Sakine Arat… Kürdistan’ın mücadeleci anası
Kadın Haberleri —

Sakine Arat
- Barış Annesi Sakine Arat, 1980 yılından bu yana onurlu bir barış için mücadele etti. Oğullarından Cemal, 1984 yılında Amed Zindanı’nda girdiği ölüm orucunda, Tacettin ve Murat ise Kürdistan dağlarında şehit düştü. O ise çocuklarının mirasını sürdürdü.
- "Daha kaç çocuğumuzun ölmesi gerekiyor. Artık yetmez mi? Evlat acısından daha acısı var mı?" diyen Sakine Arat, 91 yaşında Kürdistan halkına, annelerine ve çocuklarına veda etti. Uzun soluklu mücadelesi geride kalan herkese miras bıraktı.
FELEKXAN SERHAT
Sakine Arat... Ömrünün 41 yılını barışın ve adaletin sağlanması, annelerin çocuklarına kavuşması ve kaybettiklerimizin bir mezarının olması için geçirdi. Emekle, sabırla ve inançla yorulmuş bir zaman dilimi. Elbette mücadelesi yıllara, aylara, saatlere indirgenemez, hesaplanamaz. Dile getirdiğim 41 yıl, tam da oğlu Cemal’in Amed Zindanın’da ölüm orucunda şehit düştüğü 1984 yılına denk geliyor. O tarihten sonra Sakine ana için uzun soluklu bir adalet arayışı başladı.
Kürdistan’dan Kütahya’ya sürgün edilmiş bir ailenin kızıydı Sakine ana. Şêx Seîd İsyanı’ndan sonra babası Kütahya’ya sürülmüştü. Ülkesinden, kültüründen ve kimliğinden koparılmış bir şekilde 1934 yılında dünyaya gözlerini açtı Sakine ana. Uzak şehirlerde büyürken, kimliğiyle tanıştığı günleri şöyle anlatmıştı: “Çocuktum bir şey bilmiyordum, burasının memleketimiz olduğunu sanıyordum. Tek bildiğim biz oranın adamı değildik, evin içinde Kürtçe dışarıda Türkçe konuşuluyordu.” Anneannesiyle dışarıda dolaşırken kendilerine taş atıp “kuyruklu Kürt” diye hakaret eden yaşıtlarından öğrenir gerçekliği.
Ülkeye dönüş
Okulda çok başarılıdır ancak çok istemesine rağmen okumasına izin verilmez. 1950 yılında Demokrat Parti iktidara geldiğinde, afla birlikte cezaevleri boşalır, sürgünler geri döner. Sakine ana da ailesiyle birlikte topraklarına, Amed’e döner. 17 yaşında, kendisinden yaşça büyük bir erkekle evlendirilir. 10 çocuk doğurur. 2 çocuğu çok küçük yaşta yaşamını yitirir. Geriye 5 oğlu ve 3 kızı kalır. Dikiş nakış işleri yaparak büyütür onları. Oğlu Cemal, 1970’li yıllarda Ankara’da üniversiteyi kazanır ancak dönemin ağır siyasi koşullarından dolayı eğitimine devam edemez.
Cemal, Tacettin, Murat…
Devletin baskıları 1980’li yıllarda Sakine ananın ailesini de bulur. Ancak baskılara karşı direnişi seçerler. Cemal, o yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi ile çoktan tanışmış, çalışmalara katılmıştı. Ve 12 Eylül 1980 darbesiyle, aile için daha zorlu günlerin kapısı da açılır; şehadet, direniş, tutuklanma ve sonsuz baskı. Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) kurucu kadrolarından Cemal, darbeyle birlikte siyasi çalışmalarından dolayı tutuklanarak Amed Zindanı’nda 5 No’luya konulur. Cezaevinde Kürt devrimcilere yönelik işkenceye karşı arkadaşlarıyla ölüm orucuna girer ve 3 Mart 1984’te şehit düşer. Sakine ana, oğlunun yasını daha tutmadan diğer oğlu Tacettin aynı yıl yüzünü Kürdistan dağlarına döner. Tacettin de 1982’de tutuklanmış, 84’de tahliye olmuştu. Bir yıl içinde bir oğlu şehit düşen bir oğlu gerilla saflarına katılan Sakine ana, evlatlarının davasının arkasında durur.
Günler birbirini kovalarken haber gelir; Tacettin 1986’da ülkenin gökyüzünde yıldız olmuş. Ve yıllar sonra diğer oğlu Murat da aynı onurlu davayı sahiplenerek mücadeleye katılır, 1997’de şehit düşer. 3 şehit oğul… Yazması bile bu kadar zorken, Sakine ananın evlat acısı dinmez, yüreğindeki ateş kor olur; en küçük oğlu Servet geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirir, 17 yaşındaki kızı Semra ise intihar eder. Sakine ana, gözü gibi baktığı, 10 çocuğundan 7’sini kaybeder… Bu kadar acıya nasıl dayandı, yasını nasıl tuttu bilemeyiz ancak mücadelesine ve duruşuna tanıklık ettik.
Karış karış barışı aradı
Sakine ana, Kürdistan’daki tüm çocukları kendi çocukları gibi gördü. Cemal’in, Tacettin’in ve Murat’ın mücadele mirasını 1990’lı yıllarda kurulan Barış Anneleri Derneği’nde Barış Annesi olarak sürdürdü. Her toplantıda, her eylemde, her alanda o vardı. Kürdistan’ı karış karış dolaştı, Ankara’da devlet yetkilileriyle görüştü ve İstanbul’da Cumartesi Anneleri’nin yanında durdu. Hep dik durdu. Öyle ki Cemal ölüm orucundayken bile Ankara’ya giderek önce Meclis’in, sonra ANAP Genel Başkanı Turgut Özal’ı kapısına dayanmıştı. Özal, korkusundan saatlerce dışarı çıkamamıştı.
Affetmedi, affetmeyeceğiz
Yeri gelir “evim” dediği DTP Amed il binasına sık sık giderdi. Dargınları barıştırır, öğütler verir, örgütleme yapar ve herkese destek verirdi. Kürtler Sakine anası böyle tanırken, 2010’lu yılların başında Türkiye kamuoyu da onu tanımaya başladı. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, barış anneleriyle "demokratik açılım" kapmasında Sakine anaya, “Oğlunu terör örgütüne kaptırdı" demişti. Erdoğan’ın inkârcı ve asılsız sözlerine, “Bu çok acı ve ağır bir söz. Hayatım boyunca affedemeyeceğim bir söz. Çocuklarımız terörist değil. Canını kurtarmak için dağa gitmiş. Başbakan operasyonları geri çeksin, barışı yapmaya söz versin. Söz verdiği zaman ben ölüme kadar hazırım. Bütün analara söyleyeceğim hep beraber ona oy vereceğiz. Bu operasyonları geri çeksin. Gerilla ölmesin, asker ölmesin hiçbir ananın yüreği yanmasın yeter” yanıtını vermişti.
"Daha kaç çocuğumuzun ölmesi gerekiyor. Artık yetmez mi? Evlat acısından daha acısı var mı?" sözleriyle hatırlayacağımız Sakine ana, Amed’de Barış Anneleri İnisiyatifi başkanlığı yaptığı dört yıl boyunca, dönemin Başbakan’a Genel Kurmay Başkanı'na Meclis'e ve daha pek çok yere başvurarak savaşın durması ve başka annelerin evlat acısı çekmemesi için çırpınıp durdu.
Dutlar kararınca
Ve 12 Mart 2025 gecesi. Oğlu Cemal’in Ankara’ya okumaya giderken avludaki dut ağacının dallarına bakarak “Dutlar kararınca dönerim" deyişini bekleyen Sakine ana, uzun yıllardır yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 91 yaşında Amed’de Kürdistan halkına, annelerine ve çocuklarına veda etti. Cenazesi Amed’in Yeniköy Mezarlığı’nda görkemli bir şekilde defnedildi.
* * *
Onursuz yaşamamak için
Sakine ana, oğlu Cemal’i Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) şöyle anlatmıştı: “Cemal 1981 yılında tutuklandı. O dönem her cezaevinde işkence vardı. İşkenceler arttığı zaman çocuklar açlık grevi eylemine girmek zorunda kalıyordu. Cezaevlerindekiler yine 1984 yılında açlık grevine girdiler. Kendisi gibi çok arkadaşının ölüm orucuna girdiğini, işkenceden ve yapılan haksızlıklara artık dayanacak güçlerinin kalmadığını anlatmıştı. Yani işkencenin her türüne katlandı. Fakat 'onursuzluğa dayanacak gücümüz kalmadı. İnsan onuruyla yaşar, onuru olmazsa insan yaşayamaz' ve benim yemeğimi ret etti. Ben yemek getireyim 'ye' dedim. 'Olmaz sen getireceksin hastanede yiyeceğim beni yeniden cezaevine götürecekler. Yeniden orda bana pislik yedirip, yemek yedirecekler. Hayır, anne ne senin yemeğini ne de kimsenin yemeğini yemeyeceğim' dedi. Şimdi kayıtlara geçirmişler 'kendi isteğiyle öldü' diye. İnsanlar kendi isteğiyle ölüme gitmez.
1984'te oğlumu hastanede o şekilde gördüğüm zaman kulakları duymuyordu. Çok az işitiyordu. Gözü hiç görmüyordu. Bana dedi ki; 'Anne ne kadar isterdim senin yüzünü bir kere daha göreyim. Ama senin yüzünü artık göremiyorum' dedi. Bana 'Anne git. Artık insanlar bu derdi çekemiyor. Ankara'ya git. Derdimizi anlat' dedi. Ben gittim. Benim param yoktu. Mendilimi serdim para topladım ve Ankara'ya gittim…”
* * *
Gözün arkada kalmasın
Sakine ana, “Oğluma yetişemedim, inşallah seni kurtaracağız” diyerek 2019 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması ve cezaevlerinde hak ihlallerin sona ermesi için açlık grevine giren Leyla Güven’i ziyaret etmişti. Şu anda Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Leyla Güven, Sakine ananın ölümüne dair şu mesajı gönderdi: “Ah Sakine Ana! Ömrünü barışa adamış çok kıymetli bir yürektin sen. Tam da barış ihtimalinin böylesine yakın göründüğü bir süreçte seni kaybetmek çok acı. Gözün arkada kalmasın, uğruna hayatını adadığın onurlu barışı getireceğiz.”
* * *
Hep barışı savundu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi: “Barış annesi Sakine Arat’ın yaşamını yitirdiğini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Dünyaya gözlerini sürgünde açan Sakine anne; tüm yaşamı boyunca devletin Kürt meselesine yönelik baskıcı politikalarının mağduru ve yakından tanığı olmuştur.
Sakine anne, bu meselenin çözümsüzlüğünden kaynaklı olarak evlatlarını kaybetmiş, devletin en sert uygulamalarına maruz bırakılmış; fakat barışı savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir.”
* * *
Bextê Reş
Yazar Rojin Zarg, Sakine Arat’ın yaşam ve mücadelesini ‘Emrê Dirêj Bextê Reş’ ismiyle 2018 yılında kitaplaştırdı.