Putin karşılık vereceğini saklamıyor
Dünya Haberleri —

Vladimir Putin
- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı ile görüşmesinde Ukrayna'nın son saldırısına karşılık vereceğini söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Çarşamba günü yaptıkları telefon görüşmesinde, Ukrayna’nın hafta sonu Rus havaalanlarına düzenlediği insansız hava aracı (İHA) saldırısına “çok güçlü” bir şekilde karşılık vereceğini söylediğini belirtti.
Trump, sosyal medya paylaşımında Putin ile yaptığı uzun görüşmenin iyi, ancak hemen barışa yol açmayacak bir görüşme olduğunu ifade etti. Trump’ın Ukrayna’nın Rusya içindeki saldırısına ilk kez yorum yaptığı bu görüşmede, ABD’nin önceden bilgisi olmadığı Putin'e aktarıldı. Trump, Putin’in Ukrayna’nın saldırısına karşılık verme sözüne nasıl tepki verdiğini belirtmedi, ancak paylaşımı, son haftalarda Putin’in savaşı uzatması nedeniyle duyduğu hayal kırıklığını yansıtmadı.
Putin’in Dışilişkiler Danışmanı Yuri Uşakov, görüşmenin olumlu ve oldukça verimli geçtiğini ve iki liderin iletişimi sürdürme konusunda hazır olduklarını teyit ettiğini belirtti. Uşakov, “Trump’ın neler olduğu konusunda bizim değerlendirmelerimizi duymasının faydalı olduğuna inanıyorum” dedi ve saldırılar konusunun görüşmenin ana noktalarından biri olduğunu ekledi. Rusya’nın bu saldırılara nasıl bir karşılık verebileceği sorusuna ise yanıt vermedi.
Volodimir Zelenskiy ise sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Birçok kişi farklı düzeylerde Rusya ile görüştü. Bu görüşmelerin hiçbiri güvenilir bir barış getirmedi ya da savaşı durdurmadı. Ne yazık ki, Putin cezasız kaldığını hissediyor” dedi. Ukrayna lideri, Rusya’ya daha fazla baskı uygulanması gerektiğini savundu ve Putin’in planladığı yanıtın, her yeni saldırıyla, diplomasideki her gecikmeyle, Rusya’nın tüm dünyaya, özellikle de baskıyı artırmakta tereddüt edenlere karşı meydan okuduğunu gösterdiğini ileri sürdü.
Görüşme, Trump’ın 19 Mayıs’tan bu yana Putin ile bilinen ilk konuşmasıydı. Trump ve Uşakov’a göre; görüşmede İran’ın nükleer programı ve ABD’nin İran’ı hızla ilerleyen nükleer programından vazgeçirmeye çalıştığı bir dönemde Rusya’nın Tahran ile görüşmelere katılması ihtimali de ele alındı. Trump’ın Zelenskiy ile görüşme planı olup olmadığı ise netleşmedi. Beyaz Saray, Çarşamba öğleden sonra bu konuda bir yanıt vermedi.
Rus planını reddediyor
Zelenskiy, Çarşamba günü erken saatlerde Rusya’nın ateşkes planını “ültimatom” olarak nitelendirerek reddetti ve yaklaşık 3,5 yıldır süren savaşın çıkmazını kırmak için Putin ile doğrudan görüşme çağrısını yineledi. Putin ise Ukrayna’nın son dönemde Kursk ve Bryansk bölgelerindeki Rus demiryollarına yönelik saldırılar nedeniyle öfkeli olduğunu ifade ederek görüşmeye istekli olmadığını belirtti. Putin, üst düzey Rus yetkililerle yaptığı video görüşmesinde, “Böyle koşullarda nasıl bir (zirve) toplantısı yapılabilir? Neyi konuşacağız?” diye sordu. Ukrayna’yı, Batı’dan silah stoklarını yenilemek, daha fazla asker toplamak ve Kursk ile Bryansk’taki gibi yeni saldırılar hazırlamak için ateşkes aramakla suçladı.
Putin, Çarşamba günü Papa XIV. Leo ile de görüştü. Papa, savaşı sona erdirmek için “her türlü çabayı” göstereceğini vaat etti ve görüşmede Putin’e barışı teşvik edecek bir jest yapması gerektiğini vurguladı.
İkinci tur görüşmeleri
Rusya ve Ukrayna, Pazartesi günü İstanbul’da delegasyonlar arasında yapılan ikinci doğrudan barış görüşmesinde ateşkes koşulları için memorandumlar alışverişinde bulundu. Zelenskiy daha önce Putin’e Türkiye’de buluşma çağrısı yapmış, ancak kabul görmemişti. Zelenskiy, İstanbul’daki ikinci tur görüşmelerin 16 Mayıs’taki ilk toplantıdan farklı olmadığını söyledi. Son görüşmeleri “siyasi bir performans” ve “suni diplomasi” olarak nitelendirdi, Rusya’nın zaman kazanmak, yaptırımları geciktirmek ve ABD’yi diyalog içinde olduğuna ikna etmek için tasarlandığını savundu. Zelenskiy, Putin ile olası bir zirve toplantısından önce, muhtemelen Trump’ın da katılımıyla, barış anlaşmasının önündeki engelleri kaldırmak için ateşkes istediğini ifade etti.
İstanbul’da Pazartesi günü Rus ve Ukrayna delegasyonları arasında yapılan ikinci tur barış görüşmeleri bir saatten biraz fazla sürdü ve savaşı sona erdirmekte ilerleme kaydedilemedi. Taraflar yalnızca binlerce ölü ve ağır yaralı askerlerinin takasını kabul etti. Zelenskiy, hafta sonu Rusya ile yeni bir esir takasının gerçekleşebileceğini belirtti.
Askeri saldırılar eşlik etti
Görüşmelerle paralel olarak, her iki taraf da yaklaşık bin kilometrelik cephe hattında saldırgan askeri eylemlerini sürdürdü ve derin saldırılar gerçekleştirdi. Ukrayna Güvenlik Servisi, hafta sonu Rus hava üslerine düzenlenen ve 41 Rus uçağını imha ettiği veya hasar verdiği iddia edilen İHA saldırısına ilişkin daha fazla detay verdi. Servis, dronların park halindeki uçakların altına ve üstüne süzüldüğünü gösteren görüntüleri paylaştı ve bazı uçakların yandığını iddia etti. Vurulan uçaklar arasında A-50, Tu-95, Tu-22, Tu-160, An-12 ve Il-78 modellerinin olduğu belirtildi. Dronların yüksek düzeyde otomatikleştirilmiş yeteneklere sahip olduğu, kısmen bir operatör tarafından kontrol edildiği ve kısmen de sinyal kaybı durumunda planlanan rotada uçmak için yapay zeka kullandığı ifade edildi.
Rusya Savunma Bakanlığı, Çarşamba günü birliklerinin Ukrayna’nın kuzeyindeki Sumy bölgesinde, Rusya sınırında başka bir köyü kontrol altına aldığını duyurdu. Putin, 22 Mayıs’ta Rus birliklerinin Ukrayna’nın sınır ötesi saldırılarını önlemek için bir tampon bölge oluşturmayı hedeflediğini açıklamıştı. O tarihten bu yana Rusya Savunma Bakanlığı, Sumy bölgesinde 9 köyün kontrolünü ele geçirdiğini belirtiyor. MOSKOVA
* * *
ABD, hava desteği sağlamayacak
ABD, İngiltere ve Fransa’nın savaş sonrası Ukrayna’da kurmayı planladığı “güvence gücüne” hava savunması sağlamayı reddetti.
Bloomberg’in konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre; Avrupalı müttefikler, Rusya’ya karşı caydırıcılık sağlanması amacıyla ABD’den güvenlik garantisi talep etti, ancak bu talep Donald Trump yönetimi tarafından geri çevrildi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Şubat'ta yaptığı açıklamada, “ABD güvenlik garantisi olmadan Rusya’yı etkili şekilde caydırmak mümkün değil” demişti. Avrupalı yetkililer, Trump’ın ABD’nin hava gücü, istihbarat ve sınır gözetimi katkılarına sıcak bakmadığını gördü. İngiltere ve Fransa, bu desteğin Rusya’nın olası ateşkes ihlallerine karşı şart olduğunu düşünüyordu.
Avrupa üstleniyor
Trump’ın Avrupa’ya kendi güvenliğini üstlenme çağrısı ve Putin’in saldırgan tutumunu sürdürme kararlılığı, Avrupa ülkelerini savunma stratejilerini yeniden şekillendirmeye itti. Avrupa, artık Ukrayna kuvvetleri, müttefik eğitimi, NATO’nun doğu sınırında konuşlanacak Avrupalı askerler ve Karadeniz devriyelerinin birleşiminden oluşan bir caydırıcılık planı oluşturuyor. NATO üyelerinden savunma ve ilgili harcamaları yüzde 5’e çıkarmaları istenecek. Bu öneri, Trump’ın uzun süredir dile getirdiği “yük paylaşımı” talebine karşılık olarak sunuluyor. NATO, ayrıca Avrupa ve Kanada’dan silah ve ekipman stoklarını önümüzdeki yıllarda yüzde 30 oranında artırmalarını isteyecek.
Ateşkese bağlı
İngiltere ve Fransa, Ukrayna’nın önemli limanları ve altyapı noktalarında görev alacak “güvence gücünün” konuşlanma planlarını tamamlamış durumda. Pplan, ateşkes görüşmeleri yeniden başlayana kadar beklemede kalacak. Güvence gücü, Rusya sınırından uzakta konuşlanacak Avrupa askerleriyle Ukrayna’nın hava sahasını ve kıyılarını korumayı hedefliyor. Bu askeri gücün varlığı, barışın tesis edilmesine bağlı.
Koalisyon içinde 30 ülke yer alıyor; aralarında Kanada, Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda gibi Avrupa dışı ülkeler de bulunuyor. Nisan'daki açıklamalara göre, bu ülkelerden 15’i savaş uçakları, deniz araçları ve diğer askeri ekipmanlar sağlamayı taahhüt etti. Asker gönderme taahhüdü veren ülke sayısı halen tek haneli.
ABD takdir ediyor
ABD’nin NATO Büyükelçisi Matthew Whitaker, “Fransa ve Birleşik Krallık’ın, Almanya ve diğer müttefiklerle birlikte oluşturduğu bu koalisyonun çalışmalarını takdir ediyoruz. Artık Avrupa’nın güvenlik garantilerini sağlamak üzere liderlik üstlenmesini bekliyoruz” dedi. ABD’nin geri çekilme eğilimi, Ukrayna’da barış sağlanırsa Rusya’nın tekrar saldırıya geçmesini önleyecek caydırıcı gücün omurgasının Avrupa tarafından oluşturulacağını net biçimde ortaya koyuyor.