Yeni Lozan’ı kim belirleyecek?

Forum Haberleri —

  • 98 yılın ardından, Kürtler başta olmak üzere, Ortadoğu halklarına cehennemi yaşatan eski Lozan düşüncede ve fiiliyatta artık geçerliliğini yitirmişken, yeni Lozan için Kürtler ne kadar hazırlıklıdır?

DOĞAN AMED

1. Paylaşım savaşı tüm hızıyla devam ederken, 16 Mayıs 1916’da Fransa, İngiltere ve Rusya arasında, Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi kararı alındı. Rusya, Ekim Devrimi sonrası anlaşmadan çekilmesine rağmen, plan İngiltere ve Fransa tarafından devam ettirilir.

İngiliz elçi Sykes ve Fransız elçi Picot tarafından son biçimleri verildiğinden ötürü, Tarihe “Sykes-Picot Anlaşması” olarak geçen bu anlaşmadan 7 yıl sonra 24 Temmuz 1923’te İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye, Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya tarafından imzalanan Lozan Antlaşması’yla, Kürtlere yönelik imha ve inkar politikaları devreye konuldu.

Kürtlerin ve Türkiye’de yaşayan azınlıkların inkar edilmesine dayanak yapılan Lozan Anlaşması, 98. yılına girmiş bulunuyor.

Aradan 98 yıl geçmesine rağmen Lozan Anlaşması, başta Kürtler olmak üzere birçok çevrede halen tartışılmaya devam ediliyor. Tartışmanın en önemli tarafı Kürtler. Zira Kürtlerin 100 yıldır yaşadığı, bölünmüşlük, baskı, zor, göçertme, katliam ve asimilasyon politikalarının kaynağı Lozan anlaşmasına dayanıyor.

Ortadoğu’nun en kadim halklarından birisi olan Kürtlerin ve Kürt yurdunun hegemon devletlerin planı ve onayı ile bölünmesi, bugün halen devam eden soykırımların ve çekilen acıların da esas nedeni olan Lozan anlaşması ile 4 parçaya bölünen Kürdistan, bu tarihten sonra sürekli katliamlar altında tutulmuş, Türkiye örneğinde olduğu gibi, “yok” sayılarak inkar edilmiş, dili, kültürü, kimliği yasaklanarak adeta ölüme mahkum edilmiştir.

Kürtlerin Lozan Anlaşmasına itirazları, ilk günden başlamasına rağmen, Kürtlerin sesi duyulmak istenmemiş, halk olarak örgütsüz ve dağınık olmaları, Kürtlerin itirazlarının katliamlar ile bastılmasına yol açmıştır. 1925, yılından başlayarak, 38 yılına kadar süren tüm karşı koyuşlar, Türk devletinin hegemon devletlerden aldığı destekler ile bastırılmış, aynı durum Kürdistan’ın diğer parçalarında da benzer olmuştur. Katliamlar sonrası Kürdistan bir ölüm sessizliğine bürünmüş, yaprak kımıldamaz olmuştur.

1970’lere gelindiğinde, Kürdistan’ı aralarında pay eden 4 sömürgeci devlet de, Kürtleri mezara gömdüğünü düşünmüş, bundan hareketle, Kürt diye bir varlığın adını dahi anmaz olmuştur.

Aynı durum, Kürt toplumu içerisinde de geçerli hale gelmiştir. Kürt toplumu içerisinde, toplum olmanın en asgari gerekleri olan ulusal bilinç yoksunluğu, dilinden, kültüründen hızla uzaklaşma, yaşamayı egeme ulus ile bütünleşmede arama gerçekliği oluşmuştu. Bu durum, ancak PKK’nin ortaya çıkması ve bir özne olarak tarihe müdahalesi ile tersine dönmüştür.

PKK’nin Kürt toplumu ve tarihi için ifade ettikleri ve anlamını anlatmak konumuzu aşar. Konuyla bağlantılı olarak şunu söylemek mümkündür: PKK’nin çıkışı, Lozan Anlaşmasına itirazdır ve bu itiraz, sadece söylem ile sınırlı değildir; hayatın her alanında yürütülen mücadele ile ete kemiğe büründürülmüştür. Bunu sömürgecilik de görmüştür ve o nedenle ilk günden bu yana yoğun saldırmıştır. Zira Kürdistan’ı aralarında pay eden her 4 sömürgeci devlet de görmüştür ki, PKK öncülüğünde yürütülen mücadele, Kürt inkarına dayanak yapılan Lozan’ı parçalamaya götürmektedir.

Lakin saldırılar sonuçsuz kalmış ve Lozan Anlaşması, resmiyette devam ediyor olsa da, fiiliyatta çökmüştür.

Bunun en önemli göstergesi, Kürt toplumu içerisinde yaratılan ulus bilinci ve ulus olmaktan kaynaklı hakları için mücadele etmektir; bugün 4 parça Kürdistan ve dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, tüm Kürtler, bir ulus olduklarını ve ulusal hakları olduğunu bilmekte ve bunun için çeşitli alanlarda mücadele etmektedirler. Tüm dünya, Kürtlerin yürüttüğü mücadele ile Lozan’ın yarattığı haksızlığı görmüş, Lozan’ın artık sürdürülemeyeceğinin farkına varmıştır.

İkinci bir yönü de şudur: Lozan Anlaşması, suni biçimde oluşturulan sınırlar bakımından da çökmüştür. Başûrê Kurdistan ve Rojava Kürdistan bunun kanıtıdır. Gerek Başûr ve gerekse de Rojava Kürdistan’a yoğun çok büyük saldırılar, yine her iki alanda yaşanan iç sorunlar ve yetersizlikler olsa da, Kürdistan’ın bu her 2 parçasında yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan statü, Lozan’ı geçersiz kılmış, Lozan, mevcut haliyle topal ördek konumuna getirilmiştir ve yeni bir Lozan ihtiyacı hem uluslararası hegemonya içerisinde hem de Ortadoğu halkları içerisinde yoğun tartışılmaktadır. Ortadoğu merkezli süren 3. Dünya savaşına bu gözle bakmakta fayda vardır. Kürdistan’ı aralarında pay eden devletlerin, aralarındaki tüm çelişki ve çatışmaya rağmen, ortak biçimde Kürdistan’a saldırılarını bu çerçevede okumakta fayda vardır.

Burada soru şudur: Eskisi parçalanan ve yenisinin kurulacağı kesin olan yeni Lozan kimler arasında ve nasıl olacaktır? Bir başka değişle, bölge halkları yeni Lozan da kurucu özne olabilecekler midir?

Kürtler başta olmak üzere, Ortadoğu halklarına cehennemi yaşatan eski Lozan düşüncede ve fiiliyatta artık geçerliliğini yitirmişken, yeni Lozan için Kürtler ne kadar hazırlıklıdır?

Yeni Lozan, ne kadar demokratik olacaktır? Yeni Lozan Kürdistan ve Ortadoğu halkları arasındaki parçalılığın aşılmasını giderebilecek midir? Sorular çoğaltılabilir.

‘Lozan eksik kaldı’

Kanımızca, bu konuda en doğru ve gerçekleşebilecek tutum ve öneri, Kürt Halk Önderi Öcalan’dan gelmiştir. Kürt Halk Önderi bu konuyu değerlendirirken somut yaklaşımın ne olması gerektiğini de belirtiyor.

”Kürtler üzerine birçok plan Sykes-Picot ile başladı. Kürtleri parçalama planı yaptılar… Lozan Kürtler açısından eksik kalmıştır. Misak-ı Milli Kürtler bakımından eksik kalmıştır. Bugün bunların demokratik çözüm ve yöntemlerle tamamlanması, Kürtlerin haklarının tanınması lazım. Ortadoğu’da halklar arasında demokratik konfederal sistemin inşa edilmesi lazım…”

‘Toplumsal Lozan’ 

Öcalan: “…Kürtler ‘Toplumsal Lozan’a iyi hazırlanmalıdır. ‘Toplumsal Lozan’la, Kürtler demokratikleşmenin öncülüğünü yapacak. Kürtler, toplu halde, toplum olarak bir savaşa hazırlanır gibi ‘Toplumsal Lozan’a hazırlanmalıdır…”

Lozan’ın 100. yılına doğru gittiğimiz bu tarihsel süreçte hepimize düşen, Kürt halk önderinin belirttiği çerçevede hareket etmek ve çalışmaktır… 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.