Şeyh Said mi 'hain' yoksa siz mi?

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şeyh Said’e “hain” diyenler, Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesine düşman oldukları ve böylece İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni çiğnedikleri için demokrasiye de, insan haklarına da düşman olanlardır.

 Ben Şeyh Said’e “efendi” demek yerine “hazret” sıfatını daha uygun bulurum. “Efendi” sıfatının “Yunanca” bir sözcük olmasından değil elbette. (*) Feodal bir hiyerarşiyi ifade ettiği için. O nedenle izninizle bugünkü tartışma kaosu koşullarında, Kürt ulusunun tarihine saygı adına, Şeyh Said efendi yerine Şeyh Said Hazretleri diyeceğim. (**).

Önceki örgüt ve partiler gibi, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü partisi PKK Kurdistan şehirlerinin, kasabalarının ve köylerinin, dağlarının, ovalarının ve ırmaklarının, ağaçlarının ve bitkilerinin, hatta insanlarının Kürtçe isimlerini yok eden asimilasyoncu Türk devletine karşı, bu isimleri yaşatmak için savaşıyor.  Bu isimler yok edilince Kurdistan ve Kurdistan tarihi, Müslüman, Hıristiyan, Êzîdî Kürt milleti de “yok edilmiş” oluyor. Asimilasyon başarılamayınca, jenosid böylece başlıyor. Kürt halkı, Ermenilerin ve Rumların fiziki olarak yok edilmesinden bu yana varlığını Şeyh Said’lerin, Seyid Rıza’ların isyanlarına borçlu. Bu isyan geleneği olmasaydı, PKK de olmazdı. Abdullah Öcalan Şeyh Said’lerin, Seyid Rıza’ların çağımızdaki devamcısıdır ve bu anılanların yenilgisiyle yok olma sürecine giren Kürt ulusunun “dirilişini” sağlayan insandır.

Tarihe bu gözle bakan her Kürt ister PKK’li, ister HüdaParlı, ister AKP’li, ister CHP’li olsun, eğer Kürtlükten Türklüğe “iltica” etmemişse, Amed’de bir bulvara “Şeyh Said” isminin verilmesini alkışlar. Bu ismi Amed Belediyesi’ni gasp etmiş ve belediyenin her odasındaki Kürtçe isimleri yok etmiş olan AKP’li gaspçı şahıs vermiş olsa bile, Kürt’üm diyen “Şeyh Said Bulvarı”nda ulusal gururla gezinecektir. “Şeyh Said Bulvarı’ndan” yüzbinlik, milyonluk kortejlerin Newroz alanına yürüyüşü esnasında “Öcalan’a Özgürlük” haykırışları, bu bulvarın ismine mükemmel şekilde yaraşacaktır. Çünkü Kürt halkının Şeyh Said Hz.nden çıkan tarihsel yolculuğunun bugünkü son kurtuluş menzili Öcalan’ın ismine çıkar. Kürtlük artık ya sonsuza kadar varolacak ya da yok olacaktır.

Ne görüyoruz? Erdoğan-Bahçeli faşist rejimi, Kürt halkını “Şeyh Said Bulvarı’ndan” Newroz kurtuluş alanına değil, tarihi ters yüz edip 1925’de idam sehpalarının kurulduğu Dağkapı Meydanı’na doğru (***) götürmek istiyor. Şeyh Said’in torunu AKP’li vekil, Kürt halkını “Şeyh Said Bulvarı’ndan nereye götürdüğünü” bilmiyor mu? Ve Şeyh Said’le aile bağının ihaneti önlemediğini, O’nun bacanağı Kasım (Ataç) tarafından ihbar edilmesinin de gösterdiği gibi, düşünmüyor mu?

Karşı karşıya olduğumuz hadise, AKP’li sahtekarlar tarafından Şeyh Said isminin çirkef bir yerel seçim taktiği olarak kirletilmesinden başka bir şey değildir. AKP ve HüdaPar ile  türlü nedenlerle üyelik bağı bulunan kimi Kürtler Şeyh Said ismine ne kadar hürmet ederlerse etsinler Amed Belediyesi’ni gasp eden Vali’nin bu tarihi insanın ismini ona hürmeten değil, devlet adına DEM Parti’ye karşı beş paralık bir seçim taktiğine alet ettiğini bilmelidirler. Seçim olur, biter, Amed Büyükşehir Belediyesi’nin yeniden Diyarbakır yapılması, tabelasındaki bütün Kürtçe ibarelerin çöpe atılması gibi, söz konusu bulvarın ismi de, belki Şeyh’i asan İstiklal Mahkemesi Başkanı’nın ismini alır. İnsaf! Bir halk aynı delikten kaç defa ısırılacak?

Şu anda DEM Parti’yle kavga edeceğiz diye, AKP’nin Şeyh Said ismini bulvara vermesine aldananları yarın çok acı sürprizler beklemekte. Torun vekilin “Şeyh Said haindir” diyenler hakkında suç duyurusunda bulunmasını, ben şahsen desteklerim. Ama bu suç duyurusunun, eğer gerçekten de yargıda dava konusu olursa, “Şeyh Said haindir” diye sonuçlanacağını da safdillere hatırlatmak isterim.

Şeyh Said “hain” değildir. Devletine ve milletine “ihanet etmemiştir.” Çünkü ne Türk devleti onun devletidir, ne de Türk milleti onun milletidir. Çünkü Şeyh Said Hz. Kurdistan ve Kürt milleti adına silaha sarılmıştır. Bütün sömürge milletleri gibi, Rumlar, Arnavutlar, Bulgarlar, Boşnaklar, Ermeniler, Araplar gibi, “kendi kaderini tayin etme hakkı” adına, bu hak bir ölçüde 1923 Anayasası’nda kabul edildiği halde, 1924 Anayasası’nda Kürt’ün elinden alındığı için, isyan etmiştir. Ortada bir “ihanet” elbette vardır: Kemalistler Kürt halkına verdikleri sözlere ihanet etmişlerdir.

Şeyh Said “hilafet yanlısıdır.” Kemalistler ve onların uzantısı “çakma TKP” Şeyh Said’e bir de bu nedenle küfretmekte. Ben Osmanlı hilafetinin Müslüman dünyayı hiçbir zaman temsil etmediğini düşünmekteyim. O hilafet, eğer Vatikan’daki Papalık gibi İslam aleminin ruhani temsilcisi olabilse ve tümüyle Türk devletinin ve bütün devletlerin dışında bağımsız ya da özerk bir statüye sahip olsaydı, Halife’ye “biat etmesem” bile böyle bir ruhani merkeze itiraz etmek aklımın ucundan bile geçmezdi. İslam alemi, bu fırsatı çoktan kaçırdı. Kapitalist modernitenin bugünkü aşamasında Müslüman ülkelerin “tek bir Halife” etrafında birleşmesi artık mümkün değildir. Değildir ama, Şeyh Said’in yaşadığı dönemde “hilafet” sorunu çok taze bir sorundu. Cumhuriyet’i kuranlar arasında bile tam bir fikir birliği yoktu. Mustafa Kemal’in en yakınlarından Kazım Karabekir hilafet yanlısıydı.. Anadolu’daki Müslüman Türkler de. O halde neden Şeyh Said "hilafetçiliğinden" ötürü hain oluyor?

Kürt olduğu için…

Bir soru daha: Neden ulusalcılar ve çakma “komünistler” Şeyh Said’e bugün de hala küfrediyor?

Çünkü Kürt halkının tümünü “idam edemedikleri” için.

Sonuç: Şeyh Said isyanı meşrudur. Kürt milletinin kendi kaderini tayin hakkını elde etme amacı meşru olduğu ve Türk devleti bu hakkı çiğnediği için meşrudur.

Şeyh Said’in İslamcılığı ve Hilafetçiliği tartışılacak bir konu bile değildir. Çünkü onun zamanında hem Türk milletinin saflarında, hem de Kemalistlerin TBMM’sinde Türk paşalar, Türk siyasetçiler arasında da İslamcılar ve Hilafetçiler vardı.

O nedenle Şeyh Said’e “hain” diyenler, Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesine düşman oldukları ve böylece İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni çiğnedikleri için demokrasiye de, insan haklarına da düşman olanlardır.

Asıl ihanet işte budur.

(*)Orta Yunanca avthéndis αυθέντης “saygıdeğer kişi, üstad, Bizans'ta saygı unvanı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca authéntēs αυθέντης “reşit ve mümeyyiz kişi, vekil olmayan, asil” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca authéntō αυθέντω “sorumluluk ve yetki sahibi olmak” fiilinden türetilmiştir. Nişanyan Sözlüğü’nden.

(**)Arapça ḥḍr kökünden gelen ara(t) حضرة “1. huzur, mevcudiyet, prezans, 2. bir saygı deyimi” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça aara حضر “hazır idi, yüzyüze bulundu” fiilinin faˁla(t) vezninde ism-i merresidir. Aynı yerden.

(***) Dağkapı Meydanı, 2014 yılında HDP’li Amed Büyükşehir Belediyesi’nin kararıyla “Şeyh Said” ismini almıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.