Rejim ilk kez bozguna uğradı

Ertuğrul Kürkçü

Ertuğrul Kürkçü

  •  Rejimin, Temmuz 2015’ten beri kendisini ilk kez bir bozgunun içinde bulduğunu; iç politikadaki yansımalarının rejim için çok yıkıcı olduğunu vurgulayan HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, ”Rejim stratejik olarak derin bir yara aldı, bozguna uğradı” dedi.
  •  Kürtlerle mücadelenin askeri güçle sonuç alacağı iddiasında kocaman bir gedik açıldığını kaydeden Kürkçü, ”Nereden bakarsanız bakın; askeri, diplomatik, stratejik ve iç politik açılardan bir zafer hevesiyle girişildi ama bir bozgun ve büyük itibar yitimiyle sona erdi”  şeklinde konuştu.

 

Garê saldırısının, Kürt meselesine dair çözümsüzlüğün sürdürülmesi doğrultusunda yeni bir atak olarak kurgulandığını kaydeden Ertuğrul Kürkçü, iktidarın iç politikadaki tükenmişliğini “zafer” algısı oluşturarak örtmeyi amaçladığını söyledi. Garê hezimetinin, rejimin iç dengelerinde sarsıntıya yol açıp içerideki stratejik güç dengelerini değiştirdiğini kaydeden Kürkçü, sürecin derinleşerek sürmesinin muhalefetin alacağı tutuma bağlı olduğunu ifade etti.

Garê işgal saldırısı ve sonuçlarının iç siyasete yansımalarını MA’dan Naci Kaya’ya değerlendiren Hakların Demokratik Partisi (HDP) Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, meselenin esasen rehine kurtarma operasyonun bir parçası olmadığı, ‘rehine kurtarmak’ gerekçesiyle örtülen çok geniş bir askeri operasyon yürütmek olduğunun anlaşıldığını söyledi. Rehinelerin kurtarılmasından ziyade, kurtarılmamasının hedeflendiğinin görüldüğünü kaydeden Kürkçü, ”Bir bozgunla alelacele geri dönüldü” dedi. 

Temmuz 2015’ten beri ilk kez bozgunun içinde

 Rejimin, Temmuz 2015’ten beri kendisini ilk kez bir bozgunun içinde bulduğunu; iç politikadaki yansımalarının rejim için çok yıkıcı olduğunu vurgulayan Kürkçü, şöyle devam etti: ”Hala da bu sarsıntıdan kurtulmuş değiller. Erdoğan, ‘Garê’deki kayıpların sorumluluğunu bana yüklemek istiyorlar’ diyerek, sorumluluktan kaçmaya çalışıyor ama bunu eskiden olduğu kadar arsızca yapamayacağı ortada. MHP bu konuda baştaki gibi gürlemiyor. Bahçeli, konuyu bu hafta askıya aldı. Belli ki rejim güçleri arasındaki çelişkiler artıyor. Operasyonla birlikte SİHA ve İHA filolarıyla peşinde koşulan ihtiraslı planlar da ilk kez boşa düştü. Nereden bakarsanız bakın; askeri, diplomatik, stratejik ve iç politik açılardan bir zafer hevesiyle girişilen hareket aslında bir bozgun ve büyük itibar yitimiyle sona ermiş oldu.”

Kürkçü, rejimin iç dengelerinin operasyonla birlikte stratejik bir sarsıntıya uğradığını, operasyonun tarihe bir askeri bozgun olarak kaydolduğunu vurguladı.

Garê’ye saldırdığında aklında Kuzey var

 Rejimin, devletin Kürt sorununu askeri zor ile ortadan kaldırmayı hedefleyen büyük bir stratejik dönüş yaptığı günden beri sivil siyaset ile silahlı isyan arasında herhangi bir ayrım bırakmama politikası sürdürdüğüne dikkat çeken Kürkçü, şunları ifade etti: ”Bunu da ayrım yapmaksızın Kürdistan’ın her bir parçasında sürdürüyor. Bu parçaların her birini Kuzey’deki mücadelenin cepheleri olarak görüyor. Bu nedenle Efrîn’e saldırırken aklında Kuzey vardı. Yine Garê’ye saldırdığında da aklında Kuzey var. Bu bir stratejidir. Kuzey’deki halk hareketini silahlı isyanla özdeşleştirdikleri, siyasete ve sosyolojiye askeri bakış açısıyla yaklaştıkları için Güney’de ve Batı’da yürüttükleri her askeri faaliyetin bir boyutu da Kuzey’deki halk hareketini bastırmaya, HDP’yi kriminalize etmeye ve savaşın bir parçası kılmaya yöneliktir.” 

 HDP dışındakiler partiler de ilk kez doğru yerde durdu

Garê’nin faturasının iktidar tarafından HDP’ye ödetilmek istenmesi üzerinde de duran Kürkçü, geçmişe kıyasla bu kez HDP dışındaki muhalefet partilerinin de doğru yerde durmayı başardığını söyledi. Kürkçü, “Rejime ‘operasyonun hesabını ver’ dediler. Rejim hesabını vermeye yanaşmadı ve şimdi diğer politik güçleri, İYİ Parti de dahil hepsini bu bozgunun sebebi olarak göstermeye çalışıyor. AKP’nin ya da rejimin iç siyaset stratejisi, HDP’yi baraj altına çekecek kadar darbelemekle ilgili. Bütün bu saldırıların tamamının hedefi HDP’yi ortadan kaldırmaktan ziyade baraj altına çekerek süründürmektir. Garê sonrasında yapılan da budur” şeklinde konuştu.

Rejim stratejik olarak derin bir yara aldı

Garê hezimetinin sonuçlarının, muhalefetin tutarlı davranması halinde Türkiye siyasetini farklı bir seyre dönüştürebileceğini vurgulayan Kürkçü, nedenini şöyle anlattı: ”Çünkü rejim stratejik olarak derin bir yara aldı, bozguna uğradı. Kürtlerle mücadelenin askeri güçle sonuç alacağı iddiasında kocaman bir gedik açıldı. Böbürlenmelerin karşılıksız olduğu ve sorunun ne çözüldüğü ne ortadan kalktığı ama kanserleşmekte olduğu daha iyi görüldü. Rejimin öte yandan biçimsel de olsa halk oyuna dayalı siyaset konusunda da ağzı bozuldu. Seçmenlere, halkoyuna küfretmek, lanetlemek onları giderek doğrudan doğruya halkla çatışan bir noktaya sürüklüyor. İçlerine gazap ateşi düştü ve bir bütün olarak halk oyu ilkesiyle çatışma içine girdiler.”

Operasyonun rejimde çatlaklara yol açacağını ve rejimi çekirdeğine kadar daraltan bir durumun ortaya çıktığını söyleyen HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, stratejik güç dengelerinin de operasyonla birlikte değiştiğini; stratejik olarak muhalefetin üste çıktığı bir sürecin yaşandığını belirterek, sürecin derinleşerek sürmesinin muhalefetin alacağı tutuma bağlı olduğunun altını çizdi. 

 

Pis kokuları çekme pahasına 

Türkiye’yi yanlarında tutuyorlar

Ertuğrul Kürkçü, HDP’ye yönelik saldırılara ilişkin Avrupa Birliği (AB) Yüksek Temsilcisi Sözcüsü Peter Stana’dan gelen “endişeliyiz” açıklamasının önemli, ancak yeterli olmadığını söyledi. Kürkçü, Batı’nın tavrını şöyle izah etti: ”Türkiye’nin NATO’da Atlantik ittifakı içerisinde tutulması, Avrupa ve ABD’nin Çin ve Rusya ile mücadelesinde birinci öncelik sayılıyor, onlar için daha büyük önem arz ediyor. Türkiye’yi bir dalga kıran olarak görüyorlar. Burunlarını tutarak, bu pis kokuları çekme pahasına da olsa Türkiye’yi yanlarında tutmayı önceliyorlar. Bu nedenle Avrupa’nın söylemlerinin değil, kararların yol gösterici olması gerektiğini söylüyoruz. Esasen hiçbir devlet, hiçbir hükümet, hiçbir uluslararası kuruluş, sizin yerinize sizin için bir demokrasi kaynağı olmaz. Bununla birlikte dünyanın tüm demokratik güçleri açısından HDP’nin bir referans noktası olduğu da açık. HDP’nin uyarıları ve talepleri bugün dünyanın tüm meşru kurumları nezdinde Türkiye’ye dair en önemli referans haline gelmiştir. Bu son açıklama bunun da bir göstergesi olarak olumlu tarafa yazılabilir.”   İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.