Öcalan için Komite’ye başvuru

❏

  • Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını yerine getirilmesini denetlemekten ve sağlamaktan sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvurdu.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Bakanlar Komitesi’ne yapılan başvuruda, AİHM’in 4 isim hakkında verdiği şartlı salıverilme olasılığı olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olmalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesine aykırı olduğu yönündeki ihlal kararlarının Komite tarafından haftalık ve dönemsel tüm toplantıların gündemine alınması talep edildi.

 Kurumlar düzeyinde 4 isim için bir ilk olan başvuruda, Türkiye’de koşullu salıverilme imkânı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına dair verilen Abdullah Öcalan (2), Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan kararlarına rağmen Bakanlar Komitesi’nin gündemine alınmadığı tespitine yer verildi.

AİHM’in Türk hukukunda karşılığı olmayan 4 ilkesi

Başvuruda AİHM’in, Türkiye hukukunda karşılık bulamayan 4 ilkesine yer verilerek, bu ilkeler “cezanın hukuken indirilebilir olması”, “cezanın infazının hükümlünün resosyalizasyonuna ve tehlikeli halinin son bulmasına elverişli olması”, “cezanın gözden geçirilmesi sürecinde hükümlünün usuli güvencelere sahip olması”, “cezanın fiilen indirilebilir olması” şeklinde sıralandı.

 Türkiye hukukuna göre “bazı durumlarda müebbet hapis cezasının hükümlünün hayatı boyunca devam ettiğine” dikkat çekilen başvuruda, kategorik koşullu salıverilme yasakları nedeniyle umut hakkının “cezanın hukuken indirilebilir olması” şartı ile uyumlu olmadığı kaydedildi. Başvuruda “umut hakkı”nın cezanın gözden geçirilmesine dair bir mekanizmanın varlığını zorunlu kıldığına yer verildi.

Başvuruda, 15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren İnfaz Kanunu ile “ömür boyu cezaevinde kalır” infaz şeklini ortadan kaldıracak ve belli sürelerde infazın gözden geçirilmesini sağlayacak, dolayısıyla serbest kalabilmenin yolunu açacak ya da serbest kalma umudunu doğuracak bir mekanizma beklentisinin de karşılık bulmadığı ifade edildi.

2002 tartışmalarına atıf

İdam cezasını kaldırma tartışmalarının sürdüğü 2002 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in “Eğer bir kişiyi idam ederseniz bir defa ölür. Eğer ona ciddi bir ceza verirseniz her gün öldürürsünüz” açıklamalarına atıfta bulunulan başvuruda, bu açıklamaların siyasal iktidarın Abdullah Öcalan ve siyasal gerekçelerle yargılanan diğer kişilere daha ağır ceza verme kastı taşıdığına işaret edildi.

 İktidara eleştiri

Başvuruda, 24 Temmuz 2015 tarihinde hükümet tarafından sunulan “Eylem Planı”nın mevcut durumda herhangi bir şartlı salıverilme ihtimalinin bulunmamasını düzeltecek bir plan içermediği belirtilerek, şu tespitlere yer verildi:

 ”*  Genel önlemlerle ilgili olarak Hükümet Eylem Planı; soruna çözüm bulmaktan uzak, mevcut durumda herhangi bir şartlı salıverilme yasağını ortadan kaldırılacak bir plan, ihlalleri durdurmak için yasal değişiklikler ya da önemli önlemleri içermemektedir.

*  Türkiye’de koşullu salıverilme imkânı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına dair verilen Öcalan (2), Kaytan, Gurban ve Boltan kararlarına rağmen Bakanlar Komitesi’nin gündemine alınmadığı anlaşılmaktadır.

*  Yasama faaliyetleri içerisinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının kaldırılması çabaları hükümet tarafından karşılık bulamamakta farklı siyasi partiler tarafından verilen teklifler değerlendirilmemektedir.

*  7242 sayılı Kanun ile İnfaz Kanunu’nun 89. maddesinde yapılan değişiklik, ağırlaştırılmış müebbet yönünden tahliye imkânı içermemektedir. İdare ve gözlem kurullarının kompozisyonu, değerlendirme sürecine dair hükümlülerin sahip oldukları güvencelerin yetersizliği ve değerlendirme kıstaslarının yerindeliği tartışılması gereken konulardır. İdare ve gözlem kurullarının infaz kurumu personelinden müteşekkil yapısı, değerlendirme sürecine hükümlünün dahlinin sınırlılığı ve usuli güvencelerin yetersizliği ilk göze çarpan sorunlardır.

*  AYM ise, umut hakkı konusunda meseleyi esastan gündeme alan bir karar vermemiştir. AYM’nin bireysel başvuru dosyalarında, AİHM kararlarını takip eder şekilde kararlar veriyor olmasına rağmen AİHM’in umut hakkına dair Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal tespitleri nedenleriyle AYM’nin inceleme yapmaktan kaçındığı gözlemlenmektedir. AYM, AİHM kararları ile paralel bir karar verdiğinde yasal düzenlemeler yapılabilecektir.

*  Komite önünde denetim sürecinde bulunan sorunsala dair veri ve istatistiki bilgiye erişimin ülkedeki resmi makamlar tarafından mümkün olabileceği, bu rakamların kamuoyundan ve ilgili STK’lara verilmekte imtina edilmesi nedeniyle Türkiye’den ağırlaştırılmış müebbet konusunda veri talep edilmesi tablonun görülmesi açısından zorunluluktur.  

Tavsiyeler

*  Öcalan (2), Gurban, Kaytan ve Boltan grup davasının gelişmiş denetim prosedürüyle takibinin devamı ile ilk ihlal kararının 2014 Mart tarihli olması nedeniyle ivedilikle Komitenin haftalık ve dönemsel tüm toplantıların gündemine alınmasını,

*  Komite’nin ikili diplomatik ilişkilerde ilgili başvuru konusunu gündeme getirmeye devam etmesini,

*  Komite üye temsilciliklerinin de başvuru konusunu ayrıca gündemlerine alıp takip etmelerini,  

*  Türkiye Hükümeti tarafından Öcalan (2) davasına Eylem Planının somut adımlar içermediği, bireysel veya genel önlemler konusunda takvim içermediği, aradan geçen 7 yıllık süreçte ilgili ihlal konusunda iç hukukta değişiklik yapılmadığı, aksine halen yürürlükte olan ağırlaştırılmış müebbet hapsinin verilmesine devam edildiği gözetilerek Türkiye Hükümeti’nden yeni güncelleştirilmiş Eylem Planı istenmesini,

*  Gözden geçirilmiş yeni Eylem Planı’nda ihlal kararı verilen diğer 3 başvurucu bakımından bireysel ve genel önlemlerini sunulmasının istenmesini,

*  Komite’nin Laszlo Magyar v. Hungary[1] sürecinde takip ettiği usulü izleyerek Türk Hükümeti’nden tüm dava grubu için istatistiki bilgi istenilmesini, Türkiye Hükümeti’nden ‘ülkede kaç kişinin ağırlaştırılmış müebbet mahkûmu olduğu, yıllara göre kaç kişinin bu cezaya çarptırıldığı, ilgili hükümlerin hangi yıllarda kesinleştiği, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin kaç yıldır cezaevinde tutuldukları’nı içerecek şekilde bilgi verilmesinin talep edilmesini,

* AİHM kararlarında belirtilen ilkeler uyarınca Türk Hukuku’nda herhangi bir ayrım gözetilmeksizin tüm mahkûmlar bakımından koşullu salıverilmeden yararlanma, kural olarak olanaklı kılınmalıdır.”  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.