Türk devletinin Şengal’e alçakça saldırıları
Forum Haberleri —
- Türk devletinin ve KDP’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bu saldırılarda Irak devletinin de sorumluluğu vardır. Bu saldırıları görmezden gelen BM’de rol sahibidir.
RAUF KARAKOÇAN
Türk devletinin 16 Ağustos’ta Şengal’e yaptığı hava saldırısı sonucu YBŞ (Şengal Direniş Güçleri) komutanlarından Seîd Hesen Seîd ve YBŞ savaşçısı olan yeğeni İsa Xadêda yaşamını yitirdi. Türk devletinin Êzîdîlere yönelik saldırıları sistematik bir hal aldı. Şimdiye kadar yapılan hava saldırılarında birçok kişi yaşamını yitirdi. 17 Ağustos’da ise bir hastane hedef alındı. Skiniye köyünde bulunan hastaneye yapılan hava saldırısında da sekiz kişi yaşamını yitirmiştir. Türk devletinin Şengal’e saldırmasının amacı Êzîdî halkına duyduğu derin ve tarihsel kindir. Kendi sınırları içinde neredeyse Êzîdî inancına bağlı insan bırakmadı. Tarihten günümüze süre gelen ve sayısız fermana rağmen yok edemediği Êzîdîleri sınır ötesinde de yaşatmak istemiyor.
Bu saldırılar sadece Türk devletiyle sınırlı değildir. KDP’de bu saldırılarda önemli rol oynamaktadır. Saldırganlara yerelden istihbarat sağlayan KDP’dir. KDP’nin Êzîdî düşmanlığı en az Türk devleti kadar derindir. DAİŞ saldırıları sırasında Şengal’i terk ederek Êzîdîlerin katliamına yol açtığı biliniyor. Şengal’den çıkmak isteyen Êzîdîleri de engelleyerek katliamın daha fazla büyümesini sağlamıştı. Şengal’de yitirdiği egemenliğini tekrardan elde etmek için Êzîdîlerin örgütlü kurumlarını, Şengal özerk yönetimini engel olarak görmekte ve her platformda düşmanlık yapmaktadır. 9 Ekim 2020’de imzalanan, Bağdat-Erbil ihanet anlaşması özü itibarıyla, özerk yönetimi ve öz savunmayı ortadan kaldırmayı içermektedir. Êzîdîlerin yaşadığı soykırım üzerinden kendisine rol biçenler, Şengal halkının iradesini hiçe sayarak zorla Şengal’e hakim olmak istemektedirler.
Türk devletinin Şengal’de katliam gerçekleştirdiği gün BM’nin Irak özel temsilcisi Jeanine Hennis Plasschaert Erbil-Bağdat antlaşmasının bir an önce uygulanmasını istemektedir. Şengal’de yaşayan halkın rızasına başvurulmadan, iradesi dikkate alınmadan zorla bir anlaşma dayatılıyor. BM temsilcisi Türk devletinin alçakça saldırılarında yaşamını yitiren YBŞ Komutanı Seîd Hesen Seîd, İsa Xadêda ve ona yakın hastane çalışanı için tek laf etmezken, Êzîdî soykırımına yol açmış Bağdat ve Erbil’in zora dayalı anlaşmasını uygulamak istemektedirler. Şengal’in idaresini ve güvenliğini Êzîdîleri katledenlere devredilmesini ön gören bir anlaşmayı dayatmak ve bunu BM eliyle yaptırmak asla kabul edilemez. Êzîdîler, meramlarını dile getirecek platformlarda söz sahibi değil diye alçakça saldırılara ve dayatmalara maruz kalmaktadırlar.
BM, Türk devletinin Şengal’e yaptığı saldırıları önlemesi ve Êzîdîlerin katledilmesini kınaması gerekirken bu saldırılara taraf olmaktadır. Türk devletinin son saldırıları şu gerçeği gözler önüne sermiştir. BM, Bağdat, TC ve KDP Êzîdîlerin katledilmesinde anlaşmışlardır. Söz konusu anlaşmanın uygulanması demek Êzîdîlerin hiçbir güvencesinin kalmaması demektir. YBŞ Komutanı Seîd Hesen’in katledilmesi de tam bir komplodur. Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi’nin Şengal ziyareti sırasında resmi yetkililer tarafında görüşmelere katılmak için çağrılan YBŞ Komutanın hunharca katledilmesinin başka ne anlamı olabilir ki?
YBŞ komutanın katledilmesinin hemen ertesi günü Skeniye köyü hastanesinin savaş uçakları tarafında bombalanarak imha edilmesi de tam bir insanlık suçudur, savaş suçudur. Şengal soykırımını tanıyan devletler, Türk devletinin saldırılarına sesiz kalmaması gerekir. Yapılan saldırılar soykırım mantığının devamıdır. Êzîdî toplumunun hiçbir güvencesi kalmamıştır. Erbil-Bağdat yönetimi soykırımın gerçekleşmesinde, sorumluluklarını yerine getirmedikleri için suçludurlar. Söz konusu ihanet anlaşmasının bu güçler tarafından uygulanması durumunda Êzîdîlerin soykırım sonrası elde etikleri tüm kazanımlarını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Ferman yaşamış bir topluluğun arta kalanları şimdi de faşist Türk devletinin süreklileşen hava saldırılarının hedefi haline gelmiştir. Uluslararası topluluk ise tıpkı DAİŞ soykırımını izlediği gibi şimdi de Türk devletinin saldırılarını izlemektedir.
Bu saldırılar karşısında yapılacak tek şey; Êzîdî kimliğine sahip çıkmak, kendi öz gücüne dayanarak savunmasını yapmak, öz yönetimlerini daha da kurumsallaştırmak ve saldırılara karşı güvenlik tedbirlerini almaktır. Kısacası,tek yürek olup direnmektir. Türk devletinin ve KDP’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bu saldırılarda Irak devletinin de sorumluluğu vardır. Bu saldırıları görmezden gelen BM’de rol sahibidir. Êzîdîler ve dostları bu kirli ittifakı görmelidir, boşa çıkarmak için sürekli bir dayanışma ve eylem halinde olmalıdır.
Soykırımdan kurtulmuş savunmasız Êzîdî toplumuna saldıracak kadar aşağılık bir durum içine giren Türk devletinin ve KDP’nin bu saldırılarını kınıyoruz, Şehitlere rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.