Tarlalardan devrime
Dosya Haberleri —
- PKK, Rojava’da kendi adıyla değil ERNK olarak örgütlendi. Her bölgede ERNK adına komiteler oluşturulmuştu. Buğday, mercimek, zeytin, pamuk hasatı dönemlerinde komitelere bağlı yüzlerce kişi, gönüllü olarak ekin topluyor, örgüte maddi yardım sağlıyordu. PKK tarihinde belki de ilk kez halkın katılımıyla bu kadar geniş, kolektif bir çalışma yürütülüyordu.
- 91’de Mahsum Korkmaz Akademisi’ndeki 15 Ağustos kutlamasına katıldım. Yüzlerce hatta binlerce gerilla vardı. Halk, gerilla ve Önderlik bir aradaydı. O manzarayı yaşayan birisi, hayatı boyunca o günü unutmaz. Ben de unutmadım. Önderlik kitleye bir konuşma yaptı. Coşku hat safhaya çıkmıştı. Selamlaşma için binlerce kişi sıraya girmişti.
- Rojavalı 18 arkadaş, 17 Eylül 1998’de Şam’a giderek Önderlikle görüştük. Önderlik hepimizi tanıyordu. Daha önce bir şekilde kendisiyle görüşmüştük. Rojava’da nasıl bir parti kurulacağına ve ne tür faaliyetler yürütmesi gerektiğine dair görüş alışverişinde bulunduk. İlk etapta dernekleştik. Ardından Halep, Qamişlo ve benzeri yerlerde ofisler açtık.
ERKAN GÜLBAHÇE
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Muslim ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümünde, PKK’nin Rojava’da ilk olarak nasıl ve hangi koşullarda örgütlendiğini konuştuk. 1998 yılında Şam’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin ardından Rojava’da ilk özgün örgütlülük için temellerin atıldığına dikkat çeken Muslim, Rojava devriminin o dönem nasıl ilmek ilmek örüldüğünü anlattı.
PKK’nin Rojava’daki ilk örgütlenmesi nasıl gelişti? İlk dönemlerde ne tür faaliyetler yürütülüyordu?
PKK, Rojava’da kendi adıyla örgütlenmedi; Eniya Rizgarîya Netewa Kurdistan (ERNK) olarak örgütlendi. Birçok arkadaş bir araya gelerek bir cephe oluşturdu. Örgütlenme, PKK kadroları tarafından değil bilakis yurtsever halkımız tarafından yapıldı. Bu cephe, halkı örgütleme, propaganda yapma, maddi yardım toplama, etkinlik ve toplantılar gerçekleştirme gibi çalışmalar yürütüyordu. O dönem Rojava’da “Kim adına faaliyet yürütüyorsun” diye sorduklarında kimse “PKK adına” demiyordu, herkes “ERNK adına çalışma yürütüyorum” diyordu.
Rojava’nın her bölgesinde ERNK adına komiteler oluşturulmuştu. Bu komiteler komünler oluşturarak gönüllü yardımlar topluyordu. Örneğin; buğday, mercimek, zeytin, pamuk hasatı dönemlerinde komitelere bağlı yüzlerce kişi, gönüllü olarak ekin toplama çalışmaları yaparak örgüte maddi yardım sağlıyordu. PKK tarihinde belki de ilk defa halkın katılımıyla bu kadar geniş, kolektif bir çalışma yürütülüyordu. ERNK örgütlenmesi Rojava halkının imece çalışmasına önayak oluyordu. Bu çalışmalar, halk arasında dayanışmayı geliştirdiği gibi yurtseverlik duygularını da kabartıyordu. Böylesi kolektif çalışmalardan etkilenen gençler kadrolaşmak için PKK’ye katılıyordu. Bu süreçte binlerce genç mücadeleye katıldı. Şunu da belirtmek gerekiyor, kadrolaşmak isteyen gençler Rojava’da kalmıyor, farklı alanlara gidiyordu. Yani Rojava’daki tüm çalışmaları yurtseverler örgütlüyordu.
ERNK adına sınır boyunca oluşturulan komiteler ise PKK kadrolarının Kuzey Kürdistan’a giriş çıkışlarını sağlıyordu. Sınır güvenliği, kadroları sınırdan geçirmek ve sınırdan geçen grupların güvenli bir şekilde bölgelerine ulaşmalarını sağlamak gibi çalışmalar yürütüyorlardı.
Kürt Halk Önderi ile ilk tanışıklığınız nasıl oldu?
İzinlerimde Rojava’ya ve Şam’a gidiyordum. 1983’te Şam’da bir dost ailenin evinde kalıyordum. Bir arkadaş kaldığım eve gelerek “Başkan seninle görüşmek istiyor” dedi. Birlikte Başkan’ın kaldığı eve gittik. Şam’da dört katlı bir evde kalıyordu. Daha önce Başkan’ın fotoğrafını görmemiştim. Nasıl bir kişiyle görüşeceğimi bilmiyordum. Arkadaşlarla evin dördüncü katına çıktık. Merdivenin başında bir arkadaş bana sıcak bir şekilde sarılarak “Hoş geldin” dedi. İçeri girdik, biraz sohbet ettik. Ben o sırada Başkan’ın gelmesini bekliyordum. Sohbetimiz ilerleyince beni merdivenin başında karşılayan kişinin Başkan olduğunu anladım.
İlk görüşmenizde neler konuştunuz, sizde nasıl bir intiba oluşturdu?
Başkan’ın sıcak karşılaması, mütevaziliği, güvenli bir şekilde sohbet etmesi ve rahat olması beni çok rahatlattı. Sanki 20 yıldır tanıdığım bir arkadaşımla sohbet eder gibi bir hava oluştu aramızda. Konuşması çok netti. Kendine güveniyordu ve bu güveni karşı tarafa da yansıtıyordu. Suudi Arabistan’daki çalışmalarınızdan konuştuk. Neler yapmamız gerektiği, nasıl bir çalışma yürütmemiz gerektiği üzerine sohbet ettik. Genel mücadele anlamında neler yapıldığı ve neler yapılacağı üzerine tartıştık. Bu görüşmeden sonra Başkan ile ayda bir veya iki defa Suudi Arabistan’daki çalışmalarımız üzerine telefonla görüşüyorduk. Suudi Arabistan’da yaşadığım süre boyunca Başkan ile aramızdaki diyalog hiç kesilmedi.