Sinon ihaneti ve Kasandra laneti

Zozan SİMA yazdı —

  • O lanetli ihanet tarihi tekerrür etmesin diye çağın en gelişkin silahlarına, kimyasallarına direniyor gerillalar. Kasandra gibi lanetlenmediysek bu felaketin sonuçlarını anlatabilir ve Kürdistan ve bölge halklarını harekete geçirerek önleyebiliriz tarihin tekerrürünü…

Hile, yalan ve ihanetle kazanılmış her savaş Troya’nın düşüşünden izler taşır bağrında. Batı’nın Doğu’yu fethinin ilk öncü adımıdır bu, hep hatırlanması gereken dersler ve karakterler yüklüdür hikayesi. Sinon adındaki bir ajandan bahsedilir. Savaşın kaderini değiştiren Truva atının içeri alınmasını sağlamak için yalanlar uydurup halkı kandıran odur. Bilgi çağı denilen günümüzde algı operasyonları, özel savaş söylemleri ya da trollerle manipüle etme ve yalan işini yürütenler bu Sinon soyundan olmalı. O zamanlar için bir Sinon yetiyorken şimdi milyon dolarların akıtıldığı bir ordu bu işi yapıyor. Varın siz düşünün yalanın hakimiyetini. Çokça tartışma yapmış Troyalılar Truva atını içeri alıp almama konusunda. Kararsızlıklar yaşamış. Kimisi bir tuzak olduğunu düşünüp denize atın demiş, kimisi Sinon’a inanıp bir armağan olduğunu düşünmüş. 

Öngörüsü, hisleri, tarih bilgisi ve sezgileriyle hakikati anlatmaya çabalayanlar da varmış. Geleceği görebilen ama gördüklerine kimseyi inandırmamakla lanetlenen Kasandra onlardan biriymiş. Onun da trajiktir hikayesi. Troya savaşının başından sonuna kadar hep uyarmış ve olacakları anlatmış ama kimseyi inandıramamış. Bugünlerde bu hissi ne kadar da derin yaşıyoruz. Göz göre göre yapılan yanlışı, tarihsel hataları önleyememe hissi bu lanetlenmeye benziyor. Bir diğeri ise Laocoon adındaki kahindir, bilgece sözlerle uyaran halkını; "Hey zavallı yurttaşlarım, bu ne çılgınlık? Gitti mi sandınız düşmanlar? Böyle mi tanırsınız Ulixes'i? Ya Achalar gizlidir bu tahtada, ya surlarımıza karşı yapılmış bir araçtır bu, üstten evlerimizi gözetlesin ya da çullansın diye üstüne kentin! Güvenmeyin bu ata, Troialılar, aldanmayın! Ne olursa olsun, bir armağan verse bile, ben, Yunan milletinden korkarım!" Fakat sonuçta yalan ve hile kazanmış, Truva düşüp, yakılıp yıkılmış, Doğu’nun Batı karşısındaki ilk yenilgisinin simgesi olmuş bu savaş. Binlerce yıldır devam eden işgalin başlangıcı ve 3. Dünya savaşı ile yeniden güncellenmek istenen fetih o zamanlar böyle gerçekleşmiş.

Şu sıralar Başûr’daki işgali meşrulaştırarak Kürtlerin bir yüzyılı daha kaybetmesinin zeminini hazırlayanlar bende bu hissi uyandırıyor. Tarihten, mitolojiden onlarca hikaye ve örnek varken ders çıkarılması gereken bu felaketi durdurmak için harcanan çabaların artması gerekiyor. Truva atı misali, Kürdistan’ın özgürlüğünü bir ailenin saltanatına feda etmek için yeniden uluslararası bir komplo örülüyor sinsice. Enkidu’dan Harpagos’a, Yezdanşer’den Rêber’e ve daha nicesine kadar işbirlikçilik hikayeleri güncelleniyor topraklarımızda. Artık gizleme gereği duymadan açıkça dile ve eyleme dökülüyor özgür Kürtlüğe dönük düşmanlık. Üstelik yıkılmakta olan faşizan bir rejime dayanak oluyor işbirlikçi-ihanetçi Kürtçülük. Hatta Kürtçülük bile denilemez ona; bir çıkar kliği. Çünkü bir dökülebilse ortaya, kirli ilişkilerin ucu kendisine de dokunacak. Onlar kadar bulanmışlar kirli ilişkilere. Rêber Apo ilk ihanetçinin hikayesi ile günümüzdeki arasındaki benzerliği şu sözlerle anlatır; Gılgameş Destanı’ndaki ilk şehirli işbirlikçi Kurti olan Enkidu, belki de tüm şehirli, sınıflı ve iktidar işbirlikçisi Kurtilerin ilk atasıdır. Destandaki Humbaba, Dağ Kurti’sidir. Enkidu ihanet ettiği Humbaba’yı öldürmesi için Gılgameş’e âdeta yalvarır. Günümüzdeki işbirlikçi Kurti’yi ne de yaman çağrıştırıyor! Daha da ileri gidiyor şimdilerde ihanet, cellat olmaya soyunup bunu da Kürdistan için yaptığını söyleyecek kadar pervasız.

O lanetli ihanet tarihi tekerrür etmesin diye çağın en gelişkin silahlarına, kimyasallarına direniyor gerillalar. Rêber Apo kabul etmiyor teslimiyet dayatmalarını ve cezaevlerinde 200. gününü geride bırakan açlık grevleri ile büyüyor tecride karşı direniş. Yurtsever  halkımızın eylemleri, aydın-sanatçıların çağrıları ve Kürdistan’ın özgürlüğünde kadınların ve ezilen halkların özgürlüğünü gören dostların direnişi “Kürdistan’ı Savunma” hamlesine dönüştü. Kasandra gibi lanetlenmediysek bu felaketin sonuçlarını anlatabilir ve Kürdistan ve bölge halklarını harekete geçirerek önleyebiliriz tarihin tekerrürünü…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.