PKK’nin dönüşümü ve geleceğin inşası

Sinan CUDİ yazdı —

  • PKK, kurulduğu 1978’den itibaren sadece bir örgüt değil, Kürt halkının devrimci uyanışı oldu. Her dört parçada farklı düzeylerde bastırılmış, bölünmüş, parçalanmış bir halk için ortak bir bilinç, ortak bir dil, ortak bir direniş yarattı.
  • Toplumsal inşa, demokratik örgütlenme, ekolojik yaşam, kadın özgürlüğü gibi stratejik başlıklar öne çıkıyor. PKK, bu dönüşümü fark ederek tarihsel bir adım attı.

SİNAN CUDİ

PKK 12. Kongresi tarihi bir karara imza attı. 52 yıllık özgürlük yürüyüşünün bu evresinde örgütsel yapı feshedildi, silahlı mücadele yöntemi sonlandırıldı.

PKK’yi ve Önder Apo’yu tanıyan, bilen herkes bu kararın, bir son değil, bir halkın mücadele biçimini değiştirme, yeni bir aşamaya geçme iradesi olduğunu belirtiyor. Özgürlük mücadelesinin başka bir biçimde örgütlemesine karar veriliyor.

Şimdi ne olacak gibi gelecek tahminleriyle dolu değerlendirmeler yerine bu kararın özellikle silahlı mücadele ve gerilla açısından taşıdığı anlamı çözümlemeliyiz belki de.

Bizi kendine aşık eden, onsuz günümüzün geçmediği dağın ve kalbimizin gerillası şimdi ne olacak?

Şüphesiz silahlı mücadeleyi sonlandırmak yalnızca dağlardan ovaya bir geçiş değil, aynı zamanda savaşın biçim değiştirmesidir.

Silah susuyor belki ama halk konuşuyor.

Ve diyoruz ki, gerilla hâlâ burada. Ama başka bir biçimde, başka bir zeminde, başka bir dille.

Gerilla, yalnızca silah taşıyan bir figür değildir; bir halkın hafızası, vicdanı, cesareti ve sözüdür.

Gerilla, sadece dağlarda çatışan kişi değildir. Dört parça Kürdistan’da yok sayılan, dili susturulan, kimliği bastırılan bir halkın kendi adını yeniden söyleme cesaretidir.

Gerilla, Türk jandarmasına, İran mollasına, Suriye Baasçılığına ve çeteciliğine, Irak şovenizmine “ben buradayım” diyerek halk iradesine sahip çıkan Kürt gençliğidir.

Gerilla, kimliğinden dolayı öldürülen bir çocuğun ardından söylenen ağıttır.

Toplu mezarlarda bulunan isimsiz bedenlerin hatırasıdır.

Yasaklanmış bir dilde ısrarla yazılmış bir mektuptur.

Gerilla, zorla boşaltılmış köyün yerine dikilen çadır kentte hala direnendir.

Bugün gerilla artık dağda değil, halkın içindedir.

Kadının özsavunmasıdır. Gençliğin sorgulayan bakışıdır. Köy okulundaki anadil mücadelesidir. Belediyede halk meclisini savunan iradedir. İktidarsız, devletsiz ama örgütlü yaşamı kurmaya çalışan kolektif akıldır.

Bu anlamıyla PKK’nin tarihi, sadece bir örgütün tarihi değildir. Halkın yoktan var ettiği bir yolculuktur.

Hepimiz iyi biliyoruz, PKK, kurulduğu 1978’den itibaren sadece bir örgüt değil, Kürt halkının devrimci uyanışı oldu. Her dört parçada farklı düzeylerde bastırılmış, bölünmüş, parçalanmış bir halk için ortak bir bilinç, ortak bir dil, ortak bir direniş yarattı.

Türkiye Kürdistanı’nda, inkâr ve asimilasyona karşı kimlik ve varlık mücadelesi verdi.

Irak Kürdistanı’nda, feodal milliyetçiliğin ötesinde halkçı bir örgütlenme fikrini yeşertti.

İran Kürdistanı’nda, Şii ideolojik tahakküme karşı kadın merkezli bir özgürlük paradigması sundu.

Suriye Kürdistanı’nda ise fiili olarak yeni bir yönetim ve yaşam modeli inşa etti.

PKK, sadece Kürt halkının değil, Ortadoğu halklarının tarihsel akışını etkileyen bir aktör oldu. Arap Baharı’nın yarattığı siyasi boşlukta halkçı sistemlerin ihtiyacını görenler, PKK çizgisinde bir halk savunması modeliyle karşılaştı. ABD ve Rusya’nın vekâlet savaşlarında yön bulan bölge, halkın kendi iradesiyle yön verdiği bir siyaseti Rojava’da gördü.

Ama şimdi başka bir evredeyiz. Tarihsel koşullar değişti. Emperyalizmin biçimi değişti, halkların mücadele araçları dönüşüyor. Silah artık her şeyi çözmüyor; toplumsal inşa, demokratik örgütlenme, ekolojik yaşam, kadın özgürlüğü gibi stratejik başlıklar öne çıkıyor. PKK, bu dönüşümü fark ederek tarihsel bir adım attı.

Gerillalık artık bir yaşam biçimi olarak sürüyor:

Artık okulda anadilde eğitim isteyen öğretmen gerilladır.

Kendisini savunan bir kadın, özsavunmanın adıdır, o da bir gerilladır.

Belediyede ranta değil, halk meclisine bütçe ayıran yerel yönetici gerilladır.

Şehir meydanında barış için toplanan kalabalık, örgütlü bir halk olarak modern gerillalığın ifadesidir.

Bu dönüşüm, sadece PKK’nin değil, Kürt halkının da tarihsel olgunluğudur. Direnişin bir biçimden başka bir biçime geçmesidir. Dönem artık barışçıl, demokratik mücadeleye daha fazla ağırlık verilen bir dönemdir. Bu, halkın kendi kaderini tayin hakkından vazgeçtiği değil, bu hakkı toplumsal kurumlar, kadın öncülüğü, kültürel seferberlik, gençlik inisiyatifiyle somutlaştırma aşamasına geçtiği anlamına gelir.

Bu kararın dört parça Kürdistan ve bölge siyaseti açısından sonuçları derindir.

Türkiye’de demokratik çözüm için yeni bir zemin oluşur. TBMM, çözümün tarafı ve güvencesi olma sorumluluğuyla yüzleşmek zorundadır.

Rojava’da toplumsal inşa süreci daha güçlü savunulabilir hale gelir. Sadece silahla değil, hukukla, diplomasiyle, enternasyonal dayanışmayla güçlenecek bir aşama başlar.

Güney Kürdistan’da halklar arası çelişkileri büyüten siyaset yerine halklar arası eşit ilişki temelli yeni bir birlik stratejisi gelişebilir.

Doğu Kürdistan’da halk isyanları, kadın hareketi ve ulusal özgürlük dinamiği artık daha örgütlü bir siyasal hatla buluşabilir.

Ulus-devletçi paradigmanın kriz içinde olduğu bu çağda, PKK’nin dönüşümü sadece bir örgütsel karar değil, bir halkın çağrısıdır.

Devletsiz çözüm mümkündür. Gerilla olmadan da direniş mümkündür. Silahsız ama özsavunmalı, partisiz ama halk meclisli bir özgürlük mümkündür.

Bu çağrı, sadece Kürtlere değil, Türk halkına, Araplara, Farslara, kadınlara, gençlere, işçilere, tüm ezilen halklara yapılmış bir çağrıdır. PKK bu mücadeleyi yeni bir toplumsal inşa seferberliğine devretmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.