‘O fotoğraf’ın yası

Kadın Haberleri —

Ankara Gar Katliamı

Ankara Gar Katliamı

  • Ankara Gar Katliamı’nda kızı ve eşinin kız kardeşini kaybetti, bacağı ve sol gözünden yaralandı. Katliamın simgesi olan ‘O fotoğraftaki’ Hatice Çevik’in yaşamı 10 Ekim’den önce ve sonra olarak ikiye ayrıldı. 8 yıldır adalet mücadelesi veren Çevik, “Sorumlulardan hesap sorulacağına dair inancımız olmasa yaşayamayız” diyor.

DAİŞ’in Ankara Tren Garı Meydanı’nda gerçekleştirdiği saldırının üzerinden tam 8 yıl geçti. "Emek, Demokrasi, Barış Mitingi”ne giden binlerce insanın hayatı bir anda kabusa dönüştü, kapanmayacak yaralar açıldı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) öncülüğünde 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde "Emek, Demokrasi, Barış Mitingi” düzenlemek istedi. Alana binlerce kişi akın ederken Türk devletinin açıktan desteklediği iki DAİŞ çetesi üzerindeki bombaları patlattı. Saldırıda 103 kişi yaşamını yitirirken, 500’ün üzerinde kişi de yaralandı. DAİŞ’liler arama noktalarından elini kolunu sallayarak alana ulaşmıştı, sorumlular ise yargılanmadı.

Yaralar kapanmaya dursun katliamda herkesin hafızasına kazınan fotoğraflar ve fotoğrafın konuştuğu kişileri dinlemek, süreci anlamanın en doğru adresleridir. MA’dan Emrullah Acar, saldırıda katledilen kızı Başak Sidar Çevik’i yitiren Hatice Çevik’le konuştu.

 

Hatice Çevik

 

Ne yaralar kapandı ne de adalet geldi

Kızlarını kaydeden Hatice ve İzzettin Çevik çifti, 8 yıldır adalet mücadelesi veriyor. O gün kızını ve eşinin kardeşi Nilgün Çevik’i kaybeden Hatice Çevik de saldırıda bacağından ve sol güzünden yaralandı.

Sol gözünde görme kaybı yaşayan Çevik, bir dizi ameliyat geçirdi. 2019 Yerel Seçimleri’ndeRiha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) belediye eşbaşkanı seçilen Çevik, İçişleri Bakanlığı tarafından yerine kayyım atandıktan sonra 20 Kasım 2019’da tutuklanarak, cezaevine konuldu. 4 yıl süren yargılamaların ardından bütün suçlamalardan beraat etse de hala görevine iade edilmedi.

Yaşamı ikiye ayıran ‘O Gün’

‘O gün’ün hayatlarının dönüm noktası olduğunu ve yaşamlarını ikiye böldüğünü belirten Çevik, “10 Ekim’den önce ve sonra” şeklinde tanımlıyor değişimi.

“10 Ekim’den önceki hayatımızda her şey farklıydı ancak 10 Ekim’den sonra tek bir amacımız var; mücadele etmek, kaybettiğimiz canlarımızın hesabını sormak ve asıl faillerin yargılanmasını sağlamak. Katliamın neden yapıldığı, niçin yapıldığı gün gibi ortadadır. Yaşama sebebimiz failleri ortaya çıkarmak. Başka katliamların yaşanmaması için katliamın aydınlatılmasını istiyoruz.”

Bombalar önceden gitmişti alana

Mitinge barış umuduyla gittiklerinin altını çizen Çevik, o gün yaşananları şöyle anlattı: “Kızım üniversite son sınıf öğrencisiydi. Hayatında ilk defa büyük bir mitinge katılıyordu. Büyük bir coşku ve ısrarla gelmek istedi. Sağlık açısından rahatsız olan görümcem tüm ısrarlarımıza rağmen ‘Bende geleceğim’ diyerek, mitinge katılmak istedi. Türkiye’nin her yerinden insanlar sel gibi akıyordu. Yollarda halay çekerek gittik. Aklımızdan öldürüleceğimiz geçmedi. Gaz atılırdı, müdahale olurdu ama bombaların patlayacağı aklımıza gelmedi. Urfa’dan yola çıktık ve Ankara’ya kadar tek bir çevirme olmadı. İzinli bir miting olmasına rağmen alanda tek bir arama noktasıyla karşılaşmadık. Ortada polis yoktu. Göz göre göre bomba taşıyan araçlar bizden önce Ankara’ya taşınmıştı. Daha önce keşif yapmışlar. Suruç, Diyarbakır, Antep katliamları oldu ve aydınlatılmadı. Suruç ve Ankara katliamını yapanlar kardeş çıktı.”

‘O fotoğraf’ anlatıyor

Çevik, aradan geçen onca yıla rağmen katliam fotoğraflarına bakamıyor. Eşiyle birbirine sarıldıkları ve katliamla simgeleşen fotoğrafın hikayesini anlattı.

“O an gözüme bilye gelmişti ve görmüyordum. Gözümü iki elimle açarak kızımı görmeye çalıştım. Bağırdım ama sesim bana bile gelmedi. Kendi sesimi dahi duymadım. Tek gözümü açtıktan sonra yaşananları görebildim. Önce üzerimize çamurlu su atıldığını sandım. Kızımı görmeye çalıştım, beni çekiştirenler, ambulansa koymaya çalışanlar oldu ama yerimden kıpırdayamıyordum. ‘Kızımı bulmadan bir yere gitmem’ diye direttim. Kızım ve görümcemi almadan bir yere gidemezdim. Uzun bir süre orada kaldık ve bu nedenle o kareye girdik. En son kızımı kaybettiğimi anlayınca bayıldım. Nasıl meydandan ayrıldım bilmiyorum. Korkunç bir şeydi.”

İfadeler kan dondurucu

“Adalet duygusu olmasa, sorumlulardan hesap sorulacağına dair inancımız olmasa yaşayamayız” sözleriyle sürdürdükleri adalet mücadelesine değinen Çevik, sanıkların ifadelerinin kan dondurduğuna işaret etti:

“En son tutuklandıktan 6 ay sonra serbest bırakılan Ahmet Güneş’in kamera kayıtları ortaya çıktı. Mahkemede bugüne kadar 3 heyet değişti. Heyetler değişiyor ama zihniyet aynı olduğu için taleplerimiz hep ret ediliyor. Davayı takip ede ede DAİŞ’in nasıl bir örgüt olduğunu öğrendik. İfadeleri tüyler ürpertiyor. Kamunun sorumluluğu var ve sorumluluğun ortaya çıkmasını istemiyorlar. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları ortada. ‘Konuşsam yer yerinden oynar’ dedi ama konuşmadı. Dinleme talepleri hep ret edildi. Kamu personelleri yargılanmadı. Adalete olan umudumuz var. Adil davranan hakimlerin olduğunu düşünüyoruz. Günün birinde mutlaka her şey ortaya çıkacak.”

 

 

‘O yolda insanların kanı var’

8 yıl aradan geçmesine rağmen katliamın gerçekleştirildiği meydanda katledilenler için hala bir anıt yapılmadığını hatırlatan Çevik, herkesi 10 Ekim’de meydana yapılacak anmaya çağırdı.

“Bir anıt henüz yok. Bir maket anıt var ve birçok kez saldırıya uğradı. Fotoğraflara dahi tahammülleri olmayan bir zihniyet var maalesef” diyen Çevik sözlerini şöyle tamamladı: “O meydandan araçların geçmesi, sıradan bir kavşakmış gibi kullanılması bizi üzüyor. İnsanlar o yolda öldü. O yolda insanların kanı var. İnsanların kanının üzerinden araçların geçmesi bizi üzüyor. O meydanın bir anıt meydan olarak düzenlenmesini istiyoruz. Bunun için bir çaba içindeyiz. Ama 8 yıldır belleksiz bırakmak adına yapılmıyor. Bellek yok edilmek isteniyor. Birçok anıt yarışması yapıldı ama hiçbiri yapılmadı. Katliam barış isteyen herkese yönelikti. Halkların birbiriyle sorunu yok, gerginlikten prim çıkaranalar var. Türkiye’nin geleceği bizim elimizde.” RIHA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.