Seçimler ve ikinci yüzyıl

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Son yıllarda bütün siyasetçilerin dilinde bir yüzyıl lafıdır gidiyor. Bütün iddiaları iflas etmiş süfli bir sistem zorbalıkla daha fazla ayakta tutulamaz. Tutulsa bile halka hiçbir faydası olamaz.
  • Erdoğan gidince bütün sorunlar çözülecek mi? Elbette hayır ama çözüm yolu açılacak. “Hangi sorun ne kadar çözülür” bu mücadeleye bağlı olacaktır.
  • Seçime giriliyorsa, amaç en fazla oyu almak ve bu oylarla ittifak olarak mümkün olan en fazla vekili çıkartmaktır. Ancak o zaman TBMM’de demokratik-barışçı dönüşümlerin önü açılabilir.

14 Mayıs seçimleri için geri sayım sürerken ülke ve bölgedeki ilgi de giderek artıyor. Erdoğan’ın kurduğu tek parti-tek adam sistemi şimdiden depreme uğramış gibi darmadağın oldu. Görünürde Erdoğan’ın kazanma ihtimali de çok düşük. Erdoğan, içte ve dışta bütün gücünü seferber edip ayakta kalmaya çalışıyor. Ama seçimi kim kazanırsa kazansın artık eski devir kapanıyor. Bir değişim dalgasının ayak sesleri her yerden duyuluyor.

Dünyada ve bölgede sorunları olan tek ülke Türkiye değil. Ama Türkiye’nin ekonomik-sosyal-siyasi-askeri sorunları o kadar çok ve birikmiş ki, halının altına süpürülen çöpler o kadar artmış ki sorunları çözmek ve köklü bir temizlik yapmak kolay değil. Türkiye sadece Maraş-Hatay depreminin enkazı altında değil. Aynı zamanda çürümüş AKP-MHP diktasının enkazı altında inliyor. Bu enkaz o kadar büyük ve ağır ki hiçbir kişi, örgüt, kurum ya da parti tek başına bunu çözemez. Bu nedenle, tek adam diktası yerine geniş ittifakların kurulmuş olması da olumludur.

Son yıllarda bütün siyasetçilerin dilinde bir yüzyıl lafıdır gidiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılından beklentiler dile getiriliyor. Türkiye yüzyılından söz ediliyor. İkinci yüzyılda cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması hayal ediliyor.

Bu durum genel olarak birinci yüzyıldan ve özellikle son yirmi yıldan memnun olunmadığının açık ifadesidir. Ayrıca memnun olunsa bile bu şekilde sürmesinin mümkün olmadığı açıkça görülüyor. Bütün iddiaları iflas etmiş süfli bir sistem zorbalıkla daha fazla ayakta tutulamaz. Tutulsa bile halka hiçbir faydası olamaz.

Doğu Avrupa’daki reel sosyalizm zorla ayakta tutulmaya çalışılırken daktilo, telefon, fotokopi makinesi gibi araçlar suç aleti gibi görülüyor ve sıkı denetim altında tutuluyordu. Oysa dünya internet çağına geçiyordu. Türkiye’de 12 Eylül faşist diktası sürerken Özal yeni bir çığır açmaya çalıştı. Kapitalizmi geliştirmek için de olsa bu çağdışı sisteme karşı çıktı. Yıllarca karşı çıkılan 141-142. maddeleri kaldırarak sol külliyat ve partiler üzerindeki yasaklar kaldırıldı. Komünist parti kurmak yasal hale geldi. Özal “İnternet çağına girdik. Yakında her şey internette yayılacak. Neyi nasıl yasaklayacaksınız?” diyordu. Sonuçta Kürt sorununa el atan ilk siyasetçi de o oldu. “Hayatım pahasına da olsa bu sorunu çözeceğim” diyordu. Talabani ve Öcalan ile doğrudan temas kurarak bir diyalog başlatmak istedi. Bundan ötürü tasfiye edilse de geleneksel anlayışa-yapıya ilk darbeyi vurmuş oldu. Özal’ın tasfiyesi ve ondan sonraki 93 konseptiyle girilen kanlı tasfiye süreci ve Kürt soykırımının her alanda sürdürülmesi birinci yüzyılın çözümsüzlüğe saplanmasının ilanı oldu. Türkiye ise hala internet yasaklarından medet umuyor.

Şimdi ikinci yüzyıla geçen yüzyıldan devralınan ağır sorunlarla giriyoruz. Ama yeni yüzyılda eskiyi korumak ve tekrar etmek de olanaksız. Ne dünya eski dünya ne de Türkiye eski Türkiye. Seçimlere giderken şunların altını bir kez daha çizmek gerekir:

Bu seçimlerin temel konusu Erdoğan diktası yıkılsın mı kalsın mı sorusudur.

Amasız ve fakatsız olarak yıkılsın diyenlerin hepsi de bir aday etrafında birleşmek zorundadır. O zaman Erdoğan’ın yıkılması kaçınılmaz olacaktır.

Diyorlar ki “Erdoğan gitsin de, ne olursa olsun mu?”

Bu soruya kısa ve net olarak EVET demek gerekir.

Erdoğan gidince bütün sorunlar çözülecek mi?

Elbette hayır ama çözüm yolu açılacak ve sorunların çözümü için verilen mücadele yeni bir aşamaya sıçrayacak. “Hangi sorun ne kadar çözülür” bu mücadeleye bağlı olacaktır.

Şimdiden her konuda garanti istemek yanlıştır. Çünkü böyle bir garanti verecek makam yoktur, olsa da verilecek garantinin de hiçbir garantisi yoktur.

Bir de milletvekillikleri konusu var. Şaşırtıcı biçimde muhalefet saflarında vekillik mücadelesi yapılıyor. Şaşırtıcı diyorum çünkü genelde ittifak kaybederse şu ya da bu partinin alacağı 2-3 vekilliğin-ki bunun da hiçbir garantisi yok- ne kıymeti olabilir? Bu durumda atılan taş ürkütülen kurbağaya değer mi? Yoksa tam tersine muhalefetin yenilgisine mi yol açar? Bu durumda “Bavulum düştü denize, anahtarı bendedir” diye avunan saf kayıkçıdan ne farkımız kalır?

Seçime giriliyorsa, amaç en fazla oyu almak ve bu oylarla ittifak olarak mümkün olan en fazla vekili çıkartmaktır. Ancak o zaman TBMM’de demokratik-barışçı dönüşümlerin önü açılabilir.

Bir de sosyal medya bataklığı var. Sosyal medyada her türlü dedikodu-suçlama ve iftira gırla gidiyor. Bazı partiler ve adaylar hedef alınıyor. Şüphesiz ki herkesin soru, eleştiri ve konuşma-yazma hakkı vardır. Ama sosyal medyayı kaplayan takma isimli-çakma resimli trollerin iğvasına kapılmamak gerek. Erdoğan’ın Gezi direnişinden sonra CİMER aracılığıyla binlerce kişilik trol ordusu kurduğu biliniyor. Gönüllü katılımlarla bu sayının çok daha fazla arttığı açıktır. Bunlar bazen solcu, bazen Kürt, bazen de Erdoğan-Bahçeli taraftarı görünebilir. Sosyal medyayı 1-2 gün takip eden herkes bu trol potansiyelini görebilir. Bu trollerin kışkırtmalarına kapılıp gaza gelen bazı solcular daha büyük tahribat yapıyor. Bence boş dedikodu ve yıpratma kampanyalarına hiç bir sorumlu insan çanak tutmamalıdır. Demokrasi mücadelesinde herkese yer vardır. Hiçbir kişi ve çevre bu mücadeleden dışlanmamalı.

Yeşil Sol Parti çatısı altında seçimlere katılacak olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın başarısı tüm demokrasi güçlerinin başarısı olacaktır.

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…“

Mevlâna Celâleddin

 

suatbozkus@gmail.com - twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.