Soykırıma güç verenler

Forum Haberleri —

Avrupa Birliği Adalet Divanı

Avrupa Birliği Adalet Divanı

  • Avrupa Birliği PKK’nin evrensel etkileme potansiyeline sahip özgür yaşam gücünden korkuyor. PKK’yi terörist olduğu için değil, bu nedenlerle terör listesinde tutuyor.
  • Kürtler için AB’nin çıkarlarına dayalı kararları ölçü haline gelemez. Her ulusun, halkın, toplumsal kesimin soykırım saldırılarına karşı varlığını koruma hakkı olduğu gibi, Kürtlerin de vardır.

TEKOŞİN OZAN

PKK’nin ‘terör örgütleri listesi’nden çıkarılması için Avrupa Adalet Divanı’na yaptığı başvuruya dair, hukuki olmaktan uzak, politik ve ideolojik bir karar çıktı. Hukuki olarak PKK’nin terör listesinde kalması için ciddi bir veri ortaya konulamadığı halde, AB politikası gereği listede kalması kararı verildi.

Halbuki PKK’nin ne demokratik hakların ne de Türk faşizmine karşı öz savunmanın dışında bir mücadele tarzı geliştirmediği açık. Sivilleri hiç hedeflemiyor, savaş suçu işlemiyor, evrensel mücadele ahlakına uygun mücadele tarzını esas alıyor. Buna karşılık Türk faşist devleti PKK’ye küçük nükleer bombalardan kimyasal bombalara kadar her türlü yasaklı silahla saldırıyor. Başûrê Kurdistan’ı, Rojava’yı işgal ediyor, günübirlik olarak küçük kızları, çocukları, yaşlıları, kadınları öldürüyor. İşgal ettiği yerlerdeki İslami çeteler kadınları, gençleri kaçırıyor, öldürüyor, fidye alıyor. Türk devleti de Bakur’da Avrupa Birliği’nin Kürt iradesini terör listesinde tutmasından güç alarak, Kürtlerin bütün kültürel yaşamsal eylemlerini teröristlikle yargılıyor. ‘Terörist siyaset, terörist belediye, terörist anneler, terörist şarkılar, terörist dil, terörist yürüyüş, terörist kadınlar, terörist gençler, terörist 80-90’lık yaşlılar, terörist hastalar…’ Habire cezaevi inşa ediyor ve dolduruyor. Cezaevlerindeki Kürtleri rehine olarak kullanıyor, hastaları tedavi etmiyor, işkencede katlediyor, günlük olarak zindanlardan cenazeler çıkıyor. Kürt analarına çocuklarının kemiklerini postayla gönderiyor. Kürt Kültürü yok edilmeye çalışılıyor, ediyor da ediyor…

Liste uzun. Yani Türk faşist devleti kültürel ve fiziki soykırım uyguluyor, PKK’nin öncülüğünde Kürt halkı da soykırıma karşı varlık mücadelesi veriyor. Bu çok açık ve dünya kamuoyu da bu durumun farkında. Buna rağmen Avrupa Adalet Divanı, Türk devletini haklı gösterecek bir karar alabiliyor. Faşizmin soykırımcılığıyla, bir halkın kendini savunma refleksi aynılaştırılabilir mi? Soykırımcılıkla, öz savunmayı aynılaştırmak soykırımcılığa destek olmaktır. Soykırımı kötülemeyen soykırıma güç verir, soykırımı meşrulaştırır. İnsan gerçeği ya iyiden yana tutum alır ya da kötüden yana. Ahlak ve demokratik hukuk bunu gerektirir. Avrupa Adalet Divanı kötülükten yana tutum almıştır. Bir kez daha hukukun insan haklarını değil devlet haklarını esas aldığını göstermiştir. Soykırımcılığa ortak olmuştur.

AB kurumları Kürtlerle ilgili konularda hep böyle bir tutuma sahip olmuştur. Önderliğimizin 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit koşullarında tutulmasına, hiç haber alınamayacak biçimde dünyadan izole edilmesine, İmralı’nın özel bir sistemle hukuki haklar dışında tutulmasına CPT’nin sessiz kalması, AB’nin politikası gereğidir. PKK’ye karşı savaşta birçok kimyasal ve küçük nükleer bombaların kullanıldığına dair kanıtın ortaya çıkmasına, Nobel ödüllü kişi ve saygın kurumların bu gerçeğe dikkat çekmesine rağmen ‘devlet talebi olmadığı’ gerekçesiyle OPCW’nin bir inceleme başlatmaması da aynı politikanın ısrarıdır. Avrupa merkezli ulus devletin ‘devlet çıkarları’ dediği son iki yüzyıldır Kürtlerin boğuştuğu bu politika; fiziki ve kültürel soykırımlarla yüklüdür. Kürtlerin ulus olma, var olma haklarını geçelim insan haklarının tamamen geçersizleştirildiği bir zemindir. Avrupa kurumlarının aleni biçimde politik bir tutumla savaşı destekleyen kararları da işin ironisidir.

Avrupa Birliği bu tutumunda neden bu kadar ısrarlıdır? Bunun hem ideolojik hem de politik sebepleri var. PKK’nin halk özgürlüğü, kadın özgürlüğü, inanç özgürlüğü, kültür özgürlüğü, toplum-bireyin eşit ve demokratik yaşam özgürlüğüne dayanan paradigması, AB’nin hegemonya eksenli paradigmasına terstir. Demokratik, Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma AB’nin bin bir perde arkasına gizlenen sahte demokrasisini, ekolojik yaşam karşıtlığını ve kadın özüne düşmanlığını deşifre etme gücündedir. Avrupa Birliği PKK’nin evrensel etkileme potansiyeline sahip özgür yaşam gücünden korkuyor. PKK öncülüğünde gelişebilecek gerçek demokrasiden, kadın gerçeğinin özgürce açığa çıkmasından, kâr anlayışını öteleyecek ekolojik yaşamın etkinliğinden korkuyor. PKK’yi terörist olduğu için değil, bu nedenlerle terör listesinde tutuyor.

Avrupa Birliği bu ideolojik tutumunu konjonktürel çıkarlarıyla pekiştiriyor. Ortadoğu’da daha etkili olabilmek için iç savaşları harlaması klasik tarzıdır. Kürtler-Türkler savaşsın, Kürtler-Araplar savaşsın, Kürtler- Farslar savaşsın, Hristiyanlar-Müslümanlar savaşsın, Şialar-Suniler savaşsın biz faydalanalım zihniyeti. Çocuklar mı ölüyor, katliamlar mı yaşanıyor, kadınlar tecavüze mi uğruyor, binlerce yıllık yurtlar işgal edilip talan mı ediliyor, insanlar topraklarından mı sürülüyor… Bunlar gündemleri belirlemeyen hususlar. Çıkarlara denk gelirse gündeme giriyor, politik malzeme olarak kullanılıyor, çıkarlara denk gelmez ise duyulmuyor, görülmüyor, konuşulmuyor.

Bu nedenle Kürtler için AB’nin çıkarlarına dayalı kararları ölçü haline gelemez. Her ulusun, halkın, toplumsal kesimin soykırım saldırılarına karşı varlığını koruma hakkı olduğu gibi, Kürtlerin de vardır. ABD’nin şu an var olmasının nedeni Fransızlara ve İngilizlere karşı verdiği bağımsızlık mücadelesidir. Avrupa ülkelerinin bu yüzyıldaki varlığı Hitler faşizmine ve işgalciliğine topyekun bir mücadele yürütmelerinden kaynaklıdır. Varlığını koruma hakkı en meşru haktır.

PKK’nin özgürlük anlayışıyla yeni bir ruh kazanan Kürt halkı neredeyse yarım yüzyıldır soykırıma karşı eylem halindedir. Buna en fazla tanık olan ise Avrupa halklarıdır. Neredeyse bütün Avrupalılar Kürtlerin en azından bir yürüyüşüne tanık olmuştur. Kürt halkı parçalarını bu zeminde toparlamıştır. Bakurlusu, Rojavalısı, Başûrlusu, Rojhılatlısı, Êzîdî’si, Alevi’si, Yarsan’ı, Şii’si, Sunisi, yaşlısı, genci, kadını, erkeği, kentlisi, köylüsü bütün Kürtler ulusal birliğini PKK zemininde sağlamıştır. PKK, Kürt halkının bütünleştiği, güçlendiği yerdir.

Önderliğimizin Demokratik Modernite savunmasının 5. Cildinin ismi “Kültürel Soykırım Kıskacındaki Kürtleri Savunmak”tır. PKK terör örgütü değil, soykırım kıskacındaki Kürtlerin iradesi, kendini savunma gücüdür. Kültürel, ulusal olarak varlığını koruma, toplumsal değerlerine ve tarihine sahip çıkma refleksidir. PKK, Ehmedê Xanî’nin çağdaş sesidir. Şex Sait’in ahı, Sayit Rıza’nın öğüdüdür. Fareler gibi zehirlenerek yok edilmek istenen Dersim’in var olma inadıdır. Üstü betonlanan Ağrı’da betonu yaran çiçektir. Katliam ganimeti olarak alınan Alevi, Êzîdî kadınlarımızın öfkesidir. Kela Dım Dıme’nin teslim olmayan ruhudur. Boynuna urgan geçirilirken başını eğmeyen Leyla Qasım’ın onurudur. Osman Sabri’nin yüreğindeki özgür yaşam hasretidir. Ortaya çıkardığı özgürlük değerleri evrensel değerlerdir.

Jina Amini’yle küreselleşen ‘Jin Jîyan Azadî’ sloganının kaynağı PKK’dir.  Demokratik, Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigmanın sloganıdır. Dünyanın her yerinde halkımız ve halkımızın onurlu ve cesur kadın ve erkekleri bu sloganlarla mücadeleyi yükseltmeye devam edecektir. AB, Türk faşizminin çıkarları ne derse desin kimse artık Kürtleri susturamayacak, teslim alamayacaktır. Bu mücadele bin yıl daha da sürse bu böyledir. Herkes de hesabını buna göre yapmalıdır.

2023 yılının Kürt halkının özgürlük yılı olması inancıyla yeni yılınızı kutluyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.