Müzakereye davet

Tuncer Bakırhan,Dîlok İl Örgütü 2. Olağanüstü Kongresi

Tuncer Bakırhan,Dîlok İl Örgütü 2. Olağanüstü Kongresi

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, iktidarı ve varsa devlet aklını çözüme ve müzakereye davet etti. Bakırhan, "Kavga yeter. Kürt anasını görsün, dilini konuşsun, seçtiği iradesiyle kendini yönetsin” dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dîlok İl Örgütü, dün 2. Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştirdi. Şehitkamil ilçesinde bulunan bir düğün salonundaki kongreye, DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı. Divan üyelerinin seçilmesinin ardından şehitler anıldı. 

Kongrede konuşan Eşbaşkan Bakırhan, ekonomik krize dikkati çekti. Krizin savaş ve kayyum politikalarından bağımsız olmadığını kaydeden Bakırhan, şunları söyledi: "Türkiye’nin gündemi çok yoğun; Saray medyasını izlediğiniz zaman güllük gülistanlık içerisinde yaşadığınızı sanırsınız. O kanallara, oradaki yorumculara, hükümetin temsilcilerinin yaptığı konuşmalara bakılırsa durumumuz çok iyi. Gerçekten geçinebiliyor muyuz, özgür müyüz, düşüncelerimizi özgürce dile getirebiliyor muyuz? Talanı, yalanı ve bu soygun düzenini eleştirebiliyor muyuz? Dolayısıyla onların gündemleriyle Antep halkının gündemi aynı değildir. Saray'ın gündemi ile yoksul, ezilen, kentine ve siyasi iradesine kayyum atanan Kürt'ün gündemi aynı değildir. Saray'ın gündemi ile 10 bin liralık maaşıyla geçinmeye çalışan emeklinin gündemi aynı değildir."

DAİŞ'in merkezine çevirdiler

AKP yönetimindeki Dîlok’un "DAİŞ'in merkezi" haline geldiğini söyleyen Bakırhan, şöyle devam etti: “Dîlok sanayi kentidir' diyorlar. Elinizi vicdanınıza koyun, sanayi kenti ise niye yoksulsunuz? Hani Antep sanayi kentiydi, niye gençleriniz işsiz, iş bulamıyor. Peki gastronomi kenti ise fıstığını üreten, baklavasını yapan, kebabını yapan emekçiler acaba rahatlıkla bu gastronomi ürünlerini tüketebiliyorlar mı? Hayır. Antep marka kentidir ama AKP’nin dediği biçimde bir marka değil. DAİŞ’in kol gezdiği, örgütlendiği, bütün saldırıların örgütlendiği bir kent haline getirildi. Demokrasi desen yok, iş desen yok, insanlar umutsuz ve geçinemiyor. Onlar, Antep’in marka şehir olduğunu idida ediyorlar. Marka, yoksullukla olmaz, ret ve inkarla olmaz. Demokrasi ile olur.”

Kürtçe yasağına tepki 

Kürtçe tiyatro oyunu Qral û Travis’in Antep Zeugma Müzesi tarafından yasaklanmasına tepki gösteren Bakırhan, şunları ifade etti: “Kürtçe tiyatroya yer vermeyen zihniyet, Japonya’da Kürtçe eğitim olmasın diye kriz çıkarıyor. Kürt gençlerinin burada oynayacağı bir tiyatro oyunu vardı; Qral û Travis diye bir oyun. Antep’te kendilerine İl Kültür Müdürlüğünce salon verilmedi. Kürt'ün tiyatrosunu, dilini yok sayan bu anlayışa marka kent diyebilir miyiz? Demokrasi kenti diyebilir miyiz? Japonya'da yaklaşık 15 bin civarında bir Kürt topluluğu var. Kürtler, Japonya'dan ana dillerinde eğitim görmek istediklerini söyledi. Japonya Milli Eğitim Müdürü de Kürt çocuklarının ana dillerinde eğitim görmesi için onlara öğretmenler buldu. Burada Kürt tiyatrosuna karşı çıkanlar, Ehmedê Xanî ismine, Celadet Bedirxan ismine karşı çıkanlar ne yaptılar? Japonya ile kriz yaşadılar. Neymiş Mahakanlı çocuklar Japonya’da niye Kürtçe konuşuyormuş. Yahu bu ülke sadece kendi sınırları içerisinde yaşayan Kürt'e düşman değil. Sibirya'da ve Japonya'da, dünyanın neresinde olursan Kürt lal olsun, dilini konuşmasın, kendi iradesini seçmesin diyor."

Ortak akılla çözülür

Kürt sorunun demokratik yollardan çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bakırhan, sorunun çözümü için muhatabın Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Bakırhan, şöyle konuştu: “Kürt meselesi nasıl çözülür? Kürt meselesi dilimizin, kültürümüzün ve politik tercihlerimizin yaşam bulmasıdır. Kürt meselesi, Kürtlerle çözülür. Bu ülkenin ortak aklıyla çözülür. Bu ülkedeki bütün siyasi partilerin, toplumsal örgütlerin katıldığı bir zeminde çözülür. Türkiye’nin rahat nefes aldığı iki yıl vardı; 2013-2015 arası çözüm süreciydi. Türkiye ekonomisinin pik yaptığı, insanların geleceğe umutla baktığı, kamplaşmanın ve kutuplaşmanın olmadığı bir iki yıl yaşadık. Sayın Öcalan, demokratik bir cumhuriyette birlikte yaşayalım, dedi. Devlet aklı da buna ya inandı ya da işine geldiği için çözüm masası kurdu. Bu topraklar bizim, yüzyıldır inkar ettiniz, yok saydınız neyi çözdünüz? Şimdi birlikte yaşamak dışında şansımız var mı? Bizim gidecek başka evimiz yok. Bu topraklarda bin yıllardır birlikte yaşıyoruz. Bugünkü ırkçı, milliyetçi, yok sayan, reddeden yönetimler bir gün gidecek. Hiçbir şey sonsuz değil, hiçbir zulüm daim değil. 

Asıl bölücüler, çözmeyenlerdir 

Kürt sorununu çözmeyenler, bu ülkenin düşmanlarıdır. Kürt meselesini çözmeyenler, asıl bölücülerdir; halkları karşı karşıya getiren ve düşmanlaştıran bir anlayışa sahiptirler. Kavga yeter, aşımızdan ekmeğimizden bu savaşa paralar gitmesin. Ne olsun; Kürt anasını görsün, dilini konuşsun, seçtiği iradesiyle kendini yönetsin. Niye yanaşmıyorlar? İşlerine gelmiyor. Tekrar bu ülkenin geleceği için iktidarı ve varsa devlet aklını çözüme, müzakereye, Kürt sorununu demokratik yollarla çözmeye davet ediyorum.”

Konuşmalardan sonra raporlar okundu. Dîlok İl Eşbaşkanlığına Hacer Ayhan ve Mehmet Satan seçildi. DÎLOK

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.