PKK ve kendini yaratan halk olmak

Sara AKTAÅž yazdı —

25 Kasım 2021 Perşembe - 23:23

  • PKK için esas mesele devlet sahibi olmak deÄŸil, Kürt halkına ve tarihine dayalı bir öz gücü ortaya çıkartma meselesidir. Bu nedenle hareket içerisinde ‘Ne yapmalı?’ ‘Nasıl YaÅŸamalı’ ‘Nasıl Mücadele Etmeli?’ soruları da sürekli gündemde tutulmuÅŸ, yaÅŸamın esas anlamını tesis eden bu sorular paranteze alınmamış ve bir eleÅŸtiri ve öz eleÅŸtiri mekanizması geliÅŸtirilerek yol alınmıştır.

"Devrimin özü, ekmek mücadelesi deÄŸil, insan onuru için mücadeledir" der, sömürgecilik karşıtı mücadelenin ideologu Frantz Fanon.

Fanon'un söyledikleri, sömürgeleÅŸtirilmiÅŸ ülkelerin ve ezilen, sömürülen, dışlanan tüm lanetlilerin durumu ve geleceÄŸi hakkında bir mücadele çaÄŸrısıdır.

Zira o çıplak ÅŸiddete dayalı sömürgeciliÄŸin ancak büyük bir karşı ÅŸiddetle geri adım atacağı fikrindedir. Çünkü sömürgelerde zülüm çırılçıplak dolaÅŸmaktadır, göz göre göre öldürmektedir.

İşte PKK de günümüzden 44 yıl önce siyaset sahnesine sömürgecilik karşıtı ÅŸiddet ve ulusal kurtuluÅŸçu bir hareket olarak giriÅŸ yapmıştır.

Ancak bu anti-sömürgeci ÅŸiddet salt silahlı olmamış, Kürtlerin varlığını inkar eden sömürgeci politikaların ve bu inkarcı tarihin radikal bir reddi olarak anlam bulmuÅŸtur.

Kürt Halk Önderi Öcalan, halkın içinde bulunduÄŸu koyu teslimiyeti Fanon’a benzer biçimde tanımlamaktadır: “HerÅŸey haince, herÅŸey kendi gerçeÄŸine kara kara bakıyor. HerÅŸey umutsuzluk kokuyor… Kürdistan tarihi, özgürlük tarihi deyip duracaklar, ama o zaman tarih diye bir ÅŸey var mıydı ki? Bırakın tarihi, halkın kendisi var mıydı? DüÅŸman olmuÅŸ bir halk! Kendinden daha fazla düÅŸmanın olmuÅŸ bir halk! Benim çabalarım biraz da, lanetli bir kavmi, bulunduÄŸu uÄŸursuz durumdan çıkmaya çağırmaktı. Benim zorlu çabam, Musa’nın Sina Dağı’na kavmini çekme giriÅŸimidir”

Nitekim Rêber Öcalan önderliÄŸinde Kürt gençleri, dönemin sömürge karşıtı ideolojileriyle tanışmış ve Kürt toplumunun içinde bulunduÄŸu koÅŸulların Marksist bir tahlilini yaparak ulusal kurtuluÅŸ için mücadele etmenin arayışı içine girmiÅŸ, Kürt halkının sömürgecilik koÅŸullarında parçalanmaya çalışılan kimliÄŸinin ancak kararlı bir direniÅŸle yeniden inÅŸa edilebileceÄŸine inanmışlardır.

İşte PKK, Rêber Abdullah Öcalan etrafında bir araya gelen bir grup tarafından; Kürt toplumunu diriltme ve yeniden inÅŸa etme amacıyla ÅŸekillenmiÅŸ, varlığını Kürdistan’a taşımış, 27 Kasım 1978’de ise kendisini Kürdistan İşçi Partisi olarak ilan etmiÅŸtir.

Öncelikle PKK, sadece sömürgeciliÄŸe karşı savaÅŸan silahlı bir örgüt olmamış, sadece sömürgeci güçlere deÄŸil, aynı zamanda Kürt halkında içselleÅŸtirilmiÅŸ sömürgeci ruha karşı da savaÅŸ açmıştır. Bu sayede Kürt halkının atıl kalmış deÄŸerlerine ve yaÅŸam biçimine yeniden ruh üflemiÅŸtir.

İkinci olarak, PKK’nin Kürt halkı için anlamı, varlığı yok sayılan bir halkın özneleÅŸme ve kolektif bir özne olarak tarihini yaratma kapasitesini kazandırtmaktır. Zira PKK’ye göre Kürt halkının varlık problemi vardır. Kürt varlığı baÅŸka varlıklara karışıp senteze deÄŸil, yok oluÅŸa sürüklenmiÅŸtir. Kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda toplumsal olarak karşı karşıya kalınan saldırılarla mücadele, evrensel bir anlam ve dünyanın çoÄŸulluÄŸunu savunmak anlamını taşımaktadır.

Üçüncü olarak, PKK için esas mesele devlet sahibi olmak deÄŸil, Kürt halkına ve tarihine dayalı bir öz gücü ortaya çıkartma meselesidir. Bu nedenle hareket içerisinde ‘Ne yapmalı?’ ‘Nasıl YaÅŸamalı’ ‘Nasıl Mücadele Etmeli?’ soruları da sürekli gündemde tutulmuÅŸ, yaÅŸamın esas anlamını tesis eden bu sorular paranteze alınmamış ve bir eleÅŸtiri ve öz eleÅŸtiri mekanizması geliÅŸtirilerek yol alınmıştır.

Dolayısıyla anlam yaratmayı esas aldığını ve anlam yaratmanın özgürlük olduÄŸunu ifade eden PKK ve ÖnderliÄŸi, baÅŸkaldırı, toplumsal örgütlenme, deÄŸer üretimi, hakikat, öz savunma, çokluk, din, evren, toplumsal cinsiyet ve aile gibi siyasal, toplumsal ve hatta metafiziksel her mesele ile ilgilenmiÅŸtir.

Bu baÄŸlamda kapitalizm, ataerkillik ve sömürgecilik kıskacında ortaya çıkan bireylerin, köleliÄŸini öncelikle kolektif olarak kendi kiÅŸiliklerinden söküp atmaları için yoÄŸun bir iç mücadele verilmiÅŸtir. Yani sistemin dayattığı kimlikler, mikro güç iliÅŸkileri ve deÄŸerlerle hesaplaÅŸmaktan çekinilmemiÅŸtir.

Sartre, Yeryüzünün Lanetlilerinde yazdığı önsözde, sömürgecilerin sömürgelerde uyguladıkları ÅŸiddetin sömürgeleÅŸtirilenleri insanlıktan çıkarmayı amaçladığını yazmıştı. Sartre, aynı metinde bir sömürgeciyi vurup düÅŸürmenin bir taÅŸla iki kuÅŸ vurmak olduÄŸunu söyler. Burada yok edilen hem ezen hem de ezilendir. Bu karşı ÅŸiddet, kendini yeniden yaratan insandır.

İşte PKK, yeniden yaratılma, sömürgeleÅŸtirilen öznenin özgür özneye dönme eylemi olarak deÄŸerlendirilmelidir. Çünkü devrim, eski sömürge insanının ölümü, yeni insanın doÄŸum ÅŸafağı demekti. PKK, Sartre’nin dediÄŸi gibi “hepimizin içindeki sömürgeciyi kanlı bir operasyonla” çıkarma eylemi olmuÅŸtur.

Yani PKK, sömürgeciliÄŸe teslim edilmiÅŸ, köklerinden utanan, sömürge insanın ruhunu kor ateÅŸte yıkayarak temizleme harekatı olmuÅŸtur.

Bu nedenle PKK, Kürdistan gibi katmerli egemenlik iliÅŸkilerinin batağında nefessiz bırakılmış ve parçalanmış bir halk gerçekliÄŸinden, bağımsız düÅŸünce ve özgür iradeye dayalı bireylerin oluÅŸturduÄŸu bir kolektifliÄŸe ulaÅŸmak eylemidir.

PKK sadece bir güç etrafında yoÄŸunlaÅŸmış ve ona göre hareket eden yığınları deÄŸil, aksine emekle ve fedakarlıkla elde edilmiÅŸ bir irade ve bilinçle, toplumsal sorumluluklarını gerçekleÅŸtirme çabasındaki bireylerin birlikteliÄŸidir.

PKK; bir halkın kimlik belirleme, kendi kimliÄŸine sahip çıkma eylemi olarak bir varoluÅŸ olumlanmasıdır.

Yani PKK demek, geri dönüÅŸsüz biçimde, mücadele içinde ve mücadeleyle birlikte yaratılan yeni dünyaya yürümek demektir.

Bu özgürlük yürüyüÅŸünün 44. yıldönümü tüm ezilen halklara kutlu olsun!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2022 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.