor. Hızlı hareket edebilen mobil bir birim” açıklaması düpedüz yalan. Çünkü bu işleri yapan ve değişik isimler altında ayrıştırılan onbinlerce Çevik Kuvvet Polisi, “Yunus timleri” diye tabir edilen motorsikletli polisler var zaten.

Plan gayet açık: SADAT, Mahalle Bekçileri, AKP Milisleri ve mafya çetelerinden sonra, "Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü", "seçilmiş" polislerden oluşacak ve adım adım tüm illere yayılacak “özel” bir kurum. Oluşumun Emniyet Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı ile ilişkisi tamamen formalite ve göstermelik olacak. Görevleri ve işlevleri bakımından Saddam Hüseyin’in, “Fedaiyin Muhafızları” gibi olacak. Erdoğan ve ailesinin emrinde ve aileye bağlı çalışacak.

Tayyip Erdoğan, MHP ve Ergenekon ile kurduğu koalisyonun iyiden iyiye sarsıldığını, 18 yıllık iktidarının sonuna gelindiğini görüyor. Öyle ki mesaisinin yarısını iktidarı sürdürmeye, diğer yarısını iktidar sonrasında kendisi ve ailesini güvenceye alacak tedbirlere ayırıyor. Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü de bu tedbirlerin önemli bir parçası.

Milli Beka Hareketi Derneği’ne gelince; kendisini, “milli bedenlerin bir araya geldiği yer” diye tanımlaması, Tayyip Erdoğan’a methiyeler dizmesi açık bir takiye durumudur. Ergenekoncuların kurduğu bu dernek, Ergenekon ideolojisini ve çıkarlarını korumak için, toplumsal destek yaratmak amacıyla kurulmuştur.

Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’la güç savaşı içinde olan, bir ara istifa ederek bu savaştan çekilen Süleyman Soylu’nun AKP’li olmadığını dünya alem biliyor. Milli Beka Hareketi, Ergenekon’a aittir. Onlar da, devlet içindeki resmi güçleri dışında, sivil insanları da eğiterek ve örgütleyerek kullanmak üzere hazırlıyorlar. Metin Külünk ve elemanlarının bu derneği basması, Ergenekon ve Süleyman Soylu’ya verilmiş; “Sizi izliyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz. Ayağınızı denk alın” mesajıdır.

Zamanında, Sakarya’da, “Veli Küçük Üçgeni”nde geçirdiği iki ayrı trafik kazasının tesadüf olmadığını kendisiyle röportaj yapan gazeteciye anlatan Süleyman Soylu, “beni korkutmak, etki altına almak için yapıldığına inanıyorum” demişti. Onu etki altına alarak AKP’ye monte eden güç, şimdi onu koruma altına alıyor. Görevde iken Süleyman Soylu’ya, savaş suçları da dahil her türlü kirli işlerini yaptıran Ergenekon, olası bir iktidar değişikliğinin sonrasına hazırlanıyor. Dernek bu amaçla kurulmuş.

Süleyman Soylu’nun, eşi aracılığıyla Düsseldorf’ta satın almak üzere ev aradığı, ticari faaliyetlerde bulunmak üzere şirket kurma girişimleri başlattığı bir süre önce basına yansımıştı. Bu girişimler ile, eşi üzerinden Almanya’da oturum elde etmeyi planladığı belirtilmişti.

17 Aralık soruşturmasında evindeki 1 milyar doları kaçıran Erdoğan’ın, Man Adası’na çıkardığı serveti; banka hesapları ve kardeşleri, enişteleri, akrabaları adına aldığı gayrimenkuller ile, dünyanın zengin devlet başkanları sıralamasında 8. Sırada. ABD eski Büyükelçisi Edelman’ın ABD’ye geçtiği bir notta, “İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var”demişti. Bütün bunlar iktidarı bırakmamak üzere, göze alınmış büyük bir rizikoyu ifade ediyor. Rizikodan korunmak için, Emniyete bağlı polisler dışında Fedaiyin Birlikleri’ne ihtiyaç vardı. Takviye Hazır Kuvvetler Birimi bunun için kuruldu.

Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu, tüm yetkiler ellerinde iken, devleti/hükümeti yönettikleri halde neden yeni kurumlara ihtiyaç duyuyorlar?

İktidar sonrasında karşılaşacakları itham, soruşturma ve yargılamalardan kurtulmak için kendilerini güvende hissedecekleri yeni sığınak ihtiyacı var. İhtiyaç her geçen gün büyüyor ve daha acil hale geliyor.

Yugoslavya ve Sırbistan eski Devlet Başkanı Slobadan Miloseviç’in tutuklu bulunduğu hücrede “ölü bulunduğunu”; Sudan’ı kesintisiz 30 yıl yöneten Ömer El Beşir’in savaş suçları, soykırım ve yolsuzluk suçlarından cezalandırılarak hapse atıldığını; İspanya eski kralı Juan Carlos’un hakkında açılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçtığını da biliyorlar.

Çok suç işlediklerini, güçlü ve sarsılmaz görünen iktidarlarının küçük bir sarsıntı ile çökecek kadar çürük olduğunu herkesten daha iyi onlar biliyor.

“Düşen öküze bıçak çeken çok olur” sözünün boşa söylenmediğini de...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.