Şehit babaları tereddütlü

Mehmet Abay ve Mustafa Çukur
- Kızı Dilan'ı Kobanê’de DAİŞ’e karşı savaşta kaybeden Mehmet Abay, barış için samimiyet söyleyerek devletin adım atması gerektiğini söyledi.
- Sûr'da şehit düşen Rozerin'in babası Mustafa Çukur, “Bu sürecin de diğerlerine benzemesinden korkmamamız için o güveni verecek adımlar atmalılar" dedi.
İnsanların sorunların çatışmaya dönüşmesinden yaşamını yitirdiğini kaydeden şehit Dilan Abay'ın babası Mehmet Abay, "Savaşın çıkmasına neden olan sorunların çözülmesi gerekiyor. Bugün silahın bırakılması tartışılıyor. Biz de silahların bırakılmasını istiyoruz ama bunun için ortak paydada buluşmak; var olan sorunların çözümü için adımlar atmak gerekiyor” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı, “Demokratik Toplum ve Barış Çağrısı” halkta büyük bir umut yarattı. Barış çağrısını en çok da 50 yıldır kesintisiz devam eden savaşta evlatlarını yitiren aileler destekliyor. Savaşın yakıcı gerçekliğini bizzat yaşayan aileler, bir an önce barış için gerekli demokratik adımların atılmasını bekliyor. Îdir merkeze bağlı Tecirli köyünden olan Mehmet Abay, şehit Dilan Abay’ın babası. Dilan Abay, 2010'da gerilla saflarına katıldı. Dilan Abay, DAİŞ’in Rojavayê Kurdistan'a saldırması üzerine Kobanê’ye geçti. DAİŞ’e karşı savaşta 15 Ekim 2014’te şehit düşen Dilan Abay, 14 Mart 2015'te Tecirli köyünde toprağa verildi. MA'ya konuşan baba Mehmet Abay, “Kızım çok zeki ve sosyal biriydi. Okula gittiğinde de çok başarılıydı. Bu köyde 300 öğrenci arasında ilk sıralarda yer alıp Anadolu Lisesi'ni kazandı. Hem okula gidiyordu hem de siyasal çalışmalara katılıyordu. Gittikten bir süre sonra haberlerde kızımın adını okudular ve şehadete ulaştığını öğrendim. Bunun üzerine Riha’nın Pîrsûs (Suruç) ilçesine gittim. Resmi başvurular yaparak Kobanê’ye geçtim. Oradaki tabloyu görünce kendi cenazemi unuttum. O kadar vahim bir tablo vardı. Daha sonra kızımın cenazesini alıp Îdir’a getirdim. Cenazemizi burada binlerin katılımıyla defnettik” dedi.
Sorunlar var, çözüm de olmalı
Kürt halkının çok büyük acılar yaşadığını hatırlatan Abay, “Önderliğin, ‘Demokratik Toplum ve Barış Çağrısı’ tarihi bir açıklamadır. Bir şehit babası olarak bizlerin de hasret duyduğumuz şey buydu. Kimsenin evine ateş düşsün istemiyoruz. Hiç kimse artık çocuklarını kaybetmesin. Bu sürecin olumlu bir şekilde sonuçlanmasını hayal ediyoruz” diye konuştu. İnsanların sorunların çatışmaya dönüşmesinden yaşamını yitirdiğini kaydeden Abay, "Savaşın çıkmasına neden olan sorunların çözülmesi gerekiyor. Bugün silahın bırakılması tartışılıyor. Biz de silahların bırakılmasını istiyoruz ama bunun için ortak paydada buluşmak; var olan sorunların çözümü için adımlar atmak gerekiyor” dedi.
Ben Kürt'üm diyene halen yer yok
Kimi kesimlerin “Kürtlerin neyi eksik, her yerdeler” sözlerini hatırlatan Abay, “Evet, doğrudur bazı Kürtler her konumda yer alabilir ama ‘ben Kürt'üm’ diyen bir Kürt, hiçbir şekilde var olamıyor. Kürt her şey oluyor ama Kürt olamıyor. Örneğin ben de bir Kürt'üm, peki neden ihraç edildim. İki çocuğum var. Lisans eğitimi aldılar ama hiçbir işe giremiyorlar. Bu sadece benim için değil, on binlerce Kürt için geçerli olan bir durumdur” şeklinde konuştu.
Barış için samimiyet lazım
Barışın olması için samimiyetin olması gerektiğini vurgulayan Abay, şunları ekledi: “Birçok hasta tutsak cezaevinde tutuluyor. Onlarca insanımız 30 yıldır cezaevinde. Hiçbir şey olmadan çeşitli bahanelerle tahliyeleri erteleniyor. Devlet, şimdiye kadar somut herhangi bir adım atmadı. Eğer devlet samimiyse ilk olarak hasta tutsakları bırakması gerekiyor. Adımların karşılıklı olması lazım.”
PKK kendini feshetti, peki devlet ne yaptı?
Barışın sağlanması için devlete adım atması çağrısı yapan ailelerden biri de sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü Sûr’da katledilen Rozerin Çukur'un ailesi. Rozerin Çukur (17) Amed’in Sûr ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında 8 Ocak 2016’da keskin nişancılar tarafından katledildi. Ailesi, günlerce cenazesinin verilmesi için nöbet tuttu. Ailenin eylemleri sonucunda ancak 5 ay sonra 8 Haziran 2016’da cenaze teslim edildi. Bir yandan evlat acısı yaşayan aile bir taraftan da adalet mücadelesini sürdürüyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürecin anlamlı olduğunu dile getiren baba Mustafa Çukur, MA'ya şunları söyledi: "İnsanların beklentileri ve ümitleri var. PKK silahını bıraktı, kendini feshetti. Peki devlet bugüne kadar ne yaptı? Faili meçhul bir sürü dosya var, hasta tutsaklar var. Rozerin’in davası onların kanunlarına göre dört yıl önce tamamlanmış olması gerekiyor. Ama neredeyse 10. yılına girdi hala bir sonuç yok. Bir süre sonra ‘Zaman aşımına girdi’ diyerek dosyayı kapatacaklar” dedi.
Güven verici adımlar atılmalı
Sürecin olumlu ilerleyebilmesi için Kürt Halk Önderi'nin fiziki özgürlüğünün sağlanıp çalışma koşullarının yaratılması gerektiğini vurgulayan Çukur, şöyle devam etti: “Abdullah Öcalan olmadan bu süreç ilerlemez ve inandırıcı da olmaz. Bu kadar ciğerim yanmış, eğer bir huzur olursa acım diner. Bu sürecin de diğer süreçlere benzemesinden korkmamamız için o güveni verecek adımlar atmalılar. Bu adımlar arasında tutsakların özgürlüğü, ana dilde eğitim, faili meçhullerin failleri açıklanmalı, hala devam edenlerin dosyası sonuçlanmalı.”
Acılarımızı mezara kadar mı götüreceğiz?
"Bugün bizim canımız nasıl yanıyorsa polis ve askerin ailesinin canı da yanıyor ama biz bu acımızı mezara kadar mı götüreceğiz?" diye soran Çukur, şunları ekledi: "Sonuçta bizden sonraki topluluğa da aynı acıyı yaşatma hakkımız yok. Ben diyorum ki, tamam ben çocuğumu kaybettim ama artık yeter, daha fazla kimse çocuğunu kaybetmesin. Bu sadece benimle de olmaz. Bize karşı olan tarafın da kaybı oldu, onlar da kimsenin dolduruşuna gelmesin. Onun için herkes bu sürece sahip çıksın.” ÎDIR/AMED