Varlık yokluk mücadelesidir

  • AKP-MHP faşizmi Kürtlerin varlığına saldırdığına dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, ”Bu nedenle Kürtler açısından var olma yok olma mücadelesi gündemdedir. Kürtlerin var olma mücadelesi Türkiye’nin de Ortadoğu’nun da en temel demokrasi ve özgürlük mücadelesi haline gelmiştir” dedi.

Kürtler için bugün mücadele etmemenin, ihanet batağında yaşamak anlamına geldiğini; her türlü imkan ve araçla mücadeleninin zorunluluğunu vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, bu iktidarın karakterinin Kürt düşmanlığı; amacının da Kürt’ü soykırıma uğramak olduğunun altını çizdi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, AKP-MHP faşist iktidarının koronavirüsü de Kürtler üzerinde yürüttüğü soykırım politikasını artırma yönünde kullandığı belirtilerek, salgın zamanında yaptığı ilk icraatın birçok belediyeye kayyum atamak, son olarak yine birçok belediyeye el koymak olduğu kaydedildi. ”Bu, Kürt olmayı suç haline getirmektir” denilen açıklamada, şöyle devam edildi: ”Kuşkusuz hiç kimse doğrudan Kürt’sün, bu nedenle suçlusun, diyemez ama Kürtlüğü var edecek her şeyin suç haline getirilmesi Kürtlüğün suç haline getirilmesidir. Gerilla mezarlıklarına Kürtlüğü hatırlattığı için saldırılmaktadır. Kürt çocuklara hala Kürt kimliğiyle yaşadıkları için saldırmaktadırlar. Türkiye’nin hiçbir yerinde çocuklara Nusaybin’de olduğu gibi saldırılabilir mi?”

Kürt düşmanın amacı soykırımdır

Bu iktidara karşı mücadele edilmezse Kürt düşmanlığına yenilerini ekleyeceği vurgulanan açıklamada, bu saldırılarını tüm Kürtleri susturup soykırıma uğratana kadar sürdüreceği kaydedildi. ”Bu iktidarın karakteri Kürt düşmanlığıdır; amacı da Kürt’ü soykırıma uğramaktır. Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmektir” denilen açıklamada, bunu görmeyen Kürt’ün Kürtlüğünden vazgeçmiş; tutum almayan Kürt’ün, soykırıma boyun eğmiş Kürt olduğu vurgulandı. Açıklamada, şunun altı çizildi: ”Ya Kürtlüğe sahiplenilecektir, ya da soykırım değirmeninde öğütülmekten kurtulunamayacaktır.”

Demokrasi güçleri bir araya gelmeli

Demokrasi güçleri bir bütün olarak bir araya gelmeden bu faşist iktidara karşı etkin bir mücadele verilemeyeceği belirtilen açıklamada, şunlar ifade edildi: ”Demokrasi güçleri AKP-MHP faşizmine karşı mücadeleyi yükseltmez, bu iktidarın gitmesi için seçimi beklerse yarın bu iktidara karşı mücadele edecek hiçbir zemin ve fırsat bulamayacaktır. AKP-MHP iktidarı seçim bekliyor mu? Her gün demokrasi güçlerine saldırı üzerine saldırı yapmıyor mu? O zaman bu iktidara karşı her an mücadele içinde olmak, faşizmi geriletmek ve Türkiye’yi demokratikleştirmek için tek ve en doğru yoldur.

Görmemek, aymazlık ve gaflettir

AKP-MHP faşizmi Kürtlerin varlığına yönelik bir saldırı içindedir. Bu nedenle Kürtler açısından var olma yok olma mücadelesi gündemdedir. Kürtlerin var olma mücadelesi Türkiye’nin de Ortadoğu’nun da en temel demokrasi ve özgürlük mücadelesi haline gelmiştir. Kürtler AKP-MHP faşizminin sadece Bakur’da değil, her yerde Kürt düşmanı olduğunu ve Kürtleri soykırıma uğratmak istediğini görmelidir. Bunu görmemek büyük bir aymazlık ve gaflettir. Tarihi bir ihanet içine düşmektir. Kürtler için bugün mücadele etmemek ihanet batağında yaşamak anlamına gelir. Geçmişimize ve geleceğimize karşı bir sorumluluk duyacaksak bu da bugün her türlü imkan ve araçla mücadeleyi geliştirmekle yerine getirilir.

Ne gerekiyorsa onu yapmalı

Böyle bir düşman karşısında Kürtler başta Bakur’da olmak üzere her yerde kendini örgütlemeli, mücadele içine girmelidir. Köyünde, sokağında örgütlenmeli, ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Her yer örgütlenme ve mücadele alanı haline getirilmelidir. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm Kürtlerin önünde böyle bir tarihi sorumluluk bulunmaktadır. Hiçbir Kürt ne yapabilirim, dememelidir. Her Kürt’ün yapacağı bir şeyler vardır. Onlarca yıllık mücadele tarihi Kürtlere bunun bilincini, yolunu ve yöntemini göstermektedir. Her köyün de her sokağın da Kürt’ün mücadelesini örgütleyecek ve harekete geçirecek bilinç birikimi vardır. Bir ulusun varlık yokluk mücadelesi bir yerlerden beklenemez. Her yurtsever kişi, kurum ve çevre yapacaklarını planlayıp harekete geçebilir. Sadece Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun en temel demokratik gücü ve bilinçli toplumu olan Kürtler bunu yapabilecek kapasiteye sahiptir.

Bu iktidarla yaşamak intihardır

Koronavirüsü, Kürt gencinin, Kürt kadınının, bir bütün olarak Kürt halkının örgütleme ve eylem yapmasına engel değildir. Düşman soykırım saldırısı yürütürken, koronavirüsü elimize kelepçe, ayağımıza pranga yapamayız. Koşulların gerektirdiği zengin yol ve yöntemlerle örgütlülük geliştirip birçok eylem gerçekleştirebiliriz. Koronavirüsü bir özel savaş aracı ve Kürtleri soykırıma uğratma zamanı olarak görülüyorsa o halde biz Kürtler de bu soykırımcı özel savaş oyununu bozma, koronavirüsü zamanını soykırımcı sömürgeciliği yenilgiye uğratma zamanı haline getirmeliyiz. Bu iktidarla bir ülkede yan yana yaşamak intihar etmek, ölüme yatmaktır. Bu nedenle her yer örgütlenme, her yer eylem alanı haline getirilmelidir. Bunun için genç, yaşlı, kadın, erkek elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Gün soykırıma karşı Kürt kimliğimiz, kültürümüz ve dilimizle var olma mücadelesini geliştirme zamanıdır.

İnsanlığın en eski halkı Kürtlerin yok edilemeyeceğini dost düşman herkese gösterme zamanıdır. Kürt halkının onlarca yıldır yürüttüğü mücadele, verilen on binlerce şehitlerimiz bizlere bu imkanı ve gücü vermiştir. Direniş mutlaka zafere götürecektir.”

BEHDİNAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.