NRW’nin aşırı sağ sınavı

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Geçtiğimiz hafta sonu Almanya’nın en büyük eyaletlerinden biri olan Kuzey Ren Vestfalya (NRW) eyaletinde yerel seçimler yapıldı. NRW’de yapılan yerel seçimler, ülke genelinin de nabzını gösteren seçimlerdir. Elbette yerel ve genel seçimler beklenti bazında farklılık gösterse de halkın genel anlamdaki fikriyatını ortaya koyuyor.

 

Geçen hafta yapılan seçimlerde CDU oyların önemli bir bölümünü kazandı. Buna göre CDU yüzde 34.3, SPD yüzde 24.3, Yeşiller ise yüzde 20 civarında oy alırken, Sol Parti oyların yüzde 3.7’sini aldı.

Eyaletin üç büyük kenti olan Köln, Düsseldorf ve Dortmund’da belediye başkanlarının seçimi oyların yüzde ellisine ulaşılamadığı için 27 Eylül’de yapılacak ikinci tur ile sonuçlanacak.

Almanya’da mülteci sayısındaki artış ile beraber artan aşırı sağ örgütlenmeler, sosyal düzenlemelerdeki memnuniyetsizlikler gibi daha birçok konudan dolayı ülke genelinde CDU hissedilir derecede kan kaybetti. Toplumun yeni bir düzen, daha refah bir toplum beklentilerine yeterince cevap olamayan Merkel hükümeti eleştirilerin odağında yer alıyordu. Ancak dünya genelinde baş gösteren ve derin bir kriz haline gelen pandemi, bu süreci duraklattı. 

Pandemi ile birlikte sayılı ülkelerde görülen iyi bir kriz yönetimi CDU’ya puan kazandırdı. Böylelikle SPD’nin kalesi olarak görülen NRW’de de bu sürecin etkileri görüldü.

Parti genel kongresi öncesi NRW’deki seçimler CDU için oldukça önem arzediyordu. Nitekim eyaletin CDU’lu Başbakanı Armin Laschet de Merkel yerine gösterilen adaylar arasında. 

NRW’deki tek hareketlilik seçimler değil elbette. Özellikle son dönemlerde ordu ve polis birimlerinde açığa çıkan aşırı sağ örgütlenmenin izleri bu kez NRW’de ortaya çıktı. 29 polis hakkında soruşturma açıldı. Polislerin daha önce Hessen eyaletinde ortaya çıktığı gibi whatsapp üzerinden Nazi sembolleri paylaştıkları ortaya çıktı. Polislerin Duisburg, Essen, Moers, Mülheim ve Oberhausen kentlerinde çalıştıkları birimler ve evlerinde arama yapıldığı da paylaşıldı. Bunlardan bazı grupların 2012 yılından bu yana mevcut olduğu da tespit edilmiş. 

Hem federal, hem de eyalet içişleri bakanları olayı bir utanç olarak nitelendirdi. Olayla ilgili çok yönlü bir araştırma başlatıldığı belirtildi. 

Son dönemlerde özellikle ordu ve poliste ortaya çıkan aşırı sağcı örgütlenmelerle ilgili sürdürülen mücadele boyutunu ele alırsak bu söylemler yeterli mi? 

2012’den bu yana aktif olduğu tespit edilen chat gruplarından nasıl olurda şimdiye kadar kimsenin haberi olmaz, ya da açığa çıkarılmaz.

Kaldı ki Almanya özellikle aşırı sağ örgütlenmesinin alanlara taşmasının ardından söylemlerinde aşırı sağ ile mücadele vurgusunu hep sıcak tutuyor. Fakat her geçen gün ortaya çıkan bu ve benzeri olaylar hala etkili bir mücadelenin verilmediğini gösteriyor. 

Şimdi Almanya’da Hessen eyaleti ile başlayan ve NRW ile devam eden ve polis teşkilatlarında organizeli aşırı sağ örgütlemeleri olduğunun ortaya çıkmasıyla beraber bu sorunun yapısal bir sorun olup olmadığı tartışılıyor. Şimdiye kadar bu sorunun reddi üzerinden açıklamalar yapıldı. Sanki münferit vakalar gibi ele alınan bu soruşturmanın önemli bir tartışmayı da tekrar güncellediğini söyleyebiliriz.

Sorunun kabulü çözümünü de kolaylaştırır. Nitekim polis teşkilatı içerisinde uzun süredir bulunan bu örgütlenmeden kimsenin haberinin olmaması durumu zaten özetliyor.

Sol Parti ve Yeşiller özellikle bu gibi durumlar için bağımsız şikayet merkezlerinin kurulmasını istiyor. Fakat henüz bu yönde bir adım yok.

Irkçı örgütlenmenin yapısal olduğunu reddederek etkin bir mücadele geliştirilemez. Zira ortaya çıkan olaylar öyle görünüyorki buzdağının sadece görünen yüzü. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.