Tecavüz kültürü ve Medusa’nın intikamı

Zozan SİMA yazdı —

  • Kadın kırım rejimine ve tecavüz kültürüne yönelerek ‘kendimizi savunmak’ insan olmanın gereğidir. Kafaların kesilmesi değil, değiştirilmesi gerekiyor. Medusa’ların intikamını örgütlü, bilinçli özsavunmalı kadınlarla alabiliriz.

Sanatçı Luciano Garbati, tacizci film yapımcısına ceza veren mahkemenin önüne Perseus’un kafasını elinde tutan Medusa heykeli yaparak, heykelini #MeToo hareketine atfetti. Yunan mitolojisinin trajik kahramanlarından Medusa’nın hikayesi tecavüze uğrayıp dışlanan ve sonra öldürülen kadınların yüzyıllardır tekrarlanan hikayesini simgeler. Güzel Medusa denizler tanrısı Poseidon’u reddetmiştir çünkü kendisini tanrıçaya adamıştır. Poseidon, Athena tapınağında Medusa’ya tecavüz eder, fakat Athena bu saygısızlığından ötürü Poseidon’u değil Medusa’yı cezalandırır ve artık saçları yılana dönüşen Medusa’nın baktığı herkes taşa döner. Athena, erkek akıldan; zaten kendisi de bir tecavüzcü olan babası Zeus’un kafasından çıkan kız olduğundan suçluyu değil mağduru cezalandırmayı tercih etmiştir. Tıpkı saldırıya uğrayan kızlarını öldüren ailelerde olduğu gibi. Tecavüze uğrayan kadının mutlaka bunu yapacak bir suç işlediğini düşünenler gibi. Athena’nın yardımı ve Medusa’nın bakışlarından korunmak için verdiği kalkanla Perseus Medusa’yı öldürür. Tıpkı katilleri koruyan yasalar ve devlet sistemi gibi.

Heykel’e dair yapılan tartışmalarda asıl tecavüzcü Poseidon’un başının olması gerektiğini söyleyenler de vardı haklı olarak. Ancak sanatçı Garbati’nin izahı 16 yüzyılda Benvenuto Cellini’nin elinde Medusa’nın kafasını tutan Persus heykeline atıfta bulunduğuydu. Heykelin resmine bakarken kafamda birçok manzara canlanıyor. Gülistan Doku’nun, İpek Er’in, Pınar Gültekin’in, Özgecan’ın ve daha nicelerinin ellerinde tecavüzcülerin kesik başlarını tuttuğunu hayal ediyorum. Belki de milyonlarca heykele ihtiyacımız var kadınların intikamlarını aldıklarını hissetmek için. Binlerce heykel ve resim de yapılsa kadın kırımını durdurmak mümkün olmayacak, öfkemiz dinmeyecektir.

Kadınların öldürülmesi ve tecavüze uğramasını bir cani, psikopat, katil ya da faşistin eylemi olarak düşünürsek, tecavüzcüler öldürülünce herşey çözülecek sanırız. Elbette cezaların verilmesi gerekir. Devletlerin tecavüzcüleri koruyan yasa ve kurumlarına karşı mücadele etmek, imkan varsa bu tecavüzcülerin cezalandırılmasını kendi imkanlarımızla sağlayabilmek toplumsal bir sorumluluktur.

Bundan dört yıl önce Rojava Kürdistan’ı Amude kentinde düğün gecesi öldürülen Felek için kadınlar ayağa kalkmış, kadın örgütleri taraf olarak mahkemeye katılmış ve katilin mahkemesi televizyonda canlı olarak yayınlanmıştı. Bu örnek esasta kadın katliamı ve tecavüz kültürünün gerisindeki zihniyetin görülmesi açısından önemliydi. Mahkemede ortaya çıkan gerçeklik katilin birçok ortağı olduğunu gösteriyordu. Katil en ağır cezayı aldı ve bizler tecavüz kültürünün gerisindeki zihniyeti tanımış olduk.

Bu zihniyet her kadını kırıma uğrayacak tarzda duygular, düşünceler ve kısıtlamalarla yetiştirmektir. Bu zihniyet her erkeği bir kadın katili, kadın üzerinde her türlü uygulamayı, saldırıyı, öldürme hakkını kendinde görecek tarzda inşa ediyor. Bu düzeni koruyacak yapılara namus, kanun, gelenek, fıtrat adını veriyor. Bu nedenle kadın kırımını kadınların öldürülmesinin ötesinde düşünmeye ihtiyacımız var.

Kadınların yaşamak zorunda kaldıkları kırım rejimi ve tecavüz kültürü içinde öldürülmeleri, saldırıya, şiddete uğramaları değil uğramamış olmaları istisnadır. Direnen, örgütlenen, bilinçlenen kadınlar, kendini savunan kadınlar bir de şiddetin örgütlü biçimi olan devletin saldırısına maruz kalıyor. Boyun eğen, sessiz kalan, çaresizlik içinde yaşadıklarına katlanan kadınlar ise zaten bir otokırım yaşamış oluyorlar. Şiddete uğramamak, öldürülmemek için katlanmaya devam etmek. Kadın kırım rejimine ve tecavüz kültürüne yönelerek ‘kendimizi savunmak’ insan olmanın gereğidir. Kafaların kesilmesi değil, değiştirilmesi gerekiyor. Medusa’ların intikamını örgütlü, bilinçli özsavunmalı kadınlarla alabiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.