Raporlar ve uygulamalar...

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Raporlara yansıyan, altı çizilen, vurgulanan hak ihlalleri, pratik ilişkilerde birden görünmez oluyor. 

Geçtiğimiz günlerde basına, Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye’deki insan hak ihlallerini içeren bir rapor yansıdı. Rapor Türkiye’den iltica edenlerin dosyalarında karar verme süreçlerine yönelik hazırlanmış bir rapor, ki “İltica ve Sınır dışı Etmeye İlişkin Durum Üzerine Rapor" başlığını taşıyor.

Raporda Türkiye’de ifade özgürlüğünün olmadığı, basının tek sesli hale geldiği, eleştiri karşısında yargının nasıl bir tutum sergilediği yansıtılıyor. 

Bu raporlar düzenli olarak hazırlandığı için yeni sayılacak pek argüman yok, zira zaten Almanya sık sık Türkiye’deki hak ihlallerini raporlarıyla dile getiriyor. 

Devletin baskılarından dolayı Almanya’da sürgün yaşayan çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci, öğretmen, işçi vs… var. Toplumun her kesiminden insanla karşılaşmak mümkün. Rakamların sayısı da giderek artıyor. Çünkü zaman içerisinde hak ihlalleri eğrisi sürekli yukarıya doğru bir seyir izliyor.

Raporlar bürokratik işlemlerde ülkelerdeki durumları göz önüne serdiği için kolaylaştırıcı bir etki sağlıyor.

Fakat şunu da hatırlatalım tekrar: Mesele Kürtler olunca devlet politikalarındaki tutum rapordaki verilerle çelişebiliyor.

Yine raporda özellikle son günlerde sık sık gündeme gelen MİT faaliyetlerine de yer verilmiş. Raporda “PKK ve Gülen taraftarı” olduğu düşünülen kişilerin tıpkı Almanya’da olduğu gibi izlendiği hatırlatılıyor. Almanya’daki MİT faaliyetleri Federal Meclis’te bir çok oturuma yansıdı, raporlarda yer edindi, burada sık sık verileri de paylaştık. Fakat bugüne kadar rapora yansıyanlar, pratikte uyarı ile geçiştirildi.

Bundan birkaç yıl önce Almanya ile ilgili bir gelişme olduğunda bunu öğrenip haber yapmamız bir zaman dilimine tabiydi, zira Türkiye ile ilgili gelişmelerin Alman basının da yer bulması da keza benzer bir süreçten geçerdi. Şimdilerde ise gelişmeler daha hızlı yansıtılıyor, kendine basında yer bulan konu çeşitliliği ise arttı. Bunda elbette sosyal medyanın gelişmesi, internet kullanıcılığının artması gibi bir çok neden sayabiliriz ama asıl temel neden iki ülkenin çıkar ilişkilerinin de giderek derinleşmesi ile ilgili.

Son yıllarda emperyalist güçlerin savaş politikaları Türkiye ile ilişkileri daha da sıkılaştırdı.

Haliyle raporlara yansıyan ihlaller ülkeler arası çıkarlar söz konusu olduğunda nötral hale geldi.

Örneğin geçtiğimiz günlerde Brüksel’de AB liderler zirvesinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuku ihlal etmesine yönelik konu görüşüldü. Aslında sürpriz bir karar da beklenmiyordu. İhlallerle gündemde düşmeyen Türkiye’ye yaptırım değil, uyarı kararı çıktı. 

Nitekim diyalog çağrısı yapan Merkel, zirve sonrasında "Türkiye’yle ilişkilerimizde yeni bir dinamik umuyoruz. Tüm zorluklara rağmen, Türkiye’yle gerçek anlamda yapıcı bir ilişki geliştirmek büyük ölçüde Avrupa Birliği'nin de çıkarlarına uygundur" dedi. Bu cümleler aslında Almanya’nın Türkiye’ye biçtiği misyona yönelik önemli kodlar barındırıyor. Öyleki basına yansıyan bir başka gelişme de bu kodları destekliyor.  Avrupa’nın en büyük bankalarının Türkiye’ye verdiği devasa boyutta borçlar, Türkiye ile ilişkilerin seyrini değiştiren önemli argümanlardan biri. Alman şirketlerinin Türkiye’de yaptıkları yatırımları da hatırlatmamıza gerek yok. 

Yine Almanya’nın hazırladığı rapordan bir detayı daha hatırlatmakta fayda var. Raporda Türkiye'deki mültecilerin durumu hakkında iyi bir tablo çizilmiş, ki sık sık Almanya tarafından teşekkür edilen bir konu.

Türkiye’de mülteci politikalarının sonuçlarını anlatan üzücü ama iyi bir örnek yaşandı geçtiğimiz günlerde. 

Urfa’da bir erkek imam nikahı ile 2. eş olarak Suriyeli M.N. ile evleniyor ve hamile kadını bir hafta boyunca eve kapatarak akla hayale gelmeyecek işkenceler yapıyor. Üstelik ifadesinde klişeyi elden bırakmıyor, kıskandığı için yaptığını belirtiyor. İşte Türkiye’nin övülerek bahsettiği mülteci politikalarının sonuçlarıdır bunlar. Fazla söze de gerek yok.

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.