Salih taşı bile örgütleyebilirdi
Dosya Haberleri —

Salih Kandal
- Salih Kandal Hilvanlıdır. Öğretmendir. Kendisini Kürt Özgürlük Hareketi'ne adar. İlk kongrede O da vardır. Urfa'da işbirlikçi aşiretçiliğin egemenliğini kıran isimlerden biridir. Bu yolda can verir. Abisi Hamid Kandal, "Salih örgütlemedeydi. Örgütlü bir insandı, taşla konuşsa taş onun arkasından yürür" diyor.
- Hamid Kandal da kardeşinin patikasını takip eder. Ama kavgalı başlar bu yol. Salih'le komünizm nedeniyle kavga eder. Salih tam 8 saat anlatır, Hamit artık ikna olmuştur. Hamit 20 yılını cezaevinde geçirir. Abdullah Öcalan'ı evinde ağırlar, Cemil Bayık, Mazlum Doğan, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Duran Kalkan'la tanışır, en çok Mehmet Karasungur'la kalır.
GÜLCAN DERELİ
Hilvan, Kürt Özgürlük Hareketi için dönüm noktası merkezlerden biri. Hareketin doğuş sancıları en çok burada yaşandı, en büyük çıkışlardan biri de yine burada oldu. Hilvan, tıpkı Lice gibi bir doğuşun hem şahidi hem de ev sahibidir. Hilvan bu özelliğini bağrında taşıdığı evlatlarına borçludur. Onlar, zaman ötesi bir ruhun taşıyıcı kadrolarıydı. Salih Kandal işte onlardan biridir. Bulunduğu yeri değiştiren, dönüştüren, yerleşik kalıpları kıran, uykudan uyandıranlardandır. Özgürlük Hareketi'nin öncü kadrolarından olan Salih Kandal, kısa yaşamında büyük izler bırakır. Salih Kandal'ın yaşam izini sürerken ailesinin de iz bırakan hikayesine tanık olacağız.
Talebe-öğretmen buluşması
Salih Kandal, 1956 Hilvan doğumludur. Öğretmendir. Kürt Özgürlük Hareketi'nin kurucu kadroları arasındadır. Tıpkı Mazlum Doğan, Hayri Durmuş, Kemal Pir gibidir. O ruhtandır. Dönemin talebelerine o da bir öğretmen olarak eşlik etmiş, onlardan etkilenmiştir. Doğubeyazıt'ta öğretmenlik yapmıştır. Mesleğini yaparken de bir kadro olarak çalışmaya devam etmiş, Hilvan-Siverek-Urfa bölgesinde örgütlenme faaliyetlerini yürütmüştür. Devlet destekli Bucak aşireti ile çatışmada yer almış, işbirlikçi aşiretçiliğin egemenliğinin kırıldığı bu dönemin öncülerinden olmuştur. 30 Temmuz 1979 günü devletin her türlü imkan sunduğu ve halkın üzerine saldığı Adalet Partisi Milletvekili Mehmet Celal Bucak’a karşı yapılan Kırbaşı köyü baskınında yer alır. Burada yaşamını yitirir ama geriye unutulmayacak izler bırakır.
Beni 8 saatte ikna etti
Hamit Kandal da 1953 doğumludur. Salih Kandal'ın abisidir. Onun çarpıcı hikayesini de aşağıda kısaca okuyacaksınız.
Hamit Kandal, Salih Kandal'la bir kavgasını anlatarak başlıyor söze: "Salih Kandal, benim küçüğümdü. Biz varlıklı bir aileydik. 4 erkek, 5 kız kardeştik. Baba vefat etmişti, ailenin büyüğü bendim. Salih mücadeleye girdiği zaman -bir anımız var- Dev Gençli bir öğretmeni (Şehmus Hacıyusuf) görevden attılar. Sonra Diyarbakır Belediyesi'nde işe girdi. Ve onu Diyarbakır’da suikastla öldürdüler. Salih onun cenazesi üzerine konuştu. Hilvan’da şöyle diyorlardı; Ahmede Şex’in öğretmen oğlu komünist olmuş. Tabii komünistin ne olduğunu o zaman bilmiyorum. Ben de feodalım ya dedim “Salih ağa komünizm nerden çıktı?” Kalktım ona iki tane vurdum. Salih karate kursunu görmüştü. Aramızda iki-üç santim boy farkı vardı. Benden uzundu, hareketliydi. Annem deliye döndü, ikimiz de silahlıyız, birbirimize girdik. O beni yere attı, ben 86 kiloydum o 87 kiloydu. O fark etti ben onu bırakmıyorum, üçüncüde ben onu yere attım. Sonra oturdu, 8 saat benimle konuştu. 8 saatte beni ikna etti."
Taşı bile örgütleyebilirdi
Hamit Kandal, öğretmen kardeşi Salih Kandal'ı anlatırken onun ikna gücünü, adanmışlığını "taşı bile örgütleyebilirdi" örneğiyle anlatıyor. Onun inandığı dava uğruna bütün bilincini nasıl maharetle kullandığını şöyle anlatıyor: "Salih örgütlemedeydi. Örgütlü bir insandı, taşla konuşsa taş onun arkasından yürür. Salih arkadaş öyle bir insandı. Hangi yörede, hangi bölgede kalırsa onların şivesiyle onlarla konuşur. Öngörüsü çok yüksekti. Mücadeleye ölümüne bağlı bir insandı. Öğretmen olmuştu, Doğubeyazıt’ta iki sene öğretmenlik de yaptı. O zaman da parti kadrosuydu, çalışma yapıyordu. Sonra tayinini Doğubeyazıt’tan getirdik. O zaman bir tane MHP’li Milli Eğitim Müdürü vardı. Yozgatlıydı. Biz içeri girdik, ooo Salih Kandal hoş geldin dedi. Onun devrimci olduğunu biliyordu. Salih burada şehit düştü, 32 gün taziyesi sürdü. Hemen burada karşıdaydı (Röportaj yaptığımız yerin bulunduğu caddeyi gösteriyor). Annem feodal bir anneydi, biz ona feodal ana diyorduk. Salih’in taziyesinde kamyonlarca şeker, yağ, 120 tane koyun... Hepsi taziye için getirildi. Hepsini sattık. O zamanın parası 630 bin lira tuttu, partiye teslim ettik. Bunlar Salih için gelmiş, Salih bu mücadele için şehit olmuş. Bizim ihtiyacımız yok ama sizin olacak dedik verdik. O zaman birbirine bağlılık vardı, bilinç vardı, şimdi kurnazlıklar da çok..."
45 sene göğsünde taşıdı
Hamit Kandal, röportaj sırasında göğsünün üzerindeki iç cebinden bir vesikalık fotoğraf çıkarıyor. Salih Kandal’ın vesikalık küçük bir fotoğrafını gösteriyor bana. Fotoğrafa bakarken duygulanıyor ama fark edilsin de istemiyor. Bana fotoğrafı gösterirken şu ifadeleri kullanıyor Hamit Kandal: "Bu fotoğraf yıllardır benimle. Bu fotoğrafı 1976'da çekmişti. 45 senedir bendedir. Cezaevinde benimleydi, hala benimle..."
Binlerce basıldı halka dağıtıldı
Salih Kandal'ın en küçük kardeşi Aynur Yılmaz, hayal meyal hatırlıyor yaşananları. Şimdi kendisi bir Barış Annesi. Elinde taşıdığı fotoğrafla röportaja başlıyoruz. Önce abisi Salih Kandal'ın taşıdığı fotoğrafıyla ilgili bilgi veriyor Aynur Yılmaz: "Şehit düşmeden 15 gün önce bu fotoğrafı çekmişti. Bu üzerindeki kahverengi elbisesi hala ablamın evinde ve saklıyor. Urfa ve Hilvan genelindeki fotoğrafçılar bu fotoğrafı binlerce çıkardı. Halka dağıttı. Bu fotoğraf neredeyse herkesin evinde vardır" diyor.
Apocular...
Ailesinin mücadeleye olan bağlılığını vurgulayan Barış Annesi Aynur Yılmaz, abisi Salih Kandal'ın ve mücadelenin mirasını şöyle anlatıyor: "Hilvan’dan kopamadık çünkü bizim bir parçamız burada. Mücadele burada başladığı için bununla gurur duyuyoruz. Aile olarak birçok sıkıntıyı çektik. O zaman anneme dediler size kimse sahip çıkmaz, sizi kimse içeri almaz, ailemizden de birçok kimse gerçekten bizi içeri almadı. Korkuyorlardı, bunlar Apocular diyorlardı. Tarlada dolaşır ekmek bulamazdık. Üzülerek söylemiyorum, iyi ki mücadelede yer aldık ve bu zamana geldik. Onun ve Serok’un arkasında milyonlar bu yolda devam etti. Bayrağı kaldırdılar, inanıyorum ki onların emekleri boşa çıkmayacaktır. Emekleri karşılıksız kalmayacaktır."
* * *
Pişman değilim
Hamit Kandal'ın hikayesi de kardeşi Salih Kandal'ın patikasını takip etmiş. 20 yılını cezaevinde geçirmiş. Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Mazlum Doğan, M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Mehmet Karasungur, Duran Kalkan'la tanışır. 12 Eylül Darbesi'nde Diyarbakır Cezavi'nde kalır, 5 Nolu'da Mazlumlarla birlikte direnir. Biraz deli fişektir Hamit Kandal. Eyvallahı yoktur. Hareketle tanışmasını şöyle anlatıyor Hamit Kandal: "Bu hareketi 1976’da tanıdım. O zaman 23 yaşındaydım. Evliydim, iki çocuğum vardı. Şu an 72 yaşındayım, o yaşımdan bu yaşıma hep ulusal davayla yürüdüm. Düştüm kalktım ama hiç kopmadım, epey de bedel verdim. Zengin olanlar bana soruyor, Hamit sen bu harekete girdin pişman değil misin? O kadar zengindin, mal varlığın da vardı. Hepsi gitti. Bu yolda amcamı, kardeşimi şehit verdim, pişman değilim dedim. Servetimin hepsini verdim, pişman değilim. Gençliğimi verdim, pişman değilim. Tek bir eksikliğim var, o zaman 76-77’lerde elimde 2 milyon vardı o zaman iki dönüm arazi alsaydım. Şimdi daha rahat siyasete katkı sunardım. Partinin ideolojik döneminde o günden bugüne gücüm oranında yürüyorum. Kendimi her yönüyle donattım, bilinçliyim."
Öncülerle buluşma
12 Eylül darbesinde baskılardan nasibini alan Hamit Kandal, Ocak 1981 tarihinde tutuklanır. İdamla yargılanır. Hatta o zaman gazeteler "Güneydoğu Canavarı yakalandı" diye manşetler atar. Ancak tutsak da düşse teslim olmaz, direnmeyi seçer. Birçok önder kadroyu yakından tanır, birlikte çalışmalar yürütür. Hamit Kandal, öncü kadrolarla olan tanışıklığını şöyle anlatıyor: "Hevale Mazlum, Hevale Kemal, Hevale Hayri, Cemil Bayık hepsini hem dışardan hem içeriden tanıyordum. Beraber de kalmıştık. Kendimi onlarla daha da geliştirdim, büyüdüm. En çok Mehmet Karasungur'la kaldım. Bingöl merkez köylüdür. Onunla senelerce kaldım. Birçok şeyi Mehmet Karasungur’dan öğrendim. Gerçekten Mehmet Karasungur çok büyük insandı, Heval Cemil Bayık da öyle. Onunla da kaldım. Duran Kalkan'la da kaldım. Önderlik 3-4 gün evimde kaldı. Öncesinde Önderlikle de birçok kez beraber kaldık. Bunu mahkemede de dile getirmişim. Bu söylediğim her şeyin hesabını sıkıyönetim mahkemelerinde vermişim, söylemişim."
3 kez idamla yargılandı
Cezaevi sürecinde en büyük gücü yoldaşlarından aldığını ifade eden Hamit Kandal, o süreci şöyle anlatıyor: "O zaman aranıyordum ama çıkmadım. 1981 yılının Ocak ayında tutuklandım. Biri vardı, Mahir Uçar’dı adı, ihanetçi oldu. Yanımdaydı, ben onun yüzünden tutuklandım. Mahkeme 16 yıl 8 ay sürdü. Ama ben bundan vazgeçmedim. Siyasi savunmamı da yaptım. Çünkü mahkememiz PKK Ana davası 574 kişiydi. Hilvan-Siverek davası 572 kişiydi. Her iki davada da yargılanıyordum. 36 dosyam vardı. Mahkeme 3 kez idam verdi. Her seferinde bozuluyordu. 16 yıl 8 ay tutukluydum, 3 yıl 4 ay da hükümlü kaldım. 20 yıl sonra çıktım. Her yerde görev aldım."
Eşi ve çocuğu cezaevinde
Zamanın ruhu onda da iz bırakır. Ve eşi de çocukları da bu yolda yürür. Cezaevi sonrası yaşananları şöyle anlatıyor Hamit Kandal: "Ben cezaevinden çıktıktan sonra bir çocuğum daha oldu. 21 yaşında cezaevine girdi hala içeride, eşim 5 yıldır cezaevinde. Eşimin adı Şefika Kandal. Kürtçe savunma yaptı. O yüzden de hakim ceza verdi. Hakim de Urfalı bir Kürt’tü. 7 buçuk yıl verdiler."
* * *
Artık evde durmuyorum
Barış Annesi olan Aynur Yılmaz hem abisi Salih Kandal hem de onun izinde giden kızını takip eder. Yollarını yolları bilir. Aynur annenin kızı Kobanê sürecinde yaşananları görünce oraya gitmeye karar verir. Orada tıpkı Suruç'ta DAİŞ tarafından katledilen 33 düş yolcusu gibi amacı çocuklara ulaşmaktır. Öyle de olur. Ulaşır... Kobanê'de annesi-babası katledilmiş çocuklara bakar. Ancak yuvada bir kaza yaşanır. Klima patlar, çocukları kurtarmak isterken vücudunun büyük bir bölümü yanar, yine de birçok çocuğu kurtarmayı başarır. Aynur anne, "Kızımın mücadelesi bana daha da güç verdi. Artık evde durmuyorum. Urfa Barış Anneleri'nin arasına katıldım. Susmuyorum. Röportajlar veriyorum. Hayatım boyunca da mücadele etmeye devam edeceğim" diyor.
Dayısının yolu tuttu
Hiçbir zaman doğduğu toprakları terk etmeyi düşünmediğini kaydeden Aynur anne, şunları dile getiriyor: "Hamit abim bire bir yaşadı, biz çok küçüktük. Ama yine söylüyorum, iyi ki Salih Kandal’ın kız kardeşiyim. İyi ki 12 Eylül döneminde o bayrağı eline aldı, o bıraktığı bayrağı ben ve ailem devraldık. Başta Hamit abim olmak üzere diğer abilerim o bayrağı kaldırdı. Kendi şehit düştü, diğerleri cezaevine girdi. Aile de amcam, amcamın çocukları, ablam hepsi cezaevine düştüler. En küçük bendim, onlar cezaevine girdikten sonra onların bayrağını ben kaldırdım. Elimizden geldiğince onların mücadelesini bugünlere taşımaya çalıştık, halka anlatmaya çalıştık. Tabii gönül isterdi onun yolunda daha başka alanlara çıkaydım ama ben çıkamadım, bir kızım vardı, kızım dayısının yolunu tuttu. Ana sınıfı öğretmeniydi. Bana dedi ki anne ben yanlış bir şey yapmadım dayımın, hem kalemini, hem silahını aldım. Ben kızımla da gurur duyuyorum."
Serok'tan ilham alıyoruz
Her zaman barıştan yana olduklarını vurgulayan Aynur anne, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Kimsenin ciğeri yansın istemem. Ne gerillanın ne de askerin, bir anne olarak diyorum bizler çektik, hiç kimse çekmesin. Halk olarak biz el ele verirsek aşamayacağımız hiçbir şey yoktur. Ve inanıyorum ki Serok Abdullah Öcalan çıkacak. O'ndan ilham alıyoruz, diyoruz ki O tek başına halkı için 26-27 yıldır direniyor."