Yahudi Cemaati Başkanı da PKK yasağının hedefinde

Dosya Haberleri —

.

.

  • Evi Alman polisleri tarafından Kürt Özgürlük Hareketiyle dayanışma çalışmaları bahane edilerek iki kez basılan Wolfgang Seibert’e karşı iki de dava bulunuyor.

NİHAL BAYRAM

 

Alman devletinin Kürt Özgürlük Hareketine yönelik baskı politikası, sadece Kürtleri değil dayanışma içinde olanları da hedef alıyor. Bunlardan biri, Almanya’nın Schleswig-Holstein eyaletine bağlı Pinneberg kentinde 2003-2018 yılları arasında Yahudi Cemaatinin başkanlığını üstlenen Wolfgang Seibert. Evi Alman polisleri tarafından Kürt Özgürlük Hareketiyle dayanışma çalışmaları bahane edilerek iki kez basılan Seibert’e karşı iki de dava bulunuyor.

Seibert, 2. Dünya Savaşının hemen ertesinde, 1947 yılında, Frankfurt’ta doğmuş. Akrabalarından 2. Dünya Savaşına dair hikâyeler dinleyerek büyüyen Seibert’in yanında yaşadığı büyükbaba ve büyükannesi ise anarşist hareketlerle ilişki içindeymiş. Politik duruşunu onlardan devralarak geliştirmiş. Üç çocuğu, torunları ve hatta torunlarının da çocukları olduğunu söyleyen Seibert, “Umarım ben de kendi çocuklarımızı bu yönde etkileyebilirim” diyor.

İsrail’deki Kürt Yahudileri

Kürt cemiyeti ile ilişkilerinin iyi olduğunu ve çalıştığı Yahudi radyosu FSK (Freier Senderkombinat) üzerinden de bu ilişkilerin geliştiğini belirten Seibert, devam ediyor: “İsrail’de de yakın ilişkide olduğum Kürt Yahudileri var. Onlar orada da İbranice değil Kürtçe konuşuyorlar. Yaklaşık 10 bin Kürt Yahudisi orada yaşıyor ve Kürt hareketini de güçlü bir şekilde destekliyorlar.”

İki soruşturma

Hakkında açılan iki soruşturmanın detaylarını da anlatan Seibert, ilk soruşturmaya 2014 yılında Almanya’nın Hannover kentindeki bir etkinlikte yaptığı konuşmanın gerekçe gösterildiğini aktarıyor. YPG/YPJ’yi DAİŞ’e karşı verdiği mücadelede desteklemek için Almanya’da yapılan “Rojava İçin Silah” bağış kampanyasına verdiği desteğin suç kabul edildiğini belirten Seibert, bu kampanyanın suç olmadığını ve desteğini açıkça belirttiğini söylüyor.
Seibert’te yönelik ikinci soruşturma ise, Ekim 2019’da Rojava’yla dayanışma için yapılan bir eylemde yaptığı konuşmadan dolayı açılmış. Konuşmanın sonunda “Yaşasın özgür Kürdistan, yaşasın YPG, yaşasın YPJ, yaşasın PKK” diyen Seibert hakkında bu sözleri nedeniyle “yurtdışındaki bir terör örgütüne destek vermek” suçlamasıyla dava açılmış. Polisler, bu soruşturmalar kapsamında Seibert’in evinde de iki kez arama yapmış: Biri 2019 yılında, diğeri 26 Haziran 2020 günü. Seibert, “Alman polisi evimi didik didik aradı fakat hiçbir şey bulamadılar. Bilgisayarıma ve cep telefonuma el koydular” diyor.

Dayanışma bir silahtır

Erdoğan’ın medyayı kontrol etme, entelektüelleri susturmak ya da hapse atmak, halkı baskı ve korku altında susmaya mahkum etmek gibi politikalarının Nazi Almanyasıyla karşılaştırılabileceğini söyleyen Seibert, Kürt halkıyla dayanışmasını ise şu sözlerle gerekçelendiriyor: “Kürtlerin her şeyden önce dik durmasını, başlarını dik tutmalarını diliyorum. Kürt mücadelesi, bizim dayanışmamızı hak ediyor. Dayanışma bir silahtır, bunu unutmayalım. Almanya’daki bu kriminalizasyondan kurtulmak çok önemli. Korkmadan ilkelerimizin ardında durmalı ve her bir soruşturmayı kamuoyu ile paylaşmalıyız. Ben Kürt halkıyla dayanışmamı hiçbir zaman sonlandırmayacağım, her zaman Kürtlerin yanındayım. Kürt halkının mücadelesinin eninde sonunda kazanacağına ve Kürtlerin özgür, eşit, demokratik ve konfederal bir ülkede yaşayacağına inanıyorum. Öcalan’ın iki kitabını okudum, o tezleri çok doğru ve önemli görüyorum.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.