Sürece hukuki güvence

Demokratik toplum ve barış çağrısı
- Sürecin hukuki güvence altına alınması gerektiğini ifade eden Barış Akademisyeni Prof. Nilgün Toker, “Bu ülkenin, toplumun bir kez daha hayal kırıklığını yaşama hakkı yoktur” dedi.
“Bu suça ortak olmayacağız” imzacılarından olduğu için Ege Üniversitesi’nden 7 Ocak 2017’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Prof. Nilgün Toker, devletin radikal adımları atması gerektiğini söyledi.
MA'ya konuşan Prof. Nilgün Toker, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini yayınladıklarında iktidar tarafından barış sürecinin sonlandırıldığı, son derece ağır koşulların yaşandığı ve toplumun bir kısmının ağır cezalandırılmasına tanık olduklarını söyledi. İktidarın saldırgan tutumuna itiraz etiklerini kaydeden Nilgün Toker, “Barış sürecinin sonlandırılmasının yarattığı hayal kırıklığı bir halkın üzerindeyken o halkın ayrıca böyle ağır bir şiddetin altında kalmasına itiraz etmiştik. Baskılar giderek artmıştı. Şimdi yeni bir barış süreci konuşuluyor ama hiçbir şeyi değiştirmeyen koşullar altında bu süreci konuşuyoruz. Umut ediyorum bundan sonra bir şey değişir” dedi.
Halkın haklı sebepleri var
Halkın devlete güvenmemesinin haklı sebeplerinin olduğunu dile getiren Prof. Toker, şunları söyledi: “Devlete güvenmemek için nedenler var. Devlet kolayca bir masayı ortadan kaldırabiliyor. Devletin alacağı tutuma bağlı bir süreç olduğu için devlet fikrini değiştirdiği anda süreç başa sarabiliyor ya da daha kötü hale dönüşebiliyor. Ben aslında bunu söyleyen birçok arkadaş ile aynı fikirdeyim. Bir kez daha hayal kırıklığı yaşamamamız gerektiğinin bilincinde olmamız lazım. Bu ülkenin, toplumun, bu coğrafyanın bir kez daha bu hayal kırıklığını yaşama hakkı yoktur diye düşünüyorum. O yüzden buna sıkı sıkı sarılmak için yol ve yöntemleri bulmak ve aramak zorundayız.”
Konuşma ve diyalog ortamı
Sürecin hukuki güvence altına alınması gerektiğini kaydeden Prof. Nilgün Toker, şöyle devam etti: “Bu tür süreçlerin hukuki güvenceye her zaman ihtiyacı vardır. Bu güvencenin nasıl sağlanacağını bilmiyorum. Bence esas güvence altına alınması gereken şey, toplumun demokratik bir konuşma ortamına ve diyaloğa ihtiyacı var. Bunun içinde elimizde hazır bir çerçeve var. İnsan onuruna dayalı, insan hak ve değerlerinin devletin eylemlerine eşlik etmesi lazım. Elimizdeki insan haklarının dayandığı ilke ve değerlerin yeniden devletin ve kurumların eylem ilkesi haline dönüşmesi lazım ki kendimizi güvende hissedelim.”
Barış etrafında kenetlenme
Barışın halklar için bir şans olduğunu ve bunun etrafından kenetlenerek mücadele yürütülmesi gerektiğini belirten Nilgün Toker, şunları ekledi: “Bu şansı yitirmememiz gerektiğini biliyoruz. Bunun içinde bu şansı gerçek kılmak için uygun ve doğru yolları bulmamız gerekiyor. Hala ısrar ediyorum; önce insan haklarının dayandığı ilke ve değerlerinin kabulünün devlet nezdinde tanınması için talepkar olmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsan haklarının tanınmadığı bir devletin, Kürt meselesini çözeceğini beklemiyoruzdur herhalde.” AMED
* * *
Anneler Komisyon'a seslendi
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne destek veren Barış Anneleri, Komisyon'un Rêber Apo ile görüşmesini istedi.
Sûr’da 2016'da kızı Zehra Oruç’u kaybeden ve yıllarca cenazesini almak için mücadele eden Barış Annesi Bezo Oruç, Komisyon'un çalışmalarının yetersiz olduğunu ifade ederek, “Komisyon'un bugüne kadar Önderliğimiz ile görüşmemesi eksikliktir. Önderliğimizin önünü açmalılar, her kesimden insanların onunla görüşme sağlanması gerekir. Bahçeli de Erdoğan da Önderliğimizle görüşmelidir” diye konuştu.
Tenzile Baydar ise şunları söyledi: "Artık hasta tutsaklar serbest bırakılmalı. Gerillalar gelip siyaset yapsın. Bunun için yasal zemin hazırlanmalıdır. Hala gerillaların taziyelerine izin verilmiyor. Önderliğimiz özgür olmadan ne Kürt halkı ne Türk halkı ne de Ortadoğu halkları özgürleşir. Barış tek taraflı sağlanamaz. Her defasında Kürt tarafı adımlar atıyor artık devletin de adım atması gerekir.”
Bu sürecin barışla sonuçlanmasını istediklerini ifade eden Zeynep Aslan da “Barış sağladığında da her iki halka yarayacak. Barışın sağlanması için Önderlik ile görüşme sağlanmalıdır. Meclis'te bir şey söylüyorlar, iki ay geçiyor, bir adım atılmıyor, barış böyle gelmez, böyle olursa onlara güvenmiyoruz.” AMED
* * *
Bahçeli tereddütleri giderdi
AKP'nin yayın organlarından Hürriyet gazetesinin yazarı Abdulkadir Selvi, Bahçeli ve Erdoğan’ın son görüşmesi hakkında, “Terörsüz Türkiye sürecine yönelik yol haritası gözden geçirildi. Sürecin güçlü bir şekilde devam etmesi konusunda tam bir mutabakata varıldı” ifadelerini kullandı. AKP MYK toplantısında Erdoğan’a, “Meclis Komisyonu’nun İmralı ziyareti parti tabanında kabul görmüyor” değerlendirmesinin iletildiğini ifade eden Selvi, Erdoğan’ın da “Partimizi kaldıramayacağı bir yükün altına sokmayız” yanıtını verdiğini, ancak yine de ziyarete yeşil ışık yaktığını belirtti. Selvi, şöyle devam etti: “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Öcalan’ın şimdiye kadar verdiği sözlerin gereğini yerine getirdiğini belirterek ‘İmralı’ya gidilmesi süreci güçlendirir’ demişti. Erdoğan-Bahçeli görüşmesinden sonra son tereddütler de giderildi diyebiliriz. Meclis Komisyonu’nun İmralı’ya gitmesi eğilimi ağır basıyor.”









