Sessizlik Zinciri’ni kıran kadınlar

Kadın Haberleri —

TJA,

TJA, "Sessizlik Zinciri: Kadın Siyasi Mahpuslar Etrafındaki Duvarları Yıkmak" konferansı

  • Cezaevindeki kadınlarla dayanışma ağı oluşturmak amacıyla Amed’de “Sessizlik Zinciri: Kadın Siyasi Mahpuslar Etrafındaki Duvarları Yıkmak” başlığıyla düzenlenen konferansta, erkek-devlet şiddetiyle mücadele eden kadınlar cezaevi deneyimlerini paylaştı.

Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), kadınların cezaevlerindeki direnişini dünyaya duyurmak ve uluslararası bir dayanışma ağı oluşturmak için, "Sessizlik Zinciri: Kadın Siyasi Mahpuslar Etrafındaki Duvarları Yıkmak" başlığıyla konferans düzenledi.

Amed’de dün başlayan ve bugün bitmesi beklenen konferansa Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri, farklı ülkelerden gelen feminist aktivistler, cezaevinden çıkan kadınlar, Adalet Nöbeti eylemcileri ve Barış Anneleri, gazeteci, yazar ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

Açılış konuşmasının ardından söz alan TJA aktivisti Hacer Özdemir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğine işaret ederek, tüm siyasi siyasi tutsakların serbest bırakılması çağrısı yaptı.

12 Eylül darbesinde Amed Zindanı’nda verdiği direnişle adı dünyaya yayılan Sakine Cansız ve yoldaşlarının bugün halen dünyada anıldığını belirten Özdemir, kadınların en büyük işkence, taciz ve tecavüz suçlarıyla 1990’lı yıllarda gördüğünü söyledi.

Bugün Kurdistan ve Türkiye’deki cezaevlerine baktığımızda, Kürt kadınları buraları birer direniş alanı haline getirerek, ajanlığı ve baskıyı hiçbir şekilde kabul etmedi. Öyle ki bugün cezası dolmasına rağmen ‘iyi halli’ olmadığı gerekçesiyle tahliye edilmeyen ve keyfi hücre/disiplin cezası verilen kadınlar erkek-yargı sistemi karşısında dimdik durmanın örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Konferansın başlangıcında 30 yıllık kadın tutsaklardan Mizgîn Aydın, Şadiye Manap, Rojbîn Perişan, Emine İpek, Emine Yıldırım ve Mevlüce Acar’ın sahneye çıkıp, katılımcıları selamlaması, büyük bir alkış coşkusuyla karşılık buldu. Alkış seslerine elbette zılgıtlar ile “Jin jiyan azadi" ve " Biji berxwedana zindanan" sloganları da eşlik etti.

Konferansta mücadelesini Kürt kadınlarınınkiyle birleştirip çığ gibi büyüten kadınların yaptıkları konuşmalar dikkat çekti. İrlanda, Filistin, Irak, Katalan ve İranlı kadın aktivisler, cezaevleri deneyimlerini paylaştı.

Görülmeyen kadının mücadelesi

Avrupa Parlamentosu üyesi ve önceki dönem milletvekili Martina Anderson, İrlanda’nın yüzlerce yıllık ulusal bağımsızlık mücadelesinde yer alan isimlerden. Devletin bağımsızlık sürecinde İrlandalı kadınlara karşı her türlü şiddete başvurduğunu ve muhafazakâr bir yapıya sahip olan İrlanda’da kadın mücadelesinin görülmediğini söyledi.

Hem içeride hem dışarıda işkence

1985'te İngiltere'de tutuklandığını ve Londra'daki Brixton Hapishanesi’nde tutuklu kaldığını anlatan Anderson, “On üç aylık tutukluluk süremiz boyunca, sürekli cinsel tacize benzer şekilde, günlük çıplak aramalarla sık sık mahremiyet ihlallerine maruz kaldık. Soyarak arama, her gün en az 6 kadın gardiyan tarafından 6 kez çıplak aramaya maruz bırakılmaya kadar vardı. Ayrıca hücre pencereleri ardındaki erkek mahkûmların sözlü taciziyle de karşılaştık, bu da cinsel tacizin olduğu düşmanca bir ortamın sürdürülmesiydi” dedi.

Serbest bırakıldıktan sonra siyasi tutuklu olmanın cezalarını çekmeye devam ettiklerini de aktaran Anderson, gördükleri işkencelerde kadınların çocuk sahibi olamadıkları yanı sıra evlat edinmelerinin dahi yasaklandığını aktardı.

 

 

Davamız için direndik

Filistinli Kifah Afifi, “Siyasi kadın mahpus deneyim ve mücadeleleri” başlıklı ikinci oturumda hikayesini paylaştı. “Biz davamız olduğunu biliyorduk, iman ettiğimiz, güvendiğimiz bir vatanımız, bir davamız vardı. Onun için direniyorduk” diyen Afifi, İsrail’de esir alındığında işkencenin her çeşidine maruz bırakıldığını söyledi.

Dünya böyle işkence gördü mü?

“Keşke vücudumu açıp size gösterebilseydim. Bana elektrikten şok uygulayarak, iç organlarıma zarar verdiler, organlarım çalışmayacak bir duruma geldi maalesef. Dünyada böyle bir işkence nerede var? Açıp kapanan sandalyeler vardı bizi oraya koyalardı ve kalk derlerdi ellerin arkadan gözlerin bağlı ve bu durum içerisinde git onu su doldur ve yere at diyorlardı. Böyle bir işkence türü başka yerde olmamıştır. Bir kadın vardı 80 yaşında köpek gibi zıplatıyorlardı. 3 aylık çocuğu olan bir bebeğe tecavüz etmişlerdi. Bir kadının maruz kalabileceği başka işkence duydunuz mu? Bunlar bize uygulandı. Köpeklere işaret verdiklerinde köpekler bize saldırıyorlardı. O hapishanede ölebilirdim. O soğukta orada kıyafetlerimizi bile giyemiyorduk. Buzlu su üzerimize atıyorlardı ve vücudumuzda kan akıyordu.”

Molla’nın zindanları

Ghanbar Pour Bashkendi, İran’daki cezaevlerinde kendilerine zorla namaz kıldırdıklarını ve 5 bin insanın bir hafta içerisinde idam edildiğini belirtti. Daha sonrasında işkenceyle yapılan gözaltıların videolarını izleterek, tutsaklara ilaçların verilmediğini, taleplerin kabul edilmediğini ekledi.

 

 

Ateş sistemi yıktılar

Katalanlı Itziar Martinez, cezaevi koşullarının direniş esaslarına geçişine işaret ederek, özgürlük hareketlerinin ortak ve meşru olmayan işkencelere maruz kaldığını söyledi.

Öte yandan, cezaevleri sistemlerinin ateşin bir parçası olduğunun altını çizerek, kadın siyasi tutsakların bu süreçlerden geçtiğini ifade etti.

İspanyolların barış sürecine de değinen Martinez, “3 defa başarısızlığa uğrayan barış görüşmeleri var. Bunun sonuçları da halka açıklanmadı. Bazen onların bırakılmaması bile barış sürecine engel olabiliyor. Buna baktığımızda tutsakların çoğu cezaevlerinde 20 yıldan daha fazladır kalıyorlar. Bu durumun adaletle ilgisi yok” diye konuştu.

Gelecekleri ellerinden alınıyor

Başûrê Kurdistanlı Mihreban Ali, Irak’taki Kürtlere bir asırdan fazla süredir ‘ikinci sınıf’ olarak görüldüğünü, sürekli baskı tehdidi altında ve yok etme biçimleriyle karşı karşıya kaldıklarına işaret etti.

 Cezaevinin amacının farklı görüşlerdeki insanları kontrol etmek ve baskılamak için kullanıldığını aktaran Mihreban Ali, “Gözetim, baskın, insan kaçırma, tutuklama, gözaltı, hapsedilme, ortadan kaybedilme, işkence veya zehirleme yoluyla öldürme, saldırılar ve sürgün, vurulma, infaz ve sınır dışı edilme rejime karşı olan herkesin kaderiydi” dedi.

Irak'ın ardı ardına yönetilmesi sırasında, rejimler boyunca hapis sürecinde hem kadınlara hem erkeklere 100'den fazla işkence türünün uygulandığını belirten Mihreban Ali, “Fiziksel ve zihinsel işkencenin yanı sıra cinsel işkencenin, gelecekte kadının hayatına zihinsel parçalanmalar gibi daha ağır bir etkileri vardır” diye konuştu.

 

 

Kadın atölyeleri

Demir Otel’de 14 Ocak’ta devam eden konferansın bu bölümde atölyeler gerçekleştirildi. Onlarca kadının katılımıyla düzenlenen atölyeler şöyle:

-Gazeteciler Öznur Değer ve Esra Çiftçi'nin moderatörlüğünde “Medya ve Basın” başlığı altında “Kadın siyasi mahpusların savunuculuğunda medya ve basının rolü ve etki kullanımı” tartışıldı.

-Avukat Elif Tirenç İpek Ulaş ve Psikolog Jiyan Ay'ın moderatörlüğünde  “Hukuk ve Hak Savunuculuğu” başlığı altında, “Kadın siyasi mahpusların savunuculuğunda hukuki yollar, hak savunuculuğu ve etkili stratejiler” tartışıldı.

-Ressam Sevinç Altan ve sanatçı Fatoş İrwen'in moderatörlüğünde “Sanatın Gücü” başlığı altında “Kadın siyasi mahpusların mücadelesini yaratıcı yollarla görünür kılmada sanatın gücü” tartışılacak.

-DEM Parti milletvekili Çiçek Otlu ve TJA aktivisti Bedia Akkaya'nın moderatörlüğünde “Siyasetin Misyonu” başlığı altında “Kadın siyasi mahpusların savunuculuğunda siyasetçilerin rolü ve misyonu” tartışıldı.

Atölyelerin ardından 2’nci oturumda atölye çıktı sunumları konuşulacak. Son olarak “Kapanış formu: Birlikte nasıl ilerleyebiliriz?” başlığı altında 3’üncü oturum şu şekilde gerçekleştirildi.

-Dr. Shahrzad Mojab, “Diyalogdan eyleme: Kadın siyasi mahpuslar için işbirliği stratejileri geliştirmek, somut ve ölçülebilir planlar oluşturmak” başlığında konuşma gerçekleştirdi.

-Jineoloji Oedgisi Yayın Kurulu Üyesi rRojda Yıldız, forumda konuşmacı olarak yer aldı. AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.