Piknik tüpü, patates kızartması, gelincikler

Kültür/Sanat Haberleri —

ARAKCILAR

ARAKCILAR

  • Yönetmenin izlediğim üç filminin de teması aile ve aileye içkin, bazen de aileyi aşan sorunlar. Arakçılar, isminden de anlaşılacağı üzere çalma, bir iş olarak hırsızlık üzerine.

ZABEL MÎRKAN


Çağdaş Japonya sinemasının en önemli isimlerinden biri Hirokazu Koreeda, 2018 yapımı Arakçılar (Manbiki Kazoku) filmi Cannes’da Altın Palmiye aldığı için adından çokça söz ettirmişti. Arakçılar’dan sonra 2008 yapımı Still Walking ve 2013 yapımı Like Father, Like Son filmlerini izlediğimde ise yönetmene hayran kaldım diyebilirim.

Yönetmenin izlediğim üç filminin de teması aile ve aileye içkin, bazen de aileyi aşan sorunlar. Arakçılar, isminden de anlaşılacağı üzere çalma, bir iş olarak hırsızlık üzerine. Japonya’daki ekonomik durgunluk sonrası geçinmekte zorlanan Osamu ve ailesi, mutfak ihtiyaçları için marketlerden ihtiyaçları olan gıdaları para ödemeden alıyorlar. Osamu, küçük oğlunu bu iş esnasında bir dikkat dağıtma objesi olarak kullanıyor. Bir gün yine marketten çıkarken küçük bir kız çocuğuna denk geliyorlar. Soğuk havada dışarıda kalmasına gönlü razı gelmediği için, Osamu kızı da yanına alıyor. Evde bir güzel karnını doyurduktan sonra çocuğun ailesini aramak için yola düşüyor; ama yolda başka bir hikâyeyle karşılaşıyor.

Çocuğun annesi, kocasından fiziksel olarak şiddet görüyor ve evdeki şiddet tüm sokağa yayılıyor. Osamu ve ailesi “arak” işine, ailesinden habersiz bir şekilde bir çocuğu ailelerine katarak farklı bir boyut kazandırıyorlar. Ancak bu durum, film boyunca sizi hiç rahatsız etmiyor. Osamu ve ailesi çocuğa çok iyi bakıyor, onu seviyor ve mutlu olmasını sağlıyorlar.

Film bittikten sonra ise aile nedir, kimlerden oluşur, kime aile deriz gibi sorular zihnimizin bir köşesini kemirmeye başlıyor. Bizim seçtiğimiz ya da bizi seçen aile mi daha kıymetlidir, yoksa aramızda sadece ve şans eseri biyolojik yakınlıklar olanlar mı?

Çocuk takas etmek?

Arakçılar’dan önce çekilmiş olmasına rağmen 2013 yapımı Like Father, Like Son aslında bu hikâyeyi daha da genişletiyor. 6 yaşına gelmiş iki erkek çocuğu, iki farklı aile ve bir hastane skandalı... Eve yıldırım gibi düşen bir telefonla ailelerin hayatında büyük bir yarık oluşuyor. Telefon vasıtasıyla hastanede çocukların karıştığını ve yanlış ailelere verildiğini öğreniyoruz. Hastane görevlisi aileleri bir araya getirdiğinde şunu diyor: “Bu durumda ailelerin tamamı çocukları değiştiriyor.”

Sınıfsal bir eleştiri

Kore-eda bu filmde muazzam bir sınıfsal eleştiriyle de dikiliyor karşımıza. Ailelerden birinin hali vakti son derece yerinde ve babanın büyük bir plazada çok iyi kazandıran bir işi varken, diğer ailenin babası bir esnaf ve tüm aile, dükkânın arkasındaki odada yaşıyor. Film boyunca yönetmen sizi varlıklı aileyle yaşayan, piyano eğitimi alan çocuğun, yoksul aile ile “takas” edilmesi durumunda ne tür zorluklar yaşayacağına dair sorunlarla baş başa bırakıyor. Siz de bu etkiyle, en çok onu düşünür hâle geliyorsunuz. Ancak bir noktadan sonra 6 yaşına gelen bu çocukların, bugüne dek geliştirdikleri aidiyetlerden koparılıp bir eşya gibi takas edilmesi fikrine tahammül edemiyorsunuz. Yönetmen, film boyunca varlıklı ailenin babasına karşı büyük bir öfke duymamızı sağlasa da, finalde bu takas olayının öyle kolay olmadığını göstererek yüzümüze koca bir tebessüm iliştiriyor.

Aile mefhumu ile ilişkimiz

Yönetmenin filmlerinde ailenin tüm üyeleriyle yenilen yemekler, kurulan güzel masalar ve deniz, sahil sahneleri büyük yer kaplıyor. Geleneksel Japon ailesinin dinamiklerini de anlamak açısından –örneğin Still Walking’de buna büyük bir anlatı ayırıyor– filmlerini izlemek bir bakımdan da son derece öğretici. Ancak asıl öğretici ve destekleyici olan, aile mefhumu ile kurduğumuz ilişki ve bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmemekteki ısrar. Kan bağının, biyolojik olanın hiçbir gerçekliği ya da bağlayıcılığı olmayabilir, en azından benim gibi pek çok insan için bunun böyle olduğunu biliyorum.
Kore-eda’nın kişisel hikâyesine dair çok bir bilgi edinemesem de kendisine dert edindikleri sayesinde neyi, neden anlattığını çok iyi biliyorum ve tüm bu duyguları bizimle paylaştığı için kendisine minnettarım.



paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.